Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > İrtica Eylem Planı > Ermenilere karşı halkı kışkırtmakta sorun yok mu?

Ermenilere karşı halkı kışkırtmakta sorun yok mu?

TSK'nın sitelerindeki irtica haberlerini suç sayan savcılar, Ermeni ve Rumlar hakkındaki haberleri doğal karşıladıklarını vurguluyor.

 

* İnternet andıcı iddianamesinde irtica.org ve turkatak.gen.tr sitelerindeki metinlerin başlıkları ve kaba hatlarıyla içerikleri yer alıyor. Savcılar bu içeriklerin ‘Türkiye’de irtica tehdidi olduğu şeklinde hezeyan uyandırma amaçlı abartılı yayınlar’ olduğunu vurgulamış. 

* Fakat TSK’nın bu konular dışında kalan, Ermeni sorunu ve Yunanistan’la ilgili yüksek görüş ve düşüncelerini içeren turkatak.gen.tr adlı sitedeki haber derlemeleriyle ilgili iddianameyi okuyanların ‘Ne var canım bu tür haberlerde’ diyeceğini farz ederek tuhaf bir izahat yapma gereği duymuşlar. 

* Şöyle diyor savcılık: “Bu konuda ilk itiraz Ermeni ve Yunan haberleri yaparak halkı bilinçlendirmek yanlış mı şeklinde olabilir. Ermeni soykırım iddiaları ve Yunanistan ilişkilerini, her Türk vatandaşının milli hassasiyet ile değerlendirdiği bilinen bir gerçektir. Söz konusu hususlar gündeme geldiğinde genel olarak tarihi değerlerimiz ve milliyetçilik duygularımız ön plana çıkmaktadır. Ancak iddianamede ele alınan husus; bu konuların bilgilendirme amaçlı kullanılması değil, milli, kültürel ve manevi değer yargılarının bir örgütün stratejisi doğrultusunda planlı bir şekilde istismar edilmesi ve burada örgütün ulaşmak istediği amacın yürütme organını baskı altına almak istemesi hadisesidir.” 

* Yani bu sitede yer alan ve ‘Ermenilere toprak ve tazminat talebi yolu’, ‘Karabağ konusunda sabrımız taşıyor’, ‘Ermeni’ye Rum ödülü’, ‘Ermenistan’da çifte vatandaşlık yasası kabul edildi’, ‘Hepimiz Ermeniyiz diyenlere duyurulur’, ‘Ayrılıkçı Ermenilere Türkçü muhaliflerden destek’ gibi başlıklar taşıyan haberler ancak yürütme organını baskı altına alır’ mahiyetteyse sorun var. Yoksa no problem! 

* Anlaşıldığı üzere TSK’nın sitelerindeki haberler hükümeti hedef aldığında kışkırtıcı ve manipülatif sayılıyor. Savcılıkça yani. 

* Silahlı Kuvvetlerce Türkleri Rumlara ve Ermenilere karşı kışkırtıyor olmakta herhangi bir sorun görülmüyor. Görülmediği de önemle altı çizilerek iddianameye giriliyor. Sivil zihniyetin bu çifte standardını görmezden gelmek, demokrasi ve insan hakları açısından tehlikeli olur düşüncesiyle, dikkatinize sunuyorum. 

Komutana arz olunur
* Taraf gazetesine iletilen Balyoz CD’leri arasında olmayan ama sonradan Gölcük Donanması’ndan çıkan iki word belgesi vardı. Bunlardan bir tanesinin başlığı Sn. Kom Arz Notlar.doc’tu. 

* Bu belge üst verisine göre Süha Tanyeri tarafından 3 Mart 2003’te yani 5-6 Mart’taki Plan Semineri’nden önce kaydedilmişti. İçinde Balyoz, Suga, Oraj, Çarşaf, Sakal kelimeleri geçiyordu. 89 asker bu belgeye dayandırılarak tutuklanmıştı. 

* Gelelim internet andıcı iddianamesine… İki gün önce tutuklanan emekli Orgeneral Hasan Iğsız, TSK’nın kurduğu ve işlettiği internet siteleriyle ilgili andıçtaki paraftan şöyle söz ediyor savcılıktaki ifadesinde: “Andıçta parafının karşısındaki ‘Sn.K’arz’ ibaresi ile ilgili olarak ‘Sn. Karz’ ifadesinin sadece Genelkurmay Başkanı‘na sunulunca yazıldığını, onaylanıp onaylanmadığını bilmediğini, onun onayı ve emri olmadan hiçbir şeyin yapılamayacağını, nihai karar merciinin Genelkurmay Başkanı olduğunu…” 

* Iğsız’ın verdiği bilgilere dayanarak ve Gölcük’ten çıkan imzasız word belgesinin sahih olduğunu farz ederek -ki öyle yapmamız lazım çünkü bu belgeye dayanarak 89 kişi tutuklandı- şöyle bir değerlendirme yapabiliriz: Balyoz planıyla ilgili detaylar Sn. Komutan’a, yani dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e sunuldu veya sunulması planlandı.

