Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Gül: AB stratejik miyop

Gül: AB stratejik miyop

ENERJİ sektörünün önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “AB, Türkiye ile müzakereye başlamadan önceki strateji raporlarında, Türkiye’nin en büyük katkısının enerji alanında olacağını söylemişti. Ama gelinen noktada hâlâ enerji faslının açılamaması, bunun malum sebeplerle bloke edilmesi AB’nin stratejik miyopluğundan başka bir şey değildir” dedi.

SABANCI Üniversitesi Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC)’nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği “IICEC Geleneksel Uluslararası Enerji Forumu”nun dördüncüsü bu yıl Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımı ile gerçekleştirildi. “Küreselleşen Enerji ve Türkiye’nin Rolü” başlıklı foruma yurtdışından birçok üst düzey devlet adamı, enerji sektörünün uluslararası lider kuruluşlarının temsilcileri, önde gelen üniversitelerin, politika merkezlerinin ve düşünce kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Gül, konuşmasının başında Sakıp Sabancı’yı rahmetle andı. Güvenilebilir bir enerji arzına sahip olmadan ülkelerin büyümesinin ve kalkınmasının mümkün olmadığını belirten Gül, “Enerji konusuna teknik bir mesele olarak bakmak imkansızdır. Büyük devletler enerji güvenliğini bir beka meselesi olarak telakki etmişler, enerji politikaları, ülkelerin dış politikalarının, ekonomik ve savunma politikalarının temel unsurlarından biri olarak görmüşlerdir” dedi.

3 TRİLYON METREKÜP DOĞALGAZ

Son dönemde Doğu Akdeniz’de 3 trilyon metreküpü aşkın önemli bir doğalgaz havzasının bulunduğuna dair güçlü bulgular ortaya çıktığını belirten Gül, şunları söyledi: Bu durum Doğu Akdeniz’e en uzun kıyısı olan Türkiye’nin enerji coğrafyasındaki yerini daha da önemli hale getirmiştir. Eskiden beri Doğu Akdeniz’de tesis edilecek ekonomik işbirliğinin, bir yandan bölgenin ortak refahına hizmet edeceğini bir yandan daha büyük ekonomik işbirliğinin, bölgedeki siyasi problemlerin çözümüne katkı sağlayacağına inandım, bu yönde gayret sarf ettim. Bu nedenle, bölgedeki enerji kaynaklarıyla ilgili projelerin geliştirilmesi aşamasında Doğu Akdeniz havzasının, Mısır, Lübnan, İsrail, Kıbrıs adasının tümü  ve Türkiye’yi kapsayacak şekilde, bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanmaktayım. Bu konuda özellikle AB’nin ve büyük aktörlerin dikkatini çekmek isterim. Doğu Akdeniz’in huzurlu olması için, Doğu Akdeniz’deki problemlerin Kıbrıs dahil olmak üzere bunların çözümü için şimdiden Doğu Akdeniz’de çok geniş bir ekonomik bir işbirliği alanı oluşturmak gerekmektedir ortak menfaatler doğrultusunda. Yoksa bunlar ilerde büyük problemlerin habercisi olacaktır. Onun için herkesin bu yönde gayret sarf etmesi gerektiğine inanıyorum. Özellikle Kıbrıs konusunda bu gayretin çok daha fazla gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.

ÇOK RİSKLİ BİR ÇALIŞMA

Kıbrıs Rum Kesimi’nin adanın etrafındaki doğalgaz kaynaklarına tek başına sahip olma, çıkartma, ihraç etme gibi projelerinin çok makul olmadığını ve bunların çok riskli olduğunu ifade etmek istiyorum. Çünkü, adanın etrafındaki kaynaklar, aynı zamanda KKTC’de yaşayan insanların haklarının olduğu doğal kaynaklardır. O açıdan mevcut politik siyasi problemlerin çözümüne katkı sağlayacak bir adım ekonomiyle başlayabilir ve Doğu Akdeniz’de yeni bir ekonomik işbirliği sütunu oluşturulabilir. Bu, AB çerçevesi içinde olabilir. Bu konu üzerinde yoğunlaşılması, ilerdeki problemlerin şimdiden izale edilmesi açısından çok bsüyük fayda sağlayacağına inanıyorum. Türkiye, bu ilkeler geçerli olduğu müddetçe, Doğu Akdeniz’den çıkacak kaynakların işletilmesi, kendi ihtiyaçlarımızın için kullanılması ve boru hatları veya LNG yoluyla uluslar arası piyasalara sevki dahil, her türlü yapıcı işbirliğini yapmaya hazırdır. Bunu bir kez daha bütün dünyaya duyurmak istiyorum.

