Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Euro Bölgesi krizi atlatamıyor

Euro Bölgesi krizi atlatamıyor 
Nisan ayı hem ABD hem Avrupa hem de Japonya için parasal genişleme hamlelerinin sıkça tartışıldığı bir aydı.
 
 Piyasa bu ay genel anlamda ABD ve Japonya'nın para politikalarını karşılaştırdı ve sonuç olarak ABD'nin parasal genişleme programı ve Avrupa ekonomisinin gidişatı genel anlamda eleştirildi.

Euro Bölgesi'nin toparlanmakta sıkıntı çekmesinin euroya olan talebi düşürmesi üzerine euro geçtiğimiz ayı kırmızıda tamamlamasının ardından yeni ayın ilk gününe düşüşle başladı.

Euro Bölgesi'nde işsizlik oranı, 2013 yılının başlarında yüzde 12'ye çıkarak rekor seviyeye yükseldi. Bu durum, bölgede resesyonun yılın ilk çeyreğine de yayıldığı yolundaki işaretlere katkıda bulundu. Artan bu endişeler ile birlikte euro, yen karşısında son beş haftanın en düşük seviyesine indi.

Bunun yanında, Euro Bölgesi'nde Mart ayı enflasyonu, hizmet sektöründeki keskin fiyat artışlarının enerji maliyetlerindeki düşüşün etkisini gidermesi sonucu, ekonomistlerin beklediğinden daha az yavaşladı.

Euro Bölgesi'nde fiyat artışı, Mart ayında, Şubat ayındaki yüzde 1,8 seviyesinden yüzde 1.7'ye geriledi. Ayrıca, Nisan ayının ilk haftasında Avrupa Merkez Bankası faiz oranı kararını açıkladı. Avrupa Merkez Bankası, politika yapıcıların dikkatlerini teşvikleri artırma seçeneklerine yöneltmeleri ile birlikte, politika faizini değiştirmedi.



Avrupa'nın zayıf noktası İtalya'dan bu ay da güzel bir haber gelmediği gibi İtalya borç oranı rekora koşmaya devam etti. Kurtarma paketini geri ödeyebilmek ve diğer tedarikçilere olan borçlarını kapatabilmek için daha da fazla para ödünç alan İtalya'nın borcunun 2013 yılında savaş öncesi dönemle hemen hemen aynı orana yükselmesi bekleniyor.

Ayrıca, İtalya'nın borçlanma maliyetleri, 7.17 milyar euroluk tahvil satışının gerçekleştirildiği ihalede, yatırımcıların ülkedeki siyasi kriz ile ilgili riskleri fazla dikkate almamaları ile birlikte, düştü.

Nisan ayının ortalarında, Uluslararası Para Fonu (IMF) küresel büyüme tahminlerini kesti ve Avrupalı yasa koyuculara, daralmanın ikinci yılına girerken "agresif" para politikası kullanmaları yönünde uyarılarda bulundu. IMF, Ocak ayında yüzde 3.5 olarak açıkladığı küresel büyüme tahminini yüzde 3.3'e çekti. 2012 yılı küresel büyümesi yüzde 3.2 olarak gerçekleşmişti.

Bunların yanında, Euro Bölgesi'nin en büyük ekonomisi olan Almanya'nın merkez bankası başkanı Jens Weidmann, Avrupa'daki borç krizinin aşılmasının 10 yılı bulabileceğini ileri sürerek, sorunun ancak siyasetçilerin sırtlarını Avrupa Merkez Bankası'na dayamayı bıraktığında çözülebileceğini savundu.

Weidmann, yapısal denetimlerin artırılması yönünde baskı yaptı. Amerikan Wall Street Journal gazetesine röportaj veren Weidmann, bir yandan verilerin gerektirmesi hâlinde AMB'nin faiz indirebileceğinin sinyalini verirken, diğer yandan bu hamlenin Euro Bölgesi'nin "ekonomik talihini" döndürmeyeceği konusunda uyardı.

Bunun yanında resesyonu sonlandırmak ve finansal piyasalarda istikrarı sağlamak için yaptıkları çalışmaları açıklamaya hazırlanan  5 lider, Euro Bölgesi'nin bankacılık ve borç kriziyle mücadelelerinin işe yaramaya başladığını söyledi.

