Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Ölüm taburuna suç duyurusu

Ölüm taburuna suç duyurusu

1994’te Şemdinli’nin Ormancık Köyü’nü basan askerlerin 12 korucuyu öldürüp Derecik Taburu’na gömdükleri haberi üzerine kayıp aileleri savcılığa başvurdu. On beş yıl önceki katliamın üzerine giden Taraf taburda toplu mezar olduğunu yazınca, kayıp 12 korucunun aileleri Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu. Şemdinli Savcısı dün taburda inceleme yaptı. Derecik Taburu’ndan harfiyat çıkarıldığı ve kapalı kamyonlarla tabur dışına taşındığı iddiası üzerine Hakkâri Barosu’ndan iki avukat “delil karartılıyor” diye Şemdinli Savcısı’na gidip kazının durdurulmasını talep etti

Şemdinli’deki Derecik İç Güvenlik Tabur Komutanlığı’na gömüldükleri iddia edilen 12 kişinin yakınları, taburda başlatılan kazının durdurulması ve sorumluların yargılanması için Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun ardından Şemdinli Cumhuriyet Savcısı taburda inceleme yaptı.
1994-95 yıllarında Şemdinli’de askerlik yapan bir erin, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği ihbar mektubu ve krokinin Taraf’ta yayımlanmasının ardından, Derecik İç Güvenlik Tabur Komutanlığı’nda hareketli günler yaşanmaya başladı.
İhbar mektubunda, dönemin Tabur Komutanı Kurmay Albay Ali Çamurcu’nun emrindeki askerlerin, 12 köylüyü gözaltına aldıktan sonra taburda kurşuna dizdiği iddia edilmişti. Mektupla birlikte gönderilen kroki ise 12 köylünün gömüldüğü yeri gösteriyordu.

Kayıp yakınları harekete geçti

Bu haberlerin yayımlanmasının ardından bütün gözlerin döndüğü taburda kazı başlatıldığı öne sürüldü. Üstü kapalı kamyonların taburdan harfiyat çıkardığı ve bunları başka yere götürdüğü öne sürüldü. Bunun üzerine Hakkâri Barosu avukatlarından A. Rezzak Ertaş ve Vatan Erler, kazının durdurulması için önceki gün Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu.
Aynı başvuruyu dün de aileler yaptı. Olayda ağabeyi Hayrettin Öztürk’ü kaybeden Emrullah Öztürk ve yakınları Salih Şengül, Naci Şengül ile Sıdık Şengül’ü kaybeden Bekirhan Şengül Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Kazının durdurulmasını isteyen aileler, harfiyat çıkarılan yerin tesbit edilmesini ve iddiaların araştırılmasını istedi. Aileler, ihbar mektubunun ulaştığı ve faili meçhul cinayetleri araştıran Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ile irtibata geçilmesini ve sorumlular hakkında kamu davası açılmasını talep etti.

Deliller mi karartılıyor
Öte yandan İnsan Hakları Derneği Hakkâri Şubesi ve barodan oluşan üç kişilik bir heyet bölgeye giderek incelemelerde bulundu. İHD Şube Başkanı İsmail Akbulut, Derecik’te görgü tanıklarıyla görüştüklerini belirterek izlenimlerini şöyle aktardı: “Yaptığımız görüşmelerde haberlerin yayımlanmasının ardından taburda kazı çalışması yapılmış. Bu çalışmanın delilleri karartmaya yönelik olduğunu düşünüyoruz.”

Taraf, 20.07.09

Adeta soykırım

1994’te Şemdinli’ye bağlı Ormancık Köyü’nü basan askerler korucuları öldürdü, köylülere zulüm yaptı ve bu korkunç katliamın hesabını adalet önünde hâlâ vermedi. Öte yandan Taraf’ın 12 korucunun gömüldüğü yerin krokisini yayımlaması üzerine, Şemdinli İçkale Derecik Taburu’nda ‘hafriyat’ başlatıldığı ihbar edildi

Taraf, 1994’te Şemdinli Derecik İç Güvenlik Taburu’nda öldürüldükten sonra tabura gömüldüğü iddia edilen 12 köylünün isimlerine ulaştı. Yakınları tarafından “Kayıp” denilen 12 köylünün isimleri şöyle: Casım Çelik, Yusuf Çelik, Mihraç Çelik, Hurşit Taşkın, Kemal İzci, Abdülaziz İnan, Salih Şengül, Naci Şengül, Sıdık Şengül, Cabbar Selvi, Reşit Selvi ve Hayrettin Öztürk.
Aynı olayda Kerem İnan ile Avşir Seçkin adlı iki kişinin daha öldürüldüğü belirlendi.

