Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Ergenekon dalga dalga çözüldü

Ergenekon dalga dalga çözüldü

Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ilk 3 iddianamede, belgeler ve tanık ifadeleriyle örgüt büyük oranda deşifre edildi.

İlk iddianamede örgütün amaçları ve yapılanmasıyla ilgili derinlemesine bilgiler verildi. Yakın ve uzak amaçları aktarıldı. İkinci iddianamede Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven darbe planları ayrıntılı olarak anlatıldı, siyasî partileri ele geçirme çabaları konu edildi. Üçüncü iddianamede ise örgütün üniversite ve yargı ayakları açığa çıkarıldı. 'Darbe eylemi' olarak nitelendirilen Kent Otel toplantılarının ayrıntıları iddianamede geniş yer buldu.

 

 

BÜYÜTMEK İÇİN TIKLAYIN

 

 


 

 

BÜYÜTMEK İÇİN TIKLAYIN

 

 

[1. İDDİANAME]

Derin yapı harekete geçiyor, tek amaç darbe

Ümraniye'de 27 adet el bombası ve fünyelerin bulunmasıyla başlayan soruşturma, ele geçirilen her belge ve bilgiyle genişleyerek büyüdü. Soruşturma kapsamında işadamları, gazeteciler, siyasiler, emekli askerler ve bürokratların da bulunduğu onlarca kişi gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayla ilgili hazırlanan ilk iddianameyi 14 Temmuz 2008'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sundu. İddianamede, yapı 'terör örgütü' olarak nitelendiriliyordu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi bahçesinde yaptığı açıklamada, iddianamede ifade edilen 'terör örgütü'nün, herkesin bildiği klasik anlamda 'bölücü' veya 'ideolojik' terör örgütü olmadığını anlatıyordu. Mahkeme, 86 şüpheli hakkında hazırlanan 2 bin 455 sayfalık iddianameyi 25 Temmuz 2008'de kabul etti. İddianamede, Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin tek 'maktul' olarak yer alıyor. Birinci iddianamenin ilk duruşması 20 Ekim 2008 Pazartesi günü yapıldı. İddianameden özetle bazı bölümler:

Ergenekon terör örgütü en başta, 'derin devlet' ifadesi ile anılan, ülkemizde birçok kanlı eylemler gerçekleştiren, gerçekleştirdiği bu eylemlerle ciddi kriz, kargaşa, anarşi, terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ve bunu kısmen de olsa başararak ülkemizin gelişme ve kalkınmasının önünde engel olan bir örgüttür.

İddianamede yer alan MİT'in Ergenekon tanımı: "Mevcut bilgilerden hareketle, kesin belirleme yapılamamakla birlikte 'Ergenekon' adı kullanılarak yürütülen çalışmaların; bu aşamada devleti/rejimi hedef alan bir grubun kendi çıkarları çerçevesinde organize olma çabalarını içerdiği izlenimi edinilmiştir."

NAYLON TERÖR ÖRGÜTLERİ

Örgüt, amaçlarını daha iyi ve hızlı gerçekleştirebilmek, kolay adam temin edebilmek ve örgüt adına gerçekleştirdikleri eylemleri devlet adına yaptırdıklarına inandırmak için Ergenekon'u 'TSK bünyesinde faaliyet gösteren bir yapılanma' gibi lanse ediyor.

Örgüt, terör gruplarının kontrol altında tutulması gerektiği, ihtiyaç durumunda 'naylon terör grupları' oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiğine inanıyor.

Lobi, örgütün sivil unsurlarının örgütlenmesi için hazırlanan 25 sayfalık bir belge. Dokümanda genel olarak, örgütün sivil unsurlarının ne şekilde oluşturulacağı ve bunlardan nasıl faydalanılacağı yönünde yapılan veya yapılması planlanan çalışmaların anlatıldığı görülüyor. Burada görev alan 5 sivil yönetici ise Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Kuddusi Okkır, İsmail Yıldız ve Erkut Ersoy.

