Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Danıştay'ın kameraları bozuk değildi, görüntüler silindi

Danıştay'ın kameraları bozuk değildi, görüntüler silindi

Ergenekon'la birleştirilen Danıştay davasında dün önemli bir gelişme yaşandı. Mahkemeye ulaşan TÜBİTAK raporu, Danıştay'daki güvenlik kameralarının bozuk olmadığını ortaya koydu. OYAK Güvenlik'in daha önce mahkemeye sunduğu 'kameralar arızalı' bilgisini yalanlayan rapora göre, bir kısım görüntüler bilinçili olarak kayıt kodları değiştirilerek silindi. Kayıtların bir bölümü ise TÜBİTAK'ta kurtarıldı.
 

Türkiye'nin en provokatif silahlı saldırısı olarak tarihe geçen Danıştay cinayetine ait güvenlik kamerası kayıtlarından büyük kısmının silindiği ortaya çıktı. Ergenekon davasına bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talebi üzerine Danıştay binasındaki kamera kayıtlarını inceleyen TÜBİTAK'ın bilirkişi raporu Silivri'ye ulaştı. 6 sayfalık rapor, kayıt yapılan harddisklerin bir kısmının bilinçli olarak geri döndürülemez şekilde silindiğini ortaya koyuyor. Kamera görüntülerinin önemli bir bölümünün ise özel bir programla kurtarıldığı belirtiliyor. Bilirkişi incelemesinde, geri getirilen dosyalardan bazılarının isimlerinin değiştirildikten sonra silindiği bilgisi veriliyor. Raporda, katil Alparslan Arslan'ın saldırıdan bir gün önceki keşif görüntülerinin yok edildiği aktarılıyor. Harddisklerde teknik bir bozukluk bulunmadığının altı çizilen rapor, bugüne kadar bilinenin aksine saldırı sırasında kameraların bozuk olduğu bilgisini de çürüttü. Danıştay'ın güvenliğini sağlayan Oyak Savunma ve Güvenlik Şirketi, binadaki kameraların cinayetten bir gün önce bozulduğunu açıklamıştı. Gelişmeyi değerlendiren hukukçular, Oyak Güvenlik hakkında savcıların soruşturma başlatmak zorunda olduğunu vurguluyor.

 

 

 

BÜYÜTMEK İÇİN TIKLAYIN

 

 

 

Mahkemenin re'sen istediği 3 Mayıs 2006 ile 17 Mayıs 2006 tarihleri arasında Danıştay binasının güvenliği ile ilgili kameraların arıza nedenlerinin, hangi tarihlerde OYAK Savunma ve Güvenlik şirketine bildirildiğinin ayrıca bu tarihler dışında kameraların arıza yapıp yapmadığına ilişkin talebine cevap verilmesi istenmişti. Yapılan bilirkişi incelemesine ilişkin TÜBİTAK'tan gönderilen yazıda, Danıştay saldırısının yapıldığı tarihlerde Danıştay güvenlik kamerasının arızalı olduğunun bildirilmesi üzerine kayıtların alındığı, hard diskler üzerinde inceleme yapıldığı belirtiliyor. Bu hard disklerde herhangi bir arıza tespit edilmediği ifade edilen yazıda, kaydedilen kamera görüntülerinin akşam saatlerine ait kayıtlarının bir kısmının silindiği, özel bir programla yapılan çalışma sonucu silinen bu kayıtlardan bir kısmının kurtarıldığı kaydedildi. Yazıda kurtarılan görüntülerin daha rahat seyredilmesi için avi formatına dönüştürüldüğü, ayrıca silinen dosyaların bir kısmının da isimlerinin değiştirildikten sonra silindiği vurgulandı.


