Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > İddianame yetişirse 9 Şubat'ta hâkim karşısına çıkacak

İddianame yetişirse 9 Şubat'ta hâkim karşısına çıkacak
İlker Başbuğ, İnternet Andıcı sanıklarının bulunduğu Silivri'deki 5 No'lu cezaevine yerleştirildi. Burada aynı davanın sanıklarından emekli Tuğamiral Alaettin Sevim, emekli Albay Dursun Çiçek, Albay Fuat Selvi de yer alıyor. Davanın bir sonraki duruşması 9 Şubat'ta görülecek. İddianame yetişirse Başbuğ'un da duruşmaya katılması bekleniyor.

Darbe sorusuna ilginç cevap:
İsteseydim 700 bin kişilik güçle başka yolları vardı

İlker Başbuğ, mahkemede, hakkındaki iddiaları reddetti. Alınan bilgilere göre, darbeyle ilgili bir soru üzerine, "1-2 internet sitesi haberiyle hükümeti yıkmakla itham ediliyorsam, bu çok acıdır. Böyle kötü bir amacım olsa, 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak bunu yapmanın başka yolları olabilirdi." dedi. Hâkim, sorgu sırasında Başbuğ için suç duyurusunda bulunan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tutanağını okudu. Tutanakta, aralarında Hıfzı Çubuklu ve Hasan Iğsız'ın da bulunduğu isimlerin Başbuğ'u suçlayan sözleri vardı. Bunları kabul etmeyen Başbuğ, andıçtan haberinin olmadığını savundu.

Ergenekon bağlantılı İnternet Andıcı soruşturması kapsamında 'darbeye teşebbüs, terör örgütü kurmak ve yönetmek' iddiasıyla tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un, mahkeme sorgusunda suçlamaları reddettiği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, emekli Orgeneral Başbuğ, sevk edildiği İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde verdiği ifadede, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 26. Genelkurmay başkanı olarak 'silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle' suçlanmasının trajikomik olduğunu söyledi. Başbuğ'un, "Bu suçu reddediyorum. Bu suçla itham edilen kişi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 26. Genelkurmay başkanıdır. Bunu tarihe not olarak düşmekte yarar görüyorum. Ben, Genelkurmay başkanı olarak TSK'nın komutanıyım, ki bu TSK, dünyanın en güçlü ordularından biridir. Böyle bir orduya komutanlık eden bir kişinin, 'silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle' suçlanması, gerçekten trajikomik diyebiliriz." dedi.

'Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme' suçlamasının çok üzücü ve anlaşılması zor olduğunu belirten Başbuğ'un, böyle bir suçlamanın, Silahlı Kuvvetler'e, ülkeye, devlete şerefiyle ve onuruyla görev vermiş biri için çok ağır bir iddia olduğunu anlattı. Başbuğ, "Benim görevim esnasında böyle bir şey varsa gereken yapılmalıydı." ifadelerini kullandı.

'İnternet Andıcı' başlığı altında, internet sitelerinde çıkan yazılar ve 1-2 haber ile Genelkurmay'ın itham edildiğini savundu. Başbuğ, "1-2 basın açıklaması ve 1-2 internet sitesi haberiyle hükümeti yıkmakla itham ediliyorsam, bu çok acıdır. Benim böyle kötü bir amacım olsa, 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak bunu yapmanın başka yolları olabilirdi. Görev hayatım boyunca her zaman kanunların ve Anayasa'nın çizgisinde oldum. Ancak bugün iddia edilen suçlar ve bu suçlamaya giden değerlendirmeler, dosyadan vakıf olduğumuz üzere benim dönemimle ilgili internet siteleriyle bir ilgim olmadığı da savunmalarımda mevcuttur." şeklinde konuştu.

HÂKİMDEN BAŞBUĞ'A TUTANAKLI CEVAP

İlker Başbuğ, andıcın kendisine sunulduğu iddiasını ise yalanladı. Şunları söyledi: "30 Ağustos 2008'de Genelkurmay Başkanlığı görevime başladım. 4 Şubat 2009'da bu internet siteleriyle ilgili olarak bir haber yayınlandı. Konunun derhal incelenmesini istedik. İlk inceleme sonucunda, şekil ve teknik açısından bu sitelerin kanuna uygun olmadığı bilgisi bana verildiğinde bu siteleri kapattırdım. Aslında bana teşekkür edilmesi gerekir ki, ben bu siteleri kapattıran kişiyim. Bu andıç bana arz edilmedi. Arz edilmiş olsa muhakkak üzerinde imzam ya da parafem olurdu. (Bu andıcın üzerinde komutanın imzası ya da parafını gördüm) diyen bir kişi dahi yoktur. Şubat 2009'da kapattığımız sitelerin içerikleri nedir, burada ne yapılmıştır, konusunun cevabını veya bu konu ile ilgili bilgileri de ancak İnternet Andıcı ile ilgili iddianame çıktığı zaman kısmen öğrendim."

