Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Sosyalist solda Ergenekon çatlağı

Sosyalist solda Ergenekon çatlağı
 

Ergenekon iddianamesi ile başlayan süreç, sosyalist solu da böldü. Murat Belge, Ahmet İnsel, Baskın Oran, Oral Çalışlar, Ferhat Kentel gibi isimler, hükümetin tavrı desteklenmezse ’ulusalcılar’la aynı safa düşüleceği görüşünde. Sungur Savran, Ertuğrul Kürkçü, Melih Pekdemir gibi isimler ise meseleyi ’Derin devlet ile AKP’nin hesaplaşması’ olarak değerlendirip ’tarafsız’ tavır koyuyor. Koray Çalışkan gibi, iki yaklaşıma mesafeli duranların sayısı da hiç az değil.

GİDEREK bir turnosol kağıdı fonksiyonu da üstlenen Ergenekon davası, liberallerden sonra sosyalist solu da birbirine düşürdü. Kahve köşelerinde, meyhane masalarında ve dost meclislerinde devam edegelen tartışmaların gazete sayfalarına ve televizyon ekranlarına taşınması işin şiddetini de artırdı. Öyle ki, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi ve Birgün yazarı Prof. Koray Çalışkan araya girerek, yine Birgün’de yazan Melih Pekdemir’in Ferhat Kentel’e karşı kaleme aldığı, "Behey ’entel’ Kentel! Ya da ’biraz alay ve birkaç tokat’ başlıklı yazıdan duyduğu rahatsızlığı ifade etti.

Sungur Savran’dan Belge’ye sert eleştiri

Tartışmaları başlatan, Sungur Savran’ın Radikal İki’de yazdığı yazıydı. Savran, son derece sakin bir üslupla genel çerçeveyi çizdikten sonra, "Sol liberallerin, AKP’yle ittifak yaklaşımına karşı çıkanları otomatikman ’darbecileri kayırmak’la, Ergenekon’la ilgilenmemekle, politikasızlıkla suçlamaları aklın alacağı bir şey değil" diye devam ediyordu. Şunları söylüyordu Savran: "Murat Belge, Taraf Gazetesi’ndeki köşesinde üst üste yazdığı üç yazıda solda Ergenekon’a yaklaşımı eleştirdi... Üç yazı boyunca Ergenekon’la gelecekte ’dostluk anlaşması’ yapmak isteyenlerden de söz ediliyor, ’biz bu kavgaya karışmamalıyız’ diyenlerden de, sol liberalleri AKP ile işbirliğini savundukları için eleştirenlerden de. Belge bütün bunları tek bir pozisyon gibi ele alıp káh oradan káh buradan vurmaya çalışıyor. Oysa, solun Ergenekon haritası hiç de bir yanında sol liberallerin, öte yanında birbirinden ayrışmayan, özdeş bir kitlenin yer aldığı bir harita değil."

’Memleketi kapatmaya çalışanları kayırmam’

Murat Belge ise, sosyalist solun Ergenekon davası konusundaki tutumunu eleştirirken, "Bu kavgaya karışmayız kardeşim" şeklinde özetlenebilecek tavırdan duyduğu rahatsızlığı getiriyordu dile ve ilginç bir metafor kullanıyordu: "İri kıyım bir adamın cılız bir adamı evire çevire dövdüğünü gördün. Normal bir insanın ilk tepkisi ne olur? Bana göre bu, dayak yiyeni kurtarmak, yani kurtarmaya çalışmaktır. Sonuçta, kurtarayım derken, senin de kafanın gözünün yarılması ihtimali var elbette. Ama, ’iki tane de ben patlatayım’ diye kuvvetlinin yanında eyleme katılmak ya da ’bana ne, bana karışan yok, şuradan geçip gidivereyim’ demek değildir ’normal bir insanın ilk tepkisi’. Bu anlamda, evet, benim müdahalem AKP’yi kayırmaya yöneliktir; AKP’yi kapatmaya ya da bütün memleketi kapatmaya çalışan kesimi kayırmaya yönelik değildir."

Ve Belge’nin Kürkçü için kişisel cevabı

Bir de, uzun yılların dostluğu dolayısıyla Ertuğrul Kürkçü’ye kişisel bir cevap verecekti Belge. "Liberal Sol" ve "AKP ittifakı" başlıklı yazı, sadece tartışmaya katkı açısından değil, zemin tespiti açısından da kayda değerdi: "12 Eylül’den beri genel olarak ’demokrasi’nin önemini, gereğini savunuyorum - ’burjuva demokrasisi / sosyalist demokrasi’ gibi ayrımlara uzun boylu girmeden. ’Girmeden’ çünkü tarih karşımıza istediğimiz gibi değil, kendi olabildiği gibi çıkıyor (...) Ortadaki nesnel durumun adını koymak, o durumu evrensel ilkilerle ilişkilendirmek bir şeydir; ’ittifak gibi konular bambaşka bir şeydir. Birine haksızlık edildiğini söylediğimizde, o ’biri’nin her yaptığının doğru olduğunu söylemiş olmazsınız."