 

 


 

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahke-mesi'nce Silivri'de görülen birinci Ergenekon davasında önemli bir gelişme yaşandı. Danıştay saldırısının gerçekleştirilmesi öncesine ilişkin güvenlik kamerası kayıtlarının bilirkişi incelemesi raporları mahkemeye ulaştı. Raporda hard diskte silinmiş dosyaların tespit edildiği belirtilirken, geri döndürülemez biçimde silinen dosyaların çoğunun 16 Mayıs 2006 günü 19.47 ile 19.50 saatlari arasındaki zaman dilimine ait olduğu kaydediliyor. Sözü edilen tarih ve zaman dilimi Alparslan Arslan'ın binada keşif yaptığı anı ifade ediyor.

Raporda, geri döndürülebilen dosyalar arasında Danıştay'daki kamera sisteminin kurulduğu tarih olan 23 Aralık 2005 tarihinden önce kaydedilen dosyaların bulunduğu da belirtildi. Bu durumda Danıştay binasına kurulan kamera sisteminde kullanılan hard diskin daha önce başka bir yerde de kullanıldığı ya da firmadan istenen orijinal hard diskin verilmeyip, başka bir hard diske ilgili dosyaların kopyalanıp daha sonra bazı bilgilerin silinmiş olabileceği ihtimaline de dikkat çekiliyor.

Bu nedenle bu hard diskin orijinal olup olmadığının net anlaşılamadığı belirtildi. Hard diskin orijinalliğini şüpheye düşüren iki önemli sebep var. Birincisi hard diskin, Danıştay güvenlik sisteminin kurulduğu 23 Aralık 2005 tarihinden daha öncesine ilişkin görüntüler içermesi. İkincisi ise harddisklerin 16 Mayıs 2006 tarihinde teknik firma tarafından Danıştay'dan alınmış olmasına rağmen, hard disk içerisinde teslim tarihinden sonraya tekabül eden 22 Mayıs 2006 ve 6 Haziran 2006 tarihlerine ait kayıtların bulunduğu görülüyor. Bu durum da orijinal hard diskin başka bir hard diske kopyalanarak kopya harddiskin orijinal diye teslim edildiği, teslim tarihinden sonrasına ilişkin kaydedilmiş dosyaların da bu kopya hard disk üzerine daha önceden kaydedilip silinmiş dosyalar olabileceği belirtiliyor. Her iki durum da dikkate alındığında hard diskin, üzerine orijinal hard disk klonlanmış farklı bir harddisk olduğu anlaşılıyor.

Rapordan keşif günü dört stratejik konumdaki kameranın görüntülerinin silindiği anlaşılıyor. Kaydı silinen 2 numaralı kamera, yukarı katlardaki bir ara bölmeyi gösteriyor. 3 No'lu kamera ise bina arkasını ve arayolu gösteriyor. 6 No'lu kamera, servis araçlarının ve uzaktan insanların geçiş yaptığı alanı, 7 numaralı kamera ise nizamiye kapısı ile insanların hareketlerini ve park etmiş araçları görüyor.

Hakimden, sorumlular hakkında suç duyurusu

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi naip hakimi, Danıştay binasına ait güvenlik kamerası görüntü kayıtlarının silinmesiyle ilgili, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan başvuruda, 'kamu görevlisinin suçu bildirmemesini' içeren TCK'nın 279. maddesindeki yasal zorunluluk gereği, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.

Karanlık cinayeti Silivri'deki mahkeme aydınlatıyor

Haber Analiz - Büşra Erdal

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davası ile birleştirilmesinin ardından Danıştay davası ile ilgili derinlemesine araştırmanın sonuçlarını alıyor. Savcılar ve hakimlerin talebi doğrultusunda dosya "sil baştan" yeniden açıldı. Bir hakimin hayatını kaybettiği saldırıyı "türbana" endeksleyen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yapmadığı araştırmalar Ergenekon davası kapsamında yapıldı. Son olarak mahkemeye ulaşan TÜBİTAK, raporunda OYAK'ın arızalı diye kayıt yapılmadığını açıkladığı Danıştay'ın güvenlik kameralarından 17 Mayıs 2006 tarihlerine ilişkin kayıtların silindiğini ortaya koydu. Bu yeni gelişme, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılamayı bir kez daha şaibe altında bıraktı.

