Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > "AKP darbesi"

Baykal'dan Ergenekon yorumu: "AKP darbesi"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin Ermenistan sınırını açması halinde Ermenistan'ın Azerbaycan'ı işgalinin rahatça devam edeceğini, meşruiyet kazanacağını belirttti. Ergenekon iddianamesi için de "ithamname" ifadesini kullanan Baykal, "Ergenekon soruşturması bir AKP darbesidir" dedi.

Baykal, Ergenekon soruşturması için de "AKP darbesi" nitelemesini yaptı; iddianame için "ithamname" ifadesini kullandı.

Partisinin TBMM grubundaki konuşmasında Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan ilişkilerini de değerlendiren Baykal, Ermenistan sınır kapısının açılmasına yönelik tartışmalara değindi.

Türkiye'nin bu konuda ne yapacağına yönelik belirsizlik bulunduğunu belirten Baykal, "Bu belirsizliğin arkasında ne var? Niye belirsizlik bulutunun arkasında saklanıyoruz? Dışişleri Bakanı nerede? 'Maç yapacağım' diye Erivan'a giden Cumhurbaşkanı nerede? Ağzını niye açmıyor bu konuda?" diye konuştu.

Deniz Baykal, bu konuda ciddi bir açıklama yapılmadığını ifade ederek, "Perde arkasında bazı sözler verdik, bazı umutlar yarattık, bekleyişler oluşturduk" denildiğini söyledi.

Sorunu çözmeye değil, yaşanan krizin, sıkıntının geçiştirilmeye, durumun idare edilmeye çalışıldığını savunan Baykal, "Böyle konularda gizli diplomasi, perde arkasında pazarlıklar olmaz. Belli aşamaya kadar belki olur ama birisi çıkıp kamuoyuna açıkça gelinen noktayı söylemeli. Türkiye ve Azerbaycan'da milyonlarca insan, bu konuda ne yapılacağını öğrenme ihtiyacında" dedi.

"İlişkilerin geliştirilmesinde engel değil"

Baykal, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunlardan birinin, Ermenistan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden birinin Türkiye olmasına rağmen, Ermenistan'ın, Türkiye ile sınırını kabul etmediğini anımsattı.

Baykal, Ermenistan'ın, bu özlemlerini, Türkiye'nin Ermenistan ile kardeşlik, dostluk ilişkileri geliştirmesi önünde kalıcı, aşılamaz bir engel olarak görmediğini
kaydetti.

Yeni kurulan bir devletin, bu tip özlemler içinde olmasını, olgunluk ve hoşgörüyle karşılayacak güce, özgüvene sahip olduklarını vurgulayan Baykal, bu durumları daha önce Hatay nedeniyle Suriye ile de yaşadıklarını anlattı. Baykal, "Bu, bizim için tehdit değil. Bir süre sonra, gerçeklerle yüzleşeceği, ayaklarının suya ereceği umudu içinde onlarla sağlıklı ilişki kurmamızda engel yok. Bunu bahane olarak görmüyorum. Aşılması gereken bir olaydır. Ermenistan'ın rahatlatılması gereken bir konudur. Bu çok vahim değil, zaman içinde düzelir" diye konuştu.

"1915 nere 2009 nere?"

Ermenistan'ın, Türkiye'yi 1915'te "soykırım" yapmakla itham ettiğini, çeşitli ülke parlamentolarında bu yönde karar çıkartarak, Türkiye'yi sıkıştırdığını anımsatan Baykal, Türkiye'nin bu konuda bütün arşivleri açmaya hazır olduğunu söyledi.

Baykal, "1915 nere, 2009 nere? 100 yıl oluyor, 100 yıl önce yaşandığı iddia edilen olaylar nedeniyle 100 yıl sonraki bir ülkenin siyasetine ambargo konulmak istenmesi, sürekli taviz alınması için bu konunun kullanılması, hiçbir geçerlilik, ciddiyet taşımaz. Bunu yapanlar giderek daha gülünç hale geliyor. Türkiye, soykırım ithamını bir kompleks haline getirmemeli, getirmeyecektir. Bunu, Türkiye'ye yönelik zafiyet konusu haline getirmek isteyenlere, hiçbir zaman itibar etmeyeceğiz. '100 yıl önce öyle olmuş, böyle bitmiş' Geç bunları geç, hepsi tarihin içinde" dedi.

"Yabancı dostlarımız niçin işgale son demiyor?"

CHP Genel Başkanı Baykal, Ermenistan'ın 1992'de Azerbaycan'a yönelik işgal hareketi yürüterek, Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal etmesinin, önemli bir sorun olduğuna işaret etti.