Andıç ‘arz edilenlere’ hiç sorulmadı 
* Balyoz planının komutana arz edildiğine yönelik iddianamedeki iddialarda bir mantıksızlık var. Balyoz darbe planını Hilmi Özkök’e karşı olan bir cunta hazırlamıştı. Öyleyse planın detayları niçin ona arz olunsun, arz olunması istensin? 

* Daha da önemlisi Balyoz darbesini engellediği söylenen Hilmi Özkök’e bunlar niye sorulmuyor? Kendisi hiçbir biçimde Balyoz’la ilgili ifade vermeye çağrılmadı. İzmir Adliyesi’ne gittiğinde kendisine sorulan sorular Ergenekon davasıyla ilgiliydi. 89 kişinin tutuklanmasına sebep olan bu Sn. Kom. Arz belgesine dair en azından ‘Size yönelik hazırlandığı anlaşılan bu belge size sunuldu mu?’ diye sorulamaz mıydı? 

* Ne dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın Balyoz’la ilgili ne de sonraki komutanlar İlker Başbuğ ve Yaşar Büyükanıt’ın internet andıcıyla ilgili ifadeye çağrılmamasını akıl kabul etmiyor. 

 

Radikal, 12.08.2011

Kışlada mutat kâğıt kırpma ve güvenli sil festivali

 

 Askerin editör masası

İnternet Andıcı iddianamesine göre TSK'nın yasadışı propaganda sitelerinde gazeteci gibi çalışılıyordu. Sabah basın özetleri hazırlanıyor, daha çok 'tık' alan siteler ödüllendiriliyordu. Siteler arası rekabet bile vardı.

İnternet Andıcı günlerdir TSK’da üst düzey komutanlar hakkındaki yakalama kararlarıyla gündemde. Ancak genellikle kamuoyunun bilgisi komutanların birbirlerini suçlayan ifadeleri, Albay Dursun Çiçek’in savunmalarıyla sınırlı kaldı. İnternet Andıcı iddianamesinde yer alan bilgilere göre işte askerin sanal kışlasının detayları:


* İnternet andıcı iddianamesini diğerlerinden ayıran en temel özellik AKP, Fethullah Gülen, Kürt sorunu, Ermeni sorunu ve Kıbrıs sorunuyla ilgili benim en kibar haliyle ‘tuhaf’ diye tanımlayabileceğim metinler içeren 42 internet sitesinin TSK’yla bağlantısını ne Genelkurmay Başkanlığı’nın ne de şüphelilerin inkâr etmiyor olması. Evet vardı öyle şeyler diyorlar. 

* Bu iddianamenin farkı; 2007’de çoğu kapatılmış olan bu sitelerin IP adreslerinin izleğine, domain adresini satın alan kişilere, archive.org kullanılarak sitelerde yer alan geçmiş tarihli yazılara ulaşılmış olması. Dolayısıyla ortada bu sitelerin ne dediğine, kimlerce kontrol edildiğine, sonra nasıl ortadan kaybolduklarına ilişkin somut deliller mevcut. 

Sadece adı bilgi destek
* Genelkurmay’a göre bu siteler TSK’yla ilgili halkı bilgilendirmek amacıyla Bilgi Destek Şubesi’nce yayımlanıyordu fakat içeriklerine bakıldığında bu tür kurumsal bilgilerin bir iki başlık dışında esamisinin okunmadığı görülüyor. 42 site derken; iddianamenin temelini ‘irtica.org’ ve ‘turkatak.gen.tr’ adlı iki sitenin oluşturduğunu söylemeliyim. 

* İddianameye göre; ‘irtica.org ve turkatak.gen.tr isimli sitelerdeki yayınlar genel itibariyle ulusal düzeyde yayın yapan basın yayın organlarında çıkmış köşe yazıları ile haberlerden oluşuyordu.’ Bu derlemelerin özelliği ‘Başbakan, Adalet, İçişleri ve Milli Eğitim bakanları üzerinden hükümeti baskı altına alıcı, tezyif ve tahkir edici’ olmasıydı. 