2.455 sayfalık birinci Ergenekon iddianamesinde Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik bombalı eylemler Ergenekon örgütünün silahlı eylemleri arasında sayıldı. Ergenekon savcılarının talebi ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin kararı doğrultusunda Danıştay saldırısı Ergenekon davası ile birleştirildi. 3 Ağustos 2009'da birinci Ergenekon davası ile birleştirilerek yeniden başlayan yargılamada mahkeme heyeti eksik delilleri yeniden toplamaya başladı. Mahkeme heyeti de önceki gece verdiği ara kararda söz konusu talebi kabul etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Ankara 11. Ağır Ceza'nın araştırması gereken, ancak üzerine gidilmeyen onlarca kritik sorunun cevabının peşine düşen mahkeme, saldırıya ilişkin dava dosyasına konulmayan delilleri tamamlamak için harekete geçti. Danıştay dosyasında yer almayan deliller için ilgili kurumlara yazı yazan mahkeme, olay günü bozuk olma sebebi hiç araştırılmayan güvenlik kameralarını OYAK'tan istedi. Alparslan Arslan'ın, saldırıdan bir gün önce keşif yaptığını gösteren 14 karanlık telefon mesajını kime gönderdiğinin tespiti için de Türkiye İletişim Başkanlığı'yla irtibata geçildi.

Yine eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'a yazı yazılarak, kendisinde olduğu belirtilen Susurluk raporu iade edilmek üzere talep edildi.

Başbakanlık arşivlerinde bu raporun olmadığı bildirildi. Bunun üzerine Mesut Yılmaz, raporun orijinalinin kendisinde olduğunu açıkladı ve mahkemeye gönderdi.

3-17 Mayıs 2006 tarihleri arasında Danıştay binasının güvenliğiyle ilgili kameraların, arızaları nedeniyle alınan cihazların arızalı olsa bile OYAK Savunma ve Güvenlik AŞ'den temin edilerek gönderilmesi talep edildi. OYAK Güvenlik, cihazları gönderdi. TÜBİTAK tarafından incelenen cihazlarda 17 Mayıs 2006 tarihinde kayıt yapıldığı ve daha sonra silindiği ortaya çıktı.

Danıştay binasının çevresindeki kurum ve kuruluşlardan temin edilen kamera görüntülerinin incelenmesi için mahkeme hâkimi Hüsnü Çalmuk, naip hâkim olarak tayin edildi.

İlgili kuvvet komutanlıklarına da müzekkere yazılarak dosya kapsamında el konulan el bombaları ve mühimmatın tesliminden itibaren, birlik ve şahıs olarak tarihlerini belirtir şekilde zimmet silsilesinin, sarf edilmişse sarf raporunun ayrıntılı olarak bildirilmesi istendi. Buna ilişkin Jandarma Genel Komutanlığı'ndan yazı geldi. Bu yazıda mühimmatların bir kısmının Güneydoğu'daki birliklere ait olduğu bildirildi.

Alparslan Arslan'ın Danıştay saldırısından önce kullandığı arabanın köprülerden geçiş saatleri, Arslan'ın kullandığı telefon hatlarının dökümleri, saldırıdan önce attığı garip mesajlar da araştırıldı.

Danıştay cinayetinden 'rejim krizi' çıkardılar

-Türkiye, 17 Mayıs 2006 gününün sabahına Danıştay'a yapılan hain saldırı ile uyandı. Avukat Alparslan Arslan, rutin toplantılarını yapan Danıştay 2. Daire üyelerine kurşun yağdırdı. Saldırıda 2. Daire Başkanı Mustafa Birden, üyeler Mustafa Yücel Özbilgin, Ayla Günenç, Ayfer Özdemir ve tetkik hâkimi Ahmet Çobanoğlu yaralandı. Özbilgin kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Canlı yayınlara art arda bağlanan konuklar, rejimin tehlikede olduğunu savunuyordu. CHP lideri Deniz Baykal, yaralıları ziyaretinde saldırıdan hükümetin sorumluluğu olduğunu ileri sürdü. Grup toplantısındaki konuşması daha netti: "Siyasete kan bulaştı." Yargıtay, Danıştay, YÖK, rektörler art arda hükümeti hedef alan açıklamalar yaptı. Yargı mensupları Anıtkabir'e yürüdü. Cenaze töreni de bu çerçevede kullanıldı. Siyasiler yuhalandı, linç tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

'Allah'ın askerleri' lafı nereden çıktı?

