Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > İlker Başbuğ: Allah'ım aklımı koru

İlker Başbuğ: Allah'ım aklımı koru
Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'terör örgütü lideri' olarak ceza almasından 17 gün sonra bir vatandaşa kendisine 'terör örgütü lideri' dediği için verilen hakaret cezasını değerlendirdi...

İSTANBUL - Ergenekon Davası'ndan müebbet hapis cezasına çarptırılan Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, apartman panosuna “Ergenekon ve PKK terör örgütü lideri Genelkurmay Başkanı Orgeneral Emekli İlker Başbuğ" yazısı asan İ.S. adlı vatandaşa gıyapta hakaret suçu işlediği gerekçesiyle 3 bin TL para cezası verilmesini değerlendirdi.

"TÜRKİYE'DE İNANILMAZ OLAYLAR YAŞANIYOR"
Twitter ve kendine ait internet sitesinde yayınlanan yazısında Başbuğ, "Türkiye'de inanılmaz olaylar yaşanıyor. Yaşanılan olaylar karşısında, insanların akıl sağlığını koruyabilmeleri gerçekten çok zor. Sayın Prof. Dr. Sami Selçuk, bir konuşmasında şöyle diyor: "Bir Genelkurmay Başkanının bir örgütün başı olabileceğini benim aklım almıyor. Hukuki olarak sorarsanız, bunun güneşin batıdan doğması kadar doğa dışı bir şey olduğunu düşünüyorum" Sayın. Prof. Dr. İzzet Özgenç ise, "Suç Örgütleri" kitabına yazdığı dipnotta şunları söylüyor: "Türkiye'de Genelkurmay Başkanlığı görevini yapmış ve görevden yaş haddinden emekli olarak ayrılmış olan bir kişinin, görevi başında iken terör örgütü yöneticisi olarak faaliyet icra ettiğini iddia etmek, bir akıl tutulmasının yansımasıdır." Sayın Selçuk, böyle bir iddiayı benim aklım almıyor derken, Sayın Özgenç de, böyle bir iddiayı ileri sürenlerin ve bu iddiayı kabul edenlerin bir akıl tutulması yaşadıklarını söylemektedir" dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kendisi hakkında verdiği cezaya atıfta bulunan Başbuğ, "İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise, birçok hukuksuzluğun yanında iki seçkin hukuk adamının sözlerine de kulaklarını tıkayarak, 5 Ağustos 2013 günü açıkladığı kararı ile Türkiye'nin 26. Genelkurmay Başkanı hakkında aşağıdaki hükme ulaştığını açıkladı: "Sanık Mehmet İlker Başbuğ hakkında TCK 314/1 ve 312/1 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de, sanığın eylemleri bir bütün halinde TCK 312/1 maddesindeki suçu oluşturduğu anlaşıldığından, neticeden müebbet hapis cezası ile cezalandırılması... Bu karar ile, terör örgütü yöneticisi suçlaması ile açılan kamu davası düşmemiştir. Bu durum ancak suçlamadan dolayı mahkemenin beraat kararı vermesi ile gerçekleşebilir. Sadece, Yargıtay içtihatları çerçevesinde, terör örgütü yöneticisi olmaktan ayrıca ceza verilmemiştir. Peki, mahkemenin verdiği bu karar hangi gerekçelere dayanmaktadır? Bilmiyoruz. Çünkü, hüküm tutanağında gerekçelere ilişkin bir kelime bile yoktur" ifadelerini kullandı.

"İNSANLARIN HAKSIZ VE GEREKSİZ YERE CEZAEVLERİNDE TUTULMASININ NE MAHSURU OLABİLİR Kİ!"

Yasalara göre mahkemenin hükmün gerekçesini 15 gün içinde dava dosyasına koyması gerektiğini söyleyen İlker Başbuğ, "Mahkemenin karar vermesinin üzerinden iki ay geçti. Daha ne kadar ay geçecek bilmiyoruz. Burası Türkiye! İnsanların haksız ve gereksiz yere cezaevlerinde tutulmasının ne mahsuru olabilir ki! Herhalde, hakimler önce karar verdiler, şimdi de verdikleri bu kararın gerekçelerini yazmak üzere yoğun şekilde meşguller!" ifadelerini kullandı.

