Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Tasarruf ‘ödül’le artar

Tasarruf ‘ödül’le artar
ABD’nin para politikasıyla dünyayı peşine taktığını belirten İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Türkiye’de faiz oranlarının tasarruf sahiplerini tüketime ittiğini söyledi. Özince, ‘Tasarrufu özendireci politikalar izlemeliyiz” diye konuştu

İş Bankası’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Türkiye ekonomisinde 2008 dünya kriziyle açılan fırsat penceresinin kapanmakta olduğunu söyledi.
Türk ekonomisinin uzun vadeli projelerinin girilen seçim ortamı nedeniyle ‘bekle gör’ dönemine girdiğine dikkat çeken Özince,  Başbakan’ın faiz lobisine ilişkin sözlerini “Bu gibi konuların siyaseten kullanılmasını çok yerinde bulmuyorum’ şeklinde değerlendirdi.   
“Nasıl biz bankacılar bazı değerlendirmelerde bulunduğumuzda yadırganıp ‘bu siyasete giriyor’ deniyorsa piyasa da kendi koşullarına bırakılmalıdır” diyen Özince, şöyle konuştu:
“Fiyatın ne olduğu ne siyaseten ne de idareten, yani piyasa profesyonellerince dahi kararlaştıralamaz. Fiyatı tüketici, yani müşteri belirler. Ben endişeliyim. Sokaktaki insan, halkımız tasarruf etmiyor. Biz çok ciddi bir tasarruf açığı olan bir ülkeyiz. İnsanlar neden tasarruf etmiyor?
Çok basit şeyler konuşuyoruz. Bırakalım lobileri, hobileri... İnsanlar paralarını, kıymetlerini gelecekte topluca kullanmak için biriktirirler. Biriktirdiğiniz zaman tasarrufunuz olduğu yerde eriyorsa, enflasyona karşı azalıyorsa siz tasarruf yapar mısınız? Bugün tasarrufun belkemiği olan vatandaşlarımızın büyük bir kesiminin mevcut faiz oranlarında bu güveni duymadığı kaygısındayım. Hane halkının, enflasyonu tüketici fiyatları endeksinden daha fazla etkilediği kaygısındayım.”

Menfaat ilişkisine dikkat çekti
40 yıllık bir bankacı olarak bugünkü tasarruf faizi oranlarının insanları tasarruf etmeye itmediğini düşündüğünü ifade eden İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, şöyle devam etti:
“Bilakis tüketime ittiğini düşünüyorum. Dolayısıyla faiz lobisi var mıdır yok mudur, başka nelerin lobisi var? Rant lobisi, faiz lobisi...
Bilgim yok ama tasarruf sahibini özendirecek ödüllerin olması gerektiğini düşünüyorum ve bunun başında da faiz geliyor. Kimisi bunun sakıncalı olduğunu düşünüyor ama tasarrufa verilen envari çeşit yarar var. Özel finans kuruluşlarında da, faizsiz bankacılıkta da hep bir yarar, karşılıklı menfaat ilişkisi var.
Her şeyden önce finansal sisteme para gelmesi için parayı getirecek olanların enterese olacakları bir kazancın ortaya konması lazım. Ülkemizdeti faiz oranlarının, reel faizin bu konuda yeterli olduğu düşüncesinde değilim. Bu nedenle tasarruf edecek kitleler harcamaya yöneldiler ya da imkânı olanlar üretken olmayan yatırım araçlarına altına, gayrimenkule veya yurtdışındaki yatırım araçlarına yöneldiler.”

‘DÜNYA ABD’NİN DÜMENİNE GİRDİ’

FED’in kararı için ne düşünüyorsunuz?