Ermenistan'ın, Azerbaycan topraklarını işgal ettiğine yönelik başta BM Güvenlik Konseyi'nin kararları olmak üzere, diğer uluslararası kurumların kararları bulunduğuna dikkati çeken Baykal, Ermenistan'ın bu topraklardan çıkmasının uluslararası hukuki bir gerçek olduğunu vurguladı. Baykal, "Buraya gelip, uluslararası hukuk önerileri yapan yabancı dostlarımız, niçin Ermenistan'ın işgale son vermesini dile getirmiyorlar?" sorusunu yöneltti.

Baykal, Türkiye'nin, hukuk dışı, uluslararası anlaşmaları ihlal eden, bir ülkenin egemenlik hakkına karşı çıkan bu olay sonrasında Ermenistan ile sınırlarını kapattığını anımsatarak, "Bunun altında bizim Ermenistan'a yönelik düşmanlık anlayışımız yatmaz. Ermenistan'ın işgaline karşı meşru bir tedbir olarak alınmış, kimse de 17 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, sesini çıkarmadı, 'yanlış, kaldırın' deme hakkını görmedi. Şimdi 'Uzattınız artık, bu sınırları açın' deniliyor. Sınırları açarsak ne olacak, işgal rahatça devam edecek, meşruiyet kazanacak, hukuki, fiili bir meriyet, yürürlük kazanacak. Bu doğru mu? Niye Azerbaycan'ın meşru haklarının elinden alınmasına yönelik politikanın uygulanmasında, Türkiye gibi koca ülkeyi alet olarak kullanmaya kalkışıyorsunuz, nasıl Türkiye'yi yönetenler bunu içine  sindiriyor, ülkeyi bu pozisyona düşürmeyi kabul edebiliyorlar? Sınırın kapalı olması Ermenistan'ı ciddi şekilde etkiledi, nüfusu, milli
geliri azaldı. Bundan kurtulmak istemesi doğru nokta. Demek önlem etkili olmuş. Ama bunu doğru hedefe bağlamamız lazım. Doğru hedef; işgalden vazgeç, geri çekil. Barışçıl bir yöntemle işgale son vermenin yolu, bu önlemleri kararlılıkla  uygulamaktır. Bunları uygulamazsanız, bu sorunları çözmenin başka yolu kalmazhale gelir"  ifadesini kullandı.

"Nerede Dışişleri Bakanı?"

CHP Genel Başkanı Baykal, Ermenistan ile ilgili uluslararası gelişmelerin, lobilerin etkisiyle şekillendiğine, lobilerin, büyük ülkeler üzerinde etkili olduğuna, bu ülkelerin de Türkiye'ye baskı yaptığını söyledi. Baykal, onların da Türkiye'yi ve sorunları anlaması gerektiğini vurgulayarak, Türkiye ile Azerbaycan arasında tarihi, kültürel bağlılıkların bulunduğunu hatırlattı. Baykal, bunları bir kenara bıraksa dahi, iki ülkenin birbirini kırmamasını, sahip çıkmasını gerektiren bir çok neden bulunduğunu belirterek, Azerbaycan'ın, Kafkasya'nın en büyük enerji kaynaklarına sahip, en zengin ülkesi olduğunu kaydetti.

Azerbaycan'ın, Türkiye'nin ideal iş arkadaşı, ortağı olduğuna işaret eden Baykal, "Hükümet, bir an önce ciddiyetini takınsın, gerekli cesareti göstersin. Göstereceği cesaret, bugüne kadar verilen sözlerden vazgeçmekse, açıkça ilan etsin, söz vermediyse de bunu söylesin. Bu belirsizlik, kuşku ortamı bir an önce dağılsın. Açılacak mı açılmayacak mı hangi şartla açılacak? Hükümet, 'Ermenistan işgal ettiği topraklardan çekilecek, Karabağ'ın statüsüyle ilgili ciddi hukuki süreç başlatılacak' diyebilecek mi? Varsa bir an önce söylesin, yoksa açılacak umudu izlenimi vermekten vazgeçsin. Nerede Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı? Türkiye'ye teslimiyetçi, nereye çekilirse gireceği izlenimi veren tutum hiç yakışmıyor" dedi.

Ekonomi yönetimine eleştiri

CHP Genel Başkanı Baykal, nisan ayına gelindiği halde, 3 bakanın dün 2009 hedeflerini açıkladığını anımsatarak, "Böyle ekonomi, devlet yönetimi olur mu?"
diye sordu.

