Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Balyoz Harekat Planı > Telsiz emriyle kurtulan Terörist

Telsiz emriyle kurtulan Terörist
Eski TİKKO militanı olan ve 1993'te teslim olan Ulaş Özel, 2005'te Tunceli Ovacık'ta bir operasyona katılır. MKP / HKO liderlerinden Kemal Kutan ile birlikte 25 kişilik grup mağarada sıkıştırılır. Ancak telsizle gelen bir emirle operasyon tamamlanamadan bitirilir

Tunceli Hozat'ta 1993 yılında silahlı kuvvetlere teslim olan TİKKO militanı Ulaş Özel, 10 gün süren gözaltı döneminde örgüte ait sığınakları gösterir, TRT radyo ve televizyonunda "Teslim olun" çağrısı yapar. Ulaş Özel'in dilinden yazılan bu çağrılar dağlara vadilere atılır. Psikolojik harekat ajanlık sürecinin sadece ısınma turlarıdır. İlerleyen süreçte TİKKO militanından elini taşın altına daha fazla koymasını istenince Ulaş Özel Jİ- TEM'le böyle tanışır: "Beni Tunceli cezaevine götürdüler. 10 günlük süreçte itirafçı 10-15 kişiyi getirip benimle görüştürdüler. Bu şahıslar jandarmaya bağlı "T Timi"nde faaliyet gösteriyorlardı. Bizimle beraber çalış dediler. Biz seni cezaevinden alacağız dediler. Tunceli cezaevine buradan da Malatya cezaevine gittim. Beni cezaevinden JİTEM alıyordu, Tunceli bölgesinde yapılan operasyonlara katılıyordum. Çok sayıda operasyona girdim. JİTEM'deki subaylar beni alıyorlardı. Tek beni almıyorlardı. Başka kişiler de vardı. Onları da alıp sivil minibüslerle götürüyorlardı.

'POLİS BÖLGESİNDEN KAÇIRIYORDUK'
Aranan örgüt mensuplarının yerini tespit ediyordum. Polis bölgesinden bunları kaçırıp jandarma bölgesinde yakalamış gibi yapıyorlardı. İstanbul'da yakalanan şahısları Tunceli'ye götürüp orada yakalanmış gibi yapıyorlardı" Tutuklandığı 1999'dan tahliye olduğu 2004 yılına kadar Ulaş Özel sadece kağıt üzerinde cezaevindedir. Cezaevinde iken JİTEM'le birlikte yüzlerce operasyona katılır. JİTEM'le irtibatı tahliye olduktan sonra da "Askerlik" adıyla devam eder. "Normal prosedüre göre ayağımdan sakat olmam ve yaralı olmam nedeniyle çürük almam gerekiyordu. Bunlar benim askerlik işlemlerimi ayarladılar. Beni jandarma er yapıp Tunceli Özel Harekât'ta askerlik yapacağımı söylemişlerdi. Dedikleri gibi yaptılar. Bir hafta Bilecik'te kaldım. Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı emrine verdiler. Burada benle aynı durumda olan PKK itirafçısı Hüseyin Yanç ve Erkan isimli arkadaşla buluştum. Subay, ast subay, uzman çavuş rütbeli 5B sivil timiyle operasyona gidiyordum. Aynı yerde JİTEM'in Tunceli bölgesindeki ASOF (Aşırı Sol Örgüt Faaliyetleri) ve BÖF (Bölücü Örgüt Faaliyetleri) timlerinde istihbarat çalışmaları, haber elemanı gruplarla ilgili takip çalışmaları, malzeme alış verişi ve milislerin takibini ve telefon-telsiz dinlemeleri yapıyorduk. Çok sayıda operasyona 5B Tim elemanı olarak girdim. Burada asker olarak katıldım. Hüseyin Yanç ve Erkan da askerdi. PKK'dan itirafçı olup benim konumumda idiler..."

