Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Ahmet Türk'ten KCK yorumu

Ahmet Türk'ten KCK yorumu
DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, "Geri çekilmenin durdurulması sürecin bittiği anlamına gelmiyor."

DİYARBAKIR - Mardin Bağımsız Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkanı Ahmet Türk, PKK'nın geri çekilmeyi durdurmasının, 'çözüm süreci'nin bittiği anlamına gelmediğini söyledi. Türk, "Bugüne kadar gördüğümüz kadarıyla, somut bir şey yok, atılmış bir adım yok, bir proje de ortada yok. Bu kadar acılı süreçlerden sonra niyetler üzerine bu işin gitmeyeceğini hükümetin görmesi lazım" diye konuştu.
 

Mardin Bağımsız Milletvekili ve DTK Başkanı Ahmet Türk, Diyarbakır'daki DTK binasında, KCK'nın Türkiye içindeki geri çekilmenin durdurulduğunu açıklamasını değerlendirdi. Ahmet Türk, Kürt tarafına göre birinci aşamanın tamamlandığını ve ikinci aşamada hükümetin, devletin Kürt sorununun çözümü konusunda ve barışçıl bir sürecin kalıcı hale gelmesi konusunda atması gereken adımlar olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Şimdi başından beri bunlar planlanarak, tartışılarak gelinen bir noktaydı. Sadece Cemil Bayık'ın söylemiyle 'Eylül ayında beklentilerimiz var' şeklindeki açıklamayı zaten birinci günde Öcalan bunu ortaya koymuştu. 'Birinci aşama bitmiştir, ikinci aşama da Eylül ayının başında başlamalıdır' diye. Ancak, hükümet gerek seçimlerin yaklaşması, gerek Ortadoğu'daki gelişmelerden dolayı, Kürtleri tatmin edebilecek bir anlayışın, bir yaklaşımın içerisinde olmadı. Bugüne kadar bu barışçıl süreç konusunda, neleri planladıkları konusunda herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Meclis'te grubu olan bir parti olmamıza rağmen, gerçekten bu süreci nasıl götürecekleri, talepler konusunda nasıl bir yaklaşım gösterdiklerini biz bilmiyoruz."

Görüşmelerde karşılıklı iki tarafın bulunması gerektiğini söyleyen Türk, "Şimdi hükümet kendine göre bazı hazırlıklar yapıyorsa, Kürtler bu hazırlıkların tarafı değilse, sağlıklı yürümesine imkan yoktur. Bugüne kadar zaten gördüğümüz kadarıyla, somut bir şey yok, atılmış bir adım yok, bir proje de ortada yok. Ama, niyetler üzerinde bu kadar acılı süreçlerden sonra niyetler üzerine işte 'Niyetimiz iyidir', işte 'Bunu sürdüreceğiz' ile bu işin gitmeyeceğini hükümetin de görmesi lazım" diye konuştu.

'TÜRKLERİN VE KÜRTLERİN BİRBİRİNE İHTİYACI VAR'
Ahmet Türk, Mısır'da darbe, Suriye'de bir çatışma, savaş olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Ortadoğu yeni bir döneme giriyor. Kürtler Ortadoğu'da önemli bir güç, demokrasi isteyen ve politize olmuş, örgütlenmiş bir güçtür. Şimdi Türkiye Ortadoğu'da kalıcı bir barışın sağlanmasını istiyorsa, önce Kürtlerle uzlaşmak zorunda, diyalog oluşturmak zorunda. Bin yıllık bir geçmişi olan, Türk-Kürt ilişkilerini sağlıklı bir yapıya kavuşturmak gerekiyor. Yani burada Kürt sorununu çözmeden Ortadoğu'da bir aktör olma şansı yok. Ama Türkiye Kürtler'i hep bir potansiyel tehlike gördüğü için bu akılcı olan yaklaşımı bir türlü ortaya koymuyor. Duyguları ve milliyetçi reflekslerle hareket ediyor. Oysa biz her zaman söylüyoruz, Ortadoğu'nun istikrarı için Türkler ve Kürtlerin gerçekten birbirine ihtiyacı var."

Suriye'deki gelişmelerin sürecin önünde bir engel olarak görüldüğünü söyleyen Türk, "El Nusra'yı tehlike olarak görmeyen bir mantık, Kürtler'i tehlike olarak görüyorsa, bu barışı getiremez, sağlayamaz. Bu gerçeği görmemiz lazım. Burada tıkanıklığın nedeni, sadece PKK'nın atmış olduğu adımların, yetersizliğinden kaynaklanmıyor. Tam tersine yeterli adımlar atmıştır, bugün Kürtlerin vicdanında söylediklerini yerine getirmiş, sorumlulugunu yerine getirmiş, ama, devlet atılan bu adımları görmemizlikten gelen ve süreci sulandırmaya çalışan bir yaklaşım biçimi sergilemiştir" dedi.