HEDEF TÜRK-KÜRT ÇATIŞMASI ÇIKARMAK

"Soruşturma kapsamında yapılan çalışmalarda; örgütün; ülkemizde Türk-Kürt çatışmasının başlamasına sebebiyet verecek DTP'li Ahmet Türk, Osman Baydemir ve Sebahat Tuncel gibi şahıslara suikast hazırlıkları ve planlar yaptıkları tespit edilmiştir. Bu tespitler üzerine olayı gerçekleştirecek, tetikçilik yapacak olan sabıkalı ve yakalamalı şahıs yakalanmış ve istenmeyen olayların önüne geçilmiştir."

Planlama ve Yürütme Kurulu (PYK) teşkilatın en üst birimi. PYK, devletin ve milletin bekası, yurtiçinde ve yurtdışında milli hakların ve menfaatlerin savunulması, kısa, orta ve uzun vadeli devlet politikalarının belirlenmesinden sorumlu. Sanıklar İlhan Selçuk, Veli Küçük, Doğu Perinçek, Muzaffer Tekin, Kemal Alemdaroğlu ve Fikri Karadağ, örgütün üst düzey sorumlu ve yöneticileri.

Küçük ile Tekin hem Ergenekon üst yapılanması ile irtibatları sağlıyor hem de Lobi-Ergenekon sivil yapılanması ile yürütülecek ilişkilerde 'köprü personel' vazifesi görüyor.

Şüpheliler bu örgütle çeşitli süreçler sonunda devletin tüm birimlerine sızıp devleti ele geçirmeyi amaçlamaktadırlar. İstihbarat birimi ile de bu amaçlarına ulaşmayı hedeflemekte, kurulan ulusalcı vakıf ve dernekleri istihbarat elde etmede kullandıkları gibi; çeşitli internet siteleri ve yayın kuruluşlarını da hem baskı unsuru hem de örgütün amacının propagandasını yapmaktadırlar.

Sonuç olarak Ergenekon'un görünürde nihai tek hedefinin, bir an evvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin karışmasını, kaosa sürüklenmesini temin etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır."

 

[2. İDDİANAME]

Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz hazır: AK Parti devrilmeli

İkinci iddianame 10 Mart 2009'da tamamlanarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Mahkeme, 19'u tutuklu, 56 sanık hakkında hazırlanan bin 913 sayfalık iddianameyi 25 Mart'ta kabul etti. İkinci iddianamede örgüt 'yasama ve yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs (darbeye teşebbüs)'le suçlanıyor. Ergenekon'un darbeyi nasıl planladığı ayrıntılı olarak, belgelerle anlatılıyor. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve gazeteci Mustafa Balbay'dan ele geçirilen iki ayrı ancak birbiriyle örtüşen darbe günlükleri ikinci iddianamede geniş yer buluyor. İşte özetle iddianameden bazı bölümler:

Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven darbe planları emekli Orgeneral Şener Eruygur ve ekibi tarafından hükümeti devirmek için hazırlanmıştır.

"Söz konusu darbe planları incelendiğinde, 'Sarıkız' kod adlı darbe planının, darbe öncesi ülkede darbe zemini oluşturmak için yapılması gereken faaliyetleri içerdiği, 'Ayışığı' ve 'Yakamoz' kod isimli darbe planlarının ise darbenin bizzat aktif olarak nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğini, 'Eldiven' kod isimli darbe planının ise gerçekleştirilecek darbe sonrası yapılacak faaliyetleri kapsadığı anlaşılmıştır."

Ayışığı kod isimli darbe planı Mehmet Şener Eruygur'dan CD'ler içerisinde Power Point sunumu olarak ele geçirilmiştir. Planlanan darbenin ilk aşamasını oluşturduğu ve bu çerçevede, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün emekliye ayrılması ya da etkisiz hale getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı terk etmesinin sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görevini sürdürmesi için yapılması gerekenlerin planlandığı tespit edilmiştir.