'MAĞARADA KISTIRDIK' "
18 Nisan 2005 günü Tunceli- Ovacık- Kırkmerdiven bölgesinde MKP/HKO terör örgütünü sıkıştırdık. Örgütün üst kadrosu dahil tüm örgüt mensupları mağaranın içerisinde idi. Mağaranın tek çıkışı vardı. Arkadaşım Munzur kod adlı İshak Talay ayağından yaralandı. Biz hırs yaptık ve mağaranın girişini ele geçirdik, mağara girişinde iki örgüt mensubu öldürüldü. Ankara'dan Jandarma Özel Asayiş Komutanlığına bağlı bir tim takviye geldi. İçeride MKP/HKO Genel Sekreteri Ali Haydar kod adlı Kemal Kutan ve terör örgütünün üst düzey sorumlularının da bulunduğu 25 kişilik grup avucumuzun içindeydi. Bu bilgiyi harekat merkezine telsizle bildirdik. Aradan 5 dakika geçmeden operasyonun iptal edildiği, çekilmemiz gerektiği telsizle bildirildi. Mağaraya atılacak gazlarla dışarı çıkmalarının sağlanması yani canlı olarak yakalanmaları da mümkündü, çatışmayla da yakalanabilirlerdi. Ve bu operasyonda hiçbir askerin burnu kanamayacaktı çünkü militanlar mağarada hapistiler. Hiçbir şey yapmadan beklesek bile MKP/HKO terör örgütünün tamamını ele geçirebilirdik. Telsizden anons geçildi ve bizlerin geri gelmemiz istendi. Operasyon yapılması istenmiyordu. İçeride ajanların olduğu bilgisi geldi. Terör örgütünün lideri devletin adamıydı. Ali Haydar kod adlı Kemal Kutan'ın mağaranın içinde olduğu bilgisi üzerine operasyon iptal edilmişti.

OPERASYON TELSİZ EMRİYLE BİTTİ
İlJandarma Alay Komutanı N.D., "EGE-5'in talimatı var, içeride Kemal Kutan olduğu için çekiliyoruz" dedi. Yani emrin Ankara'dan üst düzeyde bir paşadan geldiğini söylediler. Biz çekildik... Herkes sitem ederek çekildi. Hepimiz şaşırdık. Ama emir-demiri keser mecbur geri çekildik. MKP terör örgütü bitirilecekken yaşamasına fırsat verildi... Terör örgütünün lideri ajan olur mu? Olamaz. Böyle bir şey kabul edilemez."

KEMAL KUTAN KİMDİR?
1965 Tunceli doğumlu. TİKKO'nun devamı olan Maoist Komünist Parti - Halkın Kurtuluş Ordusu (MKP-HKO) örgütünün lider kadrosundan... 1983-1987 arasında cezaevinde kaldı. 1987 yılında tahliye oldu. İstanbul'da dergi Tunceli'de siyasal çalışmalar yaptı. 17 Haziran 2005'te 17 MKP'li militanın öldürülmesinin ardından sonrası yurtdışına kaçtı. Kimi devrimci sol çevrelerinde devletle işbirliği yapmak ve komplo kurmakla suçlandı. Siyasi İltica hazırlığı içindeyken Stuttgart'ta bir kontrol sırasında kırmızı bültenle arandığı gerekçesiyle yakalandı. Halen cezaevinde bulunan Kemal Kutan için Türkiye'nin iade talebi bulunuyor
 

Bitirirken...

YAKALATTIĞI silahlar için "Bunlar devletin, ben de devletin adamıyım" diyen Ulaş Özel, sıktığı her kurşunun devlet adına olduğu inancındaydı. Hrant Dink'i vuran Ogün Samast, Trabzon'da rahip Santaro'yu öldüren Oğuzhan A., Malatya'da misyonerleri katleden Emre Günaydın... Hepsi de bu cinayetlere imza atarken devletin ali menfaatlerine hizmet ettiklerini düşünmüyor muydu? Bu noktada son söz yine Ulaş Özel'in: "...terörü kullanan kirli elin, kendi menfaatlerinin peşinde koşan ve milletin vergileriyle karınlarını doyuran, milletin parasıyla altlarında arabalar dolaştıran, büyük planları olup büyük oynayan, yani işleri devlet ve hükümetleri dize getirme gibi büyük olan, tabi bu arada uyuşturucu ve silahtan yolunu bulan, bugün birçoğunun kim olduğu ve nasıl örgütlendiği ortaya çıkmış gizli yapılanma Ergenekon olduğunu düşünüyorum..."
 