Nisan ayının sonlarına doğru IMF başkanı Lagarde'den Avrupa Merkez Bankasını ihya edecek açıklamalar geldi. Uluslararası Para Fonu (IMF) Yönetici Direktörü Christine Lagarde, düşük faizlerin şimdiye kadar bölge ekonomisini canlandırmayı başaramadığı Euro Bölgesi'nin, büyümeyi destekleyici adımlar atma imkanı olan tek merkez bankasına sahip olduğunu ifade etti.

Ayrıca Avrupa Merkez Bankası (AMB) Yönetim Kurulu üyesi ve Bundesbank Başkanı Jens Weidmann, bankanın faiz artışına yalnızca ekonomik verilerin kötüleşmeye başlamaları durumunda gideceğini dile getirdi.

Ayrıca Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble, Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) likidite kesimine gitmesinin olumlu olabileceği yorumunu yaptı.  Piyasada çok fazla nakit para olduğunu söyleyen Scaheuble, "Eğer AMB çok yüksek miktardaki likiditeyi en azından biraz azaltmak için alan arıyorsa ben bunu yalnızca sevinçle karşılayabilirim" dedi.

ABD tarafına bakacak olursak ayın ilk haftasında açıklanan Aylık Fabrika Siparişleri verisi beklentilerden yüksek gelerek yüzde 3,0 olarak gerçekleşti. ABD'de fabrika siparişleri motorlu araçlara ve ticari uçaklara olan talepteki artıştan destek bularak Şubat ayında yükseldi ve siparişlerdeki yüzde 3'lük artış son beş ayın en sert yükselişi olarak kayda geçti.

ABD tarafından gelen veriler piyasada hareket yaratmaya devam etti. Açıklanan işsizlik verileri, beklentilerin oldukça altında olmak üzere 88,000 kişi artarak işverenlerin Mart ayında beklentilerin çok altında istihdam yarattığını gösterdi. 88,000 kişilik bu istihdam artışı son 9 ayın en düşük artışı olarak kayda geçti. Piyasada hayal kırıklığı yaratan bu veri sonrası yayılan "ekonomi yavaşlıyor" spekülasyonuyla beraber dolar endeksi neredeyse 8 ayın zirvesinden geriledi. Bunların yanında ABD Ticaret Dengesi verisi okyanus ötesi pazarların toparlanma göstermesi ve ABD'nin daha az petrol ithal etmesinden destek bularak beklentilerden iyi geldi.

Fed Başkanı Bernanke Nisan ayının ikinci haftasında yaptığı açıklamasında, ABD'deki finansal şirketler üzerinde uygulanan stres testlerinin bankacılık sistemini güçlendirdiğini ve ekonomik büyümeye de yardımcı olduğunu söyledi. Ekonominin bugün 4 yıl öncesine kıyasla çok daha güçlü durumda olduğunu belirten Bernanke, bankaların birkaç yıl öncekinden daha iyi durumda olmasının da toparlanma üzerinde olumlu etkiye sahip olduğunu dile getirdi. Bernanke,  Fed'in bankaların likidite risklerini daha iyi yönetebilir hale gelmelerini hedeflediğinin altını çizdi.

Bunun yanında, son zamanların popüler konusu olan parasal genişleme ile ilgili de açıklamalarda bulunan Bernanke, parasal genişlemeden temel çıkış stratejisi olarak rezerv faizlerini kullanacaklarını belirtti. Tahvil alım programından çıkış stratejilerine ilişkin tartışmaların arttığı dönemde sıkılaştırma yapmaya başladıklarında, varlık satmak yerine öncelikli olarak rezerv fazlalarının faizlerini yükselteceklerini belirtti. Ayrıca Bernanke sıkılaştırma esnasında para piyasası oranlarının büyük ihtimalle rezerv fazlarının faizlerine yakın seyredeceğini öngördü. Fed başkanı, bankanın parasal genişlemeden çıkış zamanlamasına ilişkin bir yorumda bulunmadı.

Bernanke her ne kadar ortamı yumuşatmaya çalışsa da, gelen eleştirilerin ardı arkası pek kesilmedi. Wall Street'in en büyük para yöneticilerinden biri, Fed'in tahvil alım taktiklerini, piyasada bozulmalara neden olan ve enflasyonist riskleri ortaya çıkaran "çok büyük ve akılsız bir çaba" olarak  niteleyerek, bankaya parasal genişleme programını kontrol altına alma çağrısında bulundu. Buna karşılık olarak Fed aralarında 667 milyar dolarlık Twist Operasyonu ve aylık 40 milyar dolarlık tahvil alımlarının da yer aldığı varlık alım programlarının geçtiğimiz yıl finansal piyasalarda aksamaya yol açmadığını savundu.

