Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > ‘Olimpiyat yatırımları sanıldığı kadar kârlı değil’

‘Olimpiyat yatırımları sanıldığı kadar kârlı değil’

İstanbul’un 2020 Olimpiyatları’nı kaybetmesinin ardından, Türkiye’nin ekonomik kaybı tartışılmaya başlandı. Uzmanlar, olimpiyatların daha çok getirisinin gündeme getirildiği ve maliyetlerin göz ardı edildiği görüşünde. Futbol ekonomisti Tuğrul Akşar, oyunlara harcanan paraların, ülke ekonomilerine net bir katkı sağlamadığını kaydediyor.

Türkiye’nin 2020 Olimpiyatları’nı Tokyo’ya kaptırmasının yankıları sürerken, olimpiyatların ülke ekonomisine katkısı arka plana itildi. Türkiye’nin adaylığını destekleyenler, yapılacak yatırımlar sayesinde milyar dolarlık ekonomik girdi sağlayacağını savunurken, olimpiyat adaylığında işin ekonomik maliyetinin göz ardı edildiğini ileri sürenler de var. Olimpiyatların yaygın kanının aksine çok da kârlı bir yatırım olmadığını belirten uzmanlara göre, ‘hesaplamalar doğru yapılmazsa, olimpiyatlar ülkeleri ekonomik zarara uğratabilir’.

Uzun yıllardır tartışılmaya devam eden olimpiyat-ekonomi ilişkisi yıllar içinde pek çok akademik çalışmaya da konu olmuş. Yapılan akademik çalışmalar gösteriyor ki, ülkelerin olimpiyat oyunlarına yaptıkları harcamalar, olimpiyatların ekonomileri üzerindeki olumlu ekonomik etkinin gerisinde kalıyor. Goldman Sachs ekonomisti Jose Ursua’a göre tüm maliyetler hesaba katıldığında olimpiyatların gerçekten kâr getirip getirmediği sorgulanabilir bir maliyet taşıyor. Hatta bazı dönemler, değil ekonomik kâr sağlamak, yaptığı yatırımlardan dolayı ülke zarara uğruyor. Bugüne kadar düzenlenen olimpiyatlar içerisinde Montreal (1972), Atlanta (1996), Seul (1988), Sydney (2000), Atina (2004) ve Pekin (2008) olimpiyatlarının tamamında ev sahibi ülkenin ekonomik zararı, kazancından çok daha büyük oldu.

“Olimpiyatların tüm dış faktörlerine bakıldığında ekonomiye her zaman net katkı sağladıklarını söylemek mümkün değildir.” diyen futbol ekonomisti Tuğrul Akşar, olimpiyatların ekonomik etkisinin ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmişlikleriyle doğrudan alakalı olduğunu ifade ediyor. Yapılan çalışmaların, olimpiyatların malî külfetinin, getirisinden çok fazla olduğunu vurgulayan Akşar, genel olarak oyunlara harcanan paraların, ev sahibi ülke ekonomilerine net bir ekonomik katkı sağlamadığını kaydediyor. Aksine, katlanılan yüksek maliyetler zaman içinde ekonomik gidişattaki olumsuzlukları daha da artırabiliyor. Atina ve Londra örneklerinde olduğu gibi bir dizi olumsuz reaksiyona sebep olabiliyor. Ekonomik sıkıntı içinde olan ülkeler için olimpiyat harcamaları ekonomiye yük oluyor ve krizi derinleştiriyor. Örneğin, Atina Olimpiyatları, zaten ekonomik olarak güçlü olmayan Yunanistan’da darboğazın derinleşmesine yol açtı. Tuğrul Akşar, ülkelerin olimpiyatın oluşturacağı tanıtım gücünden ziyade ekonomilerine yapacağı kâr-zarar dengesine yoğunlaşmalarının daha önemli olduğunu ifade ediyor.

Spor ve ekonomi yazarı Cemal Tunçdemir de, olimpiyatların istihdam oluşturma gibi kısa vadeli, altyapı modernizasyonu gibi uzun vadeli getirileri olduğuna işaret ederek, oyunların gerçek bir ekonomik patlamaya dönüşmesinin çok kısıtlı şartlarda mümkün olduğunu kaydediyor. Tunçdemir, “Olimpiyat, muazzam büyük bir gösteri. Ev sahipliğine talip olunurken dikkatimiz hep buna çekilir. Bütün büyük organizasyonların aynı büyüklükte maliyetleri de olur. Bu fatura sadece bizim değil, çocuklarımızın bile ödemeye devam edeceği büyüklükte bir fatura. Bu peşin bir fatura olmadığı için çok dikkatimizi çekmez.” değerlendirmesinde bulunuyor. Tunçdemir’e göre, harcanacak devasa paranın çok daha azıyla, ülkenin sportif başarıları artırılırken, doğrudan turizme yönelik yatırımlar sayesinde tanıtım ve turizme çok daha büyük katkı yapılabilir. Olimpiyat sürecindeki geçici istihdama karşılık kalıcı istihdam alanları oluşturulabilir. Üstelik bütün spor altyapısı tek bir şehir yerine bütün ülke geneline yaymak da mümkün olur. “Bence olimpiyat, orantısız bir ekonomik ve sosyal yoğunluğun merkezi haline gelen İstanbul’a nefes aldırma yerine şehri tamamen boğacaktı.” diyen Tunçdemir, bu kadar küçük bir alana ülkenin bütün enerjisini yığmanın ülkeye ve şehre bir faydası olmayacağını söylüyor.

Ekonomide 7 yılın çok uzun bir zaman dilimi olduğu için bütçe açıklarının da olduğunu söyleyen Tunçdemir, şu açıklamalarda bulunuyor: “2004 Atina Olimpiyatları’nda öngörülen maliyet 4,5 milyar Euro iken, olimpiyatların devlete maliyeti 8,9 milyar Euro’ya ulaştı. Yine bu alanda yapılan araştırma sonuçlarına bakıldığında 2008 Pekin Olimpiyatları’nda 38 milyar dolarlık harcama sonrasında gerçekleştirilen olimpiyatların kısa ve orta vadede ekonomiye ciddi bir katkısının olmadığı görülüyor. Olimpiyata ev sahipliği yapmak isteyen ülkelerin hesaplamalarını 7 yıl önceye göre yapmaları sebebiyle öngörülen ve yapılan yatırımlar arasında ciddi farklar ortaya çıkıyor.”

 

Zaman, 10.09.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.