Basından > ABD İnsan Hakları Raporu'nda, Türkiye'ye 'tutuklu gazeteciler' ve 'adil yargılama' eleştirisi

 ABD İnsan Hakları Raporu'nda, Türkiye'ye 'tutuklu gazeteciler' ve 'adil yargılama' eleştirisi

Dışişleri Bakanlığı ABD'nin raporuna sert ifadelerle tepki gösterdi

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yıllık insan hakları raporunda Türkiye'ye 75 sayfa ayrıldı. Geçen yıla göre iki sayfa daha fