Gündem
 Gündem > Balyoz Harekat Planı > Madalyalı eylem
Madalyalı eylem
Ankara’da bir araya gelen Balyoz davası tutuklularının aileleri ve yakınları “PKK’nın başı tanık, Genelkurmay’ın başı sanık” pankartı açarak eylem yaptı.
Sakarya Meydanı’nda her hafta “Sessiz Çığlık” adı altında bir araya gelen aileler, tutuklu yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. Davanın tutuklu sanığı Hasan Basri Aslan’ın eşi Nefise Aslan, “Eşim ismi imzasız bir listede geçiyor diye 16 yıl ceza aldı. Eşim Gazi Albay. Bu ülke için savaştı, Gazi oldu. Yaralanmasına rağmen ‘Bu devlet beni okuttu, bugüne getirdi, bırakıp gitmem’ diyerek terörle mücadeleye devam etti. Gönüllü olarak Doğu görevine gitti. Gazi olan bir Albay, bugün cezaevinde. Eşimin, çocuklarımın haklarını helal etmiyorum” dedi. Nefise Aslan, eşine verilen Devlet Övünç Madalyası’yla eyleme katıldı. 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Kurmay Albay Fatih Musa Çınar’ın kız kardeşi Arzu İbiş ise “Ağabeyim, önce eşini kanserden kaybetti, ardından tutuklanarak cezaevine girdi. İki çocuğu 4 ay arayla önce annelerini sonra da babalarını kaybetti. Haksız yere, asılsız iddialarla tutuklandı. Hakkını helal etmiyorum” diye konuştu. Sağanak yağmur altında slogan atmadan yaklaşık yarım saat sessizce protestolarını yapan grup olaysız dağıldı.
İstanbul’da da Balyoz davası sanıklarının yakınları, Beşiktaş Demokrasi Anıtı önünde toplandı. Davada verilen kararın protesto edilmesi amaçlanan ve “Sessiz Çığlık” adıyla 16’ncısı düzenlenen eylemde sanık avukatları da yer aldı. Eyleme yaklaşık 300 kişi katıldı. Eylemde ayrıca Balyoz davasında 18 yıla hüküm giyen Tümamiral Semih Çetin’in yeni çıkan Bir İhanetin Öyküsü kitabının da tanıtımı yapıldı.
Suçum: TSK’nın onurunu korumak
ERGENEKON davası sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon, somut hiçbir delil bulunmamasına rağmen, dün 2’nci tutukluluğunun da 1’inci yılını tamamladığını savunarak, “Bu durumda artık yargılandığım mahkemeden adil bir kararın çıkmasını beklemiyorum” ifadesini kullandı. Tolon, şu yazılı açıklamayı yaptı:
“Mahkemenin, son olarak iddia makamının bugüne kadar gösterdiği tüm tanıkları dinlemesine rağmen, aralarında tarafımca dinlenilmesi talep edilenlerin de yer aldığı toplam 778 tanığının dinlenilmesi talebini reddetmesi de maddi gerçeğe ulaşmak yerine, düzmece deliller ve etkin pişmanlıktan istifade etmek isteyen gizli tanıklarla sanal bir terör örgütü yaratma çabası içerisinde hareket ettiğini ortaya koymuştur.
Suçum ne? diye sorduğumda; yaşantım boyunca Atatürk ilkelerine bağlı kalarak, ülkemizin bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü savunmak, ulusumuzun ve TSK’nın onurunu korumak için verdiğim haklı mücadele olduğu yanıtına ulaşıyorum. Söz gelimi; 2003’te, Türk askerinin başına Irak’ta çuval geçirilmesi hadisesi karşısında, o sırada ABD’de yapılacak Irak Merkezi Kuvvetler Komutanı’nın devir teslim törenine TSK’yı temsilen katılmaksızın, bu son derece çirkin davranışı bir basın açıklamasıyla kınayarak, eşimle derhal ülkeme geri dönmem ve 5 özel harekat mensubunun, Türkiye’den Bağdat’a, Büyükelçiliğimizin korunması amacıyla giderken, BM kararları doğrultusunda ABD’nin kontrolü ve sorumluluğu altında bulunan Musul yakınlarında haince pusuya düşürülerek şehit edilmesi karşısında, duygu ve düşüncelerim sorulduğunda, ‘Biz de bunu not ediyoruz’ şeklinde açıklamada bulunmam, bu davranışlarıma
örnek olarak gösterilebilir.
Anlaşılan o dur ki; bu açıklamalarım bazı iç ve dış çevreleri rahatsız ederek, tutsaklığımın, hukuksal olmasa da fiili koşullarını yaratmaya yetmiştir.”
Hürriyet, 13.01.2013
Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.
|
