Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > İrtica Eylem Planı > Askerî yargı bağımsız değil, çünkü...

Askerî yargı bağımsız değil, çünkü...

ADNAN KESKİN* / Askerî yargının bağımsız olmadığı yaygın olarak kabul edilirken, sivil yargının neredeyse en ciddi farkı hâkim ve savcıların üniforma giymemesi. Çünkü her iki yargı da 12 Eylül darbesi ürünü yasalarla işlev görüyor

Asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmasını sağlayacak Türk Ceza Kanunu’ndaki son değişiklikle tartışmaya açılan askerî ve sivil yargıda, adil yargılanma, tarafsızlık ve bağımsızlık kriterleri açısından ciddi sorunlar bulunuyor  

Görev alanının daraltılmak istenmesi kavgaya neden olan Askerî Yargı’nın, kurumsal olarak bağımsız olmadığının yanıtı, bu kurumlarda görev yapan hâkimler ile savcıların atanma-yer değiştirme-terfi, görev koşulları, askerî mahkemelerin kuruluşu, bu mahkemelerde görev yapanların statüleriyle ilgili mevzuatta gizli. Bu yanıtlar askerî yargının neden bağımsız olmadığını şöyle gösteriyor:  

KIŞLADA VE ÜNİFORMALI: Öncelikle askerî hâkimler de askerî üniforma taşıyor. Ve askerî mahkemeler askerî kışlaların içinde faaliyetini sürdürüyor.

KOMUTANLIĞIN ADIYLA ANILIYOR: Askerî mahkemeler, adlî yargıdan (sivil yargı) farklı olarak, nezdinde kurulduğu komutanlığın ismi ile anılıyor. Dolayısıyla, anıldıkları komutanlıklar ile özdeşleştirilebiliyor, o komutanın hâkimleriymiş gibi algılanmaya yol açabiliyor. Genelkurmay Başkanlığı Askerî Mahkemesi, Güney Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesi, Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi gibi. Askerî mahkemeler; kolordu, ordu, (deniz ve havada eşiti) ve kuvvet komutanlıkları ile Genelkurmay Başkanlığı nezdinde Milli Savunma Bakanlığı’nca kurulabiliyor.

GENELKURMAY İSTERSE: Kuvvet komutanlıklarının yapacakları teklif veya Genelkurmay Başkanlığı’nın, doğrudan doğruya göstereceği lüzum üzerine, diğer kıta komutanlıkları veya askerî kurum amirlikleri nezdinde de MSB tarafından askerî mahkeme kurulup kaldırılabiliyor.

2 HÂKİM 1 SUBAY: Askerî mahkemeler iki askerî hâkim ve hukuk eğitimi olmayan bir subay üyeden kuruluyor. Anayasa Mahkemesi, askerî mahkemelerde subay üye bulundurma hükmünü iptal etti ancak gerekçeli karar hâlâ yayımlanmadığı için uygulama sürüyor. Mahkeme başkanlığını en kıdemli üye yapıyor. 200 ve daha fazla sanık hakkında açılan davalarda askerî mahkeme dört hâkim ve bir subay üyeden kuruluyor.

GENERALLER İÇİN ÖZEL: Ancak Genelkurmay Başkanlığı nezdindeki askerî mahkeme, general ve amiralleri yargıladığı zaman üç askerî hâkim ile iki general veya amiralden kuruluyor.

SUBAY ÜYE KRİTERLERİ: Askerî mahkemelerde bulunacak subay üyelerin, en az yüzbaşı rütbesinde muharip sınıftan bulunmaları, sanığın astı ve yargılama süresince en yakın amirler ve bir suçtan mahkûmiyetinin olmaması şartı var. Subay üyelerin bir de yedekleri bulunuyor. Subay üye askerî mahkemede üyelik yaparken diğer idari görevlerini de sürdürüyor.

KOMUTANI SEÇİYOR: Subay üyeler ile yedekleri, nezdinde askerî mahkeme kurulan komutan veya askerî kurum amiri tarafından her yıl aralık ayında o mahkemenin yetkisine giren birlik ve kurum mensupları arasından bir yıl süre ile değiştirilmemek üzere seçiliyor.