'GERİ ÇEKİLMENİN DURMASI SÜRECİN BİTTİĞİ ANLAMINA GELMİYOR'

Ahmet Türk, KCK'nın açıklamasında hükümetin adım atmasını talep eden bir yaklaşım olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Karşı taraf hiç bir şey yapmıyorsa, birilerinin de fazla yapacağı bir şey yok. Karşı tarafın ne yapacağını bilmediğimiz zaman bütün güçlerinizi çıkardığınızda o zaman bir hayal kırıklığı yaşayacak Kürtler. Burada güçlerinin çıkarılmaması veya durdurulmaması, bu sürecin bozulduğu anlamına gelmez. Ben öyle yorumlamıyorum, öyle bakmıyorum böyle yorumlandığına da inanmıyorum. Ancak, hükümetin gerçekten niyetinin ortaya çıkması, bir karardır, bir beklemedir, bir bekleyip görme anlayışıdır. Öyle değerlendirmek istiyorum. Zaten diğer taraftan hükümet, gerçekten barışçıl süreçle ilgili Kürtleri tatmin edecek proje ortaya koyarsa, bu süreç işleyecektir. Arkasında bu var. Bu sürecin bittiği anlamına gelmiyor. Açıklamalarından çok açık bir şekilde anlaşılıyor. Ama, sürece yanıt vermeyen bir hükümet karşısında da kendisini gözden geçirme ve pozisyon alma durumu olarak değerlendirmek gerekiyor."

'KÜRT SORUNU OLMASAYDI ANAYASAYI DEĞİŞTİREME GEREK YOKTU'

Yeni anayasa çalışmalarını da değerlendiren Türk, şöyle konuştu:

"Yeni anayasada yurttaşlık kavramı, anadil eğitimi kabul edilmiyor. Kürtlerin geleceği ile ilgilii yönetime katılması, yönetime katılma konusundaki bütün talepleri kabul edilmiyor. Demokratik bir anayasada Kürtler yoksa, anayasaya 'demokratik' diyemeyiz. Eğer anayasa Kürt sorunun çözümü konusuna katkı sunmayacaksa ve adalet, eşitlik duygularıyla yeniden yapılacak bir anayasa yoksa bu anayasının bir anlamı olmaz. Zaten Kürt sorunu olmasaydı, Kürtlerin talebi olmasaydı anayasayı bile değiştirmeye gerek yoktu. Şimdi bugünkü tartışmalardan bile hükümetin, siyasi partilerin Kürt sorunu çözemü konusunda samimiyetsizlikleri ortaya çıkmıştır onu ifade etmek istiyorum. Şimdi bir bütününe baktığınızda elbette bırakın PKK'nın, sıradan olan Kürtler bile bu işin çok iyi gitmediğini, hükümetin samimi olmadığını dile getiriyor, öyle bakmak lazım meseleye."

'ASLA BİR ÇATIŞMA SÜRECİNİN OLMASINI İSTEMİYORUZ'
'Çözüm süreci'nin başladığı günlerde İmralı Adası'na BDP adına ilk gidenlerden biri olduğunu söyleyen Türk, "Sayın Öcalan ile yaptığımız görüşmelerde gerçekten heyecanlanmıştım, umut doluydum. Sayın Öcalan halklar arasındaki bir çatışmanın sona erdirilmesi konusunda her türlü hassasiyeti gösterdiğini gördüm. Ancak, bu bütün beklentilere yanıt verecek güç olmadığı için veya bu samimiyeti istismar edecek bir yaklaşım olduğu için gün geçtikçe umutlarım azaldı" dedi.

Ahmet Türk, "Bugün elbet biz asla ve asla bir çatışma sürecinin olmasını istemiyoruz. Ama bu çatışmanın olmaması için bu sürecin devam etmesi için de olabildikçe bizim duyarlı davranmamız gerekiyor. Ben bugün hükümetten ve devlet politikasından ve tartışmalardan bu konuda duyarlı olmadıklarını görüyorum. Belki 'samimi değildir' kelimesini kullanmak istemiyorum ama işin, sorunun büyüklüğünü ve çözüm sürecinin çok önemli olduğu konusundaki duyarlılıkları eksiktir. Bu konuda gerçekten halka müthiş bir endişenin veya müthiş bir güvensizliğin gelişmesine neden olmaktadır" diye konuştu.

Radikal, 09.09.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.