Gündem
Gündem > Ekonomik Gündem > Zonguldak'ın altı köstebek yuvası gibiZonguldak'ın altı köstebek yuvası gibi2013’e girerken Kıbrıs sorunu artık Türk ve Rumların gündeminden çıktı. Rum ve Türk halkının tek derdi, iş, aş, geçim ve gelecek kaygısı. Ekonomik kriz, hem KKTC hem Güney Kıbrıs’ta, 1963’te başlayan yarım asırlık siyasi sorunu bir çırpıda devirdi. Ada’nın her iki tarafında Kıbrıs sorununu konuşan yok. KKTC’yi Türkiye, Güney Kıbrıs’ı da AB, ‘reçetelerle’ kurtarmaya çalışıyor.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İzolasyon ve ambargolar memur devleti yaptı KIBRIS adasının yüzde 30’unu oluşturan KKTC, uluslararası izolasyonlar ve ambargolar nedeniyle sağlıklı çalışan bir ekonomiye, ilan edildiği 1983’ten bugüne sahip olamadı. Ekonomik kriz, KKTC’nin her zaman alışılmış gerçeği oldu. Genç Türk devleti, çoğu zaman Türkiye hükümetlerinin de desteğiyle, kamuya yoğun istihdamlar yaptı ve ‘memur devleti’ haline geldi. Günümüzde KKTC’nin 3.5 milyar liralık bütçesinin, 1 milyarını Türkiye karşılıyor. Kamu harcamalarına bağımlı oluşan ekonomi, tehlike çanlarını 3 yıl önce çaldı. Türkiye’nin yardımı her yıl artırılmasına rağmen ekonomi sürekli açık verdi. Türkiye ile KKTC hükümetleri farklı dönemlerde ekonomik paketler hazırladı ancak en kapsamlı ve disiplinli ekonomik paket 2010 yılında imzalanan 3 yıllık ilk mali protokol anlaşması oldu. BAKAN POPÜLİZM YAPMADI Dönemin Kıbrıs’tan sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in önderliğinde hazırlanan mali protokolü KKTC hükümeti ve özellikle Maliye Bakanı Ersin Tatar başarılı bir şekilde uyguladı. Mali disiplin ve kamu harcamalarının kontrol altına alınmasını amaçlayan mali protokol sürecinde, kamuda çalışanlara verilen ve otomatik zam anlamına gelen eşel mobil sistemi donduruldu. Kamuya, emekli olan her 2 kişi yerine bir kişi istihdam edildi. Kemer sıkma önlemleri, 2010 yılında muhalefet partileri ve sendikaların ‘Varoluş mitingleri’ adı altında tepkisel eylemlerine de sahne oldu. Protestolar Türkiye aleyhtarlığına döndü. YÜZYILIN SU PROJESİ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, sendikaları ‘beslemeler’ diye sert bir şekilde eleştirmesinin ardından gösteriler sona erdi. İlk 3 yıllık mali protokol süresinde Türkiye’nin alt yapı yatırımları artış kaydetti. Türkiye, ‘yüzyılın projesi’ diye adlandırılan deniz altından askılı boru sistemiyle su ve elektrik getirilme projesini başlattı. Türkiye’den özellikle turizm alanında özel sektör yatırımları da patladı. Ülke tarihinin ilk büyük özelleştirmesi bu ay tamamlandı ve Ercan havaalanının işletmesi 25 yıllığına devredildi. AB’nin reçetesi AB’nin 17.5 milyar Euro kredi için istediği önlemler, Rumları hızla fakirleştirecek. Türkiye’nin reçetesi Türkiye ile imzalanan 2013-16 mali protokolü, 300 bin nüfuslu KKTC’ye 3 yılda 3.3 milyar lira yardımı içeriyor. Kalkınma amaçlı yardım, toplamda 716 milyon lira artırıldı. Hristofyas tehdidi Lefkoşa’da krizi çözdü KKTC’de mali krize girerek batan Lefkoşa Türk Belediyesi’nde sendika, AB yardımlarına başvurmak için destek istemek amacıyla Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’tan randevu alınca kriz çözüldü. Hristofyas tehdidi KKTC hükümetini harekete geçirdi. Akşam sendika yetkilileri ile görüşen Başbakan İrsen Küçük sendikanın talep ettiği, grevde oldukları günlerde de maaşlarının hükümet tarafından ödenmesi şartını kabul etti. Sendika da işbaşı yapma kararı aldı. Güney Kıbrıs Rum Kesimi Yunanistan’da harcadılar Kıbrıs’ta battılar 2004 yılında AB’ye tam üye oldukları zaman Avrupa’nın en zengin ülkeleri arasında gösterilen Kıbrıs Rum yönetimi, bankalarının daha fazla kazanma hırsıyla Yunanistan’a yaptıkları yatırımlar nedeniyle iki yılda battı. 900 bin nüfuslu Rum yönetimi, 17 milyar Euro’luk gayri safi milli hasılalarından daha fazla borcun içine düştü. Konu ‘para’ olunca, geleneksel müttefikleri Rusya, Moskova eğitimli ve tek yabancı dili Rusça olan Rumların Komünist lideri Dimitris Hristofyas’a bile sırtını döndü. Ortodoks Hristiyan din kardeşliği yıkıldı. Rumların batmalarına anavatanları Yunanistan neden oldu. Rum yönetimi merkezli 4 büyük banka, Bank of Cyprus, Marfin Laiki Bank, Hellenic Bank ve Greece Bank, Yunanistan krizine, kasalarında milyarlarca Euro’luk Yunan devlet tahvili ile yakalandı. KİLİSEDEN BOL KREDİ Rum kilisesine ait Hellenic Bank’ın başı çektiği Rum bankaları ayrıca Yunan özel sektörü ve bireylerine milyarlarca Euro kredi vermişti. Yunanistan’ın borçları ‘tıraşlanınca’, Rum bankalarının elindeki tahviller bir anda ‘değersiz kağıt’ haline geldi. Ve özel sektör kredileri de kara kaplı defterin ‘batık’ hanesine yazıldı. Rum bankaları, uzun süre 10 milyar Euro’yu bulan zararlarını gizledi. RUM ‘LALE DEVRİ’NDE Rum hükümetleri uzun yıllar, vergi cenneti olmaları nedeniyle yabancı sermaye ve Rus kara parasının verdiği rahatlıkla, kamuya aşırı istihdam, yüksek maaş ve sosyal haklar dağıttı. Rum lider Dimitris Hristofyas, kriz daha etkisini göstermeden Rusya’dan aldığı yüzde 4.5 faizli 2.5 milyar Euro krediyle 2011 yılını atlatmayı başardı. 2012’de batıkları gizlenen bankaların yeniden sermayelendiril-mesi için 5 milyar Euro’ya ihtiyaç duyuldu. Turizmden başka geliri olmayan Rum ekonomisinin bozulduğunu tespit eden uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, peşpeşe not kırmaya başladı. Parasını geri alamayacağı endişesine kapılan Rusya borç vermeyince Rum lider Dimitris Hristofyas, ‘iflas etmek üzere’ olduklarını belirterek, AB destek mekanizmasına başvurdu. AB Troykası, Yunanistan’da uyguladıklarının benzeri, çok sıkı kemer sıkma önlemlerini içeren kurtarma anlaşmasını Hristofyas’ın önüne koydu. Rum lider ağladı RUM lider Hristofyas, televizyon ekranlarına çıkarak, ‘iflas ettiklerini’ ve fakirleşmelerine yol açacak önlemleri kabul ettiğini ilan etti. Hristofyas’ın ağlaması 2012 yılına damgasını vurdu. Avrupa’nın finansörü Almanya’nın başını çektiği AB, Rumlarla kredi anlaşmasını henüz imzalamadı, yerine ağır şartlar içeren 26 tasarruf tedbiri yasasını ev ödevi olarak gönderdi. Hürriyet, 07.01.2013 Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız. |