Baskı haberleri
* Bazıları diyebilir ki; gazetelerde çıkan yazıları toplayarak nasıl hükümeti baskı altına alabilir… Birinci cevap; bir idefix yumağı şeklinde aynı tür haberleri derlemek öyle bir baskı yaratabilir, etik bir yayıncılık türü değildir. İkinci cevap; TSK’nın yayıncılık yapmak gibi bir görevi yoktur. Hatta ne münasebet… 

* Yine bazıları diyebilir ki; bu tür ‘misyon gazeteciliği’ yapan, belli tür gazetecileri ve akademisyenleri hedef alan siteler halihazırda gırla. Cevap; onlar yapabilir, herkes istediğini yazar. Ama bizlerin vergileriyle ayakta duran eli silahlı bir kurumun, 8.99 dolarlar filan vererek domain adresleri almaya, sivil ve askeri memurlar tedarik ederek böyle bir yayıncılık yapmaya hakkı yoktur. Net. 

* TSK öyle düşünmemiş, kendinde hak görmüş, işi gücü bırakıp editor masası oluşturmuş. Bu işe bayağı efor sarf etmiş. Örneğin şüpheli M. Bülent Sarıkahya 10.08.2010 tarihli savcılık ifadesinde; ‘10 yıldır siteler için gece gündüz bir şeyler üretmeye çalıştıklarını’ anlatıyor. Yani AKP’den önce de vardı, sonra da… 

* Gazeteci olmayan çoğunluk için anlatayım: Gazetelerde sabah toplantıları yapılır. Yazıişleri müdürleri ve editörler diğer gazeteleri ve haber ajanslarını taradıktan sonra önemli ve ilginç buldukları haberleri masaya taşır. Meğer biz böyleyken TSK da öyleymiş! 

Önce basın özetleri
* Şüpheli sivil memur Meryem Kurşun’un 07.06.2011 tarihli emniyet ifadesinde süreci harika görüyoruz: “İletişim Daire Başkanlığı’na günlük olarak basın özetlerinin getirildiğini, bu özetler içerisinden herkesin sitesinde yayımlayacağı yazıları seçip eklediğini ama bu basın özetlerinin sabah 9 civarında dağıtılmadan önce komutanca okunup okunmadığını bilmediğini, çünkü komutanların kendilerinden önce işe geldiklerini ama bazen basın özetleri geldiğinde üzerlerinde hangi siteye ekleneceğine dair l’inci şube, 2’nci şube şeklinde ibarelerin yazıldığını gördüklerini, genel olarak basın özetlerinin önce daire başkanı, ardından ilgili şube müdürlerinin kontrolünden sonra kendilerine ulaştırıldığını’ anlatıyor. İşe bakınız yani! 

* Ki bununla da bitmiyor. Yine Bülent Sarıkahya’nın ifadesinde şube müdürlerinin kendisine sanki okuyucudan gelmiş gibi e-postalar attırdıklarını anlatıyor: ‘Bu e-postaların genelde internet sitesine halk tarafından gönderilmiş olumlu veya olumsuz tepki mektubu gibi yazılmış bizzat şube müdürlerince kendilerine verilen e-postalar olduğunu, bunun da gazetecilere gönderilerek hem menfi hem müspet propaganda yapılmasının amaçlandığını…’ Böyle bir uğraşa ne demeli, bilemedim. Ordu, e-postadan kaplanmış! Filan. 

Yoğun ilgi varmış
* irtica.org adlı sitedeki içeriğin İrticayla Mücadele Eylem Planı’na uyması ve sitelerin kontrolünü elinde bulunduran şubenin başkanı olması itibariyle Albay Dursun Çiçek bu sitelerin pek de ilgi görmediğini söylemiş ifadesinde. Fakat savcıların çıkardığı rapora göre durum öyle değil: Haziran 2007- Kasım 2007’de irtica.org sitesine 55 bin 417 ve turkatak.gen.tr’ye 215 bin 510 kişi girmiş. 

* Yine Meryem Kurşun’un ifadesinden anlıyoruz ki; sitelerin reytingleri haftalık olarak şube müdürlerince komutanlara iletiliyormuş. Hatta bu yüzden ‘sivil memurlar arasında reyting rekabeti başladığını, başarılı personele hem itibar edildiği hem de bu personelin ödüllendirildiğini’ söylüyor. 