Hilmi Özkök'ün istifası talebini içeren kendileri tarafından kaleme alınmış mektupları, muvazzaf askerler tarafından hazırlanmış görüntüsü verilerek Hilmi Özkök'e gönderilmek suretiyle onu baskı altına almaya çalıştıkları tespit edilmiştir.

Danıştay saldırısı, Ergenekon terör örgütü tarafından yürütme organını devirmeye kalkışma eylemi olarak planlanmıştır.

Darbe amacını gerçekleştirebilmek için TSK içerisinde Şener Eruygur'un emri ve emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün kontrolünde, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde Cumhuriyet Çalışma Grubu (CÇG) isminde illegal bir yapı oluşturulmuştur.

M. Şener Eruygur'un ADD Genel Merkezi'ndeki ofisi ve Hurşit Tolon'un Ankara ilindeki ikametinden elde edilen CD'lerin içeriğinde, Cumhuriyet Çalışma Grubu adıyla faaliyet yürüten bir yapılanmanın kuruluş, teşkilatlanma ve çalışmalarına dair çok sayıda doküman bulunmuştur.

CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DARBEYE ZEMİN HAZIRLIYOR

Ergenekon tarafından kurulan ve yönlendirilen CÇG'nin hazırladığı devre raporlarının özünü 'AK Parti'nin parçalanması, devrilmesi' üzerine yapılan planlar oluşturuyor.

CÇG'nin devre raporlarına bakıldığında bu faaliyetini aynen gerçekleştirdiği ve uygulamaya koyduğu anlaşılmıştır.

Şener Eruygur'dan ele geçirilen 13 No'lu CD'de bu faaliyetlerde harcanan paralarla ilgili düzenlenen tutanaklar olduğu, bu tutanaklardan söz konusu harcamaların Jandarma Genel Komutanlığı'nın haber alma ödeneğinden karşılandığı, dolayısıyla tüm bu faaliyetlerin bizzat Eruygur'un emir ve talimatları ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

Özden Örnek'ten ele geçirilen günlüklerden anlaşıldığı üzere, ulusal yayın yapan gazete ve televizyon sahiplerinin çağrılarak, iktidardaki hükümet aleyhine ve özellikle askerin hükümete bakış açısının sert mesajlarla topluma duyurulması amacıyla yayın yapılması için baskı uygulandığı ve sonucunda amaçlanan yayınların yapılmasının sağlandığı görülmüştür.

SİYASİ PARTİLER ELE GEÇİRİLECEK

Ergenekon örgütü, siyasi partileri (CHP-MHP-AK Parti) ele geçirmek için de girişimlerde bulunmuştur.

Ülkede kargaşa meydana gelmesini sağlamak amacıyla öğrencileri gösterilerle sokağa dökmeye çalıştıkları, bu amaçla bazı rektörlerle görüştükleri, ayrıca rektörlerden hükümete sert tepki göstermelerini istedikleri, bunun üzerine harekete geçen bazı rektörlerin hükümet aleyhine sert açıklamalar yaptıkları belirlenmiştir.

Yarbay Mustafa Dönmez'in Sakarya'da bulunan ikametinde yapılan aramalarda 22 adet el bombası, 6 adet tabanca, 2 bin 100 adet Kalaşnikof mermisi, 8 adet Kalaşnikof şarjörü, 2 adet av tüfegi, 1 adet Mısır yapımı makineli tüfek, Ankara'daki evinden ise 2 Kalaşnikof marka uzun namlulu silah, 4 adet tabanca ele geçirilmiştir.

