Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Gül ve Powell arasındaki 10 yıllık gizli anlaşma ortaya çıktı

Gül ve Powell arasındaki 10 yıllık gizli anlaşma ortaya çıktı
2003 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasında "ABD'ye PKK konusunda önemli ödünler verdiği" öne sürülen tartışmalı bir anlaşma imzalanmıştı. O gizli anlaşmanın detayları 10 yıl sonra ortaya çıktı.

Türk-Amerikan ilişkilerinde önemli kırılma noktalarından birini oluşturan 1 Mart tezkeresi , ABD’nin Irak işgalini zora sokmuş ve iki ülke arasında soğuk rüzgarlar estirmişti.

ABD’nin Irak’ı işgal amacıyla Türkiye’ye 80 bin ABD askeri, 250 savaş uçağı konuşlandırma, havaalanları ve limanlardan yararlanma taleplerinin uzun müzakereler sonucunda Ankara’nın istekleri ve koşulları yönünde daraltılmasından sonra Meclis’e sevk edilen 1 Mart 2003 tezkeresi reddedilmişti.

Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila, o dönem çok tartışılan bir görüşmenin 10 yıl sonra ortaya çıkan detaylarını yazdı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasında imzalanan bu gizli anlaşmayla, Türkiye’nin PKK konusunda büyük tavizler verdiği iddia edilmişti.

Bu iddiaların doğru olmadığını açıklayan Bila, o gizli anlaşmayı açıkladı. İşte Fikret Bila’nın bugünkü yazısından bir bölüm:

Bu süreçte 1 Mart tezkeresi öncesi ve sonrasında Türk-Amerikan yetkilileri arasında yürütülen müzakereler ve yapılan gizli anlaşmalar 10 yıl boyunca tartışmalara konu oldu.

1 Mart tezkeresinin reddedilmesinen sonra Türkiye, ABD harekâtının başladığı 20 Mart 2003’te hava sahasını açmış ve savaş devam ederken, Türkiye ile ABD arasında bazı anlaşmalar imzalanmıştı.

Bunlar arasında en çok tartışılan, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasında imzalanan “gizli” anlaşma oldu. Bu anlaşmaya atfen Dışişleri Bakanı Gül’ün, Türkiye’nin ulusal çıkarları aleyhine ABD’ye çok ağır ödünler verdiği iddiaları gündeme getirilmişti. Bu gizli anlaşma ile Ankara’nın PKK’ya karşı harekât yapamayacağı, ABD askeri harekâtlarında Türkiye’nin Washington’un taleplerini şartsız kabul edeceği, Kuzey Irak’taki Türkmenlerin yaşadıkları yerlerden toplu olarak göç ettirilmesine tepki vermeyeceği, Türk ordusunun ABD’nin talepleri doğrultusunda küçültüleceği, Kuzey Irak’ta kurulacak Kürdistan’ın Ankara tarafından resmen tanınacağı öne sürülmüştü.

Milliyet 2 Nisan 2003’te Irak savaşı devam ederken Dıişişleri Bakanı Abdullah Gül ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasında yapılan görüşmenin tutanaklarına ve sonrasında varılan “gizli” kayıtlı anlaşma belgesine ulaştı.

Bu belgelerde, 10 yıldır gündemde tutulan konular ve iddialar yer almıyor.
Tutanaklarda Powell’ın talepleri ile Gül’ün tespit, uyarı ve talepleri şöyle yer alıyor:

TESPİTLER VE TALEPLER
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın 2 Nisan 2003’te Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le yaptığı görüşmede dile getirdiği ve tutanağa geçirilen görüşleri şöyle özetlenebilir:

“1 Mart tezkeresinin TBMM tarafından reddedilmesi ABD Yönetimi ve Kongre’de derin hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu nedene ABD, Irak’ta tehlikeli bir döneme maruz kalmıştır. Kuzey seçeneğinin (ABD askerlerinin Irak’ın kuzeyine Türkiye’den girmesi) değiştirmek zorunda kaldık. Kuzey Irak’a konuşlandırmayı öngördüğümüz 4. Piyade Tümeni (Demir At olarak bilinen ABD tümeni) kuzey yerine güneyden savaşa katıldı. Bu Irak liderliği için savaşı daha da zor kılacak.

