Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Ergenekon davası zayıflatılmasın

Ergenekon davası zayıflatılmasın

Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen Türkiye raporunda “Ergenekon ve Balyoz davalarının demokrasiyi güçlendirmesi gerekir. İki gazetecinin tutuklanması güven kaybına yol açar” dendi
 

Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye-2010 raporu, dün Genel Kurul’da oylanarak büyük farkla kabul edildi. Adil yargılanma olanaklarından, tutukluluk sürelerinin uzunluğu ve polis şiddetine kadar pek çok ayrı konuda Türkiye’ye ağır eleştirilerin yer aldığı raporda, Ergenekon davasına dikkat çekilerek, “Nedim Şener ve Ahmet Şık gibi tanınan gazetecilerin tutuklanmasının bu tür yargılamalarda güven kaybına neden olabileceği” kaydedildi. Rapora eklenen ek önergede ise, AP’nin “polis ve yargı tacizine maruz kalan” Nedim Şener, Ahmet Şık ve diğer gazetecilerin davalarını yakından izleyeceği kaydedildi.

 

Şener ve Şık önergesi

Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria Oomen- Ruijten’in kabul edilen sözlü değişiklik önergesiyle Ergenekon ve Balyoz gibi darbe planı iddialarının soruşturulmasında yeterince ilerleme sağlanamamasından endişe duyulduğu belirtildi. Onaylanan önergede, “Nedim Şener ve Ahmet Şık gibi tanınan gazetecilerin tutuklanmasının bu tür yargılamalarda güven kaybına neden olabileceği, halbuki bu davaların tam tersine demokrasiyi güçlendirmesi gerektiği” kaydedildi. Oylamada kararın basın özgürlüğü bölümüne eklenen bir cümleyle AP’nin, “polis ve yargı tacizine maruz kalan” Nedim Şener, Ahmet Şık ve diğer gazetecilerin davalarını yakından izleyeceği vurgulandı.

 

Müzakereler başlamalı

Liberallerin kabul gören bir değişiklik önergesiyle de AB’ye, ortak dış politika ve güvenlik politikası faslında Türkiye ile müzakereleri başlatması çağrısı yapıldı. Liberallerin bir başka değişiklik önergesiyle, halkının çoğunluğu Müslüman, laik bir demokrasi olan Türkiye’nin Arap dünyasında ilham kaynağı olduğuna dikkat çekilerek, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın demokratikleşmesinde AB ve Türkiye’ye uyumlu çaba gösterme yönünde güçlü çağrı yapıldı. Oylamada, Rum ve Yunan milletvekillerinin Türkiye aleyhine verdiği önergelerle 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının tanınması yönündeki önerge büyük farkla reddedildi.

 

Reformlar hızlandırılmalı

AP Türkiye kararında, “üniversitelerdeki başörtüsü sorununun kadınların özgür tercihine saygılı şekilde çözülmesi” çağrısı yapıldı. Türkiye’nin demokratikleşmesine verilen destek yanında açık ve çoğulcu toplum kararlılığı nedeniyle Türk vatandaşlarının ve sivil toplumun övüldüğü belgede, reformların yavaş ilerlediği savunularak, hükümetten çabalarını yoğunlaştırması istendi. 12 Eylül referandumuyla kabul edilen anayasa değişikliğinin “doğru yönde atılmış bir adım” olarak değerlendirildiği belgede, Türkiye’de temel özgürlüklerin ve insan haklarının güvence altına alınması ve gelişmiş çoğulcu demokrasiye dönüşüm için anayasanın bütünüyle değiştirilmesine ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.

 

Sansür ve otosansür var

Belgede, Türk basınında internet dahil bazı sansür eylemleri ve artan otosansürün basın özgürlüğü açısından endişe verici olduğu belirtilerek, basının bağımsızlığının demokratik toplumlardaki hayati rolüne vurgu yapıldı. Türkiye’de medya sahipliği, bağımsızlığı ve idari kontrol sorunlarının çözümü için yeni basın yasası çıkarılması gerektiği belirtilen belgede, özellikle “soruşturmanın gizliliğini ihlal” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamalarıyla gazeteciler aleyhine açılan davalardan endişe duyulduğu kaydedildi. Kararda, Türk Ceza Kanunu’nun 220, 301, 314 ve 318’inci maddeleri ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 7’nci maddesi gibi birçok düzenlemenin ifade özgürlüğünü sınırlamaya devam ettiği savunuldu. Kararda, hükümete, Türkiye’deki mevzuatı gecikmeksizin gözden geçirerek ifade özgürlüğü noktasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla uyumlu hale getirmesi çağrısı yapıldı.

 

Yargı bağımsız olmalı

Türkiye’nin yargı alanında gerçekleştirdiği reformların “takdir edildiği” belgede, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının çoğulcu demokratik toplumun işleyişinde kilit rol oynadığına işaret edildi. Belgede “Ergenekon ve Balyoz gibi darbe planı iddialarına yönelik soruşturmaların Türkiye’de demokratik kurumların ve yargının gücünü ve uygun, bağımsız ve şeffaf işleyişini ispatlaması” gereği vurgulanarak, yargılama öncesi tutukluluk sürelerinin uzunluğunun endişe doğurduğu belirtildi. Sivil-asker ilişkilerinde sağlanan ilerlemeden dolayı Türkiye’nin övüldüğü kararda, TBMM’nin güvenlik güçleri ve savunma bütçesi üzerinde tam denetim yetkisinin güvence altına alınması talep edildi.