Uyuşturucu kaçakçısına infaz emri

JİTEM ajanı Ulaş Özel ifadesinde 2007 yılına ait bir infaz emrinden de bahsediyor: "...bir gün N. Başçavuş ve İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı A.B.S. beni Y. limanında bulunan jandarma karakoluna çağırdı. İsmini bilmediğim bir şahsın fotoğrafını ve çok ayrıntılı bilgileri içeren istihbaratını vererek 'bu adam PKK'nın uyuşturucu nakliyat ve finans işleri ile uğraşır, büyük bir kaçakçıdır. Bu adam kazandığı bütün parayı örgüte kırsala aktarır. Aranıyor ve terörist... Yurtdışında yaşıyor. Bu adamı gidip evinin önünde öldüreceksin" dediler ve bana susturuculu bir silah ve yeşil - sarı renkli Toyota marka bir araç verdiler. Ben de eylemi Ethem Akbulut'a anlattım gelip gelemeyeceğini sordum. (Polis memuru olan Ethem Akbulut da aynı operasyonda Ulaş Özel ile birlikte yakalandı ve tutuklandı. E.E.) Birlikte adamı öldürmek üzere evine gittik. Şahıs evinden liman karakolundan tanıdığım uzman çavuş A. ile birlikte çıktı. 'Bu işin içinde başka iş var' diye düşünerek eylemi yapmadık ve silahı tekrar N. başçavuşa verdim. Eylemi yapmadığım için kızdılar. Adamın yanında uzman çavuşu gördüğümü söylemedim. Sonradan araştırdığımda (adamın) uzman çavuşun dayısı olduğunu, gerçekten yurtdışında yaşadığını, uyuşturucu işiyle uğraştığını ancak terörle ilgisinin olmadığını gördüm. Bana bu teklifte bulunanlar devletin resmi görevlileriydi. Halen görevde bulunan kişilerdi. Bir operasyon mantığıyla düşündüğüm için yani PKK operasyonu diye düşündüğüm için eylemi kabul etmiştim ancak işin aslının başka olduğunu anladığımda kendiliğimden eylemden vazgeçtim. Kendimi tetikçi pozisyonuna düşürmek istemedim..." Ergenekon Savcısı Cihan Kansız sorgu esnasında Ulaş Özel'e 6 fotoğraf gösterdi. Özel fotoğraflardan 1953 Saimbeyli doğumlu Kazi. E'yi teşhis etti ve "Öldüreceğim adam buydu" dedi.
 

İstanbul ve ergenekon dönemi

ULAŞ Özel "vatani görevini" tamamladıktan sonra 2006'da komutanları tarafından İstanbul'a gönderilir. Ergenekon'la tanışması burada olur. Komutanlarının referansı ile PKK itirafçısı Hüseyin Yanç'la buluşan Ulaş Özel, Beylikdüzü'ndeki Göktuğ Nakliyat'ta işe başlar. İBDA-C itirafçısı olduğu ileri sürülen Okan İşgör'e ait şirket JİTEM görevlilerinin uğrak yeridir. Şirkete gelenler arasında Ergenekon'dan gözaltına alına isimler de vardır. "...2005'te Okan İşgör'ün yanında Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım bulunurdu, Muzaffer Tekin'in bu grup arasında belli bir ağırlığı vardı, Muzaffer Tekin emekli yüzbaşı olmasına rağmen yanına gelen emekli paşalar ve albaylar kendisine saygı gösterirlerdi. Şu an ismini hatırlayamadığım Muzaffer Tekin'in yanında bulunan emekli bir general vardı, Muzaffer Tekin'e 'komutanım' diye hitap ediyordu, Muzaffer Tekin ve çevresindeki Jİ- TEM'den ayrılan asker grubu Büyükçekmece'de Saklıbahçe isminde çay bahçesinde toplantı yaptılar, Bu toplantıya gruba hitaben Muzaffer Tekin bir konuşma yaptı, tamamen bu hükümetin askere karşı yıpratma politikası uyguladığı, Cumhuriyet rejimini tehdit altına aldıkları ve bunlara karşı kendilerinin önlem alınması gerektiği şeklinde bir konuşma yaptı. Veli Küçük de bunlar arasında bulunmakta idi..." Ulaş Özel'in verdiği ifadeye göre Ergenekon kapsamında gözaltına alınan emekli SAT binbaşı Levent Bektaş da Göktuğ Nakliyat'a gelip gidenler arasındaydı. Bektaş'ın Şile'de özel bir güvenlik şirketi kurup eleman yetiştirme projesinin olduğunu söyleyen Ulaş Özel, ifadesinde Veli Küçük'ün de bu işin içinde olduğunu söyledi. Özel, "Yetiştireceği elemanlara özel güvenlik sertifikası aldırarak daha sonra kendi amaçları doğrultusunda kullanacaklarını tahmin etmiştim" dedi. Ulaş Özel, SAT'çılar Ercan Kireçtepe ve Turhan Ecevit'in sık sık Bektaş'ın yanına gidip geldiğini söylerken, Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Çarkın'ın da ofise gelip gittiğini belirtti. Özel ayrıca şu bilgileri verdi: "...İsrail'den hoca ayarladıklarını biliyorum. Benim yanımda Levent Bektaş bu konuları konuşmazdı fakat ben bu konuları Okan İşgör'den duydum. Ayrıca burada yetiştirecekleri elemanlar vasıtasıyla Türki Cumhuriyetlerde de bir takım planları vardı"