Kuzeydeki (Kuzey Irak) varlığımız 173. Hava İndirme Tugayı ile özel kuvvetlerden oluşuyor. Kuzeyde kontrolü sağlamak icap ediyor.

173. Hava İndirme Tugayı’nın iyi desteklenmesi için bazı taleplerimiz olacak. Su, gıda, inşaat malzemeleri ve yakıt gibi. Bu tedarikin karayoluyla Türkiye üzerinden ve sivil üstleniciler aracılığıyla ikmal hattı oluşturmak istiyoruz. İncirlik’teki arama-kurtarma unsurlarını da Kuzey Irak’a geçirebiliriz.”

‘İKİ TARAF DA HATALIYDI’
Dışişleri Bakanı Gül’ün Powell’e söyledikleri de tutanaklara göre şöyle özetlenebilir:

“ABD ile ülkemiz arasındaki stratejik ilişkilerin, demokrasi, serbest piyasa gibi ortak değerlere her zaman önem atfediyoruz. İkili ilişkilerimizin önemine gerek 58 gerek 59. hükümet programlarında değinmiş ve kaydetmiş durumdayız. Irak sorununda başından itibaren karşılıklı olarak samimi ve açık olduk. Tezkere (1 Mart tezkeresi) öncesinde hükümetin kolay bir durumda olmadığını takdir edersiniz. Ülkemizde konu hakkında bir oydaşmanın bulunmadığı bir atmosferde tezkereyi geçirmeyi denedik. Ancak başarılı olamadık. Bu başarısızlıkta iki tarafın da hatalı olduğunu düşünüyorum. (Tezkerenin geri çevrilmesini) Her hal ve kârda Türkiye’deki demokrasinin sonucu olarak görmek gerekir. NİLE timlerinin geçirilmesine izin verilmesi ve sağlanan diğer kolaylıklar Türkiye’nin iyi niyetini gösterir.

ABD basınının Türkiye’yi küçük düşürücü hareketlerinden Türk halkı büyük rahatsızlık duymaktadır. Türkiye’nin başkalarının toprağında gözü yoktur. Kerkük ve Musul konusunda kamuoyu hassastır. Türkiye’nin müdahalesini gerektirecek bir ihtiyacın doğmamasını temenni ederim. Musul ve Kerkük’ün güvenliği ve de facto durum yaratılmaması hususunda ABD’nin verdiği söze güveniyoruz. Ancak doğal kaynakların tüm Iraklılar için eşit olduğu görüşümüz Başkan Bush tarafından da ifade edildi. Peşmergelerin girişebilecekleri eylemler demografik yapıda değişikliğe yol açabilir, bu konuda dikkatli olunması gerekir. Irak küçük bir Ortadoğu örneğidir. Lübnanlaşma ve Filistinleşme tehlikesi göz ardı edilmemelidir. Ayrıca Irak halkının da medya yoluyla küçük düşürülmemesi gerekir.”

ANLAŞMA MADDELERİ
Gül ve Powell’ın bu görüşmesinden sonra ise Türk tarafı üç maddelik bir anlaşma ve uygulama kuralları belirliyor.

Bu anlaşma ile İncirlik üssündeki hastanenin ve Diyarbakır hastanesi ile diğer Türk hastanelerinin Irak’ta yaralanan ABD askerleri için kullanılması, arama kurtarmayla görevli ABD hava unsurlarının Kuzey Irak’a geçirilmesi, ticari tedarik güzergahı kurulması ve ihtiyaçların Türkiye’den karşılanması kabul ediliyor.

10 yıldır tartışılan bu belgelerin içeriği Suriye’ye müdahalenin gündemde olduğu bugünlerde Ankara açısından örnek oluşturması nedeniyle de önem taşıyor.

Radikal, 12.09.2013

İşte 10 yıldır tartışılan belge
 
Gül ile Powell’ın imzaladığı anlaşma şunları içeriyor: İncirlik’teki hastanenin ve diğer Türk askeri hastanelerinin yaralanan ABD?askerleri için kullanılması.Kuzey Gözetleme Arama ve Kurtarma Operasyonu kapsamında Türkiye’de olan varlıkların Irak’a yeniden intikali.ABD?güçleri için gerekli malzemelerin Türkiye’den Irak’a teslimatı.