"HUKUKTA DA VARSAYIMLARIN YERİ YOKTUR. AMA BURASI TÜRKİYE!"
İlker Başbuğ, "İşin ilginç yönü, savcılar mütalaalarında, terör örgütünün varlığına ve terör örgütü yöneticileri ile üyelerinin varlığını ileri sürdükleri bir örgüte nasıl yönetici veya üye olduklarına ilişkin ortaya somut deliller koyamadılar. Duruşma tutanakları, savunmalar ve mütalaa ortada iken, mahkeme kovuşturma esnasında ortaya konulamayan somut delillere, gerekçeli kararda nasıl gösterecektir? Büyük bir olasılıkla, gerekçeli karar savcıların hazırladığı mütalaaya dayandırılacaktır. Savcılar mütalaada, "genel örgüt tanımı" ile Ergenekon Terör Örgütü vardır, dediler. Ancak, örgüt içinde yer aldıklarını iddia ettikleri kişiler arasında da inandırıcı, kabul edilebilecek hiç bir somut bağı da ortaya koyamadılar. Bu nedenle, Ergenekon Terör Örgütü vardır ve bu kişilerde bu örgüte mensuplardır denmesi, sadece ve sadece bir varsayımdır. Hukukta da varsayımların yeri yoktur. Ama burası Türkiye!" dedi.
Başbuğ, "İnsanın aklını karıştıran bir diğer nokta ise, terör örgütlerinin var olup olmadığının ortaya çıkartılması mahkemelerin işi midir, yoksa devletin istihbarat birimlerinin mi? Bakınız. Devletin istihbarat birimlerinden hiçbirisi Ergenekon Terör Örgütü diye bir örgütü tespit ettik, böyle bir örgütü biliyoruz şeklinde mahkemeye bilgi sunmadı. Bunlar dikkate alındı mı? Hayır. Çünkü burası Türkiye!" ifadelerini kullandı. 

"SULH CEZA MAHKEMESİ AYNI GENELKURMAY BAŞKANINA 'TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ' DENİLMESİNİ HAKARET SUÇU OLARAK KABUL ETMİŞTİR"
Başbuğ yazısını şöyle tamamladı: "Bütün bu yaşananlar yetmezken, Türkiye'de bir sulh ceza mahkemesi, Yalova 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1 Ekim 2013 günü bir karara imza atıverdi. Sulh Ceza Mahkemesi, 23 Ocak 2012 günü, yani bizim tutuklanmamızdan 17 gün sonra oturduğu apartmanın duyuru panosuna el yazısı ile; "Ergenekon ve PKK Terör Örgütü lideri Genelkurmay Başkanı Orgeneral Emekli İlker Başbuğ" diye yazan kişinin TCK'nun 125. Maddesi uyarınca "hakaret" suçunu işlediğine karar verdi. Verdiği hükmün açıklanmasının da geri bırakılmasına yer olmadığına da ayrıca karar verdi. Şimdi, aklınız iyice karıştı değil mi? Benim de. Sulh Ceza Mahkemesi, dikkat edilirse, bu kararını 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 5 Ağustos 2013 günü açıklanan kararından sonraki bir tarihte, yani 1 Ekim 2013 günü vermiştir. Türkiye'de bir ağır ceza mahkemesi, hukuk normlarını altüst ederek, değerli hukukçuların bile aklının alamayacağı şekilde, üstelik hiçbir somut delile dayanmadan bir Genelkurmay Başkanı'nın "terör örgütü yöneticisi" olduğuna karar verirken, Türkiye'de bir sulh ceza mahkemesi aynı Genelkurmay Başkanına "terör örgütü lideri" denilmesini hakaret suçu olarak kabul etmiştir. Eğer yaşanılan bu ve benzeri olaylar karşısında, ülkemizde hala aklı başında olan insanlar kalmışsa, onların yapacağı tek şey de: "Allah'ım, ne olur aklıma mukayyet ol (aklımı koru)" demek olmalıdır. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu durum, hepimizin içinde bulunduğu durumdan daha önemli görünse de artık burası Türkiye demeyin. Adalet bir ülkenin her şeyidir. Adaletin olmadığı bir yerde, diğer şeylerin var olmasının hiçbir anlamı yoktur. Bu hafta, Türk Yargısının kendisini test tarihi olarak tarihte yerini alacaktır!"

Radikal, 07.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.