KOMUTAN REFAKATINDA ASKERÎ SAVCI: Nezdinde askerî mahkeme kurulan her kıta komutanı veya askerî kurum amirinin refakatinde bir askerî savcı ile yeteri kadar askerî savcı yardımcısı bulunuyor.

SORUŞTURMAYI KOMUTAN AÇTIRIR: Nezdinde askerî mahkeme kurulan kıta komutanı veya askerî kurum amiri bir suçun işlendiğini öğrendiklerinde, refakatlerindeki askerî savcıya soruşturma açtırabiliyor.

SAVCIM ANLAT HELE: Komutan veya askerî kurum amiri yapılmakta olan soruşturma hakkında askerî savcıdan her zaman bilgi isteyebiliyor.

ADLÎ MÜŞAVİRLER DE VAR: Nezdinde askerî mahkeme kurulan kıta komutanı veya askerî kurum amirlerinin refakatlerindeki adlî müşavirler, bu yetkinin kullanılmasında bu komutan ve askerî kurum amirlerinin yardımcısı sıfatıyla onlar adına ilgili soruşturma ve dava dosyalarını incelemeye yetkili.

AMİRAL-GENERALLER BURAYA: Genelkurmay Başkanlığı Askerî Mahkemesi, general ve amiralleri yargılarken, üç askerî hâkim ile iki general veya amiralden oluşturuluyor.

GENELKURMAY BAŞKANINA DOKUNAMAZ: Askerî mahkemelerin genelkurmay başkanı ile görevdeki kuvvet komutanlarını nasıl yargılayacakları konusu belirsiz. Çünkü Genelkurmay Askerî Mahkemesi general ve amiralleri yargıladığında, askerî hâkim ile iki general veya amiralden kuruluyor. Muharip sınıftan subay üyelerin (iki general veya amiralin) ise “sanığın ast ve yargılama suresince en yakın amiri olmamaları” gerekiyor. Oysa Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının “en yakın amiri olmayan ama üstü olan iki general ya da amiral” bulunmuyor, bu nedenle bu rütbelileri yargılayacak mahkeme kurmak da teknik olarak mümkün görünmüyor. 


LİSTE KOMUTANDAN ATAMA HÜKÜMETTEN: Askerî mahkemelerdeki askerî hâkimlerin atama ve yer değiştirmeleri MSB, başbakan ve cumhurbaşkanının üçlü kararnamesiyle, yani yürütme organınca atanıyor. Ancak bu atama listeleri yine de askerî hiyerarşi içindeki yetkili makamlarca belirleniyor.

SİCİL NOTUNDA KOMUTAN: Askerî hâkimlerin ve subay üyelerin yükselmelerinde, sicil yoluyla mahkemenin kurulu olduğu yerdeki komutanlar etkili oluyor. Askerî hâkimlerin sicil amirleri, komutanları. Askerî hâkimlerin sicillerinin düzenlenmesinde askerî niteliklere verilecek notlar da yer alıyor.

ÖZLÜK İŞLERİ BÖYLE: Askerî hâkimlerin özlük işleri de yine MSB bünyesinde askerî bürokrasi içinde yürütülüyor. Askerî hâkim alım sınavı, yine askerî mahkeme ve komutanlarının talepleri dikkate alınarak MSB tarafından yapılıyor.

KOMUTAN İSTER, DAVA GİDER: Soruşturmanın mahallinde yapılması TSK’nın emniyeti veya askerî disiplinin korunması bakımından mahsurlu olursa komutanın teklifiyle Askerî Yargıtay’ca ya da doğrudan MSB tarafından dava başka bir askerî mahkemeye nakledilebiliyor.

MSB GÖZETMEN: Askerî savcılıklar arasındaki görev uyuşmazlıklarında MSB’ye başvuruluyor. Askerî Mahkemelerin idari işleri ile askerî savcılıkların bütün işlemleri Milli Savunma Bakanı’nın gözetimi altında yürütülüyor. Bakan bu görevini de MSB Askerî Adalet İşleri Başkanlığı aracılığıyla yapıyor.

TEFTİŞ MSB ADINA: Askerî mahkeme kalemleri ile askerî savcılıkları ve kalemlerini, adlî müşavirlik hizmetlerini ve askerî ceza ve tutukevlerini MSB bakanı adına Askerî Adalet Teftiş Kurulu teftiş ediyor.

