Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Yalçın Küçük'ün PKK içindeki hiyerarşisi üst seviyelerdeydi

Yalçın Küçük'ün PKK içindeki hiyerarşisi üst seviyelerdeydi
Kürt yazar Ümit Fırat, Ergenekon ana davasında tanık sıfatıyla ifade verdi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, tutuklu sanıklardan Yalçın Küçük'ün PKK ile ilişkilerini sorması üzerine Fırat, "Küçük, Abdullah Öcalan'ın karşısında ayak ayak üstüne atabilecek ve onunla istediği gibi konuşabilecek kadar örgüt içinde üst seviyelerdeydi." diye konuştu.

Ergenekon ana davasında tanık olarak ifade veren yazar Ümit Fırat, tutuklu sanıklardan Yalçın Küçük'ün terör örgütü PKK hiyerarşisinde üst seviyelerde olduğunu söyledi. "Öcalan'la yan yana oturup ayak ayak üstüne atmak herkesin harcı değil." diyen Fırat, Küçük'ün Öcalan'la istediği gibi konuşacak kadar örgütte etkili olduğunu ileri sürdü.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının 216. duruşması dün Silivri Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda yapıldı. Duruşmada CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay, Hurşit Tolon, Doğu Perinçek, İbrahim Şahin ve Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 36 tutuklu sanık hazır bulundu. Mahkemeye ifade veren yazar Ümit Fırat, 2008 yılında bir gazeteye verdiği röportaj sebebiyle ifadeye çağrıldığını belirtti. Söz konusu röportajda analiz yaptığını dile getiren Fırat, "Bu röportajda PKK ile Ergenekon'un birlikte hareketten ziyade eylemleri ile birbirlerini teşvik ettiklerine inandığımı söyledim. Tıpkı 1993 yılında Bingöl'de 33 askerin öldürülmesi olayı gibi. O dönem Abdullah Öcalan Bekaa'da barış ilan etmişti. MGK toplanacak ve genel af ile ilgili birtakım görüşmeler olacaktı. O gün Malatya'dan Bingöl'e 2 otobüs ile 54 asker gönderiliyor. Ağır gidiyor otobüsler, eskortsuz ve korumasız. Askerler de sivil elbiseleri ve asker kimlikleri ile gidiyor. Bu önemli bir kırılma noktası." ifadesini kullandı.

Ergenekon davası sanıklarından Doğu Perinçek'i yıllardır tanıdığını söyleyen Fırat, "Doğu Perinçek ve arkadaşları, 1987-1988 yıllarında 2000'e Doğru dergisini çıkardılar. Bu dönem Abdullah Öcalan ile aralarında bir yakınlaşma vardı. 1989 yılında da Perinçek, Abdullah Öcalan ile görüştü. Görüşme dönüşünde bu görüşmeyi 2000'e Doğru dergisinde yayımladı. 1991 yılında yapılan seçimlerle Abdullah Öcalan'ın Halkın Emek Partisi'ni (HEP) desteklemesi nedeniyle aralarındaki yakınlaşma, zayıflamaya başladı." şeklinde konuştu.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in isteğiyle sanıklardan Yalçın Küçük'ün PKK'ya yakınlığı ile bilinen MED TV ve Roj TV'de yayınlanan görüntüleri duruşma salonunda izlendi. Daha sonra Pekgüzel tanık Fırat'a, Ergenekon davası sanıklarından Yalçın Küçük ile Abdullah Öcalan arasındaki ilişkiyi sordu. Küçük'ün Öcalan'ın militanlarına birçok kere seminer verdiğini dile getiren Fırat, "İdeolojik ve siyasi olarak Öcalan'ı çok etkilemiş bir isimdir. Küçük, PKK içinde hiyerarşik olarak üst derecedeydi. Kimse ona karşı çıkmaz ve bir dediğini iki yapamazdı. Orada güçlü otoriter bir ağırlığa sahip olduğunu o çevreye yakın arkadaşlardan duydum." şeklinde konuştu. Yakın çevresi dâhil etrafındaki insanların Öcalan'la senli benli konuşmayacağını söyleyen Fırat, "Küçük bu konuda da çok rahattı. Telefon açar istediği gibi konuşurdu. Öcalan'la yan yana oturup ayak ayak üstüne atmak herkesin harcı değildir." açıklamasını yaptı. Savcı Pekgüzel'in, 'Yalçın Küçük'ün tabanı var mıydı?' şeklindeki sorusunu ise Fırat, "Küçük sırtını PKK'ya yaslamıştı. Türkiye'ye döndükten sonra da herhangi bir ilişkisi olmadı. Ancak kontakları vardı ki 1996'da Şam'da Öcalan'a yapılacak suikastı haber etti. Öcalan bunu daha sona savcılıktaki ifadesinde de dile getirdi." diye cevapladı.

Tansu Çiller'in öldürülmesini Öcalan istemedi

Öcalan'ın, avukatları aracılığıyla verdiği bir mesajı da anlatan Ümit Fırat, "Bir yetkili, Tansu Çiller'in 1995 yılında öldürüleceğini söylemiş. Bunu da PKK'nın üstlenmesini istemiş. Öcalan ise bunu kabul etmemiş. Bunların, Türkiye'nin aydınlanmasını ve ileri gitmesini istemeyen odakların işi olduğunu düşünüyorum. Bu ilişkiler devlet içinde bir yapılanmayı gösteriyor." yorumunda bulundu.

Zaman, 08.08.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.