Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu'ndan Meclis'de türbana yeşil ışık

Kılıçdaroğlu'ndan Meclis'de türbana yeşil ışık

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimle gelen herkese saygı göstermek gerektiğini belirterek türbanlı milletvekiline yeşıl ışık yaktı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , Habertürk televizyonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, kılık kıyafetin özgür olması gerektiğini ve seçilmiş kişilere saygı göstermek gerektiğini belirterek türbanlı milletvekiline CHP'nin karşı çıkmayacağı mesajını verdi.

CHP liderine yöneltilen soru ve yanıtları şöyle:

Soru: MHP ile seçim ittifakı iddialarında gerçeklik payı var mı?

“Hayır yok. İstanbul ve Ankara gerçekten de hakettiği büyümeyi ve gelişmeyi sağlayamadı. Bu iki kente sosyal demokratların imza atması lazım.”

Soru: Ankara’da Büyükerşen’in adaylığı doğru mu?

“Onu da gazetelerden okuyorum. Tabii o haberlerin de dayandığı bazı kaynaklar vardır ama henüz alınmış bir karar yok.”

 

Soru: Seçimlerde başörtülü aday gösterecek misiniz? Aday olmak isteyen biri olursa tavrınız ne olacak?

“Herkes giyiminde kuşamında özgürdür. Onu inancı nedeniyle takıyorsa ona saygı duyuyoruz. Başörtüsünün siyasetin gündemine getirilmesini asla doğru bulmuyorum. İstanbul’da merdiven altı atölyelerde binlerce başörtülü kadın çalışıyor. Yüzde 90’ı sigortasız. O kadınların sorunlarıyla kim ilgileniyor. Ben ilgileniyorum. O başörtülü bu başörtüsüz diye bir ayırım yok. Bize en büyük günah olarak kul hakkı yemeyi öğrettiler. Ankara’da bir demir kafes vardı. O yapılırken türbanlı türbansız ayrımı yapıldı mı? Kılık kıyafet konusu anayasa konusu değildir. İç tüzükte de bir sorun yok. Bu konunun siyasetin gündemine getirilmesi yanlış zaten.”

Soru: Merve Kavakçı Meclis’e girmişti ve dışarı atıldı. Siz o zaman Meclis’te olsaydınız Ecevit’in yaptığını yapar mıydınız?

“Milletin oyuna ve seçtiği kişilere saygı göstermek her siyasal partinin görevidir. Yeter ki seçimler özgür ve demokratik bir şekilde gerçekleşmiş olsun.”


ODTÜ'DEKİ DUYARLILIĞA HAK VERMELİYİZ

Kılıçdaroğlu, ODTÜ'de yaşanan olaylara ilişkin de şöyle konuştu:

ODTÜ’de öğrencilerin direnmesine çevre duyarlılığı konusunda hak vermek durumundayız. Orada 100 bin lira daha fazla verilir tüp geçit yapılır. Ağaçlar korunmuş olur. Kent dediğimiz olay aynı zamanda estetikle beraber düşünülmek zorundadır. Bu bazen ağaçlarla, bazen binalarla, bazen kullanılan boyalarla olur. Bunu yapmak için o kenti yöneten kişinin kent kültürünün olması lazım. Kaba bir yolla bunları yapamazsınız. Kentli olmanın bir kuralı da çevreye yeşile saygı duymaktır. Gezi Parkı olaylarında 76 yaşında bir kadın çadır kuran gençlere destek veriyor. Başörtülü, bildiğiniz nine gibi. Gençlere, ‘Aman bu ağaçlara sahip çıkın, bir tek burada nefes alabiliyorum’ dedi.”