SORUŞTURMA ASKERÎ MÜFETTİŞTEN: Askerî hâkim ve savcılar hakkında soruşturma, MSB’nin görevlendireceği askerî adalet müfettişi tarafından yapılıyor ve soruşturma sonunda MSB, askerî hâkim ve savcılara disiplin cezası verebiliyor. 

KOMUTAN EMRİYLE ARAMA: Aramaya ve zapta karar verme yetkisi askerî mahkemeye ait olsa da milli güvenlik veya kamu düzeni bakımından gecikmesinde sakınca bulunan hallerde askerî savcılar, komutanların verecekleri emirler üzerine arama yapabiliyor.

KADERLERİ YAŞ’TA, İKİ DUDAK ARASINDA: Askerî hâkimler, Yüksek Askerî Şura (YAŞ) kararıyla emekli edilebiliyor. Ancak anayasal engel nedeniyle bu karara karşı yargı yoluna gidemiyor.

ASKERİN DANIŞTAYINDA EMANETEN HÂKİMLİK: Adlî yargıdaki Danıştay’ın karşılığı Askerî Yüksek İdare Mahkemesi’nde (AYİM) görev yapan hâkim sınıfından olmayan subay üyeler, sadece, kıdemsiz ve kariyer bekleyen kurmay subaylardan atanabilmekte ve 4 yıllık bir geçici süre ile -emaneten- görev yaptıktan sonra, tekrar geldikleri asıl idari kadrolara, yani hâkim iken tasarruflarını yargı denetimine tabi tuttukları idari kadrolara geri dönebiliyor.

DARBE-SIKIYÖNETİM EN VAHİMİ: Askerî mahkemeler, anayasaya göre sıkıyönetim dönemlerinde otomatik olarak ‘Sıkıyönetim Askerî Mahkemesi’ olarak görev yapma yetkisine de sahip bulunuyor. O aşama tam anlamıyla emir-komutan’ın geçerli olduğu dönemler. Sıkıyönetim ilan edenler, darbe yapanları değil yargılamak, bir işaretleriyle onlara dava açabiliyor ve ceza verebiliyor.

SİVİL YARGIDA TALO ÇOK DA FARKLI DEĞİL


Askerî yargının, mahkemelerin kuruluşu ve üyelerin statüsünden başlayarak bağımsız olmadığı yaygın kabul iken, adlî yargının (sivil) da ondan çok geri kalır yanı yok. Çünkü her iki yargı sistemi de ağırlıkla 12 Eylül Anayasası ve buna bağlı yasalarla idare ediliyor. Askerî ve sivil yargı arasındaki en ciddi fark üniforma olmaması ve mahkemelerin kışla yerine adalet saraylarında bulunmasında.

İşte yıllardır anayasada “Görevlerinde bağımsızdırlar. Hiçbir kişi veya organ mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye-telkinde bulunamaz” denilse de, adlî yargı için ‘bağımsız değildir’ denilmesinin haklı gerekçeleri şunlardır:

BU KURUL HERŞEY: Hâkim ve savcıları mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükseltme kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapma yetkisi Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) ait. HSYK, Şemdinli örneğinde olduğu gibi, Adalet Bakanlığı gönülsüz olsa bile suç üstü yakalanan astsubaylarla ilgili iddianame hazırlayan ve dönemin komutanlarını da suçlayan Şemdinli Savcısı’nı meslekten ihraç etmişti.

BAŞKANI ADALET BAKANI: Ve bu kadar etkili kurulun başkanlığını siyasi iktidarın üyesi olan adalet bakanı yapıyor. Adalet bakanlığı müsteşarı da HSYK’nın doğal üyesi. HSYK özerk olmadığı için de ayrı bir binası, ayrı bir sekreteryası ve bütçesi de yok. Bu konularda yetki ve sorumluluk Adalet Bakanlığı’nda.

YARGIYA ADALET YOK: Ayrıca, meslekten atılma dahil, ceza alan hâkim ve savcılar HSYK’nın bu kararlarına karşı yargı yoluna gidemiyor. Meslekten ihraç edilenler avukatlık da yapamıyor.