Baykal, Türkiye'nin krize girdiğini ve alınması gereken önlemleri söylediklerini anlatarak, bu yılın bütçesini, 2008'de çıkardıklarını, bütçenin, anlamsız ve boş olduğunu dile getirdiklerini belirtti.

Bu yıl yüzde 4 olarak açıklanan büyüme hedefinin, dün eksi 3,6 şeklinde revize edildiğini vurgulayan Baykal, "7,6'lık yanılgı olur mu? Ben muhalefet olarak görüyorum sen iktidar olarak görmüyor musun? Bunlar Türkiye'nin hedefi mi tahmini mi temennisi mi? Yaşayarak göreceğiz. Ekonomi güven veren ellerde değildir" diye konuştu.

Baykal, 3,6 küçülme tespitinin 2008'de yapılamamasının; yüzde 4 şeklindeki büyümenin boş iddialarla ortaya atılmasının; Hükümetin, bu seçimlerde Türkiye'ye zarar verecek şekilde harcama yapmasına olanak vermekten kaynaklandığını öne sürdü. Baykal, 3-5 oy daha fazla almak için gerekli yatırımlara, harcamalara kaynak aktarılmayıp, seçimler için çarçur edildiğini iddia etti.

ERGENEKON İDDİANAMESİ


Deniz Baykal, Ergenekon soruşturmasında son gözaltılara tepki göstererek, yargı sürecini, "Bu, bir darbedir. AKP, darbesidir. Daha da acısı, savcılık darbesidir" diye niteledi.

Baykal, partisinin TBMM Grup toplantısında, Ergenekon soruşturması kapsamında son gözaltıları değerlendirdi.

Ergenekon davasını, örgütünün ne olduğunu, ne zaman kurulduğunu, yöneticilerin kimler olduğunu soran Baykal, Genelkurmay Başkanlığının "Ben böyle bir şey bilmiyorum", MGK Genel Sekreterliği yapmış kişilerin "Benim haberim yok" dediklerini; böyle bir örgütten askerin, sivilin, istihbarat kuruluşlarının haberi olmadığını ileri sürdü.

Baykal, "iddianamede, örgütün 1960'lı yıllardan bu yana etkin olduğuna" yer verildiğini belirterek "Var da nasıl var, kim kurdu, kim yönetti? Bu örgüt AKP'ye karşı kurulmuş örgüt mü? Evet, öyle anlaşılıyor. Ama iddianameye bakıyoruz, AKP'nin daha adı yokken var. O zaman kime karşı kurulmuş, kim kurmuş, o zamanki hedefi neymiş? Ama Ergenekon ürkütücü bir kavram olarak Türkiye'ye yerleştirilmeye çalışılıyor. Ergenekon çimentosu beyinlere aktarılıyor. Yanlış işler varsa takip edin" dedi.

"İddianame ayrıdır, ithamname ayrıdır"

Davanın, "ciddi, güvenilir, sağlam bir hukuki dava niteliği taşımadığını" savunan Baykal, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk'un, "40 yıllık hukuk hayatımda böyle iddianame görmedim" dediğini söyledi.

Baykal, "Sayın Selçuk, sadece siz değil, dünyanın hiçbir yerinde hiçbir hukukçu böyle bir iddianame görmedi. Böyle iddianame olmaz, kapsamı belli değil, tanık mı, sanık mı, şüpheli mi belli değil, böyle iddianame olur mu? Oradaki her lafın bir bağlantısı olacak. İddia olacak, herkesle ilgili iddianame ise somut olaylara dayalı sağlam kanıtlara dayalı bir iddianame olacak. İddianame ayrıdır, ithamname ayrıdır. Yığınla isim, niçin hangi bağlantıyla nasıl belli değil, birbirini tanımayan insanlar, aynı terör örgütünün birinci derecede sorumluları olarak orada yer alacak. Bir karmaşa..." ifadelerini kullandı.

Baykal, "meşru, geçerli, olması gereken türden bir iddianame var mı, yok mu?" tartışması yapıldığını ifade ederek, terör örgütünün ele başı Abdullah Öcalan'ın yargılandığı davanın kısa sürede bitirildiğini anımsattı.

Baykal, "Bir yıldan daha kısa süre içinde Türkiye'nin en büyük gerçek bir terör örgütüyle hukuki hesaplaşması bir yıldan kısa içinde tamamlandı. Bir yandan, bu dava (Ergenekon) görülmeye başlanmış, yargılama yürüyor, bir yandan iddianame hazırlanıyor. Böyle bir yargılama dünyanın neresinde görülmüş? Böyle bir şeyi mazur görmek mümkün değil" diye konuştu.

