Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Binbaşıyı ordu öldürdü

Binbaşıyı ordu öldürdü

Hanefi Avcı, JİTEM Davası’ndaki ifadesinde anlattı: Binbaşı Cem Ersever’in katili JİTEM. 1984-1992 döneminde Diyarbakır Emniyet İstihbarat Şube Müdürü olan Hanefi Avcı talimatla verdiği ifadede, 1993’te cesedi bulunan Ersever’in, kurucusu olduğu JİTEM tarafından öldürüldüğünü söyledi. Avcı, Cem Ersever’in kullandığı 522 kodlu gizli araç telefonunun, öldürülmesi sonrasında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’a verildiğini ve Yeşil’in o dönemde JİTEM ajanı olduğunu da mahkemeye açıkladı

1984-1992 yıllarında Diyarbakır Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Hanefi Avcı, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele (JİTEM) davasında talimatla verdiği ifadesinde Binbaşı Cem Ersever cinayetinin perde arkasına ışık tuttu. İfadesini 18 haziranda Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde veren Avcı, 5 Kasım 1993’te cesedi Ankara Elmadağ’da bulunan Ersever’in, JİTEM tarafından öldürüldüğünü söyledi.

‘Kaybolursam Hanefi’ye gidin’

Avcı, ilk olarak Ersever’in kaybolduğu gün ile ilgili bildiklerini anlattı. Cem Ersever’in iş ortağı Alparslan Ertuğ’un bu olaydan kendisini haberdar ettiğini belirten Avcı, “Cem’e İstanbul’dan bir minibüs ve şoför vermiş. Cem’in Ankara’da bir evde gizlediği patlayıcıları alacaklarmış. Cem önce malzemeyi almaya gitmiş, ama şoförle randevulaştıkları yere gitmemiş, böyle durumlarda Hanefi’ye güvenebilirsin dediği için bana gelip bilgi verdi” dedi.
“Yaptığım araştırmada öğrendiğim kadarıyla” diyerek ifadesini sürdüren Avcı şunları anlattı: “Mustafa Deniz, Cem’in çılgın bir yapısı olduğunu bildiği ve patlayıcıların da bulunduğu bir kısım malzemeleri Kemal Sadık Uzuner’in evine beraber koyduklarından, Cem bu malzemeleri kullanabilir endişesi ile Ankara’da JİTEM karargâhına giderek bu vakayı, yani malzemelerin nereye konulduğunu anlatıyor. Bundan sonra tahminimce JİTEM, Ali Balkan Mete üzerinden Kemal Sadık (Ali Balkan Mete’nin şoförü ve JİTEM’e çalışan haber elemanı) ile irtibata geçerek önce malzemeleri alıp daha sonra Cem Ersever, Mustafa Deniz (itirafçı) ve Neval’i (Ersever’in sevgilisi) oradan alarak öldürüyor.”

Cem’in telefonu Yeşil’e geçti

Ersever’in gizlilik gereği kullandığı 522 kodlu araç telefonunun öldürüldükten sonra Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’a geçtiğini tesbit ettiğini belirten Avcı, Yeşil’in o dönem JİTEM ajanı olduğunu, bu telefonu daha sonra onun kullandığını da söyledi.

DGM’ye bildirdim, çalışma yapılmadı

522 nolu araç telefonunu Kemal Sadık’ın da kullandığının tesbit edildiğini belirten Avcı, Ersever’in Yeşil ve Kemal Sadık tarafından öldürüldüğüne dair şu bilgileri verdi: “Cem öldürüldükten sonra bu telefon ile yapılan görüşmeler Kemal Sadık’ın yine hem ev hem araba telefonu, ayrıca bu telefonların olay öncesi görüşmeleri de birlikte detaylandırıldığında, söz konusu vakanın çok açık bir şekilde ortaya çıkacağı kanaatindeyim. Ancak ben Ankara DGM Savcılığı’na ve Jandarma’nın kurduğu tahkikat komisyonuna hem Cem’in hem de Kemal Sadık Uzuner’in telefon numaralarını vermiş olmama rağmen bu hususta sonuç alıcı bir çalışma yapılamadı. Halen de söz konusu vaka bir faili meçhul olarak tutulmaktadır.”