ÖZLÜK İPOTEK ALTINDA: Hâkim ve savcıların yürütmenin etkisinde kalmadan yansız çalışabilmelerinin şartlarından biri olan özlük işleri de yine yürütmenin müdahalesine son derece açık. Hâkim ve savcıların özlük işlerini HSYK yürütüyor. Ancak hem Bakan ve müsteşarı kurul üyesi olduğu gibi, özlük işlerinin yürütülmesiyle ilgili tüm ön hazırlıklar da yine Bakanlık Personel Genel Müdürlüğü’nce yapılıyor.

CUMHURBAŞKANI SEÇİYOR: HSYK’nın üç asıl üç yedek üyesini Yargıtay tarafından, iki asıl iki yedek üyesini ise Danıştay tarafından gösterilen adaylar arasından cumhurbaşkanı seçiyor. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi üyelerini ve Yargıtay Başsavcısı’nı da yine cumhurbaşkanı seçiyor.

ATAMA-YER DEĞİŞTİRMEDE DE BAKANLIK: Hâkim ve savcıların atama ve yer değiştirme kararnamelerinin taslağı da HSYK tarafından değil bakanlıkça hazırlanıyor. Son kararı ise bakanın-müsteşarın da aralarınd olduğu HSYK veriyor.

MESLEĞE KABULDE DE BAKAN: Aslında bakanlığın etkisi hâkim ve savcı adaylarının mesleğe kabulü aşamasından başlıyor. Yazılı sınavlar son yıllarda merkezi sınav sistemiyle yapılmakla birlikte, sözlü sınav-mülakat bakanlık bürokratlarınca yapılıyor.

ÖZERK OLMAYAN AKADEMİ: Hâkim, savcı adaylarının eğitildiği Adalet Akademisi de gerçekte özerk değil. Aynı şey, suçların soruşturulması ve yargılamada kilit önem taşıyan Adlî Tıp Kurumu için de söylenebilir.

TEFTİŞ SOPASI: Hâkim ve savcılarla ilgili soruşturma yetkisi Adalet Bakanlığı’na ait. Bakan bu yetkisini, Bakanlık Teftiş Kurulu aracılığıyla kullanıyor. Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün de rolü bulunan bu süreçte hâkim-savcıları bakana bağlı adalet müfettişleri denetliyor. Müfettiş raporları ne yönde olursa olsun, hâkim ve savcılar hakkında soruşturma açılması bakanın iznine tabi. Bakan istemediğinde bu soruşturma yapılamazken, soruşturma sonunda ceza istemi varsa, hâkim, savcıyla ilgili kararı HSYK veriyor. Dolayısıyla terfide etkili olacak sicil notları bu sisteme bağlı yürüyor.

ZIRHI AŞAMIYOR-DOKUNAMIYORLAR: Adlî yargı hâkimleri ve savcıları da tıpkı askerî yargıda olduğu gibi her suçu zamanında ve doğrudan soruşturup yargılayamıyor. Çünkü özellikle görevle ilgili suçlarda sıradan vatandaşlar dışında hemen her kesimin, özellikle de bürokrasinin etrafında adeta dokunulmazlık zırhı var. Milletvekili, bakan dokunulmazlıkları dışında, soruşturma ve yargılama da üst makamların iznine bağlı olduğu için yargı çoğu önemli suçlarda devre dışı kalabiliyor.

SAVUNMAYA DA VESAYET: Adalet Bakanlığı’nın baroların işleyişleriyle ilgili rolü, vesayet uygulaması büyük ölçüde sürüyor. Savcılar halen hâkimlerle aynı yer ve hizada görev yaparken, savunmaya ayrı muamele sürdürülüyor.

ADLÎ KOLLUK YOK GİBİ: Soruşturmalarda savcılıklar adına görev yapacak adlî kolluk tam teşkilatlandırılamadı, onun yerine genel kolluk daha etkili.

KONUŞMA-ÖRGÜTLENME SORUNLU: Hâkim ve savcıların örgütlenmesi ve kendi sorunlarıyla ilgili söz söyleyebilmelerini sağlamaya yönelik anayasal ve yasal düzenleme henüz daha yapılmadığı gibi, bu konuda ilk örnek olan YARSAV, kapatılma davasıyla karşı karşıya. İzin verilmesi düşünülen örgütlenme modeli ise kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olarak sunuldu.

Taraf, 09.07.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.