Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Balyoz Harekat Planı > Yakalama kararı kaldırıldı Çetin Doğan iyileşti

Çetin Doğan taburcu oldu
Balyoz davasında hakkında yakalama kararı kaldırılan emekli Orgeneral Çetin Doğan, tedavi gördüğü Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden taburcu oldu.
 

Balyoz davasında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi aralarında emekli Orgeneraller Çetin Doğan, İbrahim Fırtına, Ergin Saygun ve Emekli Oramiral Özden Örnek'in bulunduğu 102 sanık hakkında yakalama kararı çıkarmıştı. Bu kararın ardından emekli Orgeneral Çetin Doğan, Bodrum Havalimanı'nda polis tarafından gözaltına alınmış ve İstanbul'a getirilmişti. Ancak Doğan rahatsızlandığı gerekçesiyle Siyami Ersek Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştı. Kalp rahatsızlığı sebebiyle 16 gündür hastadene bulunan Doğan, Avukatların itirazı üzerine ise İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkamesi yakalama kararını kaldırmasının ardından taburcu oldu.

 

Hastane çıkışı basın mensuplarına açıklama yapan emekli Orgeneral Çetin Doğan hakkındaki iddiaları yalanladı.

Doğan, hastanenin çıkışında şu açıklamaları yaptı:

"Hukuksuzluk ortaya çıktı. Nihayet 10. Mahkeme'nin verdiği karar iptal edildi. Ben yakalama kararı verildiği zaman avukatıma telefon ettim. Ben geliyorum, ertesi gün adliyeye başvurarak koridorda beklemeyelim, hangi saatte istiyorsa orada olalım diye kendisine ifade ettim. Herhalde havada uçak değiştireceğimi düşünen Bekçi Murteza tipli bir polis beni tutukladı. Uçağı bir saat beklettiler, yolcular bekledi. Anjiyo olmuş, stent takılmış bir insan olarak vücut reaksiyon verdi. İndiğim zaman polislere evde ilaçlarım var almalıyım dedim. Bana müsade etmediler. Adli Tıp'ta bir doktor baktı, beni hastaneye sevk etti. Tansiyonum 22-19 olduğunu gördüler tutanak tuttular. Doktorlara canım sıkılıyor bırakın beni dedim. Fakat biz risk altına gireriz dediler ve kontrol altına alındım. Son iki gündür tansiyonum normal. Bu davanın devam etmesini istiyorum."

Doğan açıklamasının ardından hastaden ayrıldı.

Zaman, 09.08.2010

Tutuklamalar kalktı, Çetin Doğan taburcu oldu!

"Balyoz Planı" davasının sanıkları arasında yer alan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, "Evet ben 28 Şubat'ta vardım. Onun hesabını vermeye her zaman hazırım. Ama görülecektir ki 28 Şubat'ta da biz, o zamanki sorumlu komutanlar, devamlı meşru bir zeminde bulunduk. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın" dedi.

İSTANBUL – Hakkındaki yakalama emri nedeniyle Bodrum Havalimanı’nda gözaltına alınan, İstanbul’a geldiğinde kalp krizi geçirme riski nedeniyle Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavisine başlanan Doğan, taburcu edilmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Doğan, yakalama kararının hukuksuzluğunun ortaya çıktığını ve 10. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararın iptal edildiğini belirtti.

"HAVADA UÇAK DEĞİŞTİRECEĞİMİ DÜŞÜNMÜŞ OLACAK Kİ..."
Hastane süreciyle ilgili gelişmeyi anlatan Doğan, "Yakalama kararı verildiği zaman, avukatım Celal Ülgen’e telefon ettim. Uçağın tarihini, saatini söyleyerek, havalanından refakat edebileceğini söyledim. Koridorlarda beklemeyelim diye, hangi saati istiyorsa geleceğimi ifade ettim. Havaalanına geldiğim zaman, havada uçak değiştireceğimi düşünmüş olacak ki bizim ’Bekçi Murtaza’ tipli polis arkadaşımız, hakkımda tutuklama kararı olduğunu belirterek, beni tutukladı. Bizim de kanunlara yetkililere itiraz edecek halimiz yok" dedi.

