Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Balyoz Harekat Planı > Balyoz’da amacın dışına çıkıldı

Balyoz’da amacın dışına çıkıldı

Ergenekon’da tanıklık yapan dönemin Genelkurmay Başkanı Özkök: En tehlikeli senaryo amacını aşmış, siyasilerin isimleri kullanılmıştı

 

Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in günlüklerinde geçen 3 Aralık 2003 tarihli toplantıdaki “muhtıra” sözünü, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın dile getirdiğini söyledi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce dün Silivri’de görülen Ergenekon davasında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli orgeneraller Hasan Iğsız, Hurşit Tolon ve CHP Milletvekili Mustafa Balbay ile gazeteci Tuncay Özkan’ın da aralarında olduğu 65 tutuklu sanık hazır bulundu.

Duruşmada, önceki gün tanık olarak dinlenmeye başlayan emekli Orgeneral Hilmi Özkök’e avukatlar ve hâkimler tarafından sorular yöneltildi. Tutuklu sanık Albay Dursun Çiçek’in avukatı İrem Çiçek “Dünkü (önceki gün) ifadenizde muhtıra sözü geçti. Birçok kişiyi zan altında bıraktı. Bu söz nerede ve kim tarafından söylendi” diye sordu. Özkök “Ordu komutanlarıyla yapılan toplantıda ‘muhtıra’ sözünü Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman söyledi” diye cevap verdi. Avukat Burak Çandar’ın “4-6 Mart 2003 tarihlerinde darbe planlama semineri yapıldığı ve darbenin Aytaç Yalman tarafından önlendiği iddiaları var. Bu konuda bilgi ve tanıklığınız var mı” şeklindeki sorusuna ise Özkök, şu yanıtı verdi:

 

“Senaryo amacını biraz aşmış”

“Silahlı kuvvetlerde çeşitli durumlara göre hazırlanan Milli Stratejik Planlar yapılır. Bu planlar harp oyunlarıyla geliştirilir. Seminerlerin, harp oyunlarının ve tatbikatların amacı, bu planları geliştirmektir. ‘Tat-pro’ diye kısaltılan tatbikat programı ile, o sene hangi ordunun hangi planının oynayacağı belirtilir. Genelkurmay Başkanlığı’nda her iki yılda bir tatbikat programı yayınlanır.

1. Ordu Komutanlığı, 2. Ordu Komutanlığı, 3. Ordu Komutanlığı gerekirse Ege Ordu Komutanlığı hangi planın oynanacağını ve ne şekilde oynanacağını belirtir. Yeni Genelkurmay Başkanı olmuştum. Benden önce rutin olarak hazırlanmıştır. O sıralar çok yoğun olduğum için katılamadım o seminere. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yapılmasını emrettim. Seminerde bazı konular en tehlikeli senaryo amacını aşmış bir şekilde uygulanmış. Gerçek siyasi kişilerin isimlerinin kullanıldığını duydum. Bunun üzerine Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’a bu konuyu inceletmesini söyledim.”

 

“Hepimiz tedirgindik”

Üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu’nun “Fikret Bila, Murat Yetkin, Fatih Çekirge gibi gazetecilere röportaj verdiniz. Onlar da bu konuda yazılar yazdılar. Bunlarda ‘kabul etmiyorum’ dediğiniz şey var mı” şeklindeki sorusunu da Özkök, “Fatih Çekirge ile oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin bir konuda itirazımı kendisine söyledim, o da tavzih etti” diye cevap verdi.

Özkök, “Genç subaylar tedirgin manşetiyle ilgili iki beyanınız var. ‘Demokrat olmam suç mu’ ve ‘lanetliyorum’ demişsiniz. Neden bunları söylediniz” sorusuna da, “Demokrat olmam, hükümete bağlılık olarak yorumlandı. Tabii ki Genelkurmay hükümete bağlıdır. Ama aleyhimde çok haber çıktı. Gidip Başbakan’a ‘Genç subaylar rahatsız’ dediğimi yazdılar. Ben kesinlikle ona darbeden bahsetmedim. Ben Başbakan’a ‘Genç subaylar rahatsız’ demedim. ‘TSK olarak hepimiz tedirginiz’ dedim” şeklinde yanıt verdi. Hilmi Özkök, “Genç subaylar rahatsız” manşetinin kendisinde neden bu kadar infial uyandırdığı yönündeki sorusu üzerine ise “Bunun iki sebebi var; birincisi, Silahlı Kuvvetler üzerinde infial yaratırdı bu ifade. İkincisi ise, bu ifade 27 Mayıs’ta slogan olarak kullanılmıştı” dedi.

 

“Balbay’a sitem ettim”

Eski Genelkurmay Başkanı Özkök, “Mustafa Balbay tarafından bir subaya dayanılarak yazılan, 18 yıl yurt dışında olduğunuz için Türkiye’nin gerçeklerini bilmediğiniz iddiası var. Bunu yalanlayarak, ‘basit bir wikipedia aramasıyla bunun böyle olmadığının anlaşılabileceğini’ söylemiştiniz. Bu konuya ilişkin olarak Balbay düzeltme yaptı mı?” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Düzelt dediğimi hatırlamıyorum ama emekli olduktan sonra kendisine ‘basit bir biyografi sitesi araştırmasıyla doğrusunu yazabilirdin’ diye sitem ettim.” Hâkim Haşıloğlu’nun “Özden Örnek’in günlüklerinde yer alan toplantıda kişilere isnat edilen sözler var. Doğru mu bunlar” sorusuna ise Hilmi Özkök, “Bu konuşmaların yapıldığını anımsıyorum. Moto mot değilse de, buna benzer konuşmalar yapıldı” cevabını verdi.