Menfur saldırının hemen ardından Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan tanıkların doğrulamadığı bir iddia ortaya attı: "Saldırgan, 'Allah'ın askeriyiz' diyerek odadan içeri giriyor. Bunlar türban kararından ötürü." Bu ifadeleri tetikçi Alparslan Arslan bile doğrulamadı. Arslan, Silivri'deki savunmasında olay anını şöyle anlattı: "Bahçede uzun süre oturdum. Bir ara yukarı çıktım, salon kapalıydı. Salon açık olsaydı silahı alıp gelip saldırıyı yapacaktım. Çaycı geldi, dosyam var, dedim, binadan ayrıldım. Ertesi sabah arkadaşlar otelde uyurken çıktım gittim. Silah çantamdaydı. Güvenlik noktasında öttü. Kimliğimi gösterdim. Avukat olduğum için yukarı çıkmama izin verdiler. Salona girdim. Başta Mustafa Birden olmak üzere 3-4 el ateş ettim. Bayanlar da vardı. Böyle bir şey yasak olamaz, bitsin dedim." Çapraz sorguda ise Danıştay'ın başörtüsü kararından haberinin olmadığı ortaya çıktı. Bir süre sonra bu davanın sanıklarından İsmail Sağır'ın 'fuhuş için başkasına kadın tedarik etmek' suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm olduğu belirlendi. 'Allah'ın askeri' sözü iki kez daha gündeme geldi. İlki olaydan 2,5 saat sonra yapılan bir telefon görüşmesiydi. Osman Yıldırım, x şahısla yaptığı görüşmede aynen şu cümleyi kuruyordu: "Allah'ın askeri dayı ya Allah Allah." Diğeri de Ertuğrul Özkök'ün köşesinde yer aldı: Ama bizzat cinayeti işleyen adam ne diyor: "Ben Allah'ın askeriyim, türban kararını protesto etmek için vurdum."

Dava Silivri'ye alındı; geRçekler ortaya çıktı

Başkent'te görülen Danıştay davası yoğun bir hukuk çabasının ardından Ergenekon kapsamında Silivri'ye alındı. Görüldü ki, Ankara'daki mahkeme, delilleri hiç araştırmamış, suçu tuhaf hareketlerde bulunan Alparslan Arslan'a yükleyerek dosyayı kapatmıştı. Danıştay saldırısıyla ilgili hazırlanan iddianamede eylemlerin 'türban' ile ilgili olduğu ileri sürülüyordu. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Şubat 2008'de Alparslan Arslan'ı iki kez müebbet hapis cezasına çarptırdı. Diğer sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağıroğlu da müebbet hapis cezası aldı. 28 Nisan'da mahkemenin gerekçeli kararı yayınlamdı. Buna göre saldırı 'türban' sebebiyle gerçekleştirilmişti. Sanıklar türbanı kendi istedikleri şekilde yorumlamayan kişileri cezalandırmayı amaçlamıştı. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, (7 Ekim 2008) kararı Ergenekon'la bağ olduğu gerekçesiyle oybirliğiyle bozdu. 3 Ağustos 2009'da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, birinci Ergenekon davası ile Danıştay davasının birleştirilmesine karar verdi. Ardından Danıştay soruşturmasının sil baştan ele alınması hükme bağlandı. Dosyadaki eksiklikler de bu sırada gündeme geldi. Savcılar İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden eksiklerin giderilmesini istedi. İşte o taleplerden bazıları:

3-17 Mayıs 2006 tarihleri arasında Danıştay binasının güvenliğiyle ilgili kameralar, arızaları nedeniyle alınan cihazlar arızalı olsa bile OYAK Savunma ve Güvenlik AŞ'den temin edilerek gönderilmeli.