1 Mart tezkeresi Türk-Amerikan ilişkilerinde önemli kırılma noktalarından birini oluşturdu.  ABD’nin Irak’ı  işgal amacıyla Türkiye’ye 80 bin ABD askeri, 250 savaş uçağı konuşlandırma, havaalanları ve limanlardan yararlanma taleplerinin uzun müzakereler sonucunda Ankara’nın istekleri  ve koşulları yönünde daraltılmasından sonra Meclis’e sevk edilen 1 Mart 2003 tezkeresi reddedilmişti.
Bu süreçte 1 Mart tezkeresi öncesi ve sonrasında Türk-Amerikan yetkilileri arasında yürütülen müzakeler ve yapılan gizli anlaşmalar 10 yıl boyunca tartışmalara konu oldu. 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinen sonra Türkiye, ABD harekâtının başladığı 20 Mart 2003’te hava sahasını açmış ve savaş devam ederken, Türkiye ile ABD arasında bazı anlaşmalar imzalanmıştı.
Bunlar arasında en çok tartışılan, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasında imzalanan “gizli” anlaşma oldu. Bu anlaşmaya atfen Dışişleri Bakanı Gül’ün, Türkiye’nin ulusal çıkarları aleyhine ABD’ye çok ağır ödünler verdiği iddiaları gündeme getirilmişti. Bu gizli anlaşma ile Ankara’nın PKK’ya karşı harekât yapamayacağı, ABD askeri harekâtlarında Türkiye’nin Washington’un taleplerini şartsız kabul edeceği, Kuzey Irak’taki Türkmenlerin yaşadıkları yerlerden toplu olarak göç ettirilmesine tepki vermeyeceği, Türk ordusunun ABD’nin talepleri doğrultusunda küçültüleceği, Kuzey Irak’ta kurulacak Kürdistan’ın Ankara tarafından resmen tanınacağı öne sürülmüştü.
Milliyet 2 Nisan 2003’te Irak savaşı devam ederken Dıişişleri Bakanı Abdullah Gül ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasında yapılan görüşmenin tutunaklarına ve sonrasında varılan “gizli” kayıtlı anlaşma belgesine ulaştı.
Bu belgelerde, 10 yıldır gündemde tutulan konular ve iddialar yer almıyor.
Tutanaklarda Powell’ın talepleri ile Gül’ün tespit, uyarı ve talepleri şöyle yer alıyor:

TESPİTLER VE TALEPLER
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın 2 Nisan 2003’te Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le yaptığı görüşmede dile getirdiği ve tutanağa geçirilen görüşleri şöyle özetlenebilir:
“1 Mart tezkeresinin TBMM tarafından reddedilmesi ABD Yönetimi ve Kongre’de derin hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu nedene ABD, Irak’ta tehlikeli bir döneme maruz kalmıştır.  Kuzey seçeneğinin (ABD askerlerinin Irak’ın kuzeyine Türkiye’den girmesi) değiştirmek zorunda kaldık. Kuzey Irak’a konuşlandırmayı öngördüğümüz 4. Piyade Tümeni (Demir At olarak bilinen ABD tümeni) kuzey yerine güneyden savaşa katıldı. Bu Irak liderliği için savaşı daha da zor kılacak.
Kuzeydeki (Kuzey Irak) varlığımız 173. Hava İndirme Tugayı ile özel kuvvetlerden oluşuyor.  Kuzeyde kontrolü sağlamak icap ediyor.
173. Hava İndirme Tugayı’nın iyi desteklenmesi için bazı taleplerimiz olacak. Su, gıda, inşaat malzemeleri ve yakıt gibi. Bu tedarikin karayoluyla Türkiye üzerinden ve sivil üstleniciler aracılığıyla ikmal hattı oluşturmak istiyoruz. İncirlik’teki arama-kurtarma unsurlarını da Kuzey Irak’a geçirebiliriz.”