"EVDEN İLAÇLARIMI ALMAMA MÜSAADE ETMEDİLER"
Bu olay nedeniyle uçağın ve içindeki yolcuların bir saat bekletildiğini ve bundan dolayı büyük üzüntü duyduğunu dile getiren Doğan, şunları söyledi:

"Anjiyo yapılmış, stent takılmış bir insan olarak reaksiyon veriyorum. Bu reaksiyon sonucu uçaktan indiğimde polislere dedim ki ’Evde ilaçlarım var. Biraz kendimi kötü hissediyorum. İlaçlarımı alalım öyle gidelim’. Polisler aldıkları talimat uyarınca ilgililere söylediler ve evden ilaçlarımı almama müsaade etmediler. Adli Tıpa girince bir bayan doktor vardı. Nasıl göründüğüme baktı. Raporumun da olduğunu, ilaçlarımı istediğimi, ama müsaade edilmediğini, Adli Tıptan adliyeye gideceğimi söyledim. Bayan doktor da bu sorumluluğu alamayacağını ve beni hastaneye sevk edeceğini belirtti. Beni İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesine sevk etti. Dosyamda bütün sağlık raporlarıyla ilgili şeyler var. Orada tansiyonum 22-19, serum verdiler ve tutanak tuttular. Aradan zaman geçince, doktorlara canımın sıkıldığını, çıkmak istediğimi söyledim. ’Beni sabah erkenden bırakın, Beşiktaş’a gideyim. Yine Emniyet koridorlarında bulunmayayım’ dedim. Kendileri de makul karşıladılar. Baktılar ’Olabilir, tansiyonunuz yüksek, ama idare edersiniz’ dediler. Konsey toplandı. Bu durumda risk altına gireceklerini ve gönderemeyeceklerini belirttiler. Doktorların isteğiyle tekrar kontrol altına alındım. Son iki gündür tansiyonum normal değerlerde ve çıkıyorum."

"BU DAVANIN DEVAM ETMESİNİ İSTİYORUM"
"Ben bu davanın devam etmesini istiyorum. Bu davanın devam etmesini ne için istiyorum? Bunu tezgahlayanların ortaya çıkması için istiyorum" diyen Çetin Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir kısım yazarlarımız iyi niyetli de olsa konuyla ilgili bir şeyler yazıyorlar. Fakat temel nokta üzerinde durulmuyor. Dava ile ilgili temel noktalar nedir? Hakimlerin, savcıların, herkesin bakması gereken temel noktalar nedir? Bu dava ’Balyoz’ davası. ’Balyoz’ ismi nereden gelmiştir? 11-16-17 diye CD var, içinde imzası, mührü, herhangi bir şeyi olmayan. Herkes tarafından gazetelerde ’Çetin Doğan’ın imzası bulunduğu’ diye iddia edilen. Bilirkişi raporları var, hiçbirinde de imzamın bulunduğu söylenmiyor. Bir darbe planı var, 11 sayfalık bir darbe planı. Darbe planına bakıyorsunuz, evvela bu sahte mi değil mi? İçindeki esaslara bakın. Ne diyor? ’Hükümet programı’ diyor. ’Hükümet Programı’ nereden alınmış? 2005 yılında Haydar Baş’ın iktisat kongresinde yaptığı bir tebliğden alınmış. Ne olmuş? Türkiye Gençlik Birliği Derneğinden bahsediyor, ’Dost Kuvvetler’ olarak. Türkiye Gençlik Birliği Derneğinin kuruluşu çok sonra, biliniyor. Ne yazıyor? ’Ege Ordusu Komutanlığı’ yazıyor. Ege Ordusu Komutanlığının ismi sadece ve sadece Şubat 2007’de verilmiştir. Ondan önceki yazışmalarda bu yoktur. Ne diyor? Büyük Ortadoğu Projesi’nden bahsediyor. Büyük Ortadoğu Projesi, 7 Ağustos 2003’te Condoleezza Rice’ın Washington Post’ta yazdığı yazıda ilk defa geçiyor. Ne zaman resmileşiyor, 2004 yılında G-8 toplantısında. Bizim Başbakan’ımız da ’Ben eş başkanım’ diye o zaman ortaya çıkıyor. Yok daha önce böyle bir şey."