 

Radikal, 08.09.2013

Kılıçdaroğlu'ndan Sarıgül açıklaması

Habertürk yayınına katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, önemli açıklamalarda bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye üyeliğine ilişkin, "Parti Meclisi'nin (PM) karar vermesi için kişinin başvurusu gerekiyor, böyle bir başvuru olmadığı için görüşülmedi. Kendisi hazır olduğu zaman başvurusunu yapar, PM'ye götürürüz. Gizli oylama yapılıyor, kabul edilirse üyemiz olur. Bu işin kuralı bu" dedi.

Kılıçdaroğlu, HaberTürk televizyonunda canlı yayınlanan "Enine Boyuna" programında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

PM'nin bugünkü toplantısı hatırlatılarak, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün durumunun sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, bu konunun toplantıda gündeme gelmediğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Sayın Baykal'la seyahat ederken de gündeme gelmedi. Medyanın gündeminde olmasından rahatsız değiliz. PM'nin karar vermesi için kişinin başvurusu gerekiyor, böyle bir başvuru olmadığı için görüşülmedi. Kendisi hazır olduğu zaman başvurusunu yapar, PM'ye götürürüz. Gizli oylama yapılıyor, kabul edilirse üyemiz olur. Bu işin kuralı bu" diye konuştu.

"Sarıgül partinin başına geçer mi böyle bir kaygı taşıyor musunuz?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, böyle bir kaygı taşımadığını vurguladı.

Kılıçdaroğlu, "Garanti mi bekleniyor?" diye sorulması üzerine ise "Siyasette garanti yoktur, siyaset adamı risk üstlenir. Siyaset adamı hukuk içinde hareket etmek zorundadır. Siz bir partisiniz ve tüzüğünüze uymak zorundasınız. O kurallara aykırı hareket ettiğimde ben de eletiri alırım. Hepimiz hukukun gereğini yapacağız" ifadesini kullandı.

"Acaba siz Sarıgül'ü kararsız mı buluyorsunuz?" sorusuna ise Kılıçdaroğlu, "Sayın Sarıgül'ün kararı var mı yok mu ben onu nereden bileyim" yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, bütün sosyal demokratların bir araya gelmesi gerektiğini dile getirerek, CHP ve Türkiye'ye demokrasi getirmek için mücadele ettiğini ve bunu sürdüreceğini belirtti.

Bir soruya karşılık Kılıçdaroğlu, "Beceri ve dürüstlük çatışmaz, becerili olmak toplanan her kuruşu halk için harcamaksa o bende var. Biz, 'iş de yapsın ama yolsuzluk yapmasın' diyoruz. Beceriyi farklı şekilde öğretirsek topluma ihanet etmiş oluruz" değerlendirmesinde bulundu.

Yaklaşan yerel seçimlerin hatırlatılarak, CHP ve MHP'nin ittifak yapacağı iddialarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, bu tür iddiaların gerçeklik payının olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, tüm seçmen kitlelerinden oy talebi ile siyaset yaptıklarını bildirdi.

Kılıçdaroğlu, "Ankara'da Büyükerşen aday gösterilecek iddiaları doğru mu?" sorusuna karşılık üzerine, böyle bir şeyin gündemlerinde olmadığını aktardı.

Kadın adaylara pozitif ayrımcılık

"Yerel seçimlerde kadın adaylara pozitif ayrımcılık yapacak mısınız?" sorusunu ise Kılıçdaroğlu, "Kesinlikle daha fazla olacak" diye yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, "Başörtülü aday gösterecek misiniz? Ya da siz göstermediniz, böyle bir aday adaylığı oldu tavrınız ne olacak?" sorusuna, "Herkes giyiminde kuşamında özgürdür, onu inancı nedeniyle takıyorsa ona da saygı duyuyoruz. Ama bir şeyi ben anlamakta güçlük çekiyorum. Başörtüsünün siyasetin gündemine getirilmesini doğru bulmuyorum. İsteyen istediği gibi giyinebilir. Siyasetin konusu farklıdır, inanç siyaset konusu olmaz" yanıtını verdi.

