Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > İşsizlikte artış sinyalleri

İşsizlikte artış sinyalleri
Mevsim etkisinden arındırılmış tarım dışı istihdam serisinde, 15 aydır ilk kez mayıstan hazirana az da olsa bir gerileme var.

Geçen perşembe TÜİK tarafından açıklanan mayıs dönemi (nisan-mayıs-haziran) işgücü istatistikleri önümüzdeki dönemde işsizliğin artacağına dair işaretler içeriyor. Yıldan yıla işsizlikte 8 aydır zaten bir artış söz konusuydu. Bu eğilim mayıs döneminde de doğrulandı: Genel işsizlik oranı yüzde 8,2’den 8,8’e yükseldi. Keza tarım dışı işsizlik oranı da 10,4’ten 11’e çıktı. Ama daha önemlisi mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı mayıs döneminden haziran dönemine yüzde 9,4’ten 9,6’ya, tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11,7’den 11,8’e yükseldi.

Bu artışların sınırlı olduğu ve gelecek aylarda artışın yerini azalışa bırakabileceği öne sürülebilir. Ancak son verilerde altının çizilmesi gereken gelişme, istihdam artışlarının yavaşlıyor olması. 15 aydır ilk kez mevsim etkisinden arındırılmış tarım dışı istihdam serisinde mayıstan hazirana az da olsa bir gerileme var (Bkz. Betam araştırma notu, ‘Tarım dışı istihdamda gerileme’, 15 Ağustos). Tarım dışı istihdamdaki yüksek artışların ana kaynağı servis sektöründe artış şimdilik devam ediyor. Sanayide de öyle. Buna karşılık inşaat sektöründe şubat ayından beri gözlemlenen düşüş son dönemde iyice belirginleşmiş durumda. Nisandan mayısa bu sektörde istihdam 1 milyon 818 binden 1 milyon 721 bine, yüzde 5,5 oranında düştü. Bu sektörde talep yetersizliği ya da arz fazlası istihdama yansımaya başlamış görünüyor.

Düşük büyüme, yüksek istihdam
Aslında iki yıldır hüküm süren düşük büyümenin daha önce istihdam artışlarını yavaşlatması gerekirdi. Oysa kriz ertesinde büyüme fazlasıyla istihdam yaratır oldu. Kriz öncesinde 1 puanlık büyüme tarım dışında yaklaşık 0,5 puanlık istihdam artışı sağlıyordu. Kriz ertesinde 1 puanlık büyüme 0,8 puana yakın istihdam artışı sağlar hale geldi. Bu sayede ‘istihdamsız büyüme’ tartışması da bitti. Ancak bu kez de büyümeye o kadar istihdam yaratıyor ki emek verimliliğinde artış durmuş halde. Büyüme-istihdam ilişkisindeki yapısal değişimin nedenlerini iyi bilmiyoruz. Ancak bazı araştırmalar, sosyal sigorta primlerine yönelik teşviklerin işe yaradığını gösteriyor. Yine de bu beklenmedik gelişmenin gizemi tam olarak anlaşılmış değil.

İşsizlik açısından kuşkusuz sevindirici olan bu gelişme, uzun dönemde sürdürülebilir değil. Daha doğrusu sürmesi arzu edilmez. Sanırım şu soru önümüzdeki siyasal gelişmeler açısından kritik bir öneme sahip: Düşük büyüme bundan böyle düşük istihdam artışlarına neden olur mu? Yanıt evet ise, seçim maratonunun arifesinde işsizlik, hızlı olmasa da, hükümetin başını ağrıtacak ölçüde artmaya başlayacak demektir.

Politika opsiyonları
Belki tartışmak için henüz erken ama şahsen böyle bir gelişme ortaya çıktığında hükümetin nasıl bir tepki vereceğini merak ediyorum. Bir opsiyon kamu harcamalarını arttırmak olur. Bu konuda belirli ölçüde manevra alanı var. Bütçe açığı oldukça düşük. Altyapı yatırımlarını bir miktar hızlandırarak ve memur sayısını sınırlı ölçüde arttırarak, mali disiplin konusunda fazla endişe yaratmadan istihdam doğrudan arttırılabilir. Ancak Türkiye ekonomisinin dış açık ve dış borç açısından içinde bulunduğu kırılgan ortamda AK Parti’nin mali disipline olan sadakatinin çok kritik bir çapa görevi gördüğü de unutulmamalı.

Bu durumda geriye para politikası kalıyor. Hükümet artık alıştığımız üzere Merkez Bankası’na faizleri indir diye baskı yapma yoluna gider mi? Merkez Bankası kendi faizlerini indirse bile piyasa faizleri düşer mi? Zorlamaların sonucunda döviz kuru nereye gider? Önümüzdeki haftalarda bol bol tartışırız.


 

Seyfettin Gürsel, Radikal

21.08.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.