"BARANSU ARTIK ’GAZETECİYİM’ DEMESİN"
2002 Aralık ayında yazıldığı sanılan "Balyoz Planı"na değinen Doğan, şunları kaydetti:

"Ülkede bir sürü özelleştirme yapılmış. Özelleştirme falan yok o zaman. 2003’te çok sınırlı. 2004’ten itibaren başlıyor özelleştirmeler. Her şeyi bir tarafa bırakın. Baransu, ’Vatanperver bir albay evrak getirdi’ diyor. İddianamenin içindeki ikametgah adreslerine bakıyorsunuz. Ne yazıyor? Ergin Saygun şu numaralı şüpheli. İkametgah yeri Ankara Genelkurmay İkinci Başkanı. Bakıyorsunuz, Yurdaer Olcan. Burada korgenaral kendisi. Harp Akademileri Komutan Yardımcısı. Nerede geçiyor ismi? Yüksekova’da. Saymakla bitmez. Bakıyorsunuz Korkut Özarslan 8. Kolordu Komutanı. Bunun gibi, 2005’ten itibaren başlamış, uygun bir zamanda tezgahlamışlar. Bu tezgahın içinde, maalesef Beşiktaş Adliyesindeki bir kısım insanlar da var.

Bunun için avukatıma söyledim. Adalet Bakanlığından inceleme isteyin dedim. Bu davaya, bu dosyalara ne zaman başlamışlar? (Mehmet) Baransu artık, ’Gazeteciyim ben’ demesin. Baransu ’Gazeteciyim, kaynağımı saklarım’ demesin. Kendisine resmi kişiler tarafından verildiği açık. Bir mizansenin içinde ya oyuncak ya da fiilen kendisi gören alan bir kimse. Bu rezalet bir şey, yüz karası."

"28 ŞUBAT’IN HESABINI VERMEYE HAZIRIM"
Bir gazetecinin "Yakalama kararlarının Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarına denk gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine emekli Orgeneral Doğan, "Çok değerli arkadaşlarım mağdur edildiler. Ben mağdur edildim. Beni 15 gün burada tuttular. Hayatımdan 4 ay hapishanelerde aldılar. Bu ne rezalettir" yanıtını verdi.

"Hangi partiden, hangi düşünceden olursanız olun Türkiye’nin esenliğe çıkması, ancak adaletin olmasıyla mümkün" diye konuşan Doğan, şunları söyledi:

"Herkes demokrat, herkes insan haklarına düşkün, ama kendi çiftliğine dokunduğu zaman kaskatı faşist kesiliyor. İnsanları önyargılarla hapsediyoruz. Evet ben 28 Şubat’ta vardım. Onun hesabını vermeye her zaman hazırım. Ama görülecektir ki 28 Şubat’ta da biz, o zamanki sorumlu komutanlar, devamlı meşru bir zeminde bulunduk. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. O zamanın hesabını da vermeye hazırım. Mesele budur. Adalet olmadan demokrasi olamaz. Adaletin belli bir kesimini özel yetkili mahkemeler kurarak çok iyi niyetlerle ’Efendim Devlet Güvenlik Mahkemeleri yakışmaz Türkiye’ye’ deyip lağvedip 2004 yılında aynı yıl özel mahkemelerin kurulup, buraya özel kişilerin atanması... Bu olayın, burada dönen olayların, haksızlıkların 2009 yılında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından farkına varılması, bugün HSYK’nın toplanmasına, atamaların yapılmasına engel oluyor. Adalet olmadan hiçbir şey olamaz. Evvela adalet istiyorum. Bunun için savaşacağım, ama hukuk yoluyla."

Bu hukuki sürecin YAŞ kararlarına denk gelmesinin tesadüf olmasının söz konusu olmadığını öne süren Doğan, "Davanın başlamasına 5 ay var. Siz yakalama kararı veriyorsunuz. Kaçak mı var, yakalama kararı veriyorsunuz? Yakalama kararınızla tutuklamayı istediğiniz hukuk dilinde aşikar. Bu olacak şey mi? Allah’a inananlar, adalete inanırlar. Hiçbir zaman yalanları ebediyen örtemezsiniz. İnsanları geçici süre zindanlara atar mahkum edersiniz" diye konuştu.

Hakimlerin dosyaları okumadan karar verdiklerini ileri süren Çetin Doğan, "En son 10. Mahkeme, bizi tensip kararında ne yazıyor? Bizi yakalamaya karar veriyor ve bir konuyu belirtiyor. ’Genelkurmaya ve Kara Kuvvetlerine yazı yazılsın ve seminer sonuç raporu alınsın’ diyor. Seminer sonuç raporu dosyanın içerisinde. Hatta seminer sonuç raporundan parçalar okuyarak savcılar ifade almışlar. İfade tutanaklarında yer alıyor" dedi.

Radikal, 09.08.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.