‘İKİ TARAF DA HATALIYDI’
Dışişleri Bakanı Gül’ün Powell’e söyledikleri de tutanaklara göre şöyle özetlenebilir:
“ABD ile ülkemiz arasındaki stratejik ilişkilerin, demokrasi, serbest piyasa gibi ortak değerlere her zaman önem atfediyoruz. İkili ilişkilerimizin önemine gerek 58 gerek 59. hükümet programlarında değinmiş ve kaydetmiş durumdayız. Irak sorununda başından itibaren karşılıklı olarak samimi ve açık olduk. Tezkere (1 Mart tezkeresi) öncesinde hükümetin kolay bir durumda olmadığını takdir edersiniz. Ülkemizde konu hakkında bir oydaşmanın bulunmadığı bir atmosferde tezkereyi geçirmeyi denedik. Ancak başarılı olamadık. Bu başarısızlıkta iki tarafın da hatalı olduğunu düşünüyorum. (Tezkerenin geri çevrilmesini) Her hal ve kârda Türkiye’deki demokrasinin sonucu olarak görmek gerekir. NİLE timlerinin geçirilmesine izin verilmesi ve sağlanan diğer kolaylıklar Türkiye’nin iyi niyetini gösterir.  
ABD basınının Türkiye’yi küçük düşürücü hareketlerinden Türk halkı büyük rahatsızlık duymaktadır. Türkiye’nin başkalarının toprağında gözü yoktur. Kerkük ve Musul konusunda kamuoyu hassastır. Türkiye’nin müdahalesini gerektirecek bir ihtiyacın doğmamasını temenni ederim. Musul ve Kerkük’ün güvenliği ve de facto durum yaratılmaması hususunda ABD’nin verdiği söze güveniyoruz. Ancak doğal kaynakların tüm Iraklılar için eşit olduğu görüşümüz Başkan Bush tarafından da ifade edildi. Peşmergelerin girişebilecekleri eylemler demografik yapıda değişikliğe yol açabilir, bu konuda dikkatli olunması gerekir. Irak küçük bir Ortadoğu örneğidir. Lübnanlaşma ve Filistinleşme tehlikesi göz ardı edilmemelidir. Ayrıca Irak halkının da medya yoluyla küçük düşürülmemesi gerekir.”

Anlaşma maddeleri
Gül ve Powell’ın bu görüşmesinden sonra ise Türk tarafı üç maddelik bir anlaşma ve uygulama kuralları belirliyor.
Bu anlaşma ile İncirlik üssündeki hastanenin ve Diyarbakır hastanesi ile diğer Türk hastanelerinin Irak’ta yaralanan ABD askerleri için kullanılması, arama kurtarmayla görevli ABD hava unsurlarının Kuzey Irak’a geçirilmesi, ticari tedarik güzergahı kurulması ve ihtiyaçların Türkiye’den karşılanması kabul ediliyor.
10 yıldır tartışılan bu belgelerin içeriği Suriye’ye müdahalenin gündemde olduğu bugünlerde Ankara açısından örnek oluşturması nedeniyle de önem taşıyor.

GÜL-POWELL ANLAŞMASI
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD Büyükelçiliği’ne saygılarını iletir ve Dışişleri Bakanı Colin L. Powell ile Ankara’ya 2 Nisan 2003’te gerçekleştirdiği son gezisi sırasında yapılan tartışmalara ve Büyükelçilik’in 31 Mart 2003 tarihli ve 658 numaralı notasına istinaden, Türkiye hükümetinin şu an Irak’ta düzenlenen askeri operasyonlara katılan Amerikan güçlerine yardım etmesi hakkında talep edilen aşağıdaki isteklerin onaylandığını bildirmekten onur duyar:
a) İncirlik Hava Üssü’ndeki hastanenin ve Diyarbakır’daki gibi bütün diğer Türk askeri hastanelerinin Irak’ta yaralanan ve buradan tahliye edilen Amerikan askerleri için kullanılması
b) Kuzey Gözetleme Arama ve Kurtarma Operasyonu (ONW-SAR) kapsamında Türkiye’de olan varlıkların Irak’a yeniden intikali
c) Ticari tedarik güzergahı yaratılarak Amerikan güçleri için gerekli lojistik malzemelerin Türkiye’den Irak’a teslimatı
A ve b maddelerinde belirtilenlere uygulanacak yöntem Türk Genelkurmayı ile tartışılmalı ve karara varılmalı.
C maddesinin uygulanması için gerekli olan prensipler ilişikte yer almaktadır. Bakanlık Büyükelçilik’ten ilişikteki prensiplerin ilgili Amerikalı yetkililerin dikkatine sunmasını ve harfi harfine uymalarının sağlanmasını istemektedir.
Büyükelçilik’ten bu notanın ve ilişiktekilerin onaylandığına dair bir nota gelmesinden memnuniyet duyulacaktır.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD Büyükelçiliği’ne en yüksek derin saygılarını iletmektedir.
Ankara, 7 Nisan 2013