 

[3. İDDİANAME]

Yargı ve üniversite ayağı deşifre oldu: Kent Otel toplantıları darbe eylemi

Soruşturma kapsamında 52 şüpheli hakkında hazırlanan ve 20 Temmuz 2009'da mahkemeye gönderilen 1.454 sayfalık iddianame, 5 Ağustos'ta kabul edildi. İddianamede, Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan ve Minas Durmazgüler 'mağdur', Ali Balkız ve Kazım Genç ise 'müşteki' olarak geçiyor. Davanın ilk duruşması 7 Eylül 2009'da görüldü. İddianamedeki sanıklar arasında eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ve sendikacı Mustafa Özbek de bulunuyor. İddianameden bazı bölümler şöyle:

Ergenekon silahlı terör örgütünün nihai amacının, yasama ve yürütme organlarını devirip kendi ideolojik amaçları doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır.

Ergenekon silahlı terör örgütünün darbe çalışmaları çerçevesinde sanık M. Şener Eruygur başkanlığında faaliyet gösteren Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun, medya yapılanmasından mafya yapılanmasına, üniversite yapılanmasından sendika yapılanmasına, sivil toplum kuruluşlarından üniversite gençlik yapılanmasına kadar aktif olarak örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüğü görülmüştür.

Örgütün TSK içerisindeki faaliyetlerini 'Karargah Evleri' ismi altında da gizli hücre yapılanması ile yürüttükleri tespit edilmiştir.

İbrahim Şahin'in liderliğinde eylem ve suikast amaçlı olarak oluşturulduğu anlaşılan hücre yapılanmalarının, emniyet görevlileri ve asker kişilerden seçilmek suretiyle meydana getirildiği tespit edilmiştir.

Şüpheli Engin Aydın'ın, sanık İlhan Selçuk'un talimatı ile örgütün kamuda etkinliğini sağlamak amacıyla büyük ve küçük grupların iştiraki ile gerçekleşen toplantılar (Kent Otel, Ehl-i Dil) tertip ettiği, özellikle otellerde yapılan toplantıya katılanların büyük kısmının örgütün gizli amaçlarından haberdar olmadıkları görülmüştür.

Mehmet Haberal ve Yalçın Küçük'ün örgütün yöneticisi konumunda bulundukları, birçok örgütsel konuda Küçük'ün geliştirdiği stratejilerin uygulandığı belirlenmiştir. Örgütün belirlediği strateji doğrultusunda üniversitelerde kadrolaşma faaliyetlerini yürüttükleri, Haberal'ın bu amaçla örgüt üyesi Fatih Hilmioğlu'na talimatlar verdiği tespit edilmiştir.

Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden Ergenekon silahlı terör örgütünün 2003-2004 yıllarında ülkemizde darbe yapmak için plan ve projeler hazırladığı, bu planlarını uygulamaya koyarak darbeye teşebbüs ettikleri anlaşılmıştır.

Fakat örgütün 2004'ten günümüze kadar gerçekleştirdiği ya da gerçekleştirmeyi planladığı eylemlere bakıldığında, darbe teşebbüsünden hiçbir zaman vazgeçmediği, ülkede darbe zemini oluşturmak ve nihayetinde de Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki uzantıları ile hedefledikleri darbeyi gerçekleştirmek için faaliyetlerini sürdürdükleri görülmektedir.

Nitekim, 2003-2004 yıllarında hazırlanan 'Ayışığı' kod adlı darbe planında 'Ayışığı' ve 'Yakamoz' darbe planlarını hazırlayan ve uygulayacak olan kadrolar deşifre olur ve dağıtılırsa, planın aynen devam ettirilmesi için ikinci bir yapılanma oluşturulması ve bu yapılanmanın çok gizli tutulması' gerektiği belirtilmiştir.

Elde edilen tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan'ın Ergenekon silahlı terör örgütü mensupları ile ilişki içerisinde olduğu ve söz konusu Danıştay saldırısını da bu örgütün talimatı ile gerçekleştirdiği sonucuna varılmıştır.

