Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > "DTP'ye baskın yapıp, MHP'ye mal edeceğiz"

"DTP'ye baskın yapıp, MHP'ye mal edeceğiz"

Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde, biri Alman, 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davada azmettirici olarak yargılanan Varol Bülent Aral, delil yetersizliği gerekçesiyle tahliye edildi. Duruşmada ifade veren Aral, 2006 yılının eylül ayında DYP Gençlik Kolları Başkanı Çetin Yalvaç'ın kendisine, 'DTP'ye baskın yapacağız ve bunu MHP'ye mal edeceğiz' dediğini belirtti.

Rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya gelmediği belirlenen tutuklu sanıklardan Emre Günaydın'ın cezaevinden getirilmesi için duruşmaya ara verildi.

Mahkeme savcıdan Emre Günaydın'ın cezaevinden getirilmesini istedi.

Cinayetin azmettiricisi olduğu iddia edilen Varol Bülent Aral, tutuklu bulunduğu Adıyaman Cezaevi'nden getirildi ve mahkemede sanık sıfatıyla ifadesi alındı.

Aral, Emre Günaydın'ın mahkemeye gelmemesi üzerine mahkeme başkanına dönerek, "Emre neden gelmedi, zaten bu işi eğlenceye döktü. Emre Günaydın dinlendiği kadar, benim de sözüm dinlenseydi Türkiye'de ihtilal yaptırırdım" dedi.

Varol Bülent Aral, duruşma salonunda gazetecilere dönerek, "Adıyaman Cezaevi'ne gelin elimde çok önemli belgeler var. Canımı sıkanların canını sıkacağım" diye konuştu.

DTP'ye baskın...

Aral, 2006 yılının eylül ayında DYP Gençlik Kolları Başkanı Çetin Yalvaç'ın kendisini çağırdığını belirterek, "Önünde 3 klasör bulunuyordu. Onlarla ilgili bilgi verdi. Klasörlerde Alevi-Sünni, Kürt-Türk ve misyonerlikle ilgili çalışmalar vardı. Çetin, bana 'DTP'ye baskın yapacağız ve bunu MHP'ye mal edeceğiz' dedi. Ayrıca misyonerlerle ilgili yapılacak çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Ben DYP'ye gittiğim 3 günlük sürede Emre Günaydın'ı orada görüyordum" diye konuştu.

Aral, "DTP'ye giderek il başkanı olduğunu öğrendiğim bir kadına konuyla ilgili bilgi verdim. Daha sonra MHP'ye giderek böyle bir olayın gerçekleştirileceğini ve DTP'ye baskın yapılıp kendi üzerlerine atılacağını anlattım. Ardından 2. Ordu Komutanlığı'na giderek adını bilmediğim bir subaya konuyu aktardım. Kendisi çok ilgili davrandı. Beni Recep Albay'a yönlendirdi. Ancak Recep Albay'ın yanına gidemedim. Emniyet Müdürlüğüne verdiğim bilgiler ise dikkate dahi alınmadı" dedi.

Bu arada müdahil avukatlardan Hafize Çoban, Aral'a, "Emre Günaydın (tutuklu sanık) duruşma salonuna beklenirken sen diğer sanıklara dönerek 'Emre'yi Malatya'nın babası yapacaklarmış, ben Emre'ye bir babalık yapayım' dedin. Bundan kastın neydi, Emre'yi Malatya'nın babası yapacak olan kim?" diye sordu.

Aral, "Ali Osman Kahya (İl emniyet müdürü) Emre'yi Malatya'nın babası yapacakmış. Ben Emre'nin bir babaya ihtiyacı olduğunu düşünerek ona bir babalık yapayım dedim" yanıtını verdi. Bunun üzerine mahkeme salonunda kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Emre Günaydın'a dönen Aral, "Emre, babanla ilgili de birçok şey biliyorum. Seni oraya anan mı gönderdi. Babanın Fatih Hilmioğlu ile olan ilişkisini sen bilmiyorsun tabii. Sana babalık yapayım çocuğum" diye konuştu.

Öte yandan, müdahil avukatlardan Erdal Doğan'ın Aral'a, Hüseyin Yelki'yi tanıyıp tanımadığını sorması üzerine, Aral, tanımadığını belirterek, "Ama olayla ilgisi olduğunu zannediyorum. Çünkü Veli Küçük ile ortak dostları var. Bunlardan bir tanesi İlker Çınar'dır" yanıtını verdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Eray Gürtekin, Aral'ı uyararak sorulan sorular üzerine yorum yapmamasını söyledi.

"Buradaki gazetecilerin hepsi terörist"


Müdahil avukatların, çelişkili ifadeleri olduğunu söylemesi, daha önce vermiş olduğu ifadeleri ret ettiğini belirtmesi ve mahkemelere yazmış olduğu dilekçeler ve zaman zaman gazetelere yapmış olduğu açıklamaların doğruluğunu sormaları üzerine Aral, "Gazeteciler doğru bilgi istemezler, yalan olanı tercih ederler, ben de onların istediği şeyi vermiştim" dedi ve gazetecilere dönerek, "Bunların hepsi terörist, hepsinin icabına bakılması gerekir" diye konuştu.

