Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Chp Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak: "Hükümeti Eylül Korkusu Sardı"

Chp Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak: "Hükümeti Eylül Korkusu Sardı"

 

- CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak , “Maalesef AKP’nin ekonomimizi içine sıkıştırdığı tablo budur. Seçimler yaklaşırken, bu tablonun yarattığı ekonomik sıkıntılar başbakanın tüm hayallerini bir daha gerçekleşmemek üzere çöpe atar. Hükümet ve başbakan bunun korkusu içinde. Hükümeti bir eylül korkusu almış gidiyor” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in yayınladığı son raporunda, Türkiye’yi “yüksek dış finansman ihtiyacı”, “yetersiz rezervleri” ve “yüksek borçluluk düzeyi” ile en kırılgan ekonomiler arasında saydığını hatırlatarak, “Üretmeden tükettiren, kazanmadan harcattıran AKP politikaları artık işlemiyor. Değirmenin çarklarını döndüren sıcak para azaldıkça sıkıntı artıyor” değerlendirmesinde bulundu. Yılın ilk yarısına ilişkin ekonomik veriler ortaya çıktıkça, hükümetten büyüme hızının yüzde 4’ün altına düşeceğine, cari açığın ise hedefin üzerinde kalacağına yönelik itirafların gelmeye başladığını ifade eden Öztrak, cari açıktaki artışa dikkat çekerek, “Fakat asıl sıkıntı cari açığın finansmanında yaşandığı görülüyor. Haziran’da portföy yatırımlarından 2011 Eylül ayından bu yana ilk kez çıkış oldu. Yabancılar Haziran’da 1,2 milyar dolar hisse senedi satarak ülkemizden çıktı” ifadesini kullandı.

"DEĞİŞTİ’ DEDİKLERİ PARADİGMANIN ALTINDA KALDILAR"

Türkiye’ye net doğrudan yatırım girişlerinde de azalma olduğunu belirten Öztrak, “Hem sıcak para çıkışı başlamış; hem de doğrudan yatırım azalmış. Bu iş böyledir. Sıcak paranın şişirdiği yelkenlere güvenip tatlı tatlı giderken, ‘paradigmalar değişti’ diye caka satarken, bir de bakarsınız rüzgâr birden kesiliverir. Sıcak para tasını tarağını toplar, çeker gider. Sizi dalgalı denizin ortasında savunmasız bırakır… Biz hükümete bunları sürekli anlattık. ‘Açık finanse edildiği sürece sorun değildir’ denildi, ‘Paradigmalar değişti’ denildi. Hükümet şimdi değişti denilen o paradigmanın bizzat altında kaldı. Bizim haklılığımız ortaya çıktı” diye konuştu.

Haziran’da kaynağı belirsiz para hareketlerinin izlendiği “net hata noksan kaleminden” de ülke dışına 2,3 milyar dolar para çıktığını ifade eden Öztrak, bunların sonucunda uluslararası rezervlerin 3,3 milyar dolar daha eridiğini, son iki ayda eriyen rezerv miktarının ise 7,5 milyar dolara yaklaştığını kaydetti.

Yılın ikinci çeyreğindeki işsizlik rakamlarını da değerlendiren Öztrak, bu dönemde işsizlik yüzde8.8 görünmesine karşın iş bulma ümidini kaybeden bu nedenle iş aramayan, ancak “iş bulursam çalışırım diyen” vatandaşlar ile mevsimlik çalışanları içeren “geniş işsiz sayısının” son bir yılda 412 bin kişi artarak 4,5 milyon kişiye ulaştığını söyledi. Bu rakamın 2010 yılı Ekim ayından bu yana geçen 31 aydaki en yüksek artış olduğunu kaydeden Öztrak, işgücü verilerinin ekonomideki yavaşlamanın istihdam piyasasını yavaş yavaş baskı altına aldığını gösterdiğini belirtti.

"BU YIL HÜKÜMET EKONOMİYİ YÖNETEMEDİĞİNİ BİR KEZ DAHA GÖSTERECEK"

Ekonomik verilerin bu yılın sonunda büyüme hedefinin yakalamayacağını, işsizliğin yeniden çift haneli rakamlara tırmanacağını, buna karşın cari açık ve enflasyonun ise hedeflerin üzerinde olacağını gösterdiğini ifade eden Öztrak, “Büyümenin düştüğü bir yılda hükümet hem cari açık, hem de enflasyon hedeflerini aşarak ekonomiyi yönetme kabiliyetinin olmadığını bir kez daha gösterecek” dedi. Öztrak, bu durumun zaten borç yükü altında olan aileleri ve şirketleri daha da zor bir duruma düşüreceğini, geçen yılın tamamında bireysel kredi ve kredi kartlarını ödeyemeyenlerin sayısı 822 bin iken bu yılın sadece ilk yarısında bu sayının 680 bine ulaştığını ifade etti.