Büyük rekabetin ekseni olan enerji bölgelerinin merkezinde bulunan bir ülkeyiz. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da başlayan halk hareketlerini açığa çıkardığı tarihi dönüşüm ortamında enerji alanında kartların yeniden dağıtıldığına şahit oluyoruz.”

Siyasi istikrarsızlığa kurban edildi

TÜRKİYE’nin, OECD ülkeleri içinde enerji talebi en fazla artan ülke konumuna geldiğini belirten Gül, “Fosil kaynaklar bakımından yüzde 90 oranında dışa bağımlı olunmasına ve hızla artan enerji talebine rağmen Türkiye, nükleer enerjiden yararlanamaması büyük bir eksiklik. Türkiye nükleer enerjiyle imtihanın ibret verici. Nükleer enerjiden yararlanılması fikri, 1960- 1970 yılları arasında ülkemizin gündemine girmiş, Mersin Akkuyu’da ilk nükleer santral inşa edilmesini karar verilmişti. İlk uluslararası ihale 1976 yılında hazırlandı. Bu ve benzeri pek çok girişim aradan geçen 35 yılı aşkın süreye rağmen, çeşitli finansal, teknik ve esasta siyasi nedenlerle akim kalmıştır. Belki de siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa kurban ettiğimiz projelerin başında, Türkiye’de nükleer enerji santralları gelmektedir. Türkiye’de nihayet iki santralın ihalesi yapıldı. Bunlar gurur verici atılımlar. Bu konuda hükümeti tebrik ediyorum. Bunlar, çok gecikmiş başlangıçla. Bunlar yapılırken, aşama aşama devreye girip, Türkiye’nin kendi santrallarını yapabilecek duruma gelmesini temin etmeliyiz. Enerji projelerini yürütürken uluslar arası düzeyde kabul edilen, en ileri güvenlik standartlarının uygulanması da kaçınılmazdır. Bu konudaki dikkatten de hiçbir şüphem yoktur” dedi.

Güney Kıbrıs ve İsrail’le proje hazırlıklarımız var

ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Doğu Akdeniz’de daha büyük ölçekli ekonomik işbirliği tesis edilmeli” çağrısına yönelik, “Sayın Cumhurbaşkanımızın bahsettiği konu son derece önemli bir konu. Enerji sektörü açısından gerek Güney Kıbrıs’la, gerek İsrail’le olası projeler üzerinde bizim bir kısım hazırlıklarımız var” yorumunda bulundu.

Sabancı Üniversitesi öncülüğünde yapılan “4. Geleneksel Uluslararası Enerji Forumu Küreselleşen Enerji ve Türkiye’nin Rolü” toplantısı sırasında gazetecilerin gündeme yönelik sorularını yanıtlayan Bakan Yıldız, şu değerlendirmeleri yaptı: “Güney Kıbrıs için son derece net bir ifade kullanıyoruz: Eğer uluslararası hukuka aykırı olacak şekilde bir tartışma zemini oluşturulacaksa ve oradan edilecek kaynaklar Kıbrıs’ın tamamı tarafından paylaşılmayacaksa, bu tür projelere gerçekleştirmek son derece zordur.”

AKDENİZ’DE KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ

İsrail’in özür sürecinden sonraki gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini vurgulayan Bakan Yıldız, “Siyasi bütün yüklerin bu projelerin omzundan kalkması halinde biz teknik olarak, hükümet olarak, Enerji Bakanlığı olarak çalışmalarımızı tamamlayıp, Sayın Başbakanımıza sunacağız. Ondan sonraki karar çerçevesinde ne tür projeler geliştirilebilir, bunu hep beraber göreceğiz” diye konuştu.

ABD ‘ucuz gazını’ dünyaya satmalı

BAKAN Yıldız, ABD’nin kaya gazını dünya piyasalarına sürmesi gerektiğini, bunun dünyada ucuz doğalgaz fırsatları yaratacağını vurgulayarak, “Doğalgazın dünya piyasalarına açılmasının kendi açımızdan doğru olacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Hürriyet, 10.05.2013
 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.