Başbuğ'un andıçta parafının olmadığını söylemesi üzerine Hâkim Vedat Dalda, mahkeme tutanaklarını okudu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada sanıkların itiraflarının okunması üzerine Başbuğ, "Bu bana okumuş olduğunuz İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tutanaklarındaki 'komutanın imzasını gördüm, komutan imzaladı' yönündeki beyanlar sadece değerlendirmedir. Hatta aynı kişilerin daha sonraki beyanlarında bu kez de 'imzayı görmedim' şeklinde beyanları vardır. Andıç, bir karargâhtaki faaliyetleri başlatan bir eylemdir. Bu andıç ile 4 sitenin kurulması işlemi başlamıştır, ancak bu sitelerin aktif hale gelmesi için andıç yeterli olmaz. Bunun olması için uygulama emri yayınlanması gerekir, ancak bu konuda öyle bir şey de söz konusu olmamıştır. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Serbest bırakılmamı talep ediyorum." ifadelerini kullandı.

Sitelerdeki haberler kapatma davasına malzeme olmuştu

Kara propaganda siteleri, hükümeti ve milleti hedef almıştı. Sitelerdeki haberler siyasete göre şekillenmiş, psikolojik harekât, 'irtica' ve 'terör' üzerinden yürütülmüştü. Sitelerin yayınları AK Parti'yi kapatma iddianamesine delil olmuştu. Danıştay saldırısı, Zirve cinayeti ve şehit cenazeleriyle ilgili yayınların provokasyon oluşturacak şekilde yapıldığı iddianameye de yansımıştı.

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasına neden olan kara propaganda sitelerinde hükümet hedef alınmıştı. Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı Destek Şubesi tarafından kamuoyunu yönlendirmek maksadıyla kurulduğu, bizzat sanıklar tarafından itiraf edilen sitelerde yayınlanan haberlerin konusu ise siyasete göre şekilleniyordu.

Toplumu her iki konuda 'hassas' hale getirmesi amacıyla yürütülen psikolojik harekâtın parçası olan sitelerde Danıştay saldırısı, Malatya Zirve Kitabevi'ndeki kanlı eylem, şehit cenazeleri, eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'e yönelik saldırı, Genelkurmay Başkanlığı'nca düzenlenen 'Teröre Karşı Refleks' mitingleri, başörtüsü, Abant Platformu ve Türkçe olimpiyatlarıyla ilgili haberler provokasyon oluşturacak şekilde yayınlanmıştı. Dönemin Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi dâhilinde kurulan sitelerden 'terörvegüvenlik.net' 2006 yılında dönemin YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'e yapılan saldırıyla, Alparslan Arslan'ın gerçekleştirdiği Danıştay saldırısının benzer olduğu yönünde haberler yaptı. Haberde Danıştay saldırısının dinî sebeplerle gerçekleştirildiği iddia ediliyordu. Haberde, Teziç'e yapılan saldırı da aynı düzleme oturtulmuştu. Yine aynı sitede Malatya'daki Zirve Yayınevi'ndeki katliama dair haberler de yayınlandı. Bu haberlerde de dinî hassasiyet ön plana çıkartıldı. Saldırganların, katliamdan önce grubun lideri Emre Günaydın'ın isteği üzerine namaz kıldıkları şeklinde haberler yayınlandı.

2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde siteler aktif olarak çalıştı. 'irtica.org' ve 'irtica.net' sitelerinde cumhurbaşkanının AK Parti içerisinden birisi olmaması gerektiği yönündeki yazılar ve haberler sıklıkla yayınlandı. Sitede 'AKP'ye kaos uyarısı' başlıklı haber yer almıştı. Yazıda, AK Partili birinin cumhurbaşkanı olmasının Türkiye'yi kaosa sürükleyeceği anlatılıyordu. Aynı sitede özellikle Fethullah Gülen'le ilgili çıkan haberler dikkat çekiciydi. Özellikle Gülen'in teşvikiyle gerçekleştirilen Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, Abant Platformu gibi etkinlikler, dünyanın dört bir yanında açılan okullar, hiçbir dayanağı olmayan ifadelerle eleştiriliyordu.

Zaman, 07.01.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.