13 Ağustos’ta yapılan hazine borçlanma ihalelerini de değerlendiren Öztrak, ihalelerde gerçekleşen faizlerin piyasa beklentilerini aştığını, faizlerde sadece üç ayda neredeyse yüzde 100’lük artış görüldüğünü anlattı. Borçlanma ihalelerine gelen talebin de azaldığını, talep azalınca da hükümetin devlet bankalarını devreye soktuğunu kaydeden Öztrak, “İki ihalede satılan toplam 3,1 milyar TL’lik borçlanma kâğıdının 434 milyon TL’sini kamu bankaları aldı” diye konuştu.

"FAİZ ÇİFT HANEYE ÇIKACAK, DOLAR 2 TL’Yİ ZORLAYACAK"

Borçlanma kâğıtlarının ikincil piyasasının da adeta kuruduğunu, piyasada hem talep hem de arz sıkıntısı yaşandığını, piyasanın faizlerin daha da artacağı beklentisi içinde olduğunu ifade eden Öztrak, şunları söyledi:

“Kimse zarar yazmamak için borçlanma kâğıdı almak istemiyor. Dolar kurunun Merkez Bankası’nın müdahalelerine rağmen 1,90 TL’lerin üzerinde gezinip durması döviz arzının talep karşısında yetersiz kaldığını gösteriyor. Dün de dolar kuru 1,94 TL’nin üzerini gördü. Yakında faizlerin çift haneli rakamlara tırmanması veya doların 2 TL’yi zorlaması beklenmeli.”

"HÜKÜMETİ EYLÜL KORKUSU ALDI"

Türkiye’nin önümüzdeki bir yılda 220 milyar dolarlık finansman ihtiyacı olduğunu kaydeden Öztrak, “Maalesef AKP’nin ekonomimizi içine sıkıştırdığı tablo budur. Seçimler yaklaşırken, bu tablonun yarattığı ekonomik sıkıntılar başbakanın tüm hayallerini bir daha gerçekleşmemek üzere çöpe atar. Hükümet ve başbakan bunun korkusu içinde. Hükümeti bir eylül korkusu almış gidiyor. Bu nedenle toplum dört koldan baskı altına alınıyor. Statlar da, üniversitelerde olağanüstü hal ilan edilmeye çalışılıyor” dedi.

"MISIR’DA GAYRİMEŞRU AKTÖRLER DEVREYE GİRDİ"

Mısır’da yaşanan olaylara da değinen Öztrak, dünyanın hiçbir yerinde insan haklarının, hukuk devletinin, darbe yapılarak, olağanüstü hal ilan edilerek askıya alınmasının kabul edilemeyeceğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mısır’da yaşanan gelişmeler bize şunu açıklıkla göstermiştir. Demokrasi bir uzlaşma ve örtülü veya açık kurallar rejimidir. Sandıkta yarışan rakipler sandık ortadan kalktıktan sonra da birbirilerinin haklarına saygı duymak zorundadır. Demokrasilerde sandıktan çıkan iktidar her şeyin sahibi değildir. Dolayısıyla diğerlerinin haklarına saygı duyarak, onları küçümsemeyerek, otoriterleşmeden yönetmek zorundadır.

Sandıktan muhalefet olarak çıkan da iktidar değildir. İktidar muhalefetin haklarına saygı gösterirken, muhalefet de iktidarın meşru zeminde yönetme erkini kabul etmelidir. Sonuçta demokrasi yazılı veya yazısız haklara sahip çıkarak ve milli iradeye saygı göstererek tüm oyuncuların birlikte ayakta tutacakları bir rejimdir. Taraflar bu kurallara uymazlarsa devrede olmaması gereken gayri meşru aktörler devreye girer ve demokrasi ve insan hakları açısından telafi edilemez sonuçlar ortaya çıkar. Mısır’da da olan budur.”