10 Nisan'da akşam saatlerinde gerçekleşmesini beklendiğimiz FED toplantısının tutanakları piyasaya "yanlışlıkla" erken sızdırıldı. Açıklanan Fed tutanaklarında parasal genişlemenin şu anda devam ettiği fakat yılın ilerleyen döneminde yavaşlatılması ve yıl sonunda durdurulmasının muhtemelen uygun olacağı belirtildi. Tutanakların erken sızdırılmasının ardından EURUSD paritesinde sert satış baskıları gözlemledik.
 
Ayın ortalarına doğru ABD tarafından gelen veriler piyasa açısından umut vericiydi diyebiliriz. Açıklanan haftalık işsizlik başvuruları beklenenden fazla düştü ve 388,000'den 346,000'e geriledi. Bu gerileme işsizlik oranında Paskalya tatili ve bahar tatilinden kaynaklanan yükselişin yavaşladığı sinyalini verdi.  İstihdam verileri sonrasında ise dolar, tüm dünyada merkez bankalarının teşvik tedbirlerini devam ettireceği beklentisinin yüksek getirili varlıklara olan talebi artırması sonucu, önemli para birimlerinin çoğu karşısında değer kaybetti ve EURUSD paritesinde sert alım baskıları gözlemlendi.

Bir sonraki hafta açıklanan ABD Haftalık İşsizlik Başvuruları verisi beklentilerden çok hafif yüksek geldi. ABD'de  geçtiğimiz hafta işsizlik başvurusunda bulunanların sayısı çok değişiklik göstermeyerek istihdam piyasasının istikrara kavuşuyor olabileceği sinyalini verdi.  Fakat federal harcama kesintilerinin yol açacağı ekonomik büyüme yavaşlamasını dengelemek için ekonominin en büyük bölümü olan tüketici harcamalarında yaşanacak bir artış  gerekli gibi görünüyor.

Ayrıca kriz kahini olarak da bilinen Amerikalı ekonomist Roubini, ABD'nin mali politikasının, zayıf ekonomi için uygun olan ile taban tabana zıt olduğunu savundu.  Roubini, zayıf bir ekonomide kısa vadeli teşviklerin uygulanacağını ve bu kısa vadeli teşviklerin gerektiği sürece devam ettirileceğini ve bu süreçte de orta vadeli bir mali disiplin planının olmasının gerektiğini söyledi.

Parasal genişleme hamlelerine olan zaafları açıkça görülen FED'in 3 bölge bankasının başkanları, daha fazla parasal genişlemeye sebep olabileceğinden ötürü dezenflasyondan endişe duyduklarını dile getirdi. Fed Başkanları, ABD'nin enflasyonunun Fed'in yüzde 2 hedefinin altına daha fazla düşmesinin, daha fazla parasal genişleme gerektirebileceğini savundu. Bu açıklamaların,  tahvil alımlarını arttırmak için biraz bahane bulma niteliği taşıdığını söyleyebiliriz.

Ayın sonlarına bakacak olursak, ABD tarafından son gelen veriler, daha önceki verilere göre beklentilerden daha az sapma gösteriyor. Fed'in en azından istihdam konusunda az da olsa istikrar yakalama yoluna girdiğini söyleyebiliriz. Fakat Fed'in bu istikrarı sürdürememesi ve enflasyon hedeflerini tutturamaması durumunda varlık alım programını bir süre daha sürdüreceğini ve tahvil alım programının azalacağına yönelik beklentileri sona erdireceğini düşünmekteyiz. Bu durum da dolar üzerinde baskı yaratabilir.



EURUSD paritesinin günlük grafiğine baktığımızda, Şubat ayında yükselen trendini kırdığını ve bir düşüş hareketi başlattığını görüyoruz. Parite daha sonrasında 1,2740 seviyelerinden destek bularak tekrardan bir yükseliş eğilimi gösterdi ve gelen ekonomik verilerin etkisiyle son günlerde dalgalı bir seyir izledi. Paritenin tekrardan bir toparlanma sürecine girmesi açısından 1,2880 önemli bir seviye olarak karşımıza çıkmakta. 1,2880 seviyesinin üzerinde kaldığı sürece bir yükseliş trendi oluşturabileceğini düşündüğümüz EURUSD paritesi için Euro Bölgesinden gelen faiz indirimi haberlerinin zayıflatıcı etkisi olabileceğini de unutmamak gerekiyor.