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün Ergenekon savcılarınca 'tanık' olarak alınan ifadesi üçüncü iddianamenin giriş bölümünde yer aldı. Hilmi Özkök, şunları anlatıyor: "Ayışığı ve Yakamoz kod isimli darbe planlarından 2004 yılı bahar ayları içerisinde haberim oldu. Bu bilgiler bana bir slayt sunumu şeklinde geldi. İddiaları dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'a sordum. Eruygur, böyle bir çalışma olmadığını söyledi. Kendisini uyardım."

 

 

[HÜCRELER TEK TEK DEŞİFRE EDİLDİ]

Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ilk üç iddianamede örgütün omurgası ve nihai amacı büyük oranda ortaya konuldu. Daha sonra tamamlanan 4 iddianamede ise örgüte bağlı küçük hücreler deşifre edildi. İlk olarak Poyrazköy'deki kazılarda ele geçirilen mühimmatla ilgili iddianame hazırlandı. Ardından amirallere yönelik suikast planlarını kapsayan iddianame de mahkemece kabul edildi. Onu örgütün Erzincan'daki yapılanmasını konu edinen iddianame takip etti. Ve son olarak azınlıklara yönelik kanlı eylemler düzenlemeyi öngören Kafes iddianamesi tamamlandı.

 

[4-5. İDDİANAME]

Oyun bozuldu, amiraller hedefte

Ergenekon soruşturması kapsamında Poyrazköy Keçilik mevkisinde 21 Nisan 2009 tarihinde başlatılan kazılara 28 Nisan 2009'a kadar devam edilmiş, kazılarda 15'i dolu 21 LAW silahı, 14 el bombası, 24 el bombası fünyesi, 450 gram C3 patlayıcı madde ve bol miktarda askeri mühimmat ele geçirilmişti.

Mühimmatla ilgili hazırlanan iddianame 27 Ocak'ta İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. İddianamede, 5'i tutuklu 17 sanık yer alıyor. Tutuklu sanıklar Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat ve Eren Günay ile tutuksuz sanık Mustafa Turhan Ecevit'in, 'darbeye teşebbüsten' 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.

İddianamede, örgütün gerçekleştirmeyi planladığı eylemler sıralanıyor. Hedefler arasına Koç Müzesi'ni ziyarete gelen çocukların da girdiğini bu iddianamede görüyoruz. Ayrıca Kafes Operasyonu Eylem Planı'nın da Poyrazköy iddianamesinde yer aldığını görüyoruz.

Amirallere suikast iddianamesini de Poyrazköy'le birlikte ele almakta fayda var. Zaten savcılar, amirallere suikast iddianamesini aralarındaki hukuki bağlantı sebebiyle 'Poyrazköy'le birleştirilmesi talebiyle mahkemeye sundu. Amirallere suikast iddianamesinde ise 9'u tutuklu 19 şüpheli bulunuyor. İddianamede, soruşturmanın bir ihbar mektubuyla başladığı aktarılıyor. İhbar mektubuna göre, askerlerin kurduğu çete, bazı sivillerle genç teğmenleri önce fuhuş partilerine davet ediyor, ardından uyuşturucuya alıştırıyor. Organizasyonun ağına düşerek bağımlı hale gelenlere uyuşturucular yüksek fiyatla satılarak organizasyona para kazandırılıyor. Ergenekon'la bağlantılı faaliyet yürüttüğü ileri sürülen çetenin, üst düzey bazı komutanlar tarafından da korunduğu iddianemede yer alıyor. Şüpheliler Faruk Akın ve Sinan Efe Noyan'ın kalmakta olduğu evde yapılan aramada ele geçirilen fişeklerin bulunduğu poşet içerisinde katlanmış vaziyette beyaz kağıt üzerine siyah kalemle yazılmış not da iddianamede yer alıyor. Söz konusu notta, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç ve halefi Eşref Uğur Yiğit'e yönelik suikast ifadesi net bir şekilde yer alıyor. İşte o not: "Alb. Tayfun Duman'dan gelecek fizibiliteye göre Uğur ve Metin Paşa'ya yapılacak operasyonun detay ve tarihlerini Levent Bektaş, Orhan Yücel Albay üzerinden iletecek. Size teslim edilen malzemeleri korunaklı bir yerde tutunuz."