Yolda gözaltına aldılar

Taraf’a konuşan ‘kayıp’ Hayrettin Öztürk’ün kardeşi DTP Şemdinli İlçe Başkanı Emrullah Öztürk, 15 yıl geriye giderek o gün yaşananları anlattı: “23 Temmuz 1994’te Ormancık köyü yakınlarındaki Sılo yaylasında PKK ile askerler arasında çatışma çıktı. Çatışmadan bir gün sonra Şemdinli’de aralarında abimin de bulunduğu 10 kişi iki araçla köye hareket etti.
İki araç Sılo yaylası yakınında askerler tarafından durduruldu. Burada abim Hayrettin Öztürk, Casım Çelik, Hurşit Taşkın, Abdulaziz İnan, Sıdık Şengil ve Mirhaç Çelik gözaltına alındı. Diğer dört kişi ise araçları yakılarak serbest bırakıldı. Serbest bırakılan dört kişi köye ulaştıktan bir müddet sonra askerler, köyü bastı, evleri ateşe verdi.”

Kadın ve erkekleri ayırdılar

Kayıplardan Yusuf Çelik’in eşi Emine Çelik ise o günleri hatırladıkça kahrolduğunu söylüyor: “Köyü birden askerler bastı. Hepimizi evlerimizden çıkardılar. Kadınları ve erkekleri ayırdılar. Bize sürekli bağırıp çağırıp bir şeyler söylüyorlardı. Türkçe bilmediğim için de ne istediklerini anlamıyordum.”
Çelik, daha sonra hakkında fezleke hazırlanan dönemin Derecik İç Güvenlik Taburu Komutanı Kurmay Yarbay Ali Çamurcu’nun adını anımsatıyor:

Ali Yarbay beni dövdü

“Ali Yarbay dedikleri şahıs karnımdaki çocuğa acımayıp beni acımasızca dövdü ve karnımdaki bebeğimi kaybettim. Daha sonra kadınların toplandığı yere kaçıp onların arasına sığındım. O esnada evlerimiz ateşe verildi. Ahırlarımız içerisindeki hayvanlarla birlikte ateşe verildi, atlar kurşuna dizildi. Sonrasında eşimle birlikte köyden altı kişinin daha alındığını duydum. O günden sonra da eşimden haber alamadım. O vahşet gününü ömrüm boyunca unutmayacağım.”

Sırtımda hâlâ izi var
15 yıldır babası Cabbar Selvi ve kardeşi Reşit Selvi’den haber alamayan Ebubekir Selvi de, olay günü köyde olduğunu söylüyor: “Biz erkekleri kadınlardan ayırarak, ayrı bir yere aldılar. Üzerimizdeki elbiselerimizi çıkarmamamızı istediler. Hepimizi darp etmeye başladılar. Hepimizin nüfus cüzdanları toplanarak ateşe atıldı. Aklınıza gelebilecek her türlü işkenceyi köy meydanında uygulamaya başladılar. Silah sesleri hiç durmuyordu. Kızaran namlu uçlarını sırtımızda soğutuyorlardı. Sırtımda halen o günden kalan izler var.”

Avşir Seçkin ateşin içine atıldı
Köylülerden birinin yapılan işkenceleri durdurmak için Yarbay Ali Çamurcu’ya Kur’an-ı Kerim uzatarak durmasını istediğini söyleyen Hurşit Taşkın’ın kardeşi İsmet Taşkın, ama işkencenin devam ettiğini ifade etti: “Köye yapılan top atışlarından sonra aramızdan alınan yedi kişiden Avşir Seçkin, köy yolunda indirilerek saatlerce süren işkencenin ardından ot yığınlarının içerisine atılarak ateşe verildi. Diğer altısı da ilk alınan altı kişiyle birlikte Derecik Taburu’na götürüldü. O günden sonra onlardan bir daha haber alamadık.”

Yedi gün yedi gece yürüdük
Kayıplardan Casım Çelik’in Eşi Meryem Çelik, o günü şöyle anlatıyor: “Ben o zaman Şemdinli merkezdeydim, çocuklarım köydeydi. Eşimin alındığını sonradan duydum. Çocuklarımla birlikte bütün köy sakinleri sınırı geçip Irak’a gitti. Yedi gün yedi gece süren bir yolculuğun ardından Kuzey Irak’ta bulunan Etruş kampına yerleştiler. Ben aradan beş ay sonra gidip çocuklarıma kavuştum. 1997’ye kadar gözaltına alınan eşim ve diğer köylülerin aramıza dönmelerini bekledik. Gelmediler. Biz de onların izine ulaşmak için tekrar Türkiye’ye gelip Şemdinli’ye yerleştik.”