Prensipler listesi
1. Bu tedarik kanalı sadece insani yardım malzemeleri için kullanılmalıdır.
2. ABD istenilen malzemelerin (su, bireysel malzemeler, tıbbi malzemeler, barikat kurmak için materyal, döküm petrol, paket petrol) olabildiğince Türkiye’den alınması için gayret göstermelidir. Sadece Türk Genelkurmayı tarafından belirlenen firmalarla satış için iletişime geçilmelidir.
3. İthal edilecek malzemelerin onayı için Türk Genelkurmayı’na bildirimde bulunulmalıdır.
4. Sadece Türk Genelkurmayı tarafından sağlanan listede bulunan firmalar ya da döküm petrol dağıtım şirketleriyle, satın alınan malzemelerin nakliyesi ya da Türkiye’ye ithal edilmesi için iletişime geçilmelidir.
5. Türkiye’de hazır bulunmayan ürünler ithal edilebilir.
6. Irak’a ihraç edilmek için Türkiye’den satın alınan ya da Türkiye’ye ithal edilen ürünler Türk ihracat ve gümrük kural ve kontrollerine tabi olmalıdır.
7. Irak’a ihraç edilecek bütün malzemeler Habur Sınır Kapısı’nda kontrol edilmelidir. Eğer bu malzemelerden herhangi birinin Irak’a tekrar ihraç edilmesi için Türkiye’ye ithal edilmesi gerekiyorsa, giriş kapısında kontrolü yapılmalıdır.
8. Irak’a ihraç edilmesi istenen bütün ürünlerin listeleri iki günden daha az bir süre içinde olmamak üzere onay için Türk Genelkurmayı’na sunulmalıdır.
9. Bütün ürünlerin Türk ticari araçlarla taşınması gerektiğinden Türkiye’de var olan güvenlik önlemlerinden başka koruma olmamalıdır.
10. Bu yoldan hiçbir askeri silah ya da savaş malzemesi tedarik edilmemelidir.
11. Gerekli ihracat prosedürlerinin tamamlanmasının ardından Türkiye’ye ithal edilen ve Yumurtalık’ta bulunan döküm petrol Irak’a ihraç edilebilir.
12. Halen Yumurtalık’ta bulunan döküm petrolün bitmesi üzerine ya da bitmesinden önce Amerikan ihtiyaçlarına göre bu amaçla yeni malzeme getirilemez, bundan dolayı döküm petrol sadece Türk ticari tedarikçilerden edinilmelidir.
13. Sürücülerin pasaport prosedürleri dahil olmak üzere bütün ihracat ve gümrük süreçleri iletişime geçilen şirket tarafından yürütülmeli ve tamamlanmalıdır.
14. İhraç edilen malzemeleri Irak’ta alacak askeri alıcının bilgileri Türk Genelkurmayı’na temin edilmelidir.
15. Irak’a Türkiye’den ihraç edilen malzemeler sadece Amerikalı güçler tarafından kullanılmalıdır.
16. Türk araçların ve sürücülerin Irak’ta bulundukları süre içindeki güvenlikleri Amerikan hükümeti tarafından sağlanmalıdır.
17. Konvoylara yapılan Amerikan askeri koruması, Türkiye sınırı dışında gerçekleştirilmelidir.
 

TBMM’nin 1 Mart tezkeresini reddetmesiyle Türkiye üzerinden askerlerini geçiremeyen ABD’nin Irak operasyonunda  kayıpları artmıştı.

Milliyet, 12.09.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.