"CHP, bu dini sembolün Meclis'te görülmesini onaylıyor mu?" diye sorulmasına karşılık Kılıçdaroğlu, "Türkiye, yıllar yılı çok boş bir tartışmanın içine sürüklendi, türban konusunda. Biz, özgürlüğü savunuyoruz. Batıda hangi tür özgürlük varsa, hepsinin altına imzamızı atıyoruz" diye konuştu.

"Milletin oyuna ve seçtiği kişilere saygı göstermek her siyasi partinin görevidir"

Kılıçdaroğlu, Merve Kavakçı'nın durumu hatırlatılarak, "Ecevit'in yaptığını yapar mıydınız?" sorusu üzerine, "Milletin oyuna ve seçtiği kişilere saygı göstermek her siyasi partinin görevidir. Yeter ki seçimler demokratik, özgür bir süreç içinde gerçekleşmiş olsun" ifadesini kullandı.

ODTÜ'de yaşanan yol tartışmalarının hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, çevre konusunun 20. yüzyılın sonlarında bütün dünyanın gündeminde olduğunu söyledi.

Çevreye saygılı olunması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "ODTÜ'de öğrencilerin direnmesine bizim bu çerçevede saygı duymamız gerekiyor. 100 milyon fazla harcarsanız tüp geçit yapılabilir. Bir şehrin ortasından otoban geçmez. Kent, estetikle beraber düşünülmeli. Kentin estetiğinin düşünülmesi gerekir" dedi.

Kılıçdaroğlu, ODTÜ'de başörtülü öğrencilere sözlü saldırı iddialarının hatırlatılması üzerine ise olayı ilk olarak "Türbanlı öğrencilere tepki" diye duyduğunu ve bunun üzerine eğitim hakkının engellenmemesi gerektiği yönünde açıklama yaptığını söyledi.

Konuyla ilgili milletvekillerini görevlendirdiğini ve araştırma yaptırdığını bildiren Kılıçdaroğlu, olayın başörtüsüyle ilgisinin olmadığının ortaya çıktığını ifade etti.

ODTÜ'de zaten başörtülü öğrencilerin öğrenim gördüğünü belirten Kılıçdaroğlu, tartışmanın yurt konusunda çıktığını, stant açmak isteyenlerin de öğrenci olmadıklarını öğrendiğini dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, "Oraya stant açıyorsanız, üniversitenin yurtlarında kalan öğrencileri rencide edecek ifadeler kullanmayacaksınız. Üniversitenin yurdu varken, siz öğrencileri kendi yurdunuza almak istiyorsanız, o zaman bütün öğrenci yurtları için stant açacaksınız" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, bir kişinin kılık kıyafeti nedeniyle okula alınmamasının doğru olmadığını da söyledi.

Çankaya Köşkü'ndeki 30 Ağustos resepsiyonu

Kılıçdaroğlu, "30 Ağustos resepsiyonuna neden katılmadınız?" sorusunu, "30 Ağustos resepsiyonuna katılmamamın başörtüsüyle bir ilgisi yok. Ben, genelde ilke olarak resepsiyonlara katılmıyorum. İşin kuralı bu. Eğer başörtüsü olduğu için ben katılmıyorum diye bir düşünce ise Sayın Cemil Çiçek Meclis'te bir resepsiyon vermişti, eşi de vardı, başörtülüydü gittim. Bunlar siyasetin gündemini meşgul ediyor ve gerçekten doğru değil. Bunları hepimizin aşması gerekiyor" diye yanıtladı.

CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'nın, yerel seçimlerle ilgili bir konuşmasında kullandığı, “Kaporacılar” ifadesi hatırlatılarak, konunun PM'de gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, toplantı gündeminde böyle bir şeyin ele alınmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "İstanbul İl Başkanımızın yaptığı konuşmaya katılanların bana aktardığı, böyle bir konuşmanın hiç olmadığı şeklinde. Ama gazeteler yazıyor, biz de okuyoruz" diye konuştu.