Parasal teşvik tartışmaları sürüyor - USDJPY

Nisan ayı boyunca Japonya Merkez Bankası'nın yeni para politikası tartışıldı. Bu ay içerisinde Japonya Merkez Bankası Başkanı Kuroda, global ekonomiyi, uygulayacağı parasal teşvik politikalarının tehlikeli olmayacağına ikna etmeye çalıştı. Bunun yanında gelen ekonomik veriler ve küresel gelişmelerin etkisiyle Nisan ayının yen için dalgalanma ve yıpranma ayı olduğunu söyleyebiliriz.

Nisan ayının ilk günlerinde açıklanan ve Mart ayında Aralık'taki -12 düzeyinden -7'e yükselmesi beklenen Tankan imalat endeksi  -8 olarak gerçekleşti. Bu veri ile birlikte Japon imalatçıların güveni beklentinin altında artış kaydederek, zayıf yenin ülkenin ihracatçılarını henüz desteklemediğini ortaya koydu.

Bununla birlikte Kuroda'nın iddialı açıklamalarından biraz gözü korkan ve Kuroda'nın yüzde 2'lik enflasyon hedefini tutturma konusunda çok iddialı olduğunu gören başbakan Abe, bu durumu biraz gevşetmeye çalıştı. Japonya Merkez Bankası'nın "her ne pahasına olursa olsun" yüzde 2 enflasyon hedefini benimsememesi gerektiğini söyleyen Japonya Başbakanı Abe, küresel şartların değişmesi hâlinde bu hedefe ulaşılamayabileceğini belirtti. Bu haberler USDJPY paritesini 93,20 direncinin üzerine taşıdı.

Nisan ayının ilk haftasında Japonya Merkez Bankası bildiriminde yeni parasal genişleme hamleleri açıklandı. Dünyanın en büyük üçüncü ekonomisinin merkez bankası, deflasyondan çıkmak ve ekonomisini canlandırmak için aylık tahvil alımı programı ile uzun vadeli varlık alım programını birleştirme kararı aldı. Banka aylık 7 trilyon yen değerinde bono alacağını açıkladı.

Bunun yanında Kuroda yüzde 2'lik enflasyon hedefini 2 yıl daha uzattı. Yen, BOJ Başkanı Kuroda ve yönetiminin aylık tahvil alımını iki katına çıkarması ve yüzde 2'lik enflasyon hedefini 2 yıl daha uzatması üzerine diğer 16 büyük para biriminin tamamı karşısında düştü ve Ağustos 2009'dan bu yana en düşük seviyesine geriledi.

Nisan ayının ikinci haftasında açıklanan Japonya Cari Açık verisi beklentilerden iyi gerçekleşti. Dünyanın en büyük 3. ekonomisi Japonya, yendeki zayıflama ve rekor düzeydeki parasal genişleme sayesinde Şubat ayında yeniden cari fazla verdi.  Bu gelişmelerin etkisi ile USDJPY paritesi, Japonya Merkez Bankası'nın deflasyonla mücadele için açıkladığı tedbirlerin para birimini daha da zayıflatacağı beklentisi ile, Haziran 2009'dan bu yana ilk kez 99 seviyesinin üzerine çıktı.

Ayın başlarında Japonya Merkez Bankası'nın politikaları küresel piyasada tam tartışmaya yaratmaya başlamıştı ki nobel ödüllü ekonomist Stiglitz'den Kuroda'ya destek geldi. Stiglitz, Japonya Merkez Bankası'nın yeni parasal genişleme programının, Fed'inkilerden daha fazla başarılı olma ihtimalinin olduğunu savunarak Kuroda'ya destek çıktı.

Stiglitz, BOJ'un tek başına hareket etmediğini ve para politikasının mali politika ve büyüme stratejisi ile birlikte hareket ettiğini söyleyerek bu üçlünün etkili olma ihtimalini yüksek olduğunu belirtti. ABD'nin daraltıcı maliye politika modunda olduğunu hatırlatan Stiglitz, Japonya'nın finansal sistemini düzeltme konusunda da ABD'den daha başarılı olduğunu söyledi. Bununla birlikte, Kuroda'ya bir destek de Draghi'den geldi. Japonya'nın yeni zayıflatmaya çalışmadığını söyleyen Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, ülkenin deflasyonla mücadele çabalarına destek verdi.

