Konferansa katılanlar, ‘Beşerin Manifestosu' adı altında yayınladıkları kapanış bildirisinde amaçlarını sıraladı. Kamu yararını gözetmediği gerekçesiyle kriz ülkelerinin borçlarını meşru saymayan sendika ve sivil toplum örgütü mensupları halkı tasarruf politikasına ve artan eşitsizliğe karşı ayaklanmaya çağırdı. Üzerinde durulan diğer konular ise sosyal ve ekolojik kaynakların teminat altına alınması ve Avrupa kurumlarının daha sıkı denetlenmesi.
Manifesto buluşmaya katılan herkesi memnun etmedi. Taslakta daha radikal taleplere yer verilmesini isteyenler çıktı. Kriz ülkelerinin ortak para birimini ve Avrupa Birliği'ni terk etmesinin kurtuluş yolu olup olamayacağı uzun uzadıya tartışıldı.
Fransız Metal İşçileri Sendikası'nın temsilcisi Christian Pilichowski bunun yanlış olacağını ve çözümün AB bünyesinde aranması gerektiğini belirterek “Bu kriz, bir Yunan, Portekiz ya da İspanyol krizi değil. Kemerlerin iyice sıkılması yüzünden büyük kitlere AB'ye cephe almaya başladı. Sorun Avrupa değil, Avrupa'da nasıl politika yapıldığı. Krizin aşılabilmesi için ücret ve maaşlar arttırılıp işçi haklarının genişletilmesi gerekir” dedi.
'Sosyal Avrupa' talebi
Atina'daki alternatif zirveye Fransa'dan katılanların sayısı oldukça kabarıktı. 'Sosyal Avrupa' sloganını kullanan 24 sivil toplum örgütü ve Fransız sendika temsilcisi, Yunan ev sahipleriyle tam dayanışma gösterdi.
Sendikacı Pilichowski, bunda krizin Fransa'yı da sarmasından duyulan korkunun da rol oynayıp oynamadığı sorusunu şöyle yanıtladı:
“Hollande ile Sarkozy arasında hiçbir fark yok. Hollande, Sarkozy'nin politikalarını devam ettiriyor. Aslında geçmişin üzerine sünger çekmemiz gerekir. Korkuyoruz ama kamuoyunu da aydınlatmaya çalışıyoruz. Asıl böyle zamanlarda sendikalara halkı aydınlatma ve harekete geçirme görevi düşer. Atina zirvesine de zaten bu nedenle katıldım.”
Atina'daki alternatif zirveye katılanların ezici çoğunluğu solcuydu. Güncel kamuoyu araştırmalarına göre, muhafazakâr Başbakan Antonis Samaras ile atbaşı giden muhalefet lideri Aleksis Tsipras da konferansta kısa bir konuşma yaptı. Kriz ülkesi Yunanistan ile dayanışma sembolü olması için Atina'da düzenlenen buluşmanın manifestosunda AB, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu'ndan oluşan troyka eleştirildi ve Yunanistan'ın diğer ülkelerde de uygulamaya konulması düşünülen kemer sıkma politikasının deneme tahtası olarak kullanıldığı öne sürüldü.
Gençlerin sola desteği
Yunanların neden ‘troyka boyunduruğuna' karşı ayaklanıp sol partilere yöneldiği, İrene Agatopulu gibi gençlere kulak verince daha işi anlaşılıyor. İşsiz ve muhtaçların ilaçsız kalmaması için başlatılan sosyal eczane seferberliğine aktif rol oynayan 27 yaşındaki Agatopulu, Yunanların yüzde 40'ının sağlık sigortasını kaybettiğini, yerli ilaç fabrikalarının üretimi düşürdüğünü, yabancı ilaçların da sadece nakit karşılığı alınabildiğini anlattı.
Agatopulu, “Sosyal eczane fikri zaruretten doğdu. Hasta ailelerinden kullanmadıkları ilaçları bağışlamalarını istedik. Sadece benim yaşadığım Kilkis'te sağlık sigortası olmadığı için sosyal eczaneye muhtaç duruma düşen 800 kişi yaşıyor. Aslında yasak olmasına rağmen, hastanelere ilaç gönderdiğimiz durumlar da oluyor” dedi.
Bu projeyle ülke çapında kendini tanıtan İrene Agatopulu bir yıl önceki genel seçimlerde solcu Siriza Partisi'nden adaylığını koyup milletvekili seçilmiş. Yunan parlamentosunun en genç üyesi olan Agatopulu, Yunanistan'daki sosyal yardım projelerini bütün Avrupa'ya tanıtmaya ve destek sağlamaya çalışıyor:
Agatopulu “Avrupa Birliği'ndeki ortak ülkelerden arayıp bilgi istiyorlar. İlaç göndererek veya herhangi bir şekilde yardımcı olup olamayacaklarını soruyorlar” diye konuştu.
Gündem > Ekonomik Gündem > Atina'da alternatif zirve