DESTEKÇİLER

AHMET İNSEL

Solun hali hüzün verici

"AKP’
yi Ergenekon soruşturması konusunda daha derine, daha ileriye gitmesi konusunda sıkıştırmak solun asli görevidir. Bunun yerine, "bu filler çatışmasıdır ve filler tepişirken ezilenler biz oluruz" diyen özgüven yoksunu, ürkek zihniyet Türkiye sollarının bir kısmının nasıl siyasal olarak havlu attığını gösteriyor. Bunları "ABD ve AB’nin oyunları" olarak gören safkan antiemperyalistler de insanı sadece hüzünlendiriyor. Siyasal aklın bu denli dumura uğraması karşısında artık kızmak, öfkelenmek değil, sadece hüzünlenilir."

BASKIN ORAN

AKP’ye mahkûm edenler utansın

"PEKİ, niye 2008’deki Ergenekon davasında Susurluk kadar bile sesleri çıkmıyor? Bu insanlar Veli Küçük’ü mü destekliyor? Tabii ki hayır. Ama, daha önce de yazdım, onların kafasında önemli olan "darbeci-demokrat" karşıtlığı değil. Meşhuuur "laik-dinci" karşıtlığı. Devletteki çetelere karşı çıkmak AKP’ye yarayabilir, onun için susmak lazım. Hatta, iddianameyle fırsat buldukça alay etmek.

Bu insanlar, yine daha önce de yazdım, evrenin en berbat içgüdüsüyle hareket ediyorlar: Korku.

(...) Bunlar nasıl ’solcu’ oluyor? (...) Çünkü AKP Protestanlaşırken bunlar sürekli Katolikleşiyorlar. Kemalizm’i din, M. Kemal’i peygamber, Nutuk’u Kitab-ı Mukaddes, Anıtkabir’i Kábe ettiler. Yazıktır Atatürk’e. Çünkü o kadar geriler ki, AKP’yi modern gösteriyorlar. Türkiye’yi Çamlıca’da alkollü içki yasaklayan bir AKP’ye mahkum ettiler. Tüh!. Yazıklar olsun."

3'ÜNCÜ YOLCULAR

KORAY ÇALIŞKAN

Karşılıklı tokat sorunu çözmez

"TÜRKİYE’
nin sorunlarına isabetli yanıtlar geliştiren tek simlerimlasi pozisyon olan solun yeni bir sosyal ve siyasi güce kavuşamaması solun sosyolojik tabanında bir rahatsızlık yaratıyor. Bu rahatsızlığın bir tezahürü sol politikaların içeriğine ve nasıl hayata geçirileceğine dair tartışma. Bu tartışmayı nasıl geliştirdiğimiz solun gelişmesine dair atacağı en anlamlı adım olacaktır (...) Anlaşmazlıklar, kuracağımız geniş siyasi platformun zenginliği olmalı. Farklılığı sorun olarak değil, solun bir arada yaşadığı alanın gücü olarak görmeliyiz. Her konuda anlaşalım demiyorum, ancak ne konuda anlaşmadığımızı birbirimizin suratına kelimelerle tokat atarak değil, kurşun gibi ağır havamızı biraz dağıtmak için fikri alanı nezaketle kullanarak konuşalım diyorum. Kabalık ve kırıcılık ancak geçici bir haklılık hissi yaratır. Hiçbir sosyaliste bu zaafı yakıştıramıyorum. Asabi olmaya, bunca sorun varken, hakkımız yok. Hele asgari müştereki ortaya çıkarıp üzerinde anlaşmak bu kadar mümkün ve elzemken."

TARAFSIZLAR

MELİH PEKDEMİR

Liberaller edepsizleşti

"BİLİRSİNİZ liberaller, tanım gereği biraz kibar solcudurlar, öyle algılanırlar. Oysa son durum hiç de öyle değil. Kendilerine liberal diyen hanımlar ve beyler, son günlerde epey edepsizleşti! (...) İşte bunlardan biri, Ferhat Kentel nam bir liberalimiz "Yeni bir sol -ve aşk- mümkün!" diye ’şiir gibi’ bir yazı yazmış. Bakın, baştan söyleyeyim, burada hiç kimse benden kibar bir cevap beklemesin. Ben zaten doğuştan bir kazma solcuyum! Öyleyse şimdi bu beyefendi de dinlesin: Ey Ferhat Kentel! Sen de, zaten kazmayı taşa vurmuşsun, cihat ilan etmişsin, adeta "bakın ben size bulaşıyorum siz de gelin bana bulaşın" demişsin. Ben bu yazıda sana bulaşmayacağım, polemik molemik yapmayacağım, sadece attığın taşlardan eteğimize ’sıç’rattıklarını temizleyeceğim."

ERTUĞRUL KÜRKÇÜ

Üçüncü kutba ihtiyaç var

"İNSANLAR
hem "sol"da yer tutmak hem de yeni iktidar bloku içinde bir yer edinmek, politik geleceklerini bu yeni muhafazakár-liberal hegemonya alanında inşa etmek, seçimlerde AKP dalgası üstünde yükselmeye devam etmek uğruna bu fantezileri teori katına yükseltebilirler. Ne yazık ki, bu kurmaca teori emekçilerin ve ezilenlerin acil talepleriyle ilişkilendirilmek için ne zaman "biber gazı"yla test edilse fos çıkıyor. Üçüncü bir kutba işte tam da bunun için ihtiyaç var."

Hürriyet, 20.08.2008


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.