Nisan ortalarına doğru Yen toparlanma göstermeye başladı. Yen, Dolar karşısında 14 günlük RSI göstergesinin 27 seviyesine inmesinin ardından Mayıs 2009'dan bu yana en düşük seviyesinden biraz güçlendi. Yen, 16 önemli para biriminin tümü karşısında değer kazandı ve dolar karşısında 3 günlük düşüşünü tersine çevirdi. Fakat kazançlarını tutma konusunda zayıf olan yen yine değer kayıplarıyla karşılaşarak dolar karşısında ciddi düşüş yaşadı. Japon yatırımcıların yabancı tahvil sattığı verisinin ardından yen, dolar karşısında 100 seviyesine yüzde 0.1 kala düşüşünü sonlandırdı.

Ayın ortalarına doğru artan endişeler ile birlikte Kuroda gardını aldı ve piyasayı sakinleştirme çabaları başladı. Para politikasının küresel ekonomiyi yoldan çıkarabileceği suçlamalarını bertaraf etmeye çalışan Japonya Merkez Bankası, yaptığı açıklamada yüzde 2 enflasyon hedefinin "çok esnek" bir şekilde idare edileceğini söyledi. BOJ Başkanı Kuroda, Japonya'nın para arzını ikiye katlama stratejisinin yenin değerini manipüle etme amaçlı olmadığını ifade ederek, varlık balonlarını şişirmeyeceğini savundu.

16 Nisan'da ise Çin'den gelen büyüme verileri piyasada hayal kırıklığı yaratarak yende güvenli liman alımlarına sebep oldu. Asya'nın en büyük ekonomisi olan Çin ekonomisinin beklenmedik şekilde hız kesmesinin güvenli varlık taleplerini desteklemesiyle yen, 16 önemli para biriminin tamamı karşısında değerlendi. Bunun yanında ABD Hazine Bakanlığı'nın ülkenin rekabetçi devalüasyondan kaçınması yönünde baskı yapacağını söylemesinin ardından Japon yeni, dolar karşısında son 2 yılın en büyük 2 günlük kazancına işaret etti.

Bunların yanı sıra, Kuroda'ya bir darbe de ünlü yatırımcı George Soros'un eski danışmanlarından Takeshi Fujimaki'den geldi. Fujimaki, Japonya Merkez Bankası'nın devasa parasal genişleme atağının ekonomiyi desteklemeyeceğini ve aksine temerrüde sürükleyeceğini savundu.  Fujimaki'nin bu sert çıkışının sebebi BOJ'un 4 Nisan'da aylık tahvil alımlarını ikiye katlayarak 7.5 trilyon yene çıkaracağını söylemesiydi. Bu rakam, dünyanın en borçlu hükümetinin planladığı tahvil ihraçlarının  %70'ine karşılık geliyordu.  



Piyasada oluşan endişeler ile birlikte bankalar düşük yen korkusuyla yavaş yavaş dolar tarafına kaçmaya başladı. Japonya'nın en büyük 2. bankası Shizuoka Bank Ltd. da parasal genişleme hamlesinin kredilerdeki marjları aşağı çekeceği beklentisiyle ABD dolarındaki faaliyetlerini artıran Japon bankalarına dahil oldu.

Bunun yanı sıra, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi kur savaşının olmadığını savunurken, ABD Hazinesi Japonya'nın yende rekabetçi devalüasyona gitmekten kaçınması gerektiğini söyledi.  Yatırımcıların Japonya'nın G-20 ortaklarının yeni zayıflatan politikalarına yönelik eleştiri ve baskılarıyla nasıl başa çıkacağını tartışmasıyla birlikte volatilite daha da tırmandı. USDJPY paritesinin zımni volatilitesi 99 puan artarak 1 Nisan'dan bu yana en büyük 2 günlük artışına işaret etti.

18 Nisan'da başlayacak olan G-20 zirvesine yaklaştıkça yende hareketlenmeler başladı. Yatırımcıların Japonya'nın G-20 toplantısında yeni zayıflatan para politikası hamlelerine yönelik eleştirilerinden kaçabileceğini speküle etmesiyle yen,  16 önemli para birimi karşısında değer kaybetti. Ayrıca ABD tarafında Washington'da yayınlanan toplantının tutanaklarına göre Fed'in bölge bankaları, ılımlı büyümenin devam ettiğini ve risklerin sürdüğünü söyledi. Japonya'nın ticaret ortakları, hükümet tahvili ve hisse fonu varlıklarını 2 yıl içinde ikiye katlama hamlesine ilişkin endişelerini dile getirdi. Yen son 6 ayda toplam %19 değer kaybetti.

