Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Davos 2013: Euro krizinde en zor dönem aşıldı mı?

Davos 2013: Euro krizinde en zor dönem aşıldı mı?
Euro krizi bitti mi? Bu soru, Davos'ta bu hafta toplanan Dünya Ekonomik Forumu'nun koridorlarında çok yankılanacak sorulardan biri.

Fakat bunu platformlardan yüksek sesle ifade edecek kadar cesur biri çıkacak mı merak ediyorum.

En kötü senaryo beklenilerek geçirilen üç yılın ardından, karanlık bulutların dağılmakta olduğuna dair şimdilerde bir umut var.

IMF Başkanı Christine Lagarde'ın, krizin yeniden gelmesi ihtimalinden söz ettiği seminerine rağmen iyimserlik devam ediyor.

İspanya'dan gelen son rakamlar ve IMF'nin bölgenin geneli için öngörülerinin, tek para biriminin karşı karşıya bulunduğu tehditleri ortaya koyuyor.

Devasa ekonomik sorunlar oldukları yerde durmaya devam ediyor ve bu sorunlar çözülmeden önce daha da derinleşmeye devam edecek.

İspanyol ekonomisi bugün, kriz öncesine oranla yüzde altı daha küçük ve küçülme devam ediyor.

Ülke ekonomisi, 2012 yılının son üç ayında binde altı oranında küçülmeye devam etti.

Bu 2009 yılından bu yana küçülme gözlenen artarda beşinci çeyrek dönem.

IMF, son ekonomik analizinde birçok Avrupa ekonomisi için 2013-2014 yılı büyüme tahminlerini geri çekti.

Ancak şimdi, sorun kısmen farklı. Geçen altı ay içinde mali piyasaların, hükümetlere olan güveni artmaya başladı.

Şu an izlenmesi gereken, seçmenlerin, ekonominin toparlanmasını bekleyecek kadar sabırlı olup olmayacakları.

Mali piyasaların Avrupa hükümetlerine karşı son dönemlerde daha fazla güven duymasını şaşırtıcı olarak karşılayanlar var.

Çünkü, Avrupa Birliği ülkelerinin kriz karşısındaki tutumları geçen yazdan bu yana pek değişmedi.

Tek farklılık Avrupa Merkez Bankası'nın zor durumdaki ülke ekonomilerinin arkasında duracağını açıklamış olması.

İyimser değerlendirenler, bu güvencenin, euro krizini varoluşsal bir kriz olmaktan, daha standart bir finansal ve ekonomik krize dönüştürdü.

Ancak, bunun doğru bir değerlendirme olduğunu düşünseniz bile, Avrupa Merkez Bankası'nın bu güvencesinin teste tabi tutulmasını beklemek zorundasınız.

BBCTurkish.com, 24.01.2013

Davos'ta iyimserlik çabaları
Dünya Ekonomik Forumu, bu yıl 43’üncü kez kapılarını açtı. Forumda bu yıl, özellikle Avrupalı yatırımcının karamsarlığı dikkat çekiyor.

Geçtiğimiz yıl Davos buluşması çok daha karamsar başlamıştı. Zira borç krizi Avrupa’yı sarsmış, Euro Bölgesi’nin dağılması birçok uzmanın gözünde mümkün hale gelmişti. Ancak geçen bir yılda çok yol kat edildi. Yunanistan’ın borçlarının bir kısmı silindi, Euro ülkelerini ekonomik krizlere daha dirençli hale getirmek için yeni kurtarma mekanizmaları oluşturuldu ve Avrupa Merkez Bankası ortak para birimi Euro’yu kurtarmak için tüm imkânların kullanılacağını açıkladı. Alınan önlemler sayesinde Euro’nun sonunun geldiğine yönelik karamsarlık bir nebze hafifledi. Nitekim gelişmelere uygun olarak bu yılki Davos buluşması için "Dayanıklı Dinamizm" sloganı seçildi.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Başkanı Klaus Schwab, 2 bin 500 kişinin dinlediği açılış konuşmasında konuklarını şu sözlerle karşıladı: "Sizlerin bu forumdan, kriz yönetiminin ötesine geçen bir vizyonla ayrılacağınızı umut ediyorum."