Danıştay binasının çevresindeki kurum ve kuruluşlardan temin edilen kamera görüntülerinin incelenmesi için mahkeme hâkimi Hüsnü Çalmuk, naip hâkim olarak tayin edilsin.

Alparslan Arslan'a ait 34 BE 026 plakalı aracın 4-16 Mayıs 2006 arasındaki köprü ve otoban geçiş zamanının bildirilmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü'ne yazı yazılmalı.

Ankara Ulus semtinde faaliyet gösteren Selvi Otel yetkilisine müzekkere yazılarak, otelin 15, 16 ve 17 Mayıs 2006 tarihlerine ait defter ve bilgisayar kayıtları celp edilsin.

16 Mayıs 2006 tarihinde, Danıştay binasının önüne gelen Alparslan Arslan, kimliği bilinmeyen bir kişiye; 'Tarkan işinize yarar mı?', 'Bekliyorum..', 'Bir eksiğin var mı?', 'İçeride mi dışarıda mı?', 'Bilmiyorum yolcuyu görmeli miydim?' şeklinde mesaj gönderdiği ortaya çıktı. Bu mesajların gönderildiği kişi araştırılmalı.

Osman Yıldırım'ın itirafları görmezden gelindi

10 Kasım 2009'da Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, tarihî itiraflarda bulundu. Yıldırım, "Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan eylemlerde işi veren Veli Küçük'tür, bombaları veren Muzaffer Tekin'dir. Ataşehir'deki toplantıda, Muzaffer Tekin, Hüseyin Görüm'ün yeğeni, Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ, Orhan Kadı, Alparslan Arslan ve tanımadığım başka kişiler vardı. Toplantıda 5 dakika kaldım. Bombaları aldım, çıktım. 2 tane bomba aldım. Alparslan Arslan 1 tane aldı. Muzaffer Tekin verdi bombaları. Alparslan Arslan'ı kullananlar Veli Küçük'tür, Muzaffer Tekin'dir. Bunların üstü de Şener Eruygur, Hurşit Tolon ve Fikri Karadağ'dır.'' dedi. Ancak 10 Mayıs 2006'da Cumhuriyet'e bomba atılması ve 17 Mayıs'taki Danıştay cinayetini günlerce işleyen gazeteler bu itirafları görmezden geldi. Hürriyet ve Milliyet'te bu haber yoktu. Olayın muhatabı Cumhuriyet ise iç sayfalarında gizledi.

OYAK Güvenlik suç delilini yok etti; soruşturma açılmalı

yasin kılıç istanbul

-Danıştay binasındaki kamera görüntülerinin silinmesi, hukuki sonuçlar doğuracak. Hukukçulara göre derhal OYAK Güvenlik hakkında soruşturma açılmalı. Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı'ya göre; TÜBİTAK'ın son verdiği bilirkişi raporu ışığında cumhuriyet savcıları OYAK yöneticileri ve yetkililerine yönelik otomatik olarak soruşturma başlatmak zorunda. Burada ayrı bir suçun söz konusu olduğunu ifade eden Avcı şunları söylüyor: "TCK'nın 282. maddesine göre 'suç delillerini değiştirmek ve yok etmek' suçu devreye giriyor. Savcılar OYAK'ın yetkililerine soruşturmayı sevk etmek zorunda. Danıştay saldırısı, delillere göre Ergenekon yapılanması çerçevesinde mütalaa ediliyor." Eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek de TÜBİTAK'ın raporunun önemli bir maddi delil anlamına geldiğini belirtiyor. Dosyanın bütünlüğü açısından mahkemenin savcılıktan 'delillerin karartılması' yönünde varsa suçun ortaklarını ve suça iştirak edenleri araştırmasını isteyebileceğini ifade eden Petek, "Suç delillerini gizlemek, yok etmek, karartmak ayrı bir suç olduğu için bu eylemi işleyenler hakkında soruşturmanın genişletilerek tespit edilmesi halinde sanıkların davanın birlikte görülmek üzere tekrar iddianame ile mahkemeye bu şekilde tevdi edilmesini mahkeme talep edebilir." açıklamasında bulundu.