18 - 19 Nisan'da gerçekleşen G-20 toplantısında maliye bakanları, bir yandan Japonya Merkez Bankası'nın aylık 7 trilyon yenlik tahvil alımlarını överken, diğer yandan gevşek para politikalarının olası yan etkilerine karşı tetikte kalma vaadinde bulundu. Cuma günü Japonya Maliye Bakanı Aso'nun G-20 üyelerinin Japonya'nın politikalarına karşı olmadığını söylemesiyle yen, dolar karşısında değer kaybetti ve kayıplarını 4. güne taşıdı.

Bunların yanı sıra Japonya Merkez Bankasının yen için uyguladığı enflasyonist politikalar tartışma yaratmaya hala devam ediyor. Japonya'nın yeni zayıflatan politikalarından şikayet eden Güney Kore Maliye Bakanı Hyun Oh Seok, düşük yenin ekonomiye, Kuzey Kore'nin tehditlerinden daha fazla zarar verdiğini savundu. Ayrıca G-20 ülkelerinin Japonya'nın görülmedik büyüklükteki parasal genişleme hamlelerini anlaması gerektiğini savunan Japonya Merkez Bankası Başkanı Haruhiko Kuroda, yendeki düşüşte bir "sansür" beklemediğini söyledi. Para birimini hiçbir şekilde zayıflatmaya çalışmadıklarının altını çizen Kuroda, BOJ'un yüzde 2 enflasyona en kısa zamanda ulaşmaya çalıştığını belirtti.



ABD tarafındaki gelişmelere bakacak olursak Nisan ayının ilk günlerinde açıklanan ABD Aylık Fabrika Siparişleri verisi beklentilerin üzerinde gerçekleşti. ABD'de fabrika siparişleri motorlu araçlara ve ticari uçaklara olan talepteki artıştan destek bularak Şubat ayında yükseldi ve siparişlerdeki yüzde 3'lük artış son beş ayın en sert yükselişi olarak kayda geçti. Yine ABD tarafında açıklanan İşsizlik başvuruları  30 Mart itibariyle biten haftada 28,000 yükselerek 385,000'e çıktı ve 24 Kasım'dan bu yana en yüksek seviyeye yükseldi.

Fed Başkanı Bernanke Nisan'ın ilk haftasında yaptığı açıklamasında ekonominin bugün 4 yıl öncesine kıyasla çok daha güçlü durumda olduğunu belirtirken bankaların da birkaç yıl öncesine göre çok daha iyi durumda olduğunu dile getirdi. Bunun yanında daha önceden büyük hayal kırıklığı yaratan İşsizlik Başvuruları ikinci haftasında kendini affettirdi. ABD tarafından gelen haftalık işsizlik başvuruları beklenenden fazla düştü ve 388,000'den 346,000'e geriledi. Bu gerileme işsizlik oranında Paskalya tatili ve bahar tatilinden kaynaklanan yükselişin yavaşladığı sinyalini verdi.  

Ayın ortalarına doğru açıklanan Perakende Satışlar verisi beklentilerden daha fazla bir düşüş göstererek %-0,4 olarak gerçekleşti ve son 9 ayın en sert düşüşünü gösterdi. Mart ayında, istihdamın yavaşlaması ile birlikte beklenmedik bir düşüş gösteren perakende satışlar ABD hane halkının, ilk çeyreği biraz vasat tamamladığını gösteriyor.



USDJPY paritesinin günlük grafiğine baktığımızda, paritenin bu ay içerisinde iki defa 99,90'lı seviyeleri test ettiğini görüyoruz. 100'lü seviyelere bir türlü ulaşamayan parite bu seviyelerde bir çift tepe formasyonu oluşturma yönünde. Paritenin 96,40 seviyelerine doğru geri çekilme yapması ve çift tepe formasyonunun tam anlamıyla oluşması durumunda, formasyon gereği parite sert satış baskılarına maruz kalabilir ve 93'lü seviyelere kadar geri çekilmeler yaşayabilir.

Ancak, Kuroda'nın parasal teşvik önlemlerine başlamasını ve bu politikaların önümüzdeki dönemlerde etkisini daha da hissettireceğini göz önüne alırsak, bu formasyonun oluşmasının zor olduğunu ve paritenin 100'lü seviyelerin üstünü görebileceğini söylememiz mümkün.
   
cnnturk.com, 25.04.2013
 

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.