Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Aynı MİT’çi: Dink’e ‘sus’, Dalan’a ‘kaç...’

Aynı MİT’çi: Dink’e ‘sus’, Dalan’a ‘kaç...’

Biliyorum, şimdi size aktaracağım haberi yukarıdaki başlıkla sunmam, haberciliğin altın kuralına aykırı... Çünkü bu kurala göre, giderek genişlemekte olan bir haberde yeni bir unsur ortaya çıktığında, haber o yeni unsur üzerinden verilir...

Bu durumda, 24 Şubat 2004’te davet edildiği Valilik’te Hrant Dink’i “akıllı olmaya” davet eden bir kadın bir erkek “iki sivil”le ilgili olarak Başbakan’ın nihayet soruşturma izni verdiği haberini, tıpkı haberin sahibi İsmail Saymaz gibi sunmalıydım. Yani, şöyle (Radikal, 4 Mayıs 2011):


“MİT’E SORUŞTURMA / Hrant Dink’e öldürülmeden önce ‘Yazılarına dikkat et’ diye uyarıda bulunan MİT’çilere Başbakan’ın izniyle soruşturma açıldı.”

Haberin devamını da okuyalım, ardından neden başka bir başlığı tercih ettiğimi anlatacağım size...

İsmail Saymaz’ın haberi şöyle devam ediyor:


“AGOS Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i, Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğu iddiasına ilişkin haberi sonrası İstanbul Valiliği’ne çağırıp ‘yazılarına dikkat etmesi’ yönünde uyardığı belirtilen eski Milli İstihbarat Teşkilatı Marmara Bölge Yardımcısı Özel Yılmaz’la yanındaki kadın görevliye, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 Ocak 2011’deki oluruyla soruşturma açıldığı ortaya çıktı.


“Dink, öldürülmesinden bir hafta önce, 12 Ocak 2007’de kaleme aldığı ‘Neden hedef seçildim?’ başlıklı yazıda, 4 Şubat 2004’te
(doğrusu 24 Şubat –A.G.) valiliğe çağrıldığını, eski Vali Yardımcısı Erol Güngör’ün huzurunda ‘misafir’ diye tanıtılan biri kadın iki kişi tarafından ‘uyarıldığını’ yazmıştı. Dink’in ölümünden sonra İstanbul Valiliği’ndeki o iki kişiden birinin, MİT Marmara Bölge Müdür Yardımcısı Özel Yılmaz olduğu ortaya çıkmıştı. Yılmaz, Ergenekon davasında da tutuksuz sanık oldu.”


Mahkeme için hâlâ “esrarengiz iki sivil”

Artık benim bu yazı için neden, zaten bilinen iki eski gelişmeyi birleştirerek “Aynı MİT’çi: Dalan’a ‘kaç’, Dink’e ‘sus...’” başlığını tercih ettiğim meselesine gelebiliriz...

Biraz sonra ayrıntılarıyla anlatacağım; Hrant Dink’i 24 şubatta davet ettikleri Valilik’te uyaran “iki sivil”in kim olduklarının belirlenmesi yönünde Dink Ailesi’nin avukatları tarafından defalarca tekrarlanan talep, mahkemece yerine getirilmedi. Bu iki kişi dava boyunca hep “esrarengiz iki kişi” olarak kaldı. Gazeteci Nedim Şener’in 2009’da yayımlanan İstihbarat Yalanları başlıklı kitabında bu kişilerin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu oldukları, erkek olanın adının “Ö.Y.” olduğu açıklandıktan sonra dahi bu durum değişmedi. Keza, Yeni Şafak gazetesinin, “Ö.Y.”nin MİT Marmara Bölge Müdür Yardımcısı Özel Yılmaz olduğunu açıklamasından ve bu bilgilerin tekzip edilmemesinden sonra da MİT’çilerin isimleri mahkemeye resmen hiçbir zaman bildirilmedi.

Özel Yılmaz, İsmail Saymaz’ın haberinde de belirtildiği gibi, Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarındandı... Saymaz’ın haberinde yer almayan ayrıntıyı ben kaydedeyim: Özel Yılmaz, Ergenekon davasının yedinci iddianamesi olan “Islak İmza”da tutuksuz olarak yargılanıyor. Kendisine isnat edilen suç, Bedrettin Dalan’a tutuklanacağını bildirmesi ve böylece onun yurtdışına kaçışını sağlaması... İddianame diliyle söylersem, “314/son, 220/7 md. yollamasıyla TCK 314/2 ve 3713 sk. 5 maddesi gereğince” cezalandırılması isteniyor.

Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi, Hrant Dink cinayetinin bir Ergenekon cinayeti olduğuna dair şüpheler, bu bağlantı üzerinden son derece ciddi bir içeriğe kavuşuyor. Bu bilgiyle, Hrant Dink’i 2004’te uyaran kişinin kimliğine adeta duvardan kazıyarak ulaşılabildiği bilgisini birleştirdiğimizde, kuşkular daha da büyüyor. Ben, bu kişinin hem Hrant Dink’e “sus” hem de Dalan’a “kaç” diyen kişi olduğunu öne çıkarmayı, her iki bilgi eski olsa da işte bu nedenle gerekli gördüm. Davanın ne kadar çok ve karışık bilgi içerdiğini, hafızalarımızın ne kadar zayıf olduğunu düşünürseniz, belki siz de hak verirsiniz bana.