"Kendinize 10 üzerinden kaç veriyorsunuz?"

Kemal Kılıçdaroğlu, "3 yıllık genel başkanlığınıza 10 üzerinden kaç veriyorsunuz? Yerel seçimlerdeki başarı kriteriniz ne?" sorusuna, "Ben, hiç koltuk tutkunu olmadım. 'Bu koltuk bana aittir' demek doğru değil. Koltuğun sahibini kurultaylar belirler. Kurultay kimi genel başkan seçerse ona saygı duymamız gerekiyor. Kusura bakmayın ama benim böyle bir puanlama yapmam kadar saçma bir şey olamaz. Buna halk karar verecek, partililer verecek. Onun ölçüsü halktır" yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, seçimlerde daha öncekilerden yüksek bir başarı hedeflediklerini de aktardı.

"Kendinizi karizmatik buluyor musunuz?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Karizmadan kastettiğimiz halka doğruları söylemek, halktan yana politikalar üretmekse ben bunu kendimde görüyorum. Biraz bunu sıkılarak söylüyorum ama kendimde görüyorum. Siyasete girerken 'hangi koşulda olursa olsun halka yalan söylemeyeceğim' dedim. Artık halka siyaset doğruları söylemek zorunda. İnandığım doğruları her zaman söylerim. Bu, bir karizma yaratır mı yaratmaz mı bilmiyorum, sonuçta halka gideceğiz. Ben, bizim halkımızın sağduyulu olduğuna inanıyorum. Siyasette diğer liderlere göre yeniyim, yeni olduğum için bundan gurur duyuyorum. Neden? Yeni bir süreci başlattığım için. Eski kaşarlanmış siyasetçiler gibi olmak istemiyorum. Düzgün, namuslu, tutarlı, söylediği sözün arkasında duran, böbürlenmeyen, halka gitmeyi, halka hesap vermeyi namuslu görev bilen bir siyaset anlayışım var benim."

"Cemevi ve cami inşaatı temel atma törenini nasıl değerlendiriyorsunuz? CHP neden açılışa gitmekte çekinceli davrandı. Hüseyin Aygün oraya gitti, polisin müdahalesinin içinde kaldı. Sinan Aygün açılışa gitti. İki farklı Aygün'den iki farklı davranış. Sizin bilginiz var mıydı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, kendisine törenle ilgili davetiye geldiğinde Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin'e, katılması için iki kişiyi görevlendirmesini söylediğini aktardı.

Fakat daha sonra Adnan Keskin'in, çatışma olacağı düşüncesiyle açılışa gidilmesini uygun görmediğini kendisine söylediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sinan bey temel atma törenine katılmış, sonra beni aradı, törende sorun çıkmadığını, tören dışında protestocu gruplar olayı protesto etmişler daha fazla ayrıntı bilmiyorum" diye konuştu.

Sinan Aygün'ün açılışa partinin bilgisi dahilinde gittiğini belirten Kılıçdaroğlu, Hüseyin Aygün'ün ise partinin bilgisi dışında açılışta yer aldığını anlattı. Kılıçdaroğlu, "Orada bir çatışma çıkmış, halkla polis arasında daha şiddetli çatışma olmasın diye oraya gitmiş" dedi.

"Politikacı din alanından elini çeksin"

Kemal Kılıçdaroğlu, dini alanların temeli atılırken siyasete malzeme edilmesini doğru bulmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Çünkü oralar insanların kendisini Allah'a en yakın hissettikleri yerler. Oraları siyasete konu etmenin doğru olduğuna inanmıyorum. Cemevinin temeli atılmış, gayet güzel. İktidar cemevlerini ibadet yeri olarak görmüyor. Bu da yanlış. Eğer yeryüzü bir ibadethane ise her yerde ibadetimi yaparım. Bunun adı cami olur, cemevi olur, havra olur, başka bir şey olur. Kafamızdaki tabuları yıkmak zorundayız. İnsanlar inançlarını özgürce yerine getirebilmeliler.