İşte iki iddianameden bazı bölümler:

Rahmi Koç Müzesi'nde sergilenen Uluç Ali Reis denizaltısında bulunan patlayıcının örgütün ülkede kaos çıkarma amacı doğrultusunda, özellikle öğrencilerin yoğun olarak bulundukları bir sırada patlatılmasının planlandığı, ancak patlayıcının denizaltıda görev yapan rehber tarafından bulunması nedeniyle bu eylemin gerçekleştirilemediği ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Şüpheliler Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Eren Günay, Erme Onat, Mustafa Turhan Ecevit'in yer aldığı bu yapılanmanın, sanık Mustafa Levent Göktaş'ın kontrolünde, Deniz Kuvvetleri bünyesinde oluşturulan ve Ergenekon adına faaliyet gösteren illegal yapılanma olduğu, Levent Bektaş'ın 'Kafes Operasyonu Eylem Planı'nı gerçekleştirecek ekipte 'Özel Plan Hücre Lideri' olarak görev aldığı anlaşılmıştır.

METOtLAR DOĞU PERİNÇEK'TEN

(Amirallere suikast iddianamesinden): Tğm. Ülkü Öztürk, Tğm. Sinan Efe Noyan, Deniz Harp Okulu öğrencisi Uğur Kayar, uyuşturucu trafiğinin kilit noktasında ve organizatörü konumundadırlar. Bu şahıslar uyuşturucuyu temin ederek kendi kurdukları ekipleriyle satışını sağlarlar.

Alb. Tayfun Duman'dan gelecek fizibiliteye göre Uğur ve Metin Paşa'ya yapılacak operasyonun detay ve tarihlerini Levent Bektaş, Orhan Yücel Albay üzerinden iletecek, Size teslim edilen malzemeleri korunaklı bir yerde tutunuz."

(...) Zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç ve Donanma Komutanı Eşref Uğur Yiğit'e yönelik olarak yapılacak saldırıyla ilgili notun mevcudiyeti, söz konusu örgütün amacı doğrultusunda gelecekte yapmayı tasarladığı eylemlerde kullanmak üzere patlayıcı madde temin ettiğini ve sakladığını göstermektedir.

Ergenekon silahlı terör örgütünün sivil yapılanmasında yer alan Teori, Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı içerisinde görevli bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı sanık Doğu Perinçek'in, bu gizli yapılanmanın metotları ve geliştirilmesini nasıl yaptığını ayrıntılı bir biçimde ortaya koymaktadır.

 

 

[6. İDDİANAME]

Erzincan'daki Ergenekon Üçüncü Ordu'ya uzandı

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nca Erzincan'daki Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan iddianame, 1 Mart 2010'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. İddianamede, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk şüpheli sıfatıyla ilk sırada yer alıyor. Toplam 61 sayfalık iddianamede, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, silahlı terör örgütüne üye olma, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ve birden fazla kişiyle tehditle suçlanıyor.

İddianamede ayrıca, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Ali Tapan, Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ersan, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Müdür Yardımcısı Ersin Ergut, Yaylabaşı Karakol Komutanı Murat Yıldız, astsubaylar Orhan Esinger ve Şenol Bozkurt, MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir ve MİT mensupları Sadri Barkın İnce ve Kıvılcım Üstel ile 3. Ordu İstihbarat Başkanlığı Plan Eğitim Subayı Ahmet Saraçlar ve Erzincan'da av bayiliği yapan Yaşar Baş silahlı terör örgütüne üye olmakla suçlanıyor. Davanın ilk duruşması 4 Mayıs salı günü yapılacak. Duruşmaya 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'in de katılması bekleniyor. Çok tartışılan iddianameden bazı bölümler şöyle:

Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hakkında Ergenekon silahlı terör örgütü kapsamında devam eden soruşturma kapsamında bulunan Dursun Çiçek tarafından imzalanmış bulunan İrticayla Mücadele Eylem Planı Erzincan ilinde hayata geçirilmek istenmiş, bu amaçla Ergenekon silahlı terör örgütüne bağlı olarak faaliyet gösteren şüpheli Saldıray Berk liderliğindeki yasa dışı oluşum faaliyetlerde bulunmuştur."