* TSK’yı dijital gazetecilik devrimini yakaladığı, süper bir editöryal kadro kurduğu, okuyucu kılığına girip bu sitelere e-posta atmayı akıl edecek vakti bulduğu için tebrik ederek bugünü sonlandıralım. Yalnız bir küçük detay daha… 

* Bilgi İşlem Destek Şubesi’nde çalışan Yüzbaşı Murat Uslukılıç’ın 17.08.2010 tarihli savcılık ifadesinde ilginç ve tanıdık bir beyan var: “Sivil memurlara gazeteciler hakkında bilgi çıkarma görevi verildiğini, Hürriyet, Milliyet vb. gazete yazarlarının isimleri ve mail isimlerinin listesini çıkardıklarını, okuyucu köşeleri dahil bu bilgilerin istendiğini’ anlatıyor. 

* Yeni siteler dediği 2007’de çıkan kanundan ve 2009’da Taraf’ta çıkan İrticayla Mücadele Eylem Planı haberinden sonra kurulması planlanan siteler. Yani gazetecilerin fişlenmeye devam etmesi en iyi ihtimalle 4, berbat ihtimalle 2 yıl öncesine uzanıyor. 

* Gazeteciler hakkında ne tür bilgiler toplandığını bilmiyoruz (iddianamede yok) ama mail adreslerini niye listelediklerini tahmin edebiliyorum. Yoğun okuyucu rağbeti varmış gibi gözüken haber başlıklarını e-posta olarak atmak için. Mailing yapan bir PR ajansı gibi.

YARIN: MUTAT ‘KÂĞIT KIRPMA’ VE ‘GÜVENLİ SİL’ FESTİVALİ

Radikal, 10.08.2011

Genelkurmay'ın hükümet karşıtı internet siteleri deşifre olunca ilgili şubede üç gün evrak kırpma ve bilgisayardaki verileri silme telaşı yaşandı. İnternet olan bilgisayarlar alınmış, dışarıyla bağlantı da kesilmişti.

* Taraf gazetesinde 12 Haziran 2009’da da İrticayla Mücadele Eylem Planı’yla ilgili haberler yayınlandıktan sonra TSK Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda en beter basın klişesiyle ‘hummalı bir çalışma’ başlıyor. 

* İddianamede TSK’nın içine düştüğü bu telaşın anlatıldığı bölümü okurken, çok izlenen Amerikan dizisi Law&Order: Criminal Intent’i izliyormuş gibi oldum. Öyle bir heyecan, öyle bir ‘suçlu niyetler’ kadrajları… O dönemde malum dairede görev yapanların hem sivil hem de askeri savcılığa verdiği ifadelere göre olay şöyle cereyan ediyor: 

Memurlar evlerden çağrıldı 

* 19 Haziran akşamı mesai saatinin bitmesine yakın, Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nda 2-3 memur bulunmaktadır. Tümgeneral Mustafa Bakıcı 1 hafta kadar önce yani Taraf’ta haber çıktığı gün, üstlerinden internet sitelerinin kapatılmasıyla ilgili önce sözlü, sonra yazılı emir almıştır. Fakat işlerinin yoğunluğu ve Pakistan-Afganistan ziyaretleri nedeniyle şubeye ancak o gün gelebilmiştir. Bakar ki, mesai bitiyor diye memurların bir kısmı çoktan ayrılmış ve yapılması gereken ‘işin’ 2-3 memurla bitirilmesi mümkün değildir, sırayla gidenleri arar ve şubeye çağırır. 

* Evet o gece TSK’da ışıklar yanmaktadır çünkü ‘kağıt kırpma’ ve ‘güvenli sil’ işlemleri yapılacaktır. Kağıt kırpma şu: Şubede kapatılması emri verilen internet siteleriyle ilgili belgeler, özellikle içinde ‘Fethullah Gülen’ ve ‘irtica’ kelimeleri geçen haberlerin çıktıları, kağıtları küçük parçalara ayıran makineye atılmak suretiyle imha edilecektir. (Bu küçük detay Askeri Savcılığın soruşturmasında ortaya çıkıyor! ) Güvenli sil işlemi de şu: Yine bu sitelere girilecek haberleri biriktiren ve internete bağlanan bilgisayarlardaki dosyalar geri getirilemeyecek biçimde silinecektir. 

* Yabancısı olanlar için açıklayayım: Bilgisayarınızdaki bir dosyayı sildiğinizde, bilgisayarın çöp kutusunu boşaltsanız bile hard diskte o dosyanın bir izi kalır ve ehil kişiler tarafından o dosya hayata döndürülebilir. O nedenle özel bir programla (Filekiller ve benzeri programlar olabilir) sitelerde kullanılan dosyalar sonsuzluğa uğurlanıyor. ‘Güvenli sil’ işlemi o gece ve iki gün boyunca, bazı şüpheli ifadelerine göre 35 kez bazılarına göre ise 7 kez tekrarlanıyor, ki bu teknik açıdan son derece fuzuli bir harekettir. Bir kez silmek kâfidir. Buradaki ‘aşırı ihtimamın’ açıklamasını sanırım psikiyatristlere bırakmak gerek. 