"BAŞBAKAN EKONOMİDEKİ SIKINTILARA BAHANE BULMA HAZIRLIĞI YAPIYOR"

Buna karşın Başbakan Erdoğan’ın Mısır’daki darbeden İslam dünyasına karşı kurulan bir tezgâh olarak söz ettiğini ifade eden Öztrak, Başbakan’ın bir taraftan da yarın bir gün demokrasinin sorgulanmaya başlanacağını ifade ederek, oldukça riskli bir söyleme kaydığını söyledi ve şunları belirtti:

“Başbakanın önce Mısır darbesini Batı’nın Müslümanlara karşı bir girişimiymiş gibi göstermeye çalışması, sonra da Türkiye ile kendi çizdiği mısır resmi arasında paralellik kurmaya çalışması son derece tehlikelidir. Peki, Başbakan bu tehlikeli oyuna neden başvuruyor? Sebebi açık. Yanlış politikalarıyla ülkeyi her ay 20 milyar dolar dış borç bulmaya mahkûm eden başbakan, ekonomide yaklaşan fırtınayla, enflasyonun, faizlerin çift hanelere sıçramasının, büyümenin düşmesinin, işsizliğin artmasının sorumluluğundan kaçmaya çalışıyor. Güçlü Türkiye başkalarının istemesiyle veya istememesiyle, olmaz kendi irademizle ve politikalarımızla olur. Seçim kazanmak için ekonomiyi her ay 20 milyar dolar borç bulmaya mahkûm edip, ülkeyi finans çevrelerinin kucağına atacaksın, sonra da güçlü Türkiye istemiyorlar diye feryad edeceksin. Başbakan ekonomide bir sıkıntı olursa benim elimi kolumu batı bağladı; dış güçler ve faiz lobisi ayağımı kaydırdı demenin hazırlığını yapıyor.

Buradan açıkça sesleniyorum. Sayın Başbakan korkunun ecele faydası yok. Ekonomiyi kötü yönettiniz. Daha dün emirlerinizle hareket ettirip bağımsızlığını zedelediğiniz Merkez Bankasının, yitirilen itibarını bu gün nasıl arar hale geldik. Şimdi sıcak paraya yaslanarak biriktirdiğiniz kırılganlıkların bedelini ödememek için, giderayak ülkeyi yangın yerine çevirmeye kalkıyorsunuz. Bundan vazgeçin. Hiç olmazsa sizden önceki iktidarın yaptığını yapın. Bir önceki iktidar sizden çok daha kısa süre görevde kalmasına rağmen; hatalarını telafi edecek yapısal önlemleri, tüm siyasi risklerine katlanarak almıştı. Siz 10 yıldır o reformların ekmeğini yediniz. Şimdi onlar kadar cesur olup, ülke ekonomisini yönetememenizin neden olduğu, kırılganlıkların faturasını azaltacak yapısal önlemleri seçimleri düşünmeden almaya başlayın.

"KOMİSYONUN HAREKETİ VİTRİNE DÖNÜK"

Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Öztrak, Türkiye ve Mısır’ın Büyükelçilerini karşılıklı olarak geri çekmesi hakkındaki soru üzerine, “Mevcut durum karşısında yeterli sert girişimde bulunulmasında, bu durumun kabullenilmemesinde yarar vardır. İnsan haklarının askıya alınması, olağanüstü hal ilan edilmesi kabul edilebilir bir durum değildir” dedi. Öztrak, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun Mısır’da inceleme yapmak için TBMM Başkanlığı’na başvurduğunun hatırlatılması ve bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine ise “Mısır’da inceleme yapabilmek için karşı tarafın izin vermesi lazım. Biraz vitrine dönük bir hareket gibi geldi bana. Daha gerçekçi olmak lazım. Orada olan biten gerçekten içler acısı bir durumdur” diye konuştu.

"BAŞBAKAN’IN SÖZLERİ YÖNETİMİN YETERSİZLİĞİNİN İFADESİ"

Öztrak bazı CHP’lilerin fişlendiği iddialarının sorulması üzerine ise şunları söyledi:

“Dün Sayın Başbakan’ın açıklamalarını dinledim. ‘Bizim fişlemeyle işimiz olmaz’ın ötesinde, ‘Bizi de fişlediler, ne olur CHP’liler de fişlense’ gibi bir tavır içindeydi. Mısır’da insan haklarının ihlallerinden bahsediyoruz. Fişleme de bir insan hakkı ihlalidir. Başbakan, ‘Ben de fişlendim, ben de dinlendim’ diyor. Daha hala kendisini kim fişledi, kim dinlendi açıklayabilmiş değil. Böyle yönetim olmaz. Bu yönetimin yetersizliğinin ifadesidir. Şimdi ortada bir takım belgeler var. Bazı CHP’li milletvekilleri fişlenmiş. Fişleme suç olduğuna göre bu faillerin derhal yakalanması gerekir.”

haber3.com.tr, 16.08.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.