Bütün dünya Amerika’nın dümen suyunda, peşine takılıp gitmeye devam ediyor. Ne Avrupa Birliği, ne Uzakdoğu, ne Singapur’lar, Hong Kong’lar ABD ve Wall Street’e, Amerikan finansal piyasalarına verimlilik açısından da, dünyaya yol verecek dinamikler yaratmak açısından da rakip olamayacaklarını bir kez daha gösterdiler.
Halbuki euro’nun doları tek para konumundan çıkartacağı zannediliyordu.
Birleşen Avrupa’nın sermaye piyasalarının ABD’ye alternatif olacağı düşünülüyordu. Hiçbiri gerçekleşmedi. Bütün bunların yanı sıra Amerikan siyasi iradesi çok daha açık konuma geldi. Amerika her halükarda finansal piyasanın ve serbest pisaya ekonomisinin üstünlüğünü içine sindire sindire uygulayan ve dünyayı peşine takan yegane ülke. ABD enerji sektörüne hâkim olarak dünyayı peşinde sürükleyecek.

‘60 YILLIK ÖMRÜMDE BÖYLE HALK HAREKETİ GÖRMEDİM’

Gezi Parkı eylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Global rekabette insan unsuru önemli. Genç nesil bireysellik yönünde, bireysel birikim, bireysel enerji, bireysel değerlerin benim yaşımdaki insanları şaşırtacak kadar güçlü dinamikler yaratabileceğini dünyanın her yerinde gösterdi. Bugün teknoloji, yeni medya, sosyal medya, dünyanın her yerinden gelen icat ve inovasyonlar genç neslin yaratacılığı üzerine kuruldu.
Genç neslin Türkiye’deki dinamiğinin her yönüyle ne kadar çağdaş ve güçlü olabileceğini bu olayda şaşkınlıkla gördük. 60 yaşındayım, bugüne kadar ülkemizde gördüğüm en yaygın demokratik halk hareketlerinden biriydi. Bunun eleştirilen tarafları da oldu, kendi eleştirisini de yaptı ama
ben bunları ülkemizin sosyo kültürel yaşamı açısından bir zenginlik
olarak görüyorum.
60 yıllık ömrümde ülkemde bir çok kez demokrasiyi, insan hak ve hürriyetlerini engelleyen hareketlere şahit oldum. Bunlara kıyasla düşünecek olarsak bunun çok daha halka ait olduğunu düşünüyorum. Bu enerjiyi, bu gücü iyi kullanan toplumların rekabet gücünün yüksek olacağına inanıyorum. 

‘DÖNÜP DÖNÜP ALFABENİN İLK HARFİNE GELİYORUZ...’

 

 Türkiye başarı için ne yapmalı?

O kadar çok dönüp dönüp alfabenin ilk harflerine geliyoruz ki aynı şeyleri söylemek zorunda kalıyoruz. Her şeyden önemlisi, güçlü ekonominin, yalnızca finansal göstergeleri, makro ekonomik göstergeleri, sıcak para dediğimiz kısa vadeli yatırımcıların gözdesi olacak parametreleri tutturmak olmadığını görmeliyiz. Rekabet gücü yüksek güçlü ekonomiye atlamalıyız.
Ekonominin en önemli unsurunun sermaye olduğu söyleniyor. Türkiye’de de ekonomiyle ilgili hesaplar, sermaye, yabancı sermaye üzerine yapılıyor. Yabancı sermaye gelirse ne âlâ, kaçarsa yazıklar olsun, lobi ya da hainler edebiyatı... Halbuki dünyamız global rekabet ve insan sermayesiyle çalışıyor.
Türkiye insan sermayesine önem vermedikçe, bu kadar genç deyip yere göğe koyamadığımız nüfusu, bol bol yapalım, yarınlarımızda nüfus artış hızımız azalmasın dediğimiz çocuklarımızı dünyanın ellinci eğitim kalitesiyle yetiştireceksek, çağdaş değerlere, çağdaş kültüre, çağdaş teknolojiye, çağdaş toplumsal ilişkiye gereken önemi veremeyeceksek ekonominin rekabet gücü olmayacaktır. Çünkü dünya rekabeti bilgiyle yapıyor. Geleceğin global rekabeti bilgiyi en iyi kullanan üreticilerin etkisinde şekillenecek. Atatürk’ün dediği gibi bilim, akıl ve çağdaşlık. Hiç başka bir şey yok. Başka bir şey ile uğraşırsanız Türkiye’nin ve gelişen toplumların geleceğini ziyan edersiniz. Birileri gelir yerinize geçer, seyredersiniz.

Milliyet, 27.07.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.