Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Balyoz Harekat Planı > Balyoz’un günahı Birinci Ordu’nun

Balyoz’un günahı Birinci Ordu’nun

Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’e ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının ikinci bölümü de internete düştü. Koşaner, “Balyoz’un günahı 1. Ordu’ya ait” diyor
 

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’e ait olduğu öne sürülen ses kaydının ikinci bölümü internete düştü. Koşaner, Balyoz davasıyla ilgili, “Balyoz’un günahı, vebali 1. Ordu’ya ait. Karargahtan böyle planlar nasıl dışarı çıkar izahı yok. Neyimiz var neyimiz yok çaldırmışız. Namerdin eline malzeme verdik” diyor.

Video paylaşım sitesi ‘dailymotion.com’da yayınlanan ses kaydının bir bölümünde, konuşmayı yapan kişi, “Ben Işık Koşaner, Genelkurmay Başkanı” diyor. Birinci bölümde olduğu gibi tarihi ifadelerin yer aldığı ses kaydında, Balyoz davası başta olmak üzere önemli bazı konularda şok ifadeler yer alıyor. Konuşmadan bazı bölümler şöyle:

 

Her şeyimizi çaldırmışız, rezalet...

“Şimdi Balyoz denen yani 1. Ordu Komutanlığı karargâhında 2003’te yapılan bir plan seminerinden dolayı ortaya atılan bu iddialar hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Bu olayla ilgili seminerle ilgili evrakların hepsi imha edilmiş olduğu için, olay ortaya çıkınca bir şey bulamadık. Araştırdık Genelkurmay’ı, Kara Kuvvetleri’ni, 1. Ordu’yu ya nedir bu ne diyorlar bunlar filan. Balyoz, malyoz hiçbir evrak bulamadık... Biliyorsunuz bir gazeteci gitti bir çuval evrak verdi falan cdler, midiler o gazeteciye. O dönem içerisinde o cdleri de ele geçiremedik. Bize ne kadar doğru yazıldı ne yaptı onu da bilemiyoruz. Ne zaman ki iş iddianame hazırlandı vs. bu cdler elimize geçtiği zaman olayın ne boyutta olduğunu neyin iddia edildiğini açık açık anladık.

Şimdi bizi üzen taraf birinci orduda her şeyimizi çaldırmışız. Yetkisiz kişilere ulaşmış, konuşmalarımız dâhil. Esas rezalet bu. Nasıl bu olur yav, nasıl bu olur? Ne konuşuyorsak var adamların elinde. Balyoz’un hikâyesi bu. Suç olan kısmı da işin içerisinde olabilir, onu burada kaydı-ihtiyatla sayıyorum. Maalesef namerdin eline malzeme verdik. Balyoz’un günâhı, vebali 1. Ordu’ya ait. Karargâh’tan böyle planlar nasıl dışarı çıkar, izâhı yok. Kim verdi, biz verdik. Kimseyi suçlayamayız. Koskoca 1. Ordu’da bir plan semineri yapılıyor tüm planlar tüm teferruatıyla milletin elinde şimdi.

 

Ben Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner

Basın mensubunun görevi demek, haber olabilecek bir şeyi yakalarsa çok affedersiniz anasını bile satar, onu oraya haber diye koyar. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Bakın şimdi bazı yaşlı gazeteciler hatırat yazıyorlar. Falan zamanda falan komutan bana bunu söylemişti. Öbürü de bunu söylemişti. Hep yazmışlar bir yerlere. Şimdi geçmişin hesabını bize soruyorlar. En iyisi basından uzak durmak... Maalesef Genelkurmay Başkanlığı’nın tüzel kişiliği yok. Yani Genelkurmay Başkanlığı’na veya silahlı kuvvetlere yapılan bir hakareti dava açamıyoruz genelkurmay olarak. Tüzel kişiliğimiz yok, ne yapacağız? Şahıs olarak açmak lazım. Yani ben Işık Koşaner olarak dava açabilirim. Ama Genelkurmay Başkanı olarak o gazeteye dava açamıyorum. Kanun bu. Bizi zor durumda bırakan, hakaret eden gazetecilere, topladığımız paralarla dava açıyoruz. Şahıs olarak dava açmak kolay değil. Neden değil? En basit avukat parası 10 bin liradan başlıyor öyle mi?

 

Arkadaşlarımıza para topladık

Arkadaşlarımız çok zor durumda. Başı sıkıntıda olanlar. Biliyorsunuz. Onlara da yardım topladınız verdiniz gene. Bunları yapıyoruz. Benim dediğim başka birşey hakarete uğrayanlara, iftira atılanlara hepimiz bir elimizde paramız olsun şahsen dava açalım dedik. Hani size yazdım, gönderdim. Şimdi elimizde paramız olsun, şimdi hangimize bir hakaret geldiği zaman hemen haber verin. Avukatınız hazır, paranız hazır. O birer liralar birikti 280-300’e filan geldi. Tamam mı arkadaşlar korkmayın çekinmeyin, o parayı onun için topladık. Tamamen kontrolümüzde.

