Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Balyoz Harekat Planı > The Guardian: "Türk ordusu dibe vurdu"

The Guardian: "Türk ordusu dibe vurdu"

İngiliz The Guardian gazetesi, Balyoz davasında "Erdoğan'a karşı darbe yaptıkları gerekçesiyle" yüzlerce subayın hapse atılmasının, Türkiye'ye otoriter rejimin geri geldiği yolunda endişelere neden olduğunu yazdı. Haberde, "Türk ordusu dibe vurdu" denildi.

Gazetenin Simon Tisdal imzalı yorumunda, yüzlerce subayın Başbakan Erdoğan'a karşı darbe girişiminde bulunma girişiminde bulunmak suçundan hapse atılması, "onlarca yıldır demokratik değerleri dikkate almaksızın ülke üzerinde gölge kontrol uygulayan Türk ordusunun dibe vurması" diye tanımlandı.

Yazıda, ancak Balyoz davası sonucunun yeni bir endişeye neden olduğu, "2002 yılından beri iktidarda olan ve şimdi de gözünü yetkili başkanlık sistemine diken Erdoğan, otoriter ve bir zamanlar generallerin olduğu gibi buyurgan bir lider oluyor" ifadesine yer veriliyor.

"Balyoz davası ve benzeri olan ve yine yüzlerce zanlının bulunduğu diğer iki dava (Ergenekon ve KCK) geç kalmış, hatta temizlik yaptığı için övgüye değer girişimler  olarak da görülebilir" denilen yazıda, "Türkiye 1960 ve 1980 yılları arasında doğrudan darbelere maruz kaldı ve Adalet ve kalkınma Partisi'nin (AKP) selefi olan ılımlı İslamcı hükümet 1997 yılında iktidardan çekilmeye zorlandı. AKP ile Kemal Atatürk'ün laiklik mirasının gururlu muhafızları olan askerler arasındaki gerginlik zaman zaman vahim boyutlara ulaştı. Generallerin Erdoğan'dan kurtulmak isteyebileceklerini anlamak zor değil" deniliyor.

"Birand endişeli"

Gazeteci Mehmet Ali Birand'ın kararlarla ilgili endişe duyduğunun da ifade edildiği yazı şöyle devam etmiş:

"Alternatif olarak farklı bir açıdan bakıldığında Balyoz, Sovyetler Birliği ve soğuk savaş sırasında doğu Avrupa'daki uydu ülkelerde görülen göstermelik davalar gibi saldırganca adaletsiz bir dava olarak da görülebilir."

The Guardian yazarı Simon Tisdal, belki de Balyoz davasını anlamanın en doğru yolunun bu davayı ne adalet, ne de bir demokrasi ayıbı olarak görmeyip, özünde siyasi bir dava olarak kabul edilmesi olduğunu ileri sürüyor.

Yazıda, bu anlamda davanın Eredoğan'ın Türkiye'yi modern bir ulus devlete dönüştürmek ama aynı zamanda dini kimliğini de tanımak için gösterdiği güçlü ve bazen de sancılı olan girişiminin doğal bir yan ürünü olarak da görülebileceğini kaydediliyor.

Yazı şöyle devam etmiş:

"Erdoğan iktidardaki on yıl boyunca gittikçe kendinden emin ve hatta bazılarına göre kibirli biri olmuş ve bundan sonra neler olacağına dair birçok spekülasyon var. AKP tarafında geçirilen yeni yasaya göre Türkler 2014 yılında ilk kez doğrudan seçilen bir cumhurbaşkanına çok yakınlar. Şu andaki cumhurbaşkanı Abdullah Gül uzun zamandan beri Erdoğan'ın iş arkadaşı ve koltığunu da ona borçlu. 2012 yasasıyla Gül'ün tekrar aday olması engellendi ama başbakan istifa etmeden aday olabilecek. Birçok Türk, Erdoğan'ın Putin tarzında koltukları değiş tokuş yapacağından şüphe ediyor. Erdoğan geçen hafta yayımlanan bir röportajında da aday olmaya istekli olduğunu açık bir şekilde gösterdi."

cnnturk.com, 26.09.2012

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.