 

“Yıpratılmak istendim”

“Aleyhinizde yıpratma çalışması yapıldığını söylüyorsunuz. Hangi gazeteler bunlar” sorusu üzerine Özkök, “Birçok gazete ve site var. Ama Cumhuriyet gazetesi, basın özgürlüğü çerçevesinde, kendi okuyucu kitlesine yönelik değerlendirmeler yaptı benim hakkımda. Yanlış bilgilere istinaden yapılan yanlı yorumlarla yıpratılmak istendim” dedi. Özkök, hakkındaki karalama kampanyaların zamanlamasıyla ilgili olarak da şunları söyledi: “Ben Kara Kuvvetleri Komutanlığı rütbesine gelene kadar hiçbir komutanımla sorunum olmadan çok güzide görevlerde bulundum. Ama Genelkurmay Başkanlığı’na geçerken sıkıntı oldu. Kıvrıkoğlu, ‘İrticayla etkin mücadele edemeyeceğim için beni atamak istemediğini’ söyledi. ‘Sizin değerlendirmenizdir’ dedim.”

 

“Bilgisayara girmeseniz iyi olur”

Hâkim Haşıloğlu’nun sorusu üzerine “Ayışığı ve Yakamoz” belgeleri geldiğinde o dönemde Genelkurmay Adli Müşaviri olan Sadi Çaycı’ya bilgisayarları inceletmeyi düşündüğünü söylediğini anlatan Özkök, “Bilgisayarlara girebilir miyiz dedim. Girmeseniz iyi olur dedi” diye konuştu. Özkök, “Tuncay Özkan ve Kemal Yavuz döneminde televizyon programında sizinle ve komutanlığınızla ilgili yıpratıcı yayınlar yapıldı mı” sorusuna da “Evet aleyhime ve haksız yayınlar oldu. Bana haksız ithamlarda bulunmuştur. Hatta televizyonda bana salak demiştir (Tuncay Özkan). ‘Ağzından kaçmıştır’ diye nitelendirdim” diye yanıt verdi. Bunun üzerine Tuncay Özkan söz alarak bir Genelkurmay Başkanı’na böyle bir söz söylemeyeceğini belirterek, bu konuda yargılandığını ve beraat ettiğini anlattı. Özkan, programa ilişkin kaseti deşifre eden subayların yanlış yazdığını kaydetti. “Ayışığı ve Yakamoz’’ belgeleri geldiğinde o dönemde Genelkurmay Adli Müşaviri olan Sadi Çaycı’ya bilgisayarları inceletmeyi düşündüğünü söylediğini ifade eden Özkök, şöyle konuştu: “Bilgisayarlara girebilir miyiz’ dedim. ‘Girmeseniz iyi olur’ dedi.”

 

“Başbuğ düzgün insandır”

Hilmi Özkök, duruşmada İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in “İlker Başbuğ’un yasal anlamda hükümete karşı bir tutumunu göründünüz mü?” sorusuna “Hayır” diye yanıt verdi. Sezer’in “İki yıl 2’inci başkanlığınızı yapan İlker Başbuğ görevini ne şekilde yapmıştır” diye sorması üzerine ise Özkök, “Beni yönlendirmeyen, doğru kararlar vermem için bana bilgiler toplayan, çok düzgün bir insandır. Başkan olarak kendisinden çok istifade ettim” ifadesini kullandı. Avukat İlkay Sezer ayrıca, “Zaman zaman astlarınızla fikir ayrılığı yaşadığınızı söylediniz. İlker Başbuğ ile anayasa ve yasayla belirtilen demokratik görüş konusunda ve hükümete bakışınızla ilgili fikir ayrılıklarınız oldu mu” diye sordu. Bu konularda fikir ayrılıkları olmadığını belirten Özkök, zaman zaman başka konularda ayrılıklar yaşadıklarını ve bu ayrılıkları da Başbuğ’a söylediğini anlattı.

 

Duruşmada ıslak imza tartışması

Hilmi Özkök, duruşmada davanın sanıklarından Albay Dursun Çiçek’i şahsen tanımadığını söyledi. Çiçek’in avukatı İrem Çiçek’in İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nından daha önce bilgisi olup olmadığını sorduğu Özkök, söz konusu belgeyi, basına yansıdıktan sonra öğrendiğini kaydetti. Çiçek’in plan belgelerinde olması gereken unsurları sayarak, bu unsurların dava konusu belgede bulunup bulunmadığını sorması üzerine Özkök, “Bu belgelerde, avukatın söylediği unsurlar genellikle vardır. Bu belgede bu unsurlar görünmüyor’’ dedi. Mahkeme Başkanı, İrem Çiçek’in sorularının bazılarını “yorum sorusu” olduğu gerekçesiyle engelledi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı ile Dursun Çiçek arasında sözlü tartışma çıktı. Mahkeme Başkanı mikrofonunu kapattırdığı Çiçek’i salon dışana çıkarttı. Bunun üzerine Dursun Çiçek ise kendisinin zaten salondan çıktığını belirterek, yüksek sesle “Kağıt parçası yüzünden 3,5 yıldır tutukluyum burada” diye bağırdı.

Taraf, 04.08.2012

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.