Davayı AİHM’e taşıyan avukat: Kroki doğru, biz de orayı bulmuştuk
Şemdinli’de 12 korucunun öldürülmesi olayını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyan avukat Levent Kanat, Taraf’ta yayımlanan ve köylülerin gömüldüğü yeri gösteren krokinin doğru olduğunu söyledi.
Kanat şöyle dedi: “Ailelerin anlatımlarından da biliyorum, kroki doğru. Ancak, orada bölge ‘Başaktepe mezrası’ olarak isimlendirilmiş. Aslında kastedilen yerin ismi ‘Ormancık mezrası. Bu da olayın tanığın askerin hafızasında küçük bir yanılgı olabilir. Krokiyi doğruyu gösteriyor, biz de ailelerle birlikte taburun yerini tespit ettik.”

Davanın önünü kapattılar

Olayla ilgili olarak ilk soruşturmayı Şemdinli Başsavcılığı’nın başlattığını anlatan avukat Kanat şöyle devam etti: “Başta ölenlerin eşleri ve yakınları ve diğer görgü tanıklarının detaylı ifadeleri alınıyor. Onların ağzından katliam detaylarıyla dosyaya yansıyor. Savcılık, o döneme göre çok da cesur davranıyor ve açıkça suç tanımı da yapıyor: Taammüden öldürme, ziynet eşyalarını çalmak, gebe kadının çocuğunun düşmesine neden olmak.
Bu suç tanımlaması Yarbay Ali Çamur ile Astsubay F. A. ile ilgili yapılıyor. Ardından Şemdinli’de Ağır Ceza Mahkemesi olmadığı için dosya Hakkâri’ye gönderiliyor.”
Hakkâri Adliyesi’nde de detaylı fezleke hazırlandığını belirten Kanat, fakat o dönemde söz konusunu bu iki rutbelinin yargılanmasına izin verilmediğini söyledi.

Devlet ‘onlar kayıp’ dedi

İç hukuk yollarının kapanması üzerine dosyayı AİHM’e taşıdığını belirten Kanat, “AİHM aşamasında devlet, bu suçu üstlenmedi. Davada ‘Bu olayın bizimle ilgisi yok. Devlet görevlileri yapmamıştır muhtemelen örgüt tarafından işlenmiştir ya da bu kişiler örgüte katılmışlardır’ savunması yaptılar. Tanık beyanlarını sunuyoruz, ‘evini bastı öldürdü’ diye hiçbirine cevap vermedi devlet, onlara kayıptır dedi” ifadeleriyle dava sürecini anlattı.
Avukat Kanat, AİHM’in kısa bir süre içerisinde karar vermesini beklediklerini de sözlerine ekledi.

Toplu mezar yerinde kazı başladı
Derecik İçkale Güvenlik Taburu’nda 12 köylünün öldürüldükten sonra gömüldüğü yerde kazı yapıldığı iddia edildi. İsminin açıklanmasını istemeyen Şemdinli’nin Derecik Beldesinde oturan bir vatandaş taburda iki günden beri hafriyat çalışması olduğunu belirterek, “Helikopter pistinin yakınında bulunan top sahası yanında bir kazıcı ile kazı çalışması yapıyor. Dün sabah saat 10.00’da taburdan kapalı iki askeri tamper aracı çıktı. Bugün ise öğle saatlerinde yine söz konusu alanda bir hafriyat çalışması yapıldı” dedi.
Emrullah Öztürk isimli kayıp yakını ise taburda dünden beri hafriyat çalışması yapıldığını belirterek, “Çalışmayı gören bir vatandaş bizi arayarak bilgi verdi. Biz kayıp yakınları olarak delillerin karartılması endişesi taşıyoruz” dedi. 
Şemdinli Barosu avukatları ise Cumhuriyet Başsavcısı’na başvurarak olay yerinde bir çalışmanın olduğu ihbarını yaptı. İnsan Hakları Derneği Hakkâri Şube Başkanı İsmail Akbulut ise kendisine bu konuda şifayen yapılan bir başvuru olduğunu belirterek, “Aileler bizi telefonla arayarak, söz konusu bölgede bir hafriyat çalışması yapıldığını söylediler” dedi.

Taraf, 19.07.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.