Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > TÜSİAD: Ne zaman frene basıp e zaman duracağımızı öğrendik

TÜSİAD: Ne zaman frene basıp e zaman duracağımızı öğrendik
 
 
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD)Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, ekonomide yumuşak inişin gerçekleştiğini belirterek, “Arabayı kullanmayı becerebildiğimizi, ne zaman frene basıp, istediğimiz zaman da durdurabileceğimizi gördük” dedi.

Yılmaz, Türk Girişim ve İş dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) seçimli 9.Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Avrupa’daki finans krizine değindi. Batı dünyasını sadece finansal tedbirlerle değil, aslında yeniden bir ekonomik yapılanma arayışı ile ortaya çıktığı değerlendirmesinde bulunan Yılmaz, önümüzdeki dönemde Batı’nın, yeni bir anlayışa ve küresel yönetişim modeline ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Avrupa Birliği’nin (AB),küreselleşmenin gerektirdiği reformları geciktirdiği için bugün yeniden yapılanma arayışı içinde olduğunu ifade eden Yılmaz, “Bankacılık birliği, ortak mali kural gibi reformları, öncelikle bu finansal reformları gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Ancak biliyoruz ki AB’nin bu mali kural ve bankacılık reformları dışında da gerçekleştirmesi gereken önemli yapısal reformları var ve Türkiye ile ilgili de karar verme mecburiyeti var” dedi.

-“TÜRKİYE’NİN YENİDEN YAPILANMA ARAYIŞI GERÇEKÇİ OLMAZ”-

Başarılı bir küreselleşme ve sürdürülebilir refah için, dünyanın en önemli prova alanı AB’nin başarıya ulaşmasını umut etmek ve desteklemek durumunda olduklarını dile getiren Yılmaz “Türkiye’siz yeniden yapılanma arayışının, gerçekçi olmayacağı kanaatindeyiz” dedi.

'ORTA GELİR TUZAĞI'

Yılmaz, Türkiye’de "orta-gelir tuzağı" riski taşımayan sadece 14 şehir bulunduğuna işaret ederek, “Ancak, belirli bir gelir seviyesine sıkışıp kalan, ‘orta gelir tuzağı’ aralığında 40 şehir ve maalesef, ‘orta gelir tuzağı’ seviyesine bile gelememiş ‘düşük gelir’ grubunda 27 şehir var” dedi.

Yılmaz Avrupa’daki finansal krize değinirken, “Bugün en gelişmiş ülkelerin başına bela olan, bizim yaşadığımız sorunlardan çok daha ağırları, bizim aslında direnç noktamızı oluşturuyor. Bu alan bankacılık sektörü” dedi. Türkiye’de bankacılık sektörünün, yeniden yapılandırıldığı için bu kriz dönemini çok başarıyla geçtiğini hatırlatan Yılmaz, “Şimdi Avrupa Birliği’nde, bizim yıllar önce gerçekleştirdiğimiz reformun, gecikmiş oluşumu peşindeler” dedi.

-“AB’DE İYİMSER TAHMİNİMİZİ DESTEKLEYECEK GELİŞME GÖRMÜYORUZ”-

Yılmaz, Merkez Bankası’nın yaratıcı ve disiplinli kamu maliyesi politikasının da burada altını çizmek gerektiğini söyledi. 2012 yılında büyümenin başladığını kaydeden Yılmaz, “Ancak bu yıl ve bundan sonraki yıl daha da iyi olacağını düşünüyoruz. TÜSİAD olarak, 2013 yılında büyüme tahminimizi yüzde 4.3 olarak belirledik. İyimser tahminimiz yüzde 6 idi. Ancak bu iyimser tahmine, AB’nin büyüme trendine bağlı bir tahmindi ve maalesef yılın ilk üç ayını tamamladı. AB’de böyle bir bizim iyimser tahminimizi destekleyecek gelişme görmüyoruz” dedi.

Avrupa’daki finansal krize değinen Yılmaz,, “Bugün en gelişmiş ülkelerin başına bela olan, bizim yaşadığımız sorunlardan çok daha ağırları, bizim aslında direnç noktamızı oluşturuyor. Bu alan bankacılık sektörü” dedi. Türkiye’de bankacılık sektörünün, yeniden yapılandırıldığı için bu kriz dönemini çok başarıyla geçtiğini hatırlatan Yılmaz, “Şimdi Avrupa Birliği’nde, bizim yıllar önce gerçekleştirdiğimiz reformun, gecikmiş oluşumu peşindeler” dedi.