 

Yüzde 10 barajı düşürülsün

AP kararında, yüzde 10 seçim barajının indirilmesi önerilerek, parti çoğulculuğunu ve Türk toplumunun çoğulcu yapısını daha iyi yansıtacak şekilde seçim yasasında reform çağrısı yapıldı. Kararda, enerji faslını daha fazla gecikmeden müzakerelere açmaları konusunda AB üyeleri teşvik edildi.

 

Kıbrıs sorunu

Kararda, Türkiye’ye hitaben, “Derhal askerlerini çekmeye başlayarak, müzakereler için uygun atmosfer oluşturulmasını kolaylaştır” ifadesi yer aldı. Belgede Türkiye’den, KKTC’deki askeri bölgelere girişine izin vermek suretiyle Kıbrıs’ta kayıp kişileri araştırmak için kurulan komiteye desteğini arttırması istendi. Tavsiye niteliğindeki kararda, “demografik dengeyi” bozacağı ve çözümü zorlaştıracağı gerekçesiyle Türkiye ve KKTC makamlarına, “adaya yeni Türk vatandaşlarının yerleştirilmesinden kaçınmaları” çağrısı yapıldı.

Öte yandan kararda, “Türk hükümeti ve ilgili tüm tarafların Kıbrıs’ta devam eden müzakereleri aktif şekilde desteklemeleri ve kapsamlı çözüme somut katkı yapmaları” istendi. Belgede, BM Güvenlik Konseyi’ndeki İran’a ilave yaptırımlar oylamasında Türkiye’nin “hayır” oyu kullanmasının üzüntüyle karşılandığı ifade edildi. AP’de büyük oy çoğunluğuyla onaylanan kararda, Türkiye’nin gittikçe daha aktif hale gelen dış politikası “not edilerek”, Ankara’dan, ortak çıkarı ilgilendiren dış politika konularında AB ile koordinasyonunu yoğunlaştırması talebi de dile getirildi.

 

Dışişleri: Rapor tek taraflı

Dışişleri Bakanlığı, raporun Türkiye’de reformlar alanında atılan olumlu adımlara kısmen değinmekle birlikte, esas itibariyle, “tek taraflı, gerçeklerle bağdaşmayan ve kabulü mümkün olmayan unsurlar” içerdiğini belirterek, AP’nin raporlarının Türkiye açısından anlam taşımasının, “ancak ciddi, yapıcı ve tarafsız bir tutum benimsenmesi halinde mümkün olabileceğini” bildirdi. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Malum ülkeleri temsil eden az sayıdaki parlamenterin iç siyasi mülahazalarıyla bazı hususlara yer verildiğini görmekteyiz. Bu yaklaşımı sağduyulu bir çerçeveye oturtmak mümkün değildir.”

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da, AP raporuyla ilgili, “Avrupa’daki yükselen ırkçılık dalgasının etkisi altında kalmış bir takım siyasi hareketlerin sokuşturduğu etkiler vardır. Çok da fazla ciddiye almaya gerek yok’’ dedi. Bağış, Türkiye’deki basın özgürlüğü AB üyesi birçok ülkeden ileridir. İşte bir ‘Wikileaks’ olayı yaşandı. Wikileaks’in sahibi nereye kaçacağını şaşırdı” diye konuştu.

 

Ruijten: Gelişmeleri endişeyle izliyoruz

Oylama öncesi AP Genel Kurulu’nda konuşan Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria Oomen- Ruijten, Ergenekon davasının Türkiye’de demokrasinin güçlendirilmesi için hâlâ “mükemmel bir fırsat” olduğunu belirtirken, son operasyonda gazetecilerin tutuklanmasını eleştirdi. Ruijten, “Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün yeterince garanti altına alınmadığı hissini taşıdığını” belirtti ve “Bunlar bence ve AB açısından fasılların açılıp kapanmasından daha önemli” dedi.

 

Yargı, açık ve hızlı olmalı

AB Komisyonu’nun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle de “gazetecilere yönelik son eylemlerin endişeyle izlendiğini” belirterek, “Basın özgürlüğü, aykırı ve muhalif görüşlerin duyulmasını ve daha önemlisi hoşgörüyle karşılanmasını gerektirir” dedi.

 

Balyoz ve Ergenekon davası

Türkiye’de darbe planı iddialarına yönelik soruşturmaları değerlendiren AP Liberal Grup eski Başkanı Graham Watson da şöyle dedi: “Türkiye gibi bir ülkede derin devlet yapıları bazen antidemokratik olabilirler ve ordunun tekrar siyasete müdahale etme ihtimalini öngörebilirler. Bunlar ülkedeki reform sürecini ustaca mayınlamaya çalışabilirler. Mısır ve bölgedeki diğer ülkelerde halen devam eden süreci Türkiye’nin 1950’de tek parti otokrasisini yıkmasına benzetiyorum. Ergenekon ve Balyoz davalarının sonuçlandırılmasına izin verilmeli. Çünkü bu sayede Türkiye’de demokrasi güvence altına alınıp dayanak noktasına kavuşturulacak. Son olayda olduğu gibi Türkiye gazetecileri tutuklayacaksa, neden ve hangi yasal temele göre tutuklandıkları çok açık olmalı ve hızla yargılamalı.”

Taraf, 10.03.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.