TÜBİTAK'ın raporunun eylemin ferdi olmadığı, bir örgüt işi olduğu noktasında değerlendirilebileceğini belirten Petek, mahkemenin delilleri yok eden ve gizleyenlerin tespit edilip ortaya çıkarılması için yeni soruşturma açabileceğini kaydetti. Reşat Petek sözlerine şöyle devam etti: "Mahkeme soruşturmanın genişletilmesini, yeni soruşturma yapılmasını ve elde edilecek delillerin mahkemeye sunulmasını isteyebilir. Bu TÜBİTAK raporu onu zorunlu kılıyor. Yeni ortaya çıkan maddi delildir. Kim yaptı, kimler yaptı savcılar kamu adına soruşturur. Danıştay saldırısındaki örgüt bağlantısını Ergenekon iddiası ile sürdürülen terör örgütü davasında hukuki fiili irtibatlı yeni bir delil elde edilmiş oluyor. Bu işin tek başına işlenmediği, tetiği çeken ile daha sonra ona yardımcı olmak, suç delillerini kaybetmek için birilerinin kayıtları sildiği, suça iştirak ettiği, yok etme suçunu işledikleri anlaşılır, bunların da soruşturma ile tespit edilip haklarında dava açılması, gerekli görülürse de dava ile birleştirilmesi gerekir."

Orduevinin kameraları için de 'arızalı' demişlerdi

Danıştay saldırısıyla ilgili takibi yapılan önemli hususlardan biri Sıhhiye Orduevi'nin Danıştay binasını gören kameraların görüntüleri idi. Ancak bu kameraların da Danıştay binasındaki kameralar gibi bozuk olduğu ileri sürüldü. Genelkurmay Başkanlığı'ndan Aralık 2009'da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen yazıda şöyle denildi: "Sıhhiye Orduevi'nde olay tarihinde kullanılan kamera güvenlik sistemi Ağustos 2008'de değiştirildiğinden mevcut güvenlik sistemi DVR kayıt cihazları kullanılarak işletmeye alınmıştır. Olay tarihinde Danıştay binasını gören seyredilebilir görüntü Sıhhiye Orduevi Md.lüğü'nün 17 Mayıs 2006 tarihli, OREV: 0913-244-06-810 sayılı 'kamera görüntüleri' konulu yazısıyla Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne gönderilmiş olup, kullanılan media player değiştirildiğinden halen envanterde bulunmamaktadır."

Gazeteler saldırıyı nasıl vermişti?

HÜRRİYET: Kaşıya kaşıya

SABAH: Hedef manşetten, kurşun avukattan

MİLLİYET: Laikliğe kurşun. Zanlı 28 yaşında, dindar, ülkücü.

POSTA: Türkiye'ye kurşun

TAKVİM: Laik Cumhuriyet'e savaş açtılar

VATAN: Yalnız değildi

CUMHURİYET: Bu kez de aynı el. Cumhuriyet'e saldırıdan sonra Danıştay yargıçlarına kurşun yağdı

YENİÇAĞ: Bu kimin hayaleti?

RADİKAL: Yargıya Türk-İslam sentezci saldırı

AKŞAM: Tetiği kim çektirdi?

ZAMAN: Karanlık güçler işbaşında. Danıştay'a hain saldırı

BUGÜN: Alçak saldırı

TÜRKİYE: Huzura saldırı

YENİ ŞAFAK: Alçakça. Terör, hukukun kalbini hedef aldı

STAR: Huzura kurşun

VAKİT: İğrenç saldırı

Zaman, 22.04.2010

İşte Danıştay saldırısının silinen kayıtları

TÜBİTAK, Danıştay saldırısının yapıldığı dönemde kamera kayıtlarının silindiği belirlemişti. NTV, TÜBİTAK'ın kurtardığı silinmiş kayıtlara ulaştı.

ANKARA - Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen Birinci "Ergenekon" davasının bugünkü duruşmasına TÜBİTAK’tan istenen rapor ulaştı.

Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, Danıştay binasına ait kameralarda herhangi bir arıza olmadığının tespit edildiği ifade edildi.

Raporda, saldırıdan bir gün önce kamera kayıtlarının güvenlik şirketi tarafından alındığı kaydedildi.

TÜBİTAK, güvenlik şirketinin kamera kayıtları üzerinde işlem yaptığını da tespit etti.

3-17 Mayıs arasında olmadığı belirtilen kayıtlara ilişkin yapılan inceleme sonucu, 3-15 Mayıs arasındaki görüntülere ulaşıldığı belirtildi.

15-16 Mayıs tarihlerindeki görüntü kayıtları ise ortada yok.

TÜBİTAK, saldırıdan bir gün önceki tarih olan 16 Mayıs’ta 19.47-19.50 saatleri arasındaki üç dakikalık kaydın da silindiğini belirledi.

Yapılan çalışmalar sonucunda silinen bu kayıtlardan bir kısmı kurtarıldı.

Danıştay saldırısı ile ilgili flaş gelişme

Ergenekon tutuklusu Alparslan Aslan tarafından gerçekleştirilen ve İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ölümü ile sonuçlanan Danıştay saldırısı ile ilgili çarpıcı bir gelişme yaşandı.

-KAMERA KAYITLARI-

Mahkemenin resen istediği ''03 Mayıs 2006 ile 17 Mayıs 2006 tarihleri arasında Danıştay binasının güvenliği ile ilgili kameraların arıza nedenlerinin, hangi tarihlerde OYAK savunma ve güvenlik şirketine bildirildiğinin ayrıca bu tarihler dışında kameraların arıza yapıp yapmadığına'' ilişkin talebine de cevap verildi.

Yapılan bilirkişi incelemesine ilişkin TÜBİTAK'tan gönderilen yazıda, Danıştaya saldırının yapıldığı 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay güvenlik kamerasının arızalı olduğunun bildirilmesi üzerine kayıtlarının alındığı, harddiskler üzerine inceleme yapıldığı belirtildi.

Bu harddisklerde herhangi bir arıza saptanmadığının bildirildiği ifade edilen yazıda, kaydedilen kamera görüntülerinin akşam saatlerine ait kayıtlarının bir kısmının silindiği, özel bir programla yapılan çalışma sonucu silinen bu kayıtlardan bir kısmının kurtarıldığı kaydedildi.

Yazıda, kurtarılan görüntülerin daha rahat seyredilebilmesi için avi formatına dönüştürüldüğü, ayrıca silinen dosyaların bir kısmının da isimlerinin değiştirildikten sonra silindiği ifade edildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu tutuklu 21 sanık katıldı. Tutuksuz yargılanan gazeteci Güler Kömürcü Öztürk de duruşmada hazır bulundu.

Tutuklu sanıklar Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm ve Ergün Poyraz ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada, mahkeme heyetine başkanlık yapan hakim Hasan Hüseyin Özese, ara kararlar doğrultusunda dosyaya gelen evrakları okudu.

Buna göre, Kemal Kerinçsiz'in talebi üzerine İlhan Cihaner'in sanık olarak yer aldığı Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki 22 klasör halindeki dava dosyası CD'ye aktarılarak mahkemeye gönderildi.

Sanıklardan Zekeriya Öztürk'ün talebi üzerine Malatya'daki Zirve Yayınevi Cinayeti dosyasında yer alan 32 sayfalık rapor ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan rapor da mahkemeye ulaştı.

Mahkemenin resen istediği Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT ve Genelkurmay Başkanlığından gönderilen cevapta, Cumuriyet gazetesine bomba atılması ve Danıştaya saldırı öncesinde temin edilmiş herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı kaydedildi.

İkinci davanın tutuksuz sanığı Mahir Akkar tarafından çekildiği iddia edilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki Danıştay davasının karar duruşmasına ait görüntüler ve bunlara ilişkin bilirkişi çözümünün yapıldığı belirtildi.

Duruşma taleplerin alınmasıyla devam ediyor.

Zaman, 21.04.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.