Politikacı din alanından elini çeksin, çekmelidir. Etnik kimlik ve din siyasette çok tehlikelidir. Bu iki alan siyaset konusu olmaz."

"Olimpiyatlar konusunda çok umutluydum"

"İstanbul'un olimpiyatları kaybetmesinin gezi olaylarıyla ilişkilendirildiğinin" belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin olimpiyatları alması konusunda çok umutlu olduğunu söyledi. Türkiye'nin batı için çok cazip bir ülke olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Olimpiyatlar barış demek aslında. Eğer sizin ülkenizde çatışma, çatışma kültürü varsa size biraz kaygıyla yaklaşmış olabilirler. Ama ben olimpiyatların Türkiye'ye gelmemesini başka nedenlere bağlamak gerektiğine inanıyorum. Tek başına 'gezi oldu, o nedenle gelmedi' çok hafif bir söylem. Sizde demokrasi, özgürlük, kadın-erkek eşitliği olacak, sizde kent kültürü, kentin yeşilliği, ulaşım kolaylığı olacak. Pek çok parametreye bağlı. Bütün bunları topladığınız zaman olimpiyatlar gelir size, niye gelmesin. Japonya'daki etik değerlere, demokrasiye, barış kültürüne, siyasal iktidarın eylemlere yaklaşımına bakalım, bizdekine bakalım."

"Bir gazeteci, olaylara destek veren yazı yazdı diye işinden mi olur?"

Kılıçdaroğlu, "Gezi parkı olaylarının uluslararası medyada nasıl yantısıldığı da tartışma konusu oldu. Dünya medyası nasıl yansıttı sizce?" sorusu üzerine, dünya medyasının Türk medyasına göre daha iyi sınav verdiğini söyledi.

Bu yönde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin bildirgesi bulunduğunu da hatırlatan Kılıçdardoğlu, Gezi Parkı olaylarından sonra 100 gazetecinin işine son verildiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, "İnsaf yani. Bir gazeteci, olaylara destek veren yazı yazdı diye işinden mi olur?" dedi.

Gezi olaylarında hiçbir şey olmadığını, insanların "özgürlük ve demokrasi" diye haykırdıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu gençlere daha hoşgörülü davranmak gerekiyordu, onları dinlemek gerekiyordu. Bu, yapılmadı. Ama ne oldu sonuçta, o gençler bu ülkenin Başbakanına diz çöktürdü" ifadesini kullandı.

"Gençliği anlama ve kavramada yetersiz kaldığımızı itiraf edeyim"

Bu ülkenin nüfusunun yarısı gençse siyasetçilerin gençlere kulak kabartması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bizim gençliği anlama ve kavramada yetersiz kaldığımızı itiraf edeyim. Biz, bu gençliği apolitik, ülke, dünya sorunlarından kopuk, bilgisayar başında, kendi iç dünyasında yaşayan bir gençlik olarak görüyorduk. Fakat Gezi olayları bu gençliğin öyle bir gençlik olmadığını ortaya çıkardı. Biz de kendimize göre bir ders çıkardık" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, partide kurulan ekiplerin, Ankara ve İstanbul'da gençlerle buluştuğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

"Gençlerle oturuldu, konuşuldu. Bizim yapabileceklerimiz nedir, onlara söyledik. 'Siyaseti değiştirin, CHP'yi değiştirin, daha güzel, daha şık, daha renkli bir CHP olsun' diye. Yarın gazetelerde ilanlarımızı göreceksiniz. 'Rengarenk bir Türkiye' diye ilanlarımızı gökkuşağı işaretleriyle verdik. O gençler belki CHP'ye ilgi duyarlar diye. Buradan açık çağrı yapayım, bütün gençlere, istisnasız bütün gençler, eğer CHP'yi gerçekten kendi istemleri doğrultusunda değiştirmek istiyorlarsa, daha iyi anlamak, kendilerini iyi ifade etmek istiyorlarsa CHP'yi onlara açıyorum, gelsinler. Her alanda görev yapabilirler. Hangi özgürlüğü istiyorlarsa, demokrasiyi derinleştirmek için neler yapmamızı istiyorlarsa onlara söz veriyorum, tüm taleplerini Parlamento'da dillendireceğim."