 

OYAK’ın mücadelesini veriyoruz

Şimdi bu olumsuz ortamın yansımaları olarak silahlı kuvvetlerimizi sıkıntıya sokan bazı diğer olaylar var. Ordu Yardımlaşma Kurumu’yla uğraşıyorlar. Biliyorsunuz OYAK tamamen bizlerin maaşlarından işte bu kadar yıldır kesilen paralarla oluşturulan bir kurum. Genişletilmesi, büyütülmesi falan vesaire. Şimdi OYAK’ı kamu kurumu olarak kabul etme eğilimindeler. Sosyal yardımlaşma kurumu olmamız hasebiyle bazı vergilerden filan muafız. Ama kamu kurumu olduğumuz zaman, olursak eğer, ki Kamu İhale Kurulu böyle istiyor. Mahkemeye verildi. Mahkeme maalesef lehimize karar vermedi. O zaman vergi vermek durumunda kalacağımız için işlemlerden dolayı emekliliğimizde falan alacağımız paralarda bayağı yüzde onbeş civarında falan düşme sözkonusu olacak. Şimdi bunun mücadelesini veriyoruz.

 

Sayıştay Kanunu ve Ombudsmanlık

Para işleri bundan sonra çok ciddiye bindi. Sayıştay denetleyecek. Sıkıntı olur yönergemizde bilmem nemizde ne diyorsa onun dışına katiyen çıkmayınız. Bir de bu kamu denetçiliği ombudsman denen sistem yakın zamanda şeye girecek. Bu da her türlü idari şikâyette ombudsman denen adam bize de gelecek hesap soracak. Diyecek siz bu adamı dövmüşsünüz niye dövdünüz. Kanun çıkacak. Bu sıkıntılı durumlara gelmemizin sebebi arkadaşlar maalesef biziz, bizleriz. Hata yaptık.

 

İçimizdeki haini bulamıyoruz

Yasa ve yönetmeliğin dışında hareket ettik. Bazen etmemiz gerekiyordu bazı dönemlerde. Ama bunu yol yaptık hep öyle olacak zannettik. Öyle devam ettik ve hakkımız olmayan bazı imkânları kullandık. Halen de var. Onlar da karşımıza çıkacak. Bir de maalesef bizim içimizde maalesef helal süt emmemiş arkadaşlarımız da çıktı. Maalesef onu da bulamıyoruz. Belki birkaç kişi. Neticede maalesef çok malzeme vermişiz.”

Diğer bizi sıkıntıya sokacak bir konu arkadaşlar askeri yargı sitemini değiştirmeye çalışıyorlar. Emir veremedikleri için onu nasıl ortadan kaldırırız, nasıl pasifleştiririz, onun derdindeler. Balyoz terfilerle ilgili, sivil kesim zamanında açığa almak akıllarına gelmedi. Her şey hukuka uygun ama imzalamazlarsa ne olacak? Hukuk boş bırakmış.”

 

35. madde ister değişsin ister değişmesin...

Ses kaydında askerî darbelere yasal zemin olarak kullanılan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun “Cumhuriyeti koruma ve kollama” diye tarif edilen 35. maddesinin değiştirilmesi tartışmalarına da şöyle değiniliyor:

“Halkımız biraz endişeli gibi gözüküyor. Şimdi kim ne derse desin. Bunun bir yerde yazması da gerekmez. Hani diyorlar ya 35. maddeyi kaldır da bilmem ne maddeyi koy. İster koy ister koyma. Biz silahlı kuvvetler olarak bunun için varız. Bu bizim doğal tarihi görevimiz. kimse bunun hakkında bize akıl öğretemez. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da vazifemizi müdrik bu duygularla kol kola omuz omuza görevimizi yapmaya devam edeceğiz. Bunun başka hiçbir çıkar yolu yok. Sağlam durmazsak bizden sonrakiler daha büyük sıkıntılar yaşarlar. Bu sıkıntıları dile getirme ihtiyacını duyduğum için söylüyorum.”

 

Polis, askeri tutuklayamaz

Ses kaydında, kamuoyunda zaman zaman gündeme gelen asker-polis çekişmesine de değiniliyor: Bu çok gücümüze giden bir konu olduğu için tekrar hepinize söyleyeceğim. Polis gözaltına almak istiyor ama bizimkiler suçlarını örtbas etmek için asker olduğunu söylemiyor sonra karakolda sopayı yiyince söylüyor. Yok öyle! Kanun diyor ki askeri şahsı karakola götüremezsin. ‘Hukuka saygılıyız’ı yanlış anlamayın. Biz enayi değiliz. Bazı polislerimiz artık işi iyice azıya aldılar. Kendimizi de korumak zorundayız anlaşıldı mı bu iş. Kesinlikle geri adım atmayacaksınız. Hakkımız hukukumuz bu. Sen beni alamazsın ortalığı ayağa kaldıracaksınız. Bir yerde Ağrı’da mı nerde yaptılar bunu, di mi? Arkadaşlar yaptılar güzel, haddini bildirdiler.

Taraf, 26.08.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.