"Yaklaşık 50 devlet ve hükümet başkanı katılıyor"

Bu sözler sarf edildiğinde, Avrupa’daki broç krizinin en önemli aktörleri henüz Davos'ta değildi. Ancak Alman Başbakanı Angela Merkel gibi İtalya Başbakanı Mario Monti, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi ya da Uluslararası Para Fonu’nun Başkanı Christine Lagarde da önümüzdeki günlerde Dünya Ekonomik Forumu’na katılıp söz alacaklar.

Bu yılki forumda, dünyanın en büyük 20 ekonomisinin oluşturduğu Yirmiler Grubu’nun (G20) dönem başkanlığını yürüten Rusya, geniş bir şekilde temsil ediliyor. Forumda ilk söz olan üst düzey politikacı da Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev oldu. Forumun Yönetim Kurulu Üyesi Borge Brende, Rusya'nın yanı sıra Nijerya ve Güney Afrika gibi daha birçok ülkenin üst düzeyde temsil edildiğini belirtti. Brende,"Yaklaşık 50 devlet ve hükümet başkanı, bu yılki foruma katılacak. Bu, şimdiye kadarki en yüksek rakam. Ayrıca foruma, 350’den fazla bakan ve hükümet temsilcisi, G-20 ve G-8 gruplarının başkanlıkları ve BRIC ülkeleri ile birçok uluslararası organizasyonun başkanları da katılıyor. Bunlar arasında BM Genel Sekreteri, Ban Ki Moon da bulunuyor" diye konuştu.
 


Google katılmadı

Politikacıların yanı sıra dünyanın dört bir yanından ve her branştan birçok girişimci de Davos’ta. Zira Dünya Ekonomik Forumu, yaklaşık bin şirketin yılda 34 bin ilâ 400 bin euro ödediği aidatlarla finanse ediliyor. Ancak son yıllarda her yıl Davos’ta büyük varlık gösteren bilişim devi Google, bu yıl gerekçe göstermeden foruma katılmayacağını duyurdu. PricewaterhouseCoopers (PwC) adlı danışmanlık şirketinin, forumun açılışından bir gece önce sunduğu veriler, bunun sebebine ışık tutar nitelikte. Veriler, bilişim devinin bu yılki cirosunun önceki yıllara kıyasla belirgin oranda düştüğünü gösteriyor.

Yine de Davos buluşmasında, Avrupalı girişimcilerin de karamsarlığı dikkat çekiyor. Yapılan bir araştırmaya göre, her 5 işletmeden ancak biri geleceğe güvenle bakıyor. PricewaterhouseCoopers Başkanı Dennis M. Nally, "Birçok düzenlemede yapılan değişiklikler, kamu borçlanmaları ve sermaye piyasalarındaki istikrarsızlığın yarattığı endişe nedeniyle son 12 ay içerisinde bu girişimcilerin karamsarlığa kapılması sürpriz değil" diye konuştu.

Foruma yönelik eleştiriler

Uzmanlar, 27 Ocak’ta sona erecek, siyaset ve iş dünyasının önde gelen aktörlerini bir araya getiren Davos buluşmasından somut sonuç ve kararların çıkmasını beklemiyor. Nitekim Dünya Ekonomik Forumu, sık sık sadece politikacıların ve iş adamlarının kendini beğenmişliklerine sahne olan bir etkinlik olmakla eleştiriliyor. Forumun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab da bu eleştiriyi kabul ediyor, ancak forumun sadece bununla sınırlı kalmadığını savunuyor ve ekliyor: "Tüm katılımcılara, forumdan, daha önce olduğundan, daha dinamik, iyimser, dirençli ve heyecanlı ayrılmalarını dilerim. Ayrıca dünyada neler olup bittiğini daha iyi anlamalarını."

dw.de, 24.01.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.