İddianamenin, bir hahamım işkenceyle alınan ifadelerine, gizli tanık beyanı ve mülakatlara dayandığını anlatan Baykal,
"Gizli tanık ilgi çekici bir isim. Davanın temel hedefleri şunlar: Danıştay cinayeti, aslında bir Ergenekon cinayetidir. Cumhuriyet mitingleri, aslında bir terör örgütünü planlayıp uyguladığı, hükümeti yıkmaya dönük bir faaliyettir" dedi.

"Türkan Saylan'ın ne ilişki var?"

Baykal, davanın başından beri, "hukuki değil, siyasi dava" olduğunu söylediklerini anımsatarak, "Yok, zaman zaman silah bulundu. Yok, Güneydoğu'da yapılan zulümlerin sanıkları ortaya çıktı. Bunlar takip edilir. Bu konuda bir mesele yok. Türkiye'de mafya gerçeği, devlet bürokrasinde yer alıp da kendi çıkarları doğrultusunda faaliyet gösteren insanların mevcudiyeti biliniyor. Bunlar, elbette incelenecek ama olay bu değil. Türkan Saylan'ın bunlarla ne ilişki var?" ifadesini kullandı.

Ergenekon soruşturmasına ilişkin anlattığı gerçekleri, pek çok kişinin bilmesine rağmen, açıktan söylemeye cesaret edemediğini ileri süren Baykal, "Ben de bu işe bulaştırılırım korkusu içinde, hukuka saygımız var, ama Türkan Hanım'ı da niye alıyorsunuz? Türkan Hanım'ı alma, al götür demeye götürüyorlar... Ayıptır. İşin özü, temeli yanlış" dedi.

Deniz Baykal, soruşturma kapsamında, dün kapsamlı, toplumda heyecan yaratan gözaltılar uygulandığını, bazı rektörler ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) yöneticilerinin de aralarında bulunduğu kişilerin gözaltına alındığını, evlerinin arandığını söyledi.

Baykal, gözaltılar konusunda da kamuoyuna resmi bilgi verilmediğini belirtti.

Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi toplumda saygın, önemli bir kişinin gözaltına alındığını, ancak gözaltının nedeninin izah edilmediğini ileri sürdü.

29 bin öğrenciye burs

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği(ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan'ın, 29 bin öğrenciye burs verdiğini, 36 bin genç kızı okula çektiğini anlatan Baykal, "Bu insanı niye alma gereği duyuyorsunuz? Bütün hayatını, çağdaş eğitim projesine adamış. Bu eğitim projesini mi engellemek istiyorsunuz? Yani çağdaş eğitim anlayışı, Türkiye'de devletin dışında sivil toplum girişimiyle desteklenilsin, yaygınlaştırılsın, kızlar okula gitsin, öğrenciler hiçbir baskıya maruz kalmadan özgürce yetiştirilsin. Çağdaş, anayasanın öngördüğü laik demokratik Cumhuriyetin genç, aydın insanları olarak yetiştirilsin. Bunu mu istemiyorsunuz, engellemek istiyorsunuz?" dedi.

Hukuk, anayasa, adalet, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün bir yansıması olarak hiçbir şekilde anlaşılamayacak bir süreç yaşandığı ifade eden Baykal, "Biz, bu manzarayı ortaya koymak, kabul edilemez bir manzara olduğunu anlatmakla görevliyiz. Bu, hiç şüphe yok bir terördür. Terör, herkesin kendi enstrümanlarıyla, yetkisiyle, olanaklarıyla yapabileceği bir şeydir. Şimdi böyle terör bir terör uygulanıyor. Bu uygulamalar, hiç şüphe yok bir darbedir" diye konuştu.

"Savcılık darbesi"

Baykal, "Darbe, sadece tankla, topla, silahla, üniformayla yapılmaz. Darbe böyle de yapılır ve yapılıyor da. Türkiye, bu darbeyi yaşıyor. Bu darbenin içinde, darbeye karşı hukuku savunmakla, insan haklarını savunmakla sorumlu, görevli mercilerin, makamların bulunduğuna tanık olmakta hepimizi derinden yaralıyor. Ama yaşananın bir darbe olduğu gerçeği, maalesef gözlerden saklanamıyor. Bu, bir darbedir. Elbette siyasal bir darbedir, bir AKP darbesidir. Daha da acısı, bu bir savcılık darbesidir" ifadelerini kullandı.

cnnturk.com, 14.04.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.