‘Her ocakta kırpılır, silinir’ 

* Tümgeneral Bakıcı ifadesinde kağıt kırpma ve güvenli sil işlemlerinde şaşılacak bir yan olmadığını şöyle anlatıyor: “Kâğıt kırpma işleminin her gün yapılan rutin bir işlem olduğunu, aynı şekilde kapatılan internet sitelerinin kullanıldığı bilgisayarların Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Dairesi’ne teslimi konusunda Harekat Başkanı olan Mehmet Eröz’den yazılı emir aldığını, kağıt kırpma işlemiyle ilgili Silahlı Kuvvetler’de Arşiv Yönergesi’nin bulunduğunu, her ocak ayında mutat olarak bütün yazışmaların gözden geçirildiğini, işlemi biten yazıların imha edildiğini, 30 bilgisayarın toplanarak ’güvenli sil’işlemi yapıldığını, bunun Harekat Başkanının vermiş olduğu yazılı emirde yer aldığını, emirde yazmasa da bir bilgisayar iade ederken mutlaka silme işlemi yapıldığını...” 

* İfadelere göre mutat olan güvenli sil ve kağıt kırpma festivalinden bir gün önce şubelerin bir anlamda dünyayla bağlantısı koparılıyor. Sivil memur Meryem Kurşun ‘kendi internet bilgisayarının alındığını, bir daha getirilmediğini, bu tarihten sonra dairede internet bilgisayarı kalmadığını’ söylüyor. 

* Madem bu ‘mutat’ işlem, niye öncesinde ‘internet kesildi’, niye bu mutat işlemden haberdar olanlara ‘sus, unut’ denildi? 

* Bakınız tanık er Cüneyt Alkan’ın ifadesine: Albay Cemal Gökçeoğlu’nun kendisini “bu olayla ilgili sivilde arkadaşlarına bir şey anlatmaması” için uyarıda bulunduğunu, Yakup Astsubay’ın kendisine “burada yaşadıklarını, Dursun Albay’ın tahliye olduktan sonra buraya geldiğini, sabaha kadar çalışıldığını kimseye anlatma” dediğini, Dursun Albay’ın olay ortaya çıktıktan sonra sabaha kadar çalıştığını, ertesi gün saat 03. 00’a kadar çalıştıklarını, iki gece tüm şube müdürlerinin orada olduğunu, ilk gün 60-65 çuval evrakın götürüldüğünü, evrakın kırpıldığını, taşımaya başka askerlerin de yardımcı olduğunu...’ 

* Bu telaşın, bu ‘karanlıklarda çuval çuval kağıtların yokedilmesi’ işleminin mutat olduğuna inanmakta mantığım zorlanıyor.

Bilgi Destek Çölaşan için mailing mi yaptı?
Dizinin ilk bölümündeki yazıma ilginç bakış açıları getiren tepkiler aldım. Bunlardan bir tanesi sitelerin yayında olduğu 2007’de Hürriyet’te çalışan bir kişidendi.
O dönemde gazeteden ayrılan Emin Çölaşan’la ilgili Hürriyet’e zincirleme e-postalar atıldığından söz ediyordu. Hürriyet’i Çölaşan’la yolları ayırdığı için feci biçimde eleştiren bu e-postalar neredeyse aynı ifade ve cümlelerden oluşuyor, aynı tornadan çıkmış hissi uyandırıyordu.
Dönemin Hürriyet okur temsilcisi Temuçin Tüzecan, ‘zincirleme mail’lere’ yanıt vermeyeceğini yazmıştı. Eski genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Tüzecan’a sordum. İkisi de yoğun okur tepkisi gibi görünen çok fazla mailin varlığını doğruladı.
İnternet Andıcı iddianamesindeki bilgiler ışığında bu durumu yorumladığımda kendi kendime şu soruyu sormadan edemedim: Acaba gazetecilere ‘mailing’ yaptığı, bunun için okuyucu kılığına giren envai çeşit e-posta adresi aldığı görülen TSK Bilgi Destek Şubesi, Hürriyet’e gönderilen Çölaşan mail’lerinin de arkasında olabilir miydi? Makul bir soru.

YARIN: ERMENİLERE KARŞI KIŞKIRTMAK

Radikal, 11.08.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.