CHP olarak üç büyük devrime imza attıklarını belirten Kılıçdaroğlu, CHP'nin cumhuriyeti kurduğunu, ülkeyi çok partili hayata geçirdiğini ve sosyal demokrasiyi getirdiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde üç büyük devrimin imzası CHP'ye aittir. Şimdi dördüncü devrime hazırlanıyoruz. O da daha fazla özgürlük. Eğer ülkemizde özgürlükleri sınırlarsak dikta yönetimi heveslerini güçlendirmiş oluruz. Özgürlüğü her alanda getirmek zorundayız" dedi.

"Partimizde cumhurbaşkanı olacak çok kişi var"

Yeni anayasa çalışmaları, cumhurbaşkanlığı seçimi ve başkanlık sistemine ilişkin soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Ben, Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçileceğine inanmıyorum. Nedeni, herkesi kucaklayan bir kişi değil. Agresif, herkesi suçlayan, herkese hor bakan bir kişiliği var ve bu, gün geçtikçe artarak devam ediyor. Böyle bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti'ne cumhurbaşkanı seçilmesi Türkiye için felaket olur" diye konuştu.

Bir kadının cumhurbaşkanı olmasını arzu ettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, iyi eğitim almış, dünyayı bilen, insanları seven, sevecen bir kadının Türkiye'yi temsil etmesinden yana olduğunu söyledi.

Bu aşamada isim telaffuz etmesinin doğru olmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Sizin partinizin içinde mi bu hanımefendi?" sorusuna, "Bizim partimizin içinde değil" yanıtını verdi.

Partisinin Zonguldak milletvekili Mehmet Haberal'ın isminin de gündeme geldiğinin ifade edilmesi ve "Kendisini düşünür müsünüz?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, "Niye olmasın. Bizim partimizde cumhurbaşkanı olacak çok kişi var. Diğer partilerde de var" dedi.

Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının toplumun tüm kesimlerini kucaklaması ve partili kimliği taşımaması gerektiğini vurguladı.

"150 yıllık parlamenter deneyiyimiz var"

"Neden parlamenter sistemden yanasınız, başkanlık sistemini neden kategorik olarak reddediyorsunuz?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Çok basit, 150 yıllık parlamenter deneyimimiz var. Ya başkanlık sistemi? Hiç deneyimimiz yok. Üstelik ne olacağı belli değil. Sonunda laf döndü dolaştı, 'Türk tipi başkanlık sistemi'...Allah aşkına nedir Türk tipi başkanlık sistemi? Hiçbir siyaset kitabında yazmayan, dünyada örneği olmayan Türk tipi başkanlık sistemi. Nedir o, ben size söyleyeyim; ben cumhurbaşkanı olayım, aynı zamanda başbakan olayım, milletvekillerini ben belirleyeyim, yargıçları ben atayayım, illere valileri de ben atayım, ben başkan olayım. Böyle bir sistem yok 21. yüzyılda. Hayal aleminde gezmek demektir bu. Bu bir ülkeyi felakete sürüklemek demektir."

Güçler ayrılığının önemine değinen Kılıçdaroğlu, "Böyle birinin, bu anlayışta olan birinin cumhurbaşkanlığı koltuğuna bu yetkilerle oturması topluma felakete götürür" dedi.

Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken de başkanlık sistemine isim bazında değil, ilke olarak karşı olduklarını söyledi.

 

Hürriyet, 08.09.2013

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.