Sabah, 07.03.2011

Balyoz karşıtı paşaya tasfiye planı

JİTEM'ci Ulaş Özel'e göre, 2000'de Tunceli'de yapılan operasyon Jandarma Bölge Komutanı Mustafa Bıyık'ın tasfiyesine yönelikti. Operasyonda 6 asker şehit oldu, Balyoz planı karşıtı Tuğgeneral Bıyık da son anda ölümden döndü

 

Ulaş Özel verdiği ifadelerde hiç de yenilir yutulur cinsten olmayan bir iddiayı da ortaya attığı öğrenildi. O iddianın göbeğindeki isim dönemin Tunceli Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Bıyık. JİTEM ajanı Özel'in 2000 yılında komutana yönelik bir tasfiye planının devreye sokulduğunu ileri sürdüğü belirtildi. "09.01.2000'de Tunceli Ovacık Havaçur mevkiinde MKP örgütünün kış üstlenmesine yönelik bir operasyon yapılacaktı. Bu operasyon için Elbistan cezaevinden kış üstlenmesi ile ilgili alındım. Ben ve yanımda Bektaş kod adlı Harun Çelik alınarak Tunceli ili Ovacık ilçesine götürüldük. Burada istihbarı ve keşif çalışmaları yaptık. Yaptığımız çalışmalar sonucu grubun yerini tespit ettik.

Grubun ayak izleri ve kış üstlenmesinde kalmış oldukları yer tespit edildi. Kış olması ve havanın kararması nedeniyle operasyonun sabah saatlerinde yapılmasının uygun olacağını, aynı zamanda örgüt mensuplarının bulunduğu yerin kale gibi güvenlikli olduğunu tespit ettik. Buraya hava destekli ve güçlü bir operasyon yapılması gerektiğini söyledik. Bu düşüncelerimizi o dönemin Tunceli İl Güvenlik Komutanı Tümgeneral D. B., Tunceli Jandarma Bölge Komutanı Mustafa Bıyık, 51. İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Hulisi Akar, 34. İç Güvenlik Tugayı Komutanı Naci Beştepe ile birlikte yapılan toplantıda söyledik. D. B. telefon ile 3. Ordu Komutanını aradı, durumu bildirdi, 3. Ordu komutanı sabah operasyon yapılmasını istedi. Ben ve Harun Çelik de operasyon sabah olsun istiyorduk. Ancak D. B. hemen girelim dedi ve 2 timle operasyon başlatıldı."

 

KASITLI OPERASYON
"Kış olduğundan örgütün kaçma ihtimali yok... Ormanın bulunmadığı çıplak arazide terk edilmiş bir evin içerisinde kanallar yaparak kış üstlenmesini gerçekleştirmişler. Gündüz gözüyle kobra helikopterin havadan bombalamasıyla tamamı imha edilebilirdi. Köy evinde, arazi çıplak, mevsim kış, kaçma ihtimalleri yok, etraflarını çevirsen havan atışıyla bile tamamını etkisiz hale getirebilecekken anlamsız ve mantıksız bir şekilde, benim kesin olarak kasıtlı diye değerlendirdiğim operasyon yapıldı ve şehitler verdik. Bölge Komutanı Mustafa Bıyık, İstihbarat Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Bülent Yavuz, Jandarma Tabur Komutanı Yüzbaşı Ercan Çolak ve bunlarla birlikte 2 tim operasyona helikopter ile götürüldü. Ancak beni ve Harun Çelik'i götürmediler. Bu giden timle ile örgüt mensupları arasında çatışma çıktı. Çatışma neticesi yukarıda isimlerini söylediğim komutanların da aralarında bulunduğu 6 kişi şehit düştü. Bu çatışma ve şehitler tamamen ihmal ve bilinçli bir şekilde olmuştur. Helikopteri düşürdüler…