Müdahil avukatlardan Erdal Doğan, olayı birçok birime bildirdiğini belirten Aral'a, "Konuyu MİT'e bildirdin mi?" diye sordu.

Bunun üzerine Aral, "Malatya'da bir MİT binasının olduğunu bilmiyordum. Zaten bizde MİT'in M'si kaldırılarak ifade edilir" karşılığını verdi. Mahkeme Başkanı Gürtekin'in Aral'ın söylediği cümleyi tekrar etmesi üzerine Aral "Ben öyle bir şey demedim" dedi.

Zaman zaman söylediklerini hatırlamamasının ilaç tedavisine bağlı bunalıma girmesinden kaynaklandığını öne süren Aral, aldığı ilaçların ne olduğunun sorulması üzerine, "Adana'da tedavi görürken zorla veriliyordu. Hayal görmeyi engelliyormuş" dedi.

Mahkeme Başkanı Gürtekin'in "Şu anki ruh halin nedir, akıl sağlığınla ilgili bir sorunun var mı?" sorusuna Aral, "Bilmiyorum öyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ben hayalperest değil, Allah perestim" yanıtını verdi.

"Emre seni ben azmettirdim, İsa seni korusun"


Duruşmada söz alan tutuklu sanık Emre Günaydın, Varol Bülent Aral'ın ifadelerini mantıksız bulduğunu ileri sürerek, mahkeme heyetine hitaben, "Bu adam günde 7-8 saat internet kafeye gider oturur, para vermeden kaçar. Yatacak yeri olmayan sadece bilgi yükü olan ama hiçbir fonksiyonu olmayan bir adam. Ben, ceza indiriminden faydalanmak için hem de kendisinin de yatacak yeri olmadığı için kendisini azmettirici olduğunu söyledim. Ama şimdi elimi verdim, kolumu kaptırdım. Biz bu olayı yapmaktan çok bu adamı ülkenin başına bela ettik" dedi.

Bu sırada Aral, Günaydın'a dönerek "Emre seni ben azmettirdim. Ergenekon benim. İsa seni korusun" dedi. Buna sinirlenen Emre Günaydın "İsa seni korusun diyenler öldü" karşılığını verdi. Zaman zaman gerginliklerin yaşandığı duruşmaya ara verildi.

Burcu Polat dinlendi


Davanın 20. duruşmasında tanık Burcu Polat da dinlendi. Mahkeme salonuna alınarak dinlenen ve mahkeme heyetiyle avukatların sorularını yanıtlayan Burcu Polat, sanıklardan sadece Emre Günaydın'ı tanıdığını, tanışıklığının da babasına ait olan spor salonuna gitmesinden kaynaklandığını ifade etti.

Kendi babası ve annesinin ayrıldığına işaret eden Polat, "Annem ve babam ayrıldı. Bu konuda Emre ağabey bana destek oldu. Kendisini böyle tanıyorum. Başka bir konuda benimle bir şey paylaşmamıştır" dedi.

Tanığın dinlenmesinin ardından müdahil avukat Hafize Çoban, "azmettirici olduğu" gerekçesiyle tutuksuz yargılanan sanıklardan Hüseyin Yelki'ye soru sormak istediğini ifade ederek, Yelki'ye, "Zirve Yayınevi'ndeki cinayetlerin olduğu gün ABD Adana Konsolosu tarafından aranmışsın" dedi.

Bunun üzerine Yelki, "ABD Adana Konsolosu ile daha önce tanışmışlığım vardı. Beni tanıdığı için olayı duyduğu zaman aramıştı. Görüşmemiz bu nedenleydi" yanıtını verdi.

Bu arada, sorunun neden sorulduğunu anlamadığını belirten Yelki, kendisine "Senin anlamana gerek yok. Cevap ver" diyen müdahil avukatlardan Erdal Doğan'a "Sen muhatabım değilsin, kes sesini otur yerine" dedi. Bunun üzerine Erdal Doğan, mahkeme başkanından ifadenin tutanağa geçirilmesini istedi.

Duruşma 16 Ekim 2009 tarihine ertelendi.

Yoğun güvenlik önlemi alındı

Duruşma nedeniyle, sabah saatlerinden itibaren Malatya Adliyesi çevresinde yoğun güvenlik önlemi alındı.

Tutuklu sanıklar, jandarma ve polis ekiplerinin güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. Duruşmaya, müdahil ve sanık avukatları katıldı.

Olay


Malatya'da 18 Nisan 2007'de Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel bıçakla öldürülmüş, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım (19) olay yerinde yakalanmıştı.

Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmaya çalışırken düşerek yaralanan Emre Günaydın, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'ndeki tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

Tutuklu sanık Emre Günaydın'ın olaydan yaklaşık 2 yıl sonra cezaevinde Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadenin ardından olayın azmettiricileri olduğu gerekçesiyle Varol Bülent Aral ve Zirve Yayınevi çalışanı olduğu belirtilen Hüseyin Yelki tutuklanmıştı. Yelki, 22 Mayıs 2009 tarihindeki duruşmada tahliye edilmişti.

cnnturk.com, 21.08.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.