Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Andıçta deliller sağlam olunca suçu birbirlerine attılar

Andıçta deliller sağlam olunca suçu birbirlerine attılar
Kara propaganda yapmak için Genelkurmay bünyesinde kurulduğu ileri sürülen internet andıcı davasında şu ana kadar yapılan savunmalarda hiçbir sanık site ve andıçları inkâr edemedi. General düzeyindeki sanıkların tamamı söz konusu sitelerin emirle ve yasalara uygun olarak kurulduğunu savundu. Bazı isimler dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u, bir kısım sanıklar ise altındaki subayları suçladı.

Ergenekon sürecinde sanıkların itirafları sebebiyle büyük önem taşıyan 'İnternet Andıcı' davasının ilk dört duruşması tamamlandı. Sanıklar, haklarındaki iddialara cevap verirken, dikkat çekici bir gelişme yaşandı. Hiçbir sanık, kara propaganda amacıyla Genelkurmay bünyesinde kurulduğu ileri sürülen site ve andıçları inkâr edemedi. Sitelerin emirle kurulduğunu söylediler. Bazıları dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u, bazıları da altındaki subayları suçladı. Darbeye teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanan generallerin kendilerini diğer sanıklardan ayrı tutma çabası da gözden kaçmadı.

Bir yandan andıcın çalışmasını albay rütbesindeki subaylara yıkmaya çalışırken, diğer yandan Genelkurmay Başkanlığı'nı işin içine dahil edip İlker Başbuğ'u mahkemeye getirme stratejisini uyguladıkları açıkça görülüyor. Örneğin, Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, andıcın yasal ve emir-komuta zinciri içinde hazırlanan bir belge olduğunu vurgularken, kendisini 'emir-komuta' zincirinin dışında tuttu. Genelkurmay Harekat Başkanlığı'nda hazırlanan belgenin, hukuki danışman olduğu için 'koordine' maksatlı kendisine gönderildiği savunmasını yaptı. İcra makamı olmadığını beyan eden Çubuklu, "Andıcı hazırlayan Harekat Başkanlığı'dır. Koordine, ilgili birimlerin kendi görev alanlarıyla ilgili gelen evrakı paraflamasıdır. Koordine makamı olarak görev yapıyorum. Başka birimler tarafından hazırlanan belgede tasarrufum olamaz. Yayınlardan bilgim yok." ifadelerini kullandı.

Emekli Tuğamiral Alaettin Sevim de, andıçta ve ıslak imzalı 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgelerinde kendisinden önceki 12 sanığın adı ve parafı bulunduğuna dikkat çekerken, andıçta kendisinin bu şekilde hiçbir imza ya da parafı bulunmadığını vurguladı. Öte yandan sanıklar bu şekilde kendilerini temize çıkarmaya uğraşırken, generallerin avukatlarının, suçu albaylara atarak da kurtulma planı uyguladıkları savunmalarına yansıdı.

İnternet andıcı hazırlandığı sırada Genelkurmay 2. başkanı olan Hasan Iğsız'ın avukatı Orhan Önder, tutuklu sanıklardan Albay Ziya İlker Göktaş'ın andıcın hazırlanmasına ilişkin anlatımları olduğunu söyledi. Önder, "Albay kendi isteğine göre 'irtica.org' sitesini faaliyete geçirebiliyor, ismini değiştirip kendi kredi kartıyla yeni isim satın alabiliyor. Dolayısıyla müvekkilimizin talimatı olmadan..." diyerek hukuki sorumluluğun albayda olduğunu ileri sürdü.

Ancak generallerin bu üst perdeden, ciddi iddialardan kendilerini dışarıda tutan açıklamalarına hem albaylardan hem de onların avukatlarından cevap gecikmedi. Albay Göktaş'ın avukatı Iğsız'ın avukatını tekzip etti. Şu ifadeleri kullandı: "Bir avukat müvekkilimin site ismini kendi başına kredi kartıyla aldığını söyledi. Müvekkilim burada kendi başına hareket etmemiştir. Emir-komuta zinciri içinde kendi kredi kartıyla 'koruyucu haber' site ismini satın almıştır. Hazırlanan andıç doğrultusunda faaliyette bulunmuştur." Albay Dursun Çiçek de, kendisinden uzak duran generaller karşısında suskun kalmadı. 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' konusunda bütün suçu kendisine atan generallere karşı cesur açıklamalarıyla gündeme geldi. Kanuna göre sitelerin içeriklerinden Genelkurmay Başkanlığı'nın sorumlu olduğunu vurgulayan Çiçek, diğer taraftan takip ettikleri 430 internet sitesine ilşkin de sakıncalı olup olmadığına dair rapor yazdıklarını anlattı. Görünen o ki, iddianamedeki tanık anlatımları, sivil memur Meryem Kurşun'un ifadesi, doğru çıkan ihbar mektubu, Dursun Çiçek'in ıslak imzasının da aralarında bulunduğu onlarca delil yanında mahkeme salonundaki bu bölünme de yargılamanın gidişatını etkileyecek. Sanıklar, reddedemedikleri deliller olunca bu kez tek çare olarak suçu başkalarına yükleme savunma stratejisine geçmiş oldu.

Zaman, 19.09.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.