Helikopter ile takviye gelen Kurmay Binbaşı Seyfullah Saltuk da yaralandı. Terör örgütü içerisindeki tecrübelerim ve JİTEM içerisinde geçirdiğim süreçle elde ettiğim bilgiler, her şekilde bu operasyona gönderilenlerin ölmesinin üzerine planın yapıldığını gösteriyor. Ben bundan şunu gördüm, terörle mücadelede üst düzeydeki kişilerin istemeden de olsa yaptıkları hatalar terörü büyütmüştür. Bölge Komutanı Mustafa Bıyık ve ekibinin tasfiye edilmesi için bu operasyon planlandı. Bu operasyonda Bölge Komutanı da orada şehit olacakken habercisi önüne atlayarak şehit düşmesini önlemiş ve haberci şehit düşmüştür. Paşa ve ekibi iki tim yani 35 kişi ile çatışmanın kesin çıkacağı kış üstlenmesinde olan 25 kişilik MKP grubunun üstüne gönderildi. Çatışma bir gün sürmesine rağmen takviye gelmedi. Bu operasyonda ilk defa bizi bağlı olduğumuz timden ayırdılar. Normal statüde hiçbir yerde paşa, bölge komutanı kesin çatışma çıkacak yere gönderilmez. Daha da kötüsü Jandarma Bölge Komutanlığı İstihbarat Şube müdürünün yetkisi ve görevi olmadığı halde kesin çatışma çıkacak yere gönderilmesinin izahı yoktur. Yaralılar hiçbir takviye ve destek gitmediği için bir gün içinde soğuktan donarak şehit oldular. Telsizde destek istiyorlardı, inleme sesleri geliyordu, D. B. talimat vererek yaralıların sesleri gelmesin diye telsizleri kapattırdı."


 

BAŞBAĞLAR VE SİVAS
Ulaş Özel bir dönemin karanlık olaylarının en yakın şahitlerinden biri. Örgüte ilk katıldığı yıl 1993'te iki trajedi yaşandı. Başbağlar ve Sivas katliamı. Her iki olaya ilişkin Ulaş Özel şunları anlattığı öğrenildi: "…bu dönemde Sivas Olayları ve Başbağlar Katliamı oldu. Başbağlar katliamını yapan grupla biz yolda karşılaştık. 1993'te meydana gelen Madımak ve Başbağlar katliamı Alevi-Sünni çatışmasını planlayanların ürünüdür. Bu iki olayda da eyleme karışanlar kullanılmışlardır. O tarihte Aleviler içerisinde kendisine yer bulamayan PKK'nın bölgede taban kazanması bu olaylarla olmuştur. Madımak olmadan önce bölgedeki köylerden minibüslerle jandarmaların Sivas'ın merkezine adam taşıdığını herkes biliyor. Başbağlar eylemini gerçekleştirenler İshak kod adlı Orhan İlbay ile Kara Çeko kod adlı Ulaş Erkıram'ın grubudur. Tunceli'deki Alevilere PKK'nın hizmet ettiğini söylüyorlardı. PKK'nın Tunceli'ye girişi böylece sağlandı. Kırsalda faaliyet yürütmeye başladıktan ve PKK'lıları tanıdıktan sonra dönen dolapları anlamaya başladım."

