Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > İrtica Eylem Planı > Belgelerde imzası olan diğer komutanlar nerede?

Belgelerde imzası olan diğer komutanlar nerede?
Hükümete ve millete yönelik kaos planını doğrulayan askerî savcılık iddianamesinde sadece Kurmay Albay Dursun Çiçek'in sorumlu tutulması tartışmalara yol açtı. Kamuoyu, Çiçek'in yargılandığı sivil mahkemenin delil olarak kabul ettiği belgelerde adı geçen üst düzey komutanların durumunu sorguluyor. Söz konusu belgelerde komutanların emir-komuta zinciri içinde imzaları ve parafları bile var.
 

Kurmay Albay Dursun Çiçek'in yargılandığı ve kamuoyunda 'ıslak imzalı kirli eylem planı' olarak bilinen davayla ilgili önemli gelişmeler yaşanıyor. Askeri savcılığın konuyla ilgili hazırladığı iddianame önceki gün ortaya çıkarken, tartışmalar yeniden alevlendi. Planın gerçek olduğunu tescil eden iddianamede sadece Albay Dursun Çiçek'in sorumlu tutulması ve Ergenekon'a adı karışan üst düzey komutanların 'mağdur' olarak gösterilmesi ise tartışmaların merkezine yerleşti. Ancak, sivil mahkemede delil olarak kabul edilen kirli plan belgeleri söz konusu iddiaları çürütüyor. Ergenekon'un 4. iddianamesinde yer alan belgeler, ıslak imzalı planı ortaya çıkaran meçhul subayın savcılara gönderdiği ihbar mektubunda yer almıştı. İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın yanı sıra 'cunta tarafından hazırlanmış bilgi destek çalışması', 'sivil toplum örgütlerine yönelik andıç' ve 'kara propaganda sitelerinin listesi' gibi belgelerde, üst düzey komutanların imzaları ve parafları dikkat çekiyor.

Bu belgelere göre emir-komuta zinciri içerisinde şu isimler sıralanıyor: "Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, MEBS Başkanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, İstihbarat Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Harekat Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz, Bilgi Destek Daire Başkan Vekili Tuğgeneral Mustafa Bakıcı."

Genelkurmay Askerî Savcılığı tarafından hazırlanan Dursun Çiçek iddianamesi kamuoyuna hiç inandırıcı gelmiyor. Zira iddianamede, 'Kaos Planı'nı tek başına Dursun Çiçek'in hazırladığı öne sürülüyor. Bunun gerekçesi olarak ise 'Çiçek'in terfi alamaması sebebiyle TSK'ya kızgın olması' gösteriliyor. Askerî savcıya göre, amiral olamayan Çiçek, buna kızıp, TSK'yı küçük düşürmek için bir plan hazırlamakla kalmamış, ayrıca basına da sızdırmış. Askerî savcı, Dursun Çiçek'e 6 yıl kadar hapis cezası istediği iddianamesinde, Ergenekon davasının sanıklarından 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk ve Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'i ise tam anlamıyla aklıyor. Askerî hiyerarşiyi ve yazışma tekniklerini çok iyi bilen emekli askerler ise iddianamenin inandırıcılıktan uzak olduğunu anlatıyor.

Emekli Kurmay Albay Mesut Ülker, 'Kaos Planı'nın tek başına Dursun Çiçek tarafından hazırlanmasının mümkün olmadığını anlatıyor. Çiçek'in "Evet, ben bunu tek başına yaptım." demesinin bile inandırıcı olmayacağının altını çizen Ülker'e göre, bu kadar fazla bilgi ve plan ihtiva eden bir çalışmanın üst kademenin haberi olmadan bir subay tarafından kaleme alınması akla yatkın değil. Askerî savcılığın hazırladığı iddianameyi de değerlendiren Ülker, "Birileri, faturanın Çiçek tarafından kabullenilmesini arzu etmiş olabilir." ifadelerini kullanıyor.