Örgütün, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde son derece gizli bir yapılanma içinde olduğu kadar, yukarıda açıklandığı gibi örgüt amaçlarının gerçekleştirilmesinde çok önemli gördüğü istihbarat örgütü içinde de kadrolaşmaya çalıştığı açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır.''

Bu çerçevede Gülen cemaatinin Erzincan'daki evlerine veya okullarına silah, uyuşturucu vs. suç unsurları ile yasa dışı illegal dokümanlar konularak sonrasında bu yerlerde eş zamanlı olarak operasyonlar yaptırılması ve böylece Gülen cemaatinin silahlı terör örgütleri kapsamına alınmasının sağlanmasının hedeflendiği ortaya çıkmıştır.

Terör örgütü asıl gücünü beyaz yakalı faillerin halkta oluşturduğu bu algı yanılgısını ve kamu gücünde bulunan eşsiz terörle mücadele tecrübesinin farklı kulvarda gelişmiş olmasını istismar etmekten almaktadır.

Erzincan'da Alevi, Sünni, Kürt ve Türk kökenli vatandaşlarımız yoğun olarak bulunmaktadır. Bu durum unkötü niyetli kişilerce suistimal edilmesi kolaydır.

Saldıray Berk'in 3. Ordu Komutanı olarak elindeki tüm yetkileri mensubu bulunduğu terör örgütünün illegal amaçları doğrultusunda kullanmaktan çekinmemiştir.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, mensubu bulunduğu örgütün illegal amaçları doğrultusunda yaptığı faaliyetlerde yol göstermiş ve hukuki koruma sağlamıştır.

ÖRGÜT, GÜCÜNÜ BEYAZ YAKALILARDAN ALIYOR

Şüphelilerce varılmak istenen illegal amacın da şu olduğu değerlendirilmiştir: Çatalarmut Barajı'nda bulunan ve el konulan mühimmatların emniyet tarafından olaydan önce oraya koydurulup, bilahare de yine anlatma ile mühimmatlar emniyet tarafından bulunmuş gibi gerçeğe aykırı bir senaryo üretilerek, Ergenekon terör örgütü soruşturması ve kovuşturmasında adli kolluk görevinin ağırlıkla emniyet teşkilatı tarafından ifa edilmekte olması nedeniyle, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen bu soruşturmayı zayıflatmak, ele geçen yasal deliller hakkında kamuoyunda şüpheler yaratmak ve emniyet teşkilatına gözdağı vermek.

Ergenekon terör örgütünün işlemeyi amaçladığı suç nazara alındığında; bugünkü bilinen yapısı, stratejisi, işleyişi, üye ve eleman profili ile örgütü sonuca götürmek bakımından oldukça elverişli biçimde kurulmuş ve çalıştırılmış bir model olarak ortada durmaktadır. Terör örgütü asıl gücünü beyaz yakalı faillerin halkta oluşturduğu bu algı yanılgısını ve kamu gücünde bulunan eşsiz terörle mücadele tecrübesinin farklı kulvarda gelişmiş olmasını istismar etmekten almaktadır.

 

 

[7. İDDİANAME]

Azınlıklara yönelik kanlı eylem planları 'Kafes'lendi

Kafes Operasyonu Eylem Planı soruşturması kapsamında 3'ü tutuklu 33 şüpheli hakkında hazırlanan 65 sayfalık iddianame, 19 Mart 2010'da İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, 33 sanığın 'Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçundan 7,5 ile 15'er yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları istendi. İlk üç sırada yer alan sanıklar Ahmet Feyyaz Öğütçü, Kadir Sağdıç, Mehmet Fatih İlğar'ın 'Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak Kafes Operasyonu Eylem Planı'nı hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmede 'Danışma Kurulu' adı altında emir ve komuta yetkisine haiz örgüt mensubu oldukları' belirtildi.