Fakat elbette; bu kişiyle ilgili olarak nihayet soruşturma izni çıkması olağanüstü önemde bir gelişme... Bunu iyice kavrayabilmemiz için, Hrant Dink’in ölümünden sadece bir hafta önce yazdığı yazıda kendisini ölüme götürecek sürecin Valilik’teki o görüşmeyle başladığını bir daha hatırlamamız ve görüşmeye katılan MİT mensuplarının kimliklerinin gizli tutulması yönündeki ısrarlı çabaya dair bilgilerimizi tazelememiz gerekiyor.

Yazının bundan sonrasında bunu yapmaya çalışacağım...


Devletin içindeki büyük mücadele

Önce bir soru: Herhangi bir savcının el koyduğu herhangi bir cinayette maktul, ölümüne dair bir mektup bırakmışsa, o savcı ilk olarak ne yapmalıdır?

Bütün cinayetler için geçerli olan bu soruyu Dink Ailesi’nin avukatları, kendi somut davaları için formüle ettiler. Şöyleydi onların satırları:


“Bir cinayet olayında şayet maktul, ölümle tehdit edildiğine, hedef gösterildiğine ilişkin bir yazı, bir mektup bırakmış ise, soruşturmayı yürüten savcı, bu mektubu, ya da yazıyı dikkate almak ve bu mektupta adı geçenler hakkında soruşturma yapmak zorundadır.”

Avukatların sözünü ettiği yazıyı Hrant Dink ölümünden sadece bir hafta önce, 12 Ocak 2007’de AGOS gazetesinde yazmıştı. Gerçekten de, avukatların dediği gibi “ölümle tehdit edildiğine, hedef gösterildiğine ilişkin bir yazı”ydı bu. Şöyle diyordu Hrant “Neden hedef seçildim” başlıklı yazısında:


“(...) Vali Yardımcısı’nın bu girişle başladığı sohbete, odadaki misafirlerden erkek olan da katıldı ve ondan sonra da zaten sözü bir daha başkasına bırakmadı. Vali Yardımcısı’nın sözlerini daha da net bir üslupla bu kez o yineledi. Dikkatli olmamı, ülkeyi ve ortamı gerecek girişimlerden kaçınmamı telkin ediyordu. (...) Odadan ayrılacaktım ki götürdüğüm belgeleri görmek ya da almak için ısrar bile etmediklerini fark ettim. Belgeleri isteyip istemediklerini onlara ben anımsattım ve verdim. Zaten de konuşmaların içeriğinden, beni hangi amaçla oraya çağırdıkları belliydi. Haddimi bilmeliydim... Dikkatli olmalıydım... Yoksa iyi olmazdı! Hakikaten de sonrası iyi olmadı.”

Siz savcı olsanız, cinayeti de gerçekten çözmek isteseniz, maktulün geride bıraktığı mektubunda “her şeyin başladığı yer” olarak işaret ettiği o odada kimlerin olduğunu merak etmez misiniz?

Savcı merak etmedi... Sırf buradan bile anlaşılmıştı ki davanın yönü merkeze değil kenarlara doğru olacaktı. Savcı mektubu “görmedi”, çünkü Dink “merkez”i işaret ediyordu.

Bunun üzerine avukatlar maktulün geride bıraktığı bu mektuba mahkemenin ilgisini çekmeye çalıştılar. Talepleri basitti: “Hrant Dink’in tehdit olarak algıladığı ve hedef gösterilme sürecinin başlangıcı olarak işaret ettiği bu görüşmede hazır bulunan devlet görevlilerinin kimliği, görevleri ve bu görüşmede ne sıfatla bulunduklarının sorulması...”

Bu talebe herhangi bir mahkemenin “gereksiz” demesi mümkün değildi, nitekim denmedi ve valiliğe bir yazı yazılmasına karar verildi. Valilik’ten gelen cevap evlere şenlikti; bir sürü boş laf vardı cevapta ama isimler yoktu.

Avukatlar haliyle bunun soruya cevap olmadığını hatırlattılar mahkemeye ve sorunun tekrar edilmesini istediler. Mahkeme “gereksiz” bulmuştu ikinci yazıyı; Valilik göndermişti işte bir yazı, talep de böylece yerine gelmişti!

Dink Ailesi’nin avukatları mahkemede böyle çıldıradursunlar, Ankara Cumhuriyet Savcılığı, MİT’in Hrant Dink cinayetinde ihmali olup olmadığı yönündeki soruşturma çerçevesinde Özel Yılmaz ve yanındaki MİT’çi için Başbakanlık’tan soruşturma izni istedi. Başbakanlık, geçtiğimiz ağustos ayında bu izni vermedi, fakat şimdi, İsmail Yılmaz’ın Radikal’deki haberinden öğreniyoruz ki, aradan altı ay geçtikten sonra Başbakanlık kararını değiştirmiş ve bu izni vermiş.

Bütün bu hikâye, Hrant Dink cinayetinin üzerinde “made in devlet” yazdığını ve ortaya çıkarılması-çıkarılmaması yönünde devlet içinde büyük bir mücadelenin yürümekte olduğunu gösteriyor.

Spekülatif bir soruyla bitireyim: Başbakanlık’ın altı ay içinde karar değiştirmesinde, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun kendi araştırmasını yürütme kararı alması ve harekete geçmesi etkili olmuş olabilir mi?


Alper Görmüş, Taraf

07.05.2011

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.