BAZI İSİMLER TEMİZE ÇIKARILIYOR

Emekli Binbaşı Şahin Akdoğan da, benzer düşünceleri taşıyor. Basına 'Kaos Belgesi' olarak yansıyan planı 'Karargah çalışması' olarak nitelendiren Akdoğan, "Çiçek'in altında mutlaka bir hazırlık ekibi vardır. Gerekli bilgileri onlar toplamıştır. Çünkü bu tür çalışmalar organize faaliyetlerdir. Ben bu belgeden Genelkurmay'ın da bilgisi olduğu kanaatini taşıyorum." şeklinde konuşuyor. Askerî savcılık tarafından kaleme alınan iddianameyle, daha üst seviyeli komutan ve planın sivil uzantılarının koruma altına alındığını düşünen Akdoğan, "Dursun Çiçek'i gözden çıkarmış olabilirler." tespitini yapıyor.

Bir dönem Dursun Çiçek'le mesai arkadaşı olarak görev yapan emekli Yarbay Şenol Özbek ise bu tür bir eylem planının albay rütbesindeki bir subayın boyunu aşacağını anlatıyor. Çiçek'in tek başına oturup bilgisayarın karşısına geçip böyle bir plan yapmasının mümkün olmadığının altını çizen Özbek, "Koca memleketi etkileyecek bir şeyi, Çiçek tek başına nasıl yapsın?" diye soruyor.

Emekli Tabip Albay Ahmet Alper ise "Hazırlanan iddianame, askerî yargının emir-komuta zinciri içinde çalıştığını bir kez daha gösterdi. Bu işe bulaşmış bazı isimleri, temize çıkarıp YAŞ öncesi ellerini güçlendirmek istiyorlar." değerlendirmesinde bulunuyor.

'Darbe planı riskini Çiçek tek başına alamaz'

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde uzun süre görev yapmış ve yazışma tekniklerini iyi bilen emekli komutanlar, Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in kaos planını tek başına hazırlamasının mümkün olmadığına dikkat çekiyor. "Hiçbir subay böyle bir riski tek başına alamaz." görüşü dile getirilirken, gelişmelerin YAŞ'la ilgili olduğu ileri sürülüyor. Emekli Kurmay Albay Mesut Ülker'e göre, bu kadar fazla bilgi ve plan ihtiva eden bir çalışmanın üst kademenin haberi olmadan kaleme alınması mümkün değil. Emekli Tabip Albay Ahmet Alper, bu işe bulaşmış bazı isimlerin YAŞ öncesi temize çıkarılmaya çalışıldığını vurgularken, emekli Yarbay Şenol Özbek, "Bu tür bir eylem planı albayın boyunu aşar." diyor.

Babam konuşmuyorsa görevine olan saygısından

'Kaos Planı'nın altında imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek'in kızı ve aynı zamanda avukatı olan İrem Çiçek, Askerî Savcılığın hazırladığı iddianameye tepki gösterdi. Babasının onuruyla oynandığını savunan Çiçek, "Babam konuşmuyorsa görevde olmasından ve görevine olan saygısındandır." dedi.

Babasının terfi etme durumunun olmadığını hatırlatan İrem Çiçek, şu ifadeleri kullandı: "Babam askerlik görevi boyunca görev yaptığı her yerde üstlerinden tam not almış, herhangi bir disiplin suçu bulunmayan bir askerdir. Ayrıca üstlerine karşı itaatkârlığı ile tanınır. Belgeleri basına polisin sızdırdığını Genelkurmay Başkanı dahil birçok kişi söyledi. Savcılığın bu iddianamesi tutarlı değil, ayrıca yine bu iddiaları doğrulayacak somut deliller de dosyada yer almıyor. Taraf'ta yayımlanan bu belgeleri babam gidip kendisi verecek değil. Yani hem belgeleri hazırlayan hem de ihbar eden kendisi mi? Babamın üzerine atılan suçlama, hiçbir somut delile dayanmadan, sadece terfi edemediği için belge hazırladığını iddia etmek gibi çok onur kırıcı bir ithamdır. 'Dursun Çiçek tek başına oturdu yazdı bunu gönderdi' demek akıl almaz bir şey. Bu davada mağdur olan tek kişi babam. Bugüne kadar konuşmaması görevde olmasından ve görevine olan saygısından kaynaklanıyor."

Zaman, 15.07.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.