İddianamede yer alan bilgilere göre, altında Poyrazköy soruşturması kapsamında tutuklanan Yarbay Ercan Kireçtepe'nin imzası bulunan plan, Levent Bektaş yakalanmadan önce, 11 Nisan 2009'da DVD'ye kaydediliyor. Kafes'in komplo olduğu ve DVD'ye sonradan kaydedildiği yönündeki iddialar da bilirkişi raporuyla çürüdü.

Azınlıklara yönelik kanlı eylem planlarını öngören 'Kafes Operasyonu Eylem Planı'nın 29 Mart 2009 yerel seçimlerinden 12 gün sonra, 11 Nisan 2009'da DVD'ye kaydedildiği bilirkişi raporuyla tespit edilmiştir.

Kafes Eylem Planı'nın amacı; çeşitli eylemler yaparak ülkede Ergenekon örgütünün hedefleri doğrultusunda kargaşa çıkarılması, (...) hükümetin yıpratılması ve gayrimüslim vatandaşlarımızın tehdit edilerek, can güvenliklerinin olmadığı duygusunu aşılayarak hükümetin içeriden ve dışarıdan baskı altına alınmasıdır.

Azınlıklara yönelik olarak hazırlanan planların uygulamaya konulduğu tespit edilmiştir. Araştırmalar neticesinde, sahte isim ve adreslerle azınlıklara yönelik tehdit içerikli mektuplar gönderildiği belirlenmiştir.

Azınlıklara yönelik eylemler ile Koç Müzesi'nde düzenlenmesi planlanan bombalı saldırı, 'darbe zemini oluşturma' konusunda Danıştay saldırısından daha vahim sonuçlar doğuracaktır.

Örgüt, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetleri gerçekleştirmiştir. TSK içerisindeki irtibatlarını örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullanmaya çalıştıkları görülmüştür.

Beykoz Poyrazköy'de yapılan aramalarda ele geçen mühimmatlar ile ilgili olarak Makine Kimya Endüstrisi Genel Müdürlüğü'nden alınan raporda, söz konusu mühimmatın MKE üretimi olduğu ve imalinden sonra TSK'nın çeşitli birimlerine teslim edildiği tarih, kafile ve tapa numaralarıyla aktarılmıştır.

(DZKK'DA ULUSALCI YAPILANMA) başlıklı belgede, şüphelilerden Ahmet Feyyaz Öğütçü'nün TSK bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon örgütünün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki yapılanması içerisinde yer aldığı, bu yapılanmanın hakkında soruşturma yürütülen Özden Örnek'in liderliğinde faaliyet gösterdiği kaydediliyor.

Soruşturma makamlarına ulaşan ihbarlar, ele geçen dokümanlar, sanık Levent Bektaş'ın işyerinde elde edilen 3 No'lu DVD içerisinde gizlenmiş bir şekilde bulunan 'Kafes Eylem Planı' isimli klasör içerisindeki 'Gizli' ibareli 'Görev bölümlü' başlığı altındaki liste, ele geçen DVD'de yer alan planlar ve örgütsel içerikli notlar göz önüne alındığında; şüphelilerin Deniz Kuvvetleri bünyesinde kurulan ve Ergenekon terör örgütü ile doğrudan bağlantılı, Kafes Operasyonu Eylem Planı'nı hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten illegal yapılanma içerisinde görev aldıkları, TSK'nın kurallarına aykırı olarak askeri hiyerarşi dışında oluşan bu örgütlenmenin yasal bir örgütlenme olmadığı anlaşılmıştır.

Zaman, 30.04.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.