-“GÜNEY KIBRIS BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİNİ GÖSTERDİ”-

Yılmaz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi örneğinde, bankacılık sektörünün bir ekonominin çok uzun durgunluk sürecine girmesine neden olabileceğinin görüldüğünü, o nedenle bankacılık sektöründe istikrar ve bunun bir üst katmanı olan finansal istikrarın hiçbir şekilde tehlikeye atılmaması ihtiyacını ortaya koyduğunu söyledi. Türkiye’nin bu yapısal meselelerinin büyük çoğunluğun halletmekle beraber, makro ve mikro düzenlemeleri de aksatmadan devem etmesi gerektiğini ve bunların en önemlisinin bölgesel kalkınmışlık farklarının giderilmesi olduğunun altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti:

“Bizim rekabet gücümüzü kalıcı kılacak olan budur. Bölgesel kalkınmışlık farkları, Türkiye’nin yapısal sorunlarının önde gelenlerinden biridir. Bu, kalkınmışlık farklarını ortadan kaldırmaya, gidermeye yönelik ve sektör alt tahlilinde yol haritası niteliğindeki, sanayi stratejisi belgesinin önemini ifade etmek istiyorum. Bu yıl devreye girecek olan ve orta uzun vadeli kalkınma eksenlerini ortaya koymasını beklediğimiz 10. Plan belgesi çalışmaları da devam ediyor. Bunu da dikkatle dikkatle izlemeliyiz. Bu belgelere, ara malı üretim kapasitesinin artırılması ve ithalat bağımlılığının azaltılmasına yönelik hazırlanan ‘girdi tedarik stratejisi belgesini’ de eklemek gerekir. Aslında bu belgeler, Türkiye’nin temel sorunlarına yol gösterecek ana belgelerdir ve bunları dikkatle izlemeliyiz.”

-“BÖLGESEL GELİŞMİŞLİK FARKLARI GİDERİLMELİ”-

Yılmaz, iş ve yatırım ortamını geliştirmenin, büyümeni temel şartı olduğuna işaret ederek “Tüm bu ekonomik gelişmelerin, ülke içindeki dağılımına ve yansımalarına baktığımızda, maalesef Türkiye’de ‘bölgesel kalkınma’ ve ‘bölgeler arası gelişmişlik’ farklarının azaltılmasında, henüz arzu ettiğimiz başarıyı sağlayabildiğimizi söyleyemeyiz. ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan Çıkış, Hangi Türkiye’ raporunun da gösterdiği gibi, Türkiye’de dünyanın en büyük ekonomileri ile yarışan, sanayileşmiş ve gelişmiş, ‘orta gelir tuzağı’ riski olmayan 14 şehrimiz var” açıklamasında bulundu.

-“YOKSULLUK SINIRINDA 27 ŞEHRİMİZ BULUNUYOR”-

Belirli bir gelir seviyesine sıkışıp kalan, orta gelir tuzağında ise 8 -10 bin dolar aralığında 40 şehir ve yoksulluk düzeyinde, ‘düşük gelir’ grubunda da 27 şehir bulunduğuna dikkati çeken Yılmaz, “Yani Türkiye, bir yandan orta-gelir tuzağını aşmış, bir yandan orta-gelir tuzağının içinde 40 şehir ve maalesef, bugün Türkiye’nin bulunduğu lige yakışmayan 27 başka orta-gelir tuzağı seviyesine bile gelememiş ‘düşük gelir’ grubunda 27 şehir… Ülkemizdeki bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmadıkça, sürdürülebilir bir büyümeyi, hatta huzuru ve istikrarı sağlamamız mümkün değil. Bu sebeple bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasına yönelik mekanizma ve politikalar üzerinde, ciddi bir şekilde düşünmek ve o hedefe yönelik doğru adımları sonuna kadar desteklemek niyetindeyiz. Bu politikaların sadece kamu vasıtasıyla oluşturulmaya çalışılmasının sınırlı olacağını düşünüyoruz. Burada hepimizi tekrar sorumluluğa davet ediyorum. Bu başarının anahtarı Türk iş dünyasının elinde” diye konuştu.

 
Milliyet, 30.03.2013

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.