"BİZİ İSRAİLLİ MİSHEL EĞİTTİ"
Sivas olaylarının hemen akabinde örgüt kampına girdiğini söylediği kaydedilen Ulaş Özel, Madımak'taki olayların terör örgütlerine katılımı aşırı derecede arttırdığını iddia ediyor. "Tunceli Ovacık ilçesi Munzur dağı Mercan Vadisi Göller deresi mevkisinde bulunan örgütün kampına gittim. Buraya geldiğimizde yaklaşık 400-500 kişilik bir grup vardı. Kamp kurmuşlardı. Kampta İsrailli, Mishel kod adlı eğitim veren bir şahıs vardı. Gerilla eğitimi, patlayıcı ve suikastlarla ilgili eğitim verildi. İsrailli Mishel'in yanında iki kişi daha vardı. Biri bayan diğeri erkekti. Bayan Filistinliydi… Bu bayanı Mishel'in eşi olarak söylüyorlardı. Bayanın kod ismini unuttum… Erkek Suriye'li Kürttü, Sason kod adını kullanıyordu. Üçü de Türkçe konuşamıyordu. Suriyeli Kürtçe konuşuyordu. Bunları tercüme eden şahıslar vardı eğitim esnasında. Kampta çadırlar vardı... Nöbetçiler vardı... Çok güvenlikli bir kamptı. Kampta 5-6 ay kaldım. Eğitim aldım. Eğitim tamamlanıp beni HozatÇemişgezek bölgesindeki faaliyet yürüten grubun yanına verdiler. Türkiye'de kanlı eylemler yapsın diye yetiştirilen terör gruplarına eğitim veren kişilerden birisinin İsrailli olmasını, eşinin Filistinli olmasını o dönem hiç sorgulamadım. Şimdi düşündüğümde o dönem terör örgütüne gelen M-16 ve ZİG marka uzun namlulu İsrail yapımı silahların amacını daha iyi kavrıyorum. Türkiye üzerinde derin planları olanlar, bizleri yaptıkları o planın bir parçası olarak terör gruplarının içinde kullandılar."


 

GEÇEN YIL EMEKLİ OLDU
Ulaş Özel'in "Tasfiye edilmek istendi" dediği dönemin Tunceli Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Bıyık, geçtiğimiz yıl Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden Korgeneral rütbesiyle emekli oldu. Bıyık Paşa'nın ismi 2003'te hazırlandığı iddia edilen "Balyoz Darbe Planı, Destekleyenler - Desteklemeyenler" listesinde 4. sırada yer alıyor. Bıyık Paşa'nın bu listede "Desteklemez" düşünce notuyla fişlendiği görülüyor.
 

ULAŞ Özel 10 Temmuz 1999'da örgütten kaçarak silahıyla birlikte Hozat'taki askeri birliğe teslim olur. Terör örgütü adına kurşun sıkan eller artık devlet için tetiğe basacaktır. "Terörist Ulaş" artık "Ajan Ulaş" olmuştur... Ulaş Özel "ajanlık" sürecinin nasıl başladığını şu sözlerle anlatıyor: "1999'da teslim olduktan sonra birlikteki komutanlar iç güvenlik tugay komutanının yanına götürdüler. Tuğgeneral Hulusi Akar'dı. Yanında kurmay subaylar da vardı. Tuğgeneral Akar bana örgüt ile ilgili sorular sordu. Niçin dağa çıktığımı sordu. Pişman olup olmadığımı sordu. Yemek ve çay söyledi. Espri yaptı. Bunlar da hoşuma gitti. Kimse beni dövmedi. Kötü muamele yapmadı. Paşa, Hozat 51. İç güvenlik Tugay Komutanı idi. Beni kurmay olan Hamdi binbaşının yanına gönderdi. Binbaşı Hamdi iç güvenlik tugay komutanlığı istihbarat şube müdürü idi. Öncelikle örgütün silah, depo, doküman gibi yerlerini göstermemi istedi. Ben de gösterdim. Malzemeleri aldılar. Bu malzemeler de yargılandığım dosyada hepsi var, sonra benden grupların olabileceği yerleri göstermemi istediler. Ben bu grupların olduğu yerleri gösterdim. Gösterdiğim yerde çatışma çıktı. Birkaç örgüt mensubu öldü. Bu süreçte radyoda konuşmam için metin hazırladılar. Bu metinleri televizyonda ve radyoda okudum. Benimle ilgili helikopterle bildiri dağıttılar. Yazdığım bilgileri dağdaki teröristlere teslim olması için Tunceli bölgesine dağıttılar. Üniversitelerde terörle ilgili seminerlere giderek konuşma yaptım. Tanınan ve örgüt içerisinde yönetici olduğum için bu bilgilerden faydalandılar. 3 kişi benden sonra teslim oldu. Bunların dışında biri örgütün eline geçti ve infaz ettiler..."

YARIN
TERÖRİST ELEBAŞI TELSİZ EMRİYLE NASIL KURTULDU?
İSTANBUL'DA SUSTURUCUYLA İNFAZ EDİLMEK İSTENEN UYUŞTURUCU KAÇAKÇISI KİM?

Sabah, 06.03.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.