Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Köşk'ten Gezi sansürü

Köşk'ten Gezi sansürü

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ABD'de 'Gezi olaylarının başlangıcı ile açıkçası gurur duyarım' dedi. Ancak Gül'ün konuşması Cumhurbaşkanlığı'nın resmi internet sayfasına,'gurur duyarım' ifadesi sansürlenerek konuldu.

Gül, ABD ziyareti kapsamında finans sektörünün önde gelen temsilcileriyle bir araya geldiği Merrill Lynch’teki sabah kahvaltısında Gezi eylemleriyle ilgili soruları da yanıtladı. Gül, Gezi eylemleriyle ilgili, “Aslında ben bir açıdan bu olayların başlangıcı ile ilgili açıkçası gurur da duyarım” ifadesini kullandı. Gül’ün sorulara verdiği yanıtlar, daha sonra Köşk görevlileri tarafından Cumhurbaşkanlığı’nın resmi internet sayfasına konuldu. Ancak Merrill Lynch’teki açıklamalarını abonelerine servis eden DHA’nın haberinde yer alan Gül’ün “Gezi olaylarının başlangıcından gurur duyarım” cümlesinin Cumhurbaşkanlığı sitesinde yer alan aynı konuşmada bulunmadığı ortaya çıktı.

Gül’ün Merrill Lynch’teki sorular üzerine yaptığı değerlendirmeler şöyle:

- Gezi protestolarından nasıl bir ders çıkardı AKP hükümeti? Nasıl, ne şekilde yorumlanmalı bu?

“Şimdi tabii tüm televizyonlar çok gösterdiği için eminim ki sizin de kafanızda bir sürü sorular oluşmuştur, Gezi Parkı dediğimiz veya Taksim’deki olaylarla ilgili. Önce şunu gayet objektif olarak bilmenizi isterim. Bu olaylar neye benzeyen olaylardır? Aslında ben bir açıdan bu olayların başlangıcı ile ilgili açıkçası gurur da duyarım, çünkü şundan dolayı; Türkiye’yi bilenler tanıyanlar, 10-15 yıl önce Türkiye hangi gündemler ile dünya kamuoyuna gelirdi veya Türkiye’nin problemleri neydi, bugün ise Türkiye’nin problemleri nedir diye baksınlar? İstanbul’daki olayların başlangıcı aynı Washington’da, Londra’da, New York’ta olduğu gibi çevre bilinci, şehrin yapılmasıyla ilgili, buraya bu bina yakışır yakışmaz kaygıları ile ortaya çıkan bir olay. Bu tip problemler başta demokratik ülkelerin, gelişmiş ülkelerin problemleri. Türkiye’nin problemleri buna benzer problemler haline geldi. Önce bunun bilinmesini isterim. Türkiye’nin problemleri, bu gösteriler, cinayetler, çok büyük işsizlikler, çok büyük antidemokratik uygulamalar veyahut da diktatörlükle, otoriterlikle ilgili değil. New York’ta da Washington’da da göreceğiniz benzer sebeplerle başlayan olaylar. Önce bunu bilmenizi isterim. O bakımdan da demek ki Türkiye’yi nereden nereye getirmişiz diye övünürüm. Dolayısıyla işin bu safhası ile ilgili zaten mesajları aldığımızı ilk gün söyledik. Hükümet de söyledi ve o doğrultuda zaten planlarını, projelerini revize etti. Ama büyük bir ülkede, 75 milyona, 80 milyona yaklaşan bir ülkede şüphesiz ki çeşitli radikal akımlar var. Bu radikal akımlar bunu bir fırsat bilerek bunun üzerinden daha sonra birçok illegal gösteri yapmaya başladı. Zaman zaman yine oluyor. Bunlarla ilgili de gerekli tedbirler alınıyor ve bunlarla da gerekli mücadele yapılıyor. Şunu da hatırlatmak isterim; orada da aslında toleranslı olunmasını söylerseniz, şimdi 5. Cadde’de, şurada birkaç yüz kişi toplansa, caddenin ortasında da lastikler yaksa, bu yolu da tıkıyorum ben dese, bunu bazen gündüz yapsa bazen de gece saat 10’da yapsa, New York polisi ne yapar? Ne yaparsa onu yapıyor İstanbul polisi de.”

- Anayasa değişiklileri hükümete ne kadar yetki verecek?

“Anayasa değişikliği kolay aslında. Anayasa değişikliklerini sık yapabiliyoruz ama arzumuz tamamen yeni bir anayasa yapmak. Zorlandığımız ve yapamadığımız şey bu oldu. Aslında yapılmak istenen de AB standartlarına uygun bir anayasa ortaya çıkartmak. Çok zor olmaması gerekir ama biraz zorlanıyoruz.”

- Son zamanlarda iç politikada muhafazakâr bir ideoloji uygulanıyor şeklinde bir algı var. Doğru mu?

“Doğrusu pek öyle değil. Yani nihayetinde çıkan yasalara, kanunlara bakarsanız, AB ile müzakere yapan bir ülkenin AB kriterleri dışına çıkması zaten mümkün değil. Ama şu bir gerçek; tabii ki iktidar partisi muhafazakâr bir parti. Dolayısıyla muhafazakâr bir parti olduğu için bazı yasaları muhafazakâr olmayanlar tenkit edebilirler. Ama önemli olan şey nedir? Bunlar AB kriterlerinin, o çerçevenin içinde midir, o çerçevenin dışında mıdır? O açıdan baktığınızda bir problem yok.”

- Türkiye’deki protestoların ve bölgedeki çalkantıların Türk ekonomisine etkisi nedir?

“Bunu ölçmenin zor olduğu bir gerçek. Ancak, kesin olan bir şey var. Bu olayların yükseldiği dönem, küresel piyasalarda ‘risk-off dönemi’ne denk gelmişti. Fed Başkanı’nın Amerika’nın para politikasında bir değişiklik ihtimalinden bahsettiği mayıs ayındaki açıklamasını hatırlayacaksınız. Bu, dünyanın hemen her bölgesinde satışları tetikledi. Bu durum Türkiye için de geçerli. Ancak, sermaye çıkışı son derece sınırlı kaldı.”

- Reform paketinden beklentileriniz nelerdir? Suriye, sizin sınırınızın hemen yanında olduğu için oradaki gelişmeler ve orada bir radikal İslamcı unsur artışı ne şekilde etkiler Türkiye’yi?

“Hükümetimiz ve parlamentomuz, iktidar-muhalefet herkes reform sürecinin ve reform ruhunun değerini biliyor. Onun için sık sık demokrasimizin standartlarını yükseltecek paketler getiriliyor. En gelişmiş, demokratikleşmiş, kalkınmış ülkelerde de bir sürü problem var. Herkesin problemi ayrı. Dolayısıyla biz, hâlâ noksanlıklarımızın olduğunun farkındayız. Bu çok önemli ve bunları gidermek için de önümüzdeki haftalar içerisinde, Meclis açılınca, hükümet yeni bir demokratikleşme paketi sunacak. O, son da olmayacak açıkçası. Suriye’de ve bölgede olup bitenler çok acı verici her şeyden önce. İnsani açıdan, politik açıdan çok istikrarlı olmayan bir bölge haline geliyor. Tehditler ortaya çıkıyor. Bunlar çok önemli meseleler. Zaten BM’de herkesin öncelikli olarak konuşacağı konu bu, en sıcak mevzu bu. Ama bunun ekonomik boyutu açısından bakarsanız, Türkiye’ye herhangi bir ekonomik sıkıntı getirmediğini söylemek isterim sizlere. Hatta belki üzücü, maalesef diyeceğim burada, bölgedeki bu gelişmeler, bölgedeki bütün zenginlerin varını yoğunu alıp, güvenli bir ada olan Türkiye’ye gelmelerine yol açıyor. Bizim için bir bakıma iyi, ama bölge için tabii çok sevinecek bir durum değil.”

 

 

Cumhuriyet, 25.09.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.