Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Mustafa Balbay: Einstein gelse bu mütalaayı çözemez

Mustafa Balbay: Einstein gelse bu mütalaayı çözemez

Ergenekon davasında, tutuklu CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay savunma yaptı: "Elinde silah tutan topraklardan giderse barışçı olacak, bu salonda gazeteci, asker ve akademisyenler terörist olarak yargılanacak. Bu tablodan ne adalet ne de iç barış çıkar."

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen Ergenekon davasının bugünkü duruşmasının öğlen bölümünde, gazeteci ve CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay, esas hakkındaki savunmasını yaptı. öğleden sonraki bölümünde Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, davanın tutuklu sanıklarından CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ı kürsüye çağırarak savunmasını yapmaya hazır olup olmadığını sordu. Avukatının duruşma salonunda hazır olduğunu söyleyen Balbay, "2 saatlik sürede savunma yapmaya hazır değilim. Savunmamı 2 saate sığdırmam mümkün değil. Kısıtlı süre içinde isnat edilen çeşitli iddialara cevap vermeye çalışacağım" dedi. Duruşma salonunda bulunan izleyicileri selamlayarak savunmasına başlayan Balbay, Hatay Reyhanlı’daki patlamada yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi. Balbay, Hatay'daki saldırının Türkiye'nin iç barışı açısında önemli bir sorun oluşturmamasını temenni ettiğini söyledi. 


‘BU MÜTALAA HUKUK METNİ DEĞİL’ 
Mütalaayı eleştiren ve "Bu mütalaa bir hukuk metni değil" diyerek sözlerine devam eden Balbay, "Mütalaada insanları arasında kurulan ilişkiler tamemen subjektiftir. Mütalaada ne iddia edilen suçların tarihleri var, ne de suçun tarifi var. Ne de suçlarla ilgili deliller var. Benimle ilgili bölümde İlker Başbuğ'dan söz edilmiyor. Ancak İlker Başbuğ ile ilgili bölümünde ise 'Balbay ile iletişimi var, Balbay ile birlikte' deniliyor. Yine benimle ilgili bölümden Tuncay Özkan'dan bahsedilmiyor. Ancak Özkan'ın bölümünde benden bahsediliyor. Albert Einstein gelse bu mütalaanın denklemini çözemez. Mütalaada iki artı iki buhar deniliyor, su ile toprak bir olur beş eder deniliyor. Bu nedenle yargılandığımız davada kendimizi savunmamız yetmiyor birlikte yargılandığımız insanları da savunmamız, suçsuz olduğunu ispatlamamız isteniyor" dedi. 


‘OLAĞANÜSTÜ HIZLANDIRMIŞ ADALET, ADALET DEĞİLDİR’ 
2 saatlik son savunma süresini eleştiren Balbay, "Bizi adete kabahatler suçundan yargılıyor gibi. Tek tek baktığınızda birşey çıkmaz diyorsunuz. En altta ağılaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Yüklenen suçlar sosyal yaşamımızın bir parçası. Biz tanıklar dinlenirken sonra soru sormak, beyanda bulunmak istedik. Siz 'Daha sonra cevap verirsiniz' dediniz. Biz de son savunmamızda süre kısıtlaması olmaz diye düşündük. Sustuk. Uygulanan süre kısıtlaması şuna benziyor. 'Maçın ilk yarısı 200 dakika, ikinci yarısı ise 10 dakika.' Evet geciken adalet adalet değildir ancak olağanüstü hızlandırmış adalette adalet değildir kaza yapar" dedi. 


‘SİLİVRİ DÜŞMAN, İMRALI PİŞMAN UYGULAMASI’ 
Gazetecilik faaliyetlerini Ankara'da yaptığını ve bu bakımından görevli mahkemelerin Ankara'da olduğunu söyleyen Balbay, mahkemenin davaya bakamayacağını savunarak sözlerini şöyle devam etti: "Yetki gaspı içindesiniz. Bizim için çok önem arz eden konular mütalaada suç olarak belirtiliyor. Buna göre '10. Yıl Marşı suç, Misak-ı Milli, Amasya Tamimi' demek suç. Bu tür mütalaalarla yargı sistemi adalet değil, intikam üretiyor. Ankara'da yargı paketleri çıkarıp, 'Silivri için değil ha' diyerek yasalaşmasını sağlamak intikam değil de nedir? Silivri'de düşman, İmralı'da pişman uygulamasıyla barış sağlanamaz. Eyleme bulaşmış elinde silah tutan topraklardan giderse barışçı olacak, bu salonda gazeteci, asker ve akademisyenler tutuklu olarak, terörist olarak yargılanacak. Bu tablodan ne adalet, ne hukuk ve ne de iç barışın çıkmayacağını herkes görebilir" 


‘SUÇLAMA SINIRSIZ, SAVUNMA SINIRLI’ 
Türkiye'de yayın yasağını uygulandığı dönemlerin darbe dönemleri olduğunu belirten Balbay, Reyhanlı'daki patlamalara ilişkin yayın yasağına dikkat çekti. 2 bin 271 sayfalık mütalaada suçlamanın sınırsız, ancak savunmanın sınırlı olduğunu söyleyen Balbay,savcıların yargılanacak kişileri seçtiğini, sonra suçları saptayarak yola çıktıklarını savundu. 

Balbay, "İddianame yazıldığında ben gazeteciydim. Ancak şuan bir millletvekili ve gazeteci olarak karşınızdayım. Ben bu hükümetin gitmesini istiyorum. CHP iktidarının kurulmasını istiyorum. Kalemimi de bırakmadan devam etmek istiyorum. İddianame mantığıyla bakarsak suçum artarak devam ediyor" diye konuşu. 
 

Radikal, 14.05.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.