Emniyet’i basıp kilit ismi aldılar
Avcı, Ersever’in araç telefonunu Yeşil ile birlikte kullandığı ortaya çıkan JİTEM’ci Kemal Sadık Uzuner’in Emniyet’in elinden baskınla nasıl alındığını şöyle anlatıyor. “Ben de Ankara’da İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan Abdurrahman Toygar’ı aradım. Bu şahıs daha sonra vefat etmiştir. Kemal Sadık Uzuner’in telefon numarasını vererek olayı anlatıp ilgilenmesini istedim. Kemal Sadık’ı telefonla çağırıyorlar ve Cem’i sorduklarında bu şahıs Cem’in yanında iki kişiyle birlikte Lada marka bir arabayla geldiğini; kendisinden malzemeleri alıp saat 11:00 gibi ayrıldığını söylüyor. O sırada bir kısım Jandarma İstihbarat görevlileri Ankara Emniyeti’ne gelerek ‘Bizim istihbarat elemanımızı nasıl alırsınız, deşifre edersiniz’ diyerek baskın bir tutumda bulunuyorlar. Bunun üzerine Emniyet görevlileri Kemal Sadık’ı bırakmak zorunda kalıyor.”

O eve girdi ve bir daha çıkmadı
Hanefi Avcı, kendisini Ersever’in iş ortağı olarak tanıtan Alparslan Ertuğ’un, bir karşılaşmalarında kendisine cinayetle ilgili anlattıklarını ise ifadesinde şöyle özetlemiş: “Alparslan Ertuğ ile karşılaştığımda, bana Cem’in öldürülmesi olayını çözdüğünü ifade ederek olaydan sonra Cem’in bulunduğunda üzerinde ne olduğunu Ankara’ya gelip jandarmadan sorduğunu; üzerinde kadife bir pantolon bulunduğunu öğrendiğini; oysa ki Cem’in Ankara’ya duruşmaya girmek üzere gittiği için yanında duruşmada giymek üzere çantasında takım elbise götürdüğünü; kendisine bu takım elbiseyi Kemal Sadık’ın evinde giyeceğini; oradan avukatına, oradan da mahkemeye gideceğini söylediğini; oysa ki Kemal Sadık’ın evinden çıkmış olsaydı takım elbisesiyle çıkmış olacağını; mahkemenin de saat 13:30 da olduğunu; saat 11:00 civarında Sadık Uzuner’in yanına gelen Cem Ersever’in başka yerde elbise giyme pozisyonunun olmadığını; dolayısıyla Cem’in Kemal’in evine girip bir daha evden çıkmadığını; Mustafa ve kızın da aynı şekilde bu şahsın evinde ya da buradan kaçırılarak öldürüldüğünü bana söyledi.”

Neval Boz’a tuzak kurup öldürdüler
Hanefi Avcı, cesedi Polatlı çıkışında bulunan Mustafa Deniz ile cesedi Kızılcahamam’da bulunan Neval Boz’un nasıl ortadan kaybolduğuyla ilgili de bildiklerini şöyle anlattı: “Mustafa Deniz Emniyet’in bilgisi dahilinde Kemal Sadık’ı telefonla arayarak kendisine ‘gel’ demesi üzerine evine gidiyor; bir daha bu şahıstan haber alınamıyor. Cem’in kaybolduğunu öğrenen İstanbul’daki Neval Boz da Kemal Sadık’ı arayarak görüşmek istiyor. O da Ankara’ya geliyor; bu şahsın evine geliyor. Bir daha Neval’den de haber alınamıyor. 3-5 gün geçtikten sonra Ankara’nın çıkışında üçü de öldürülmüş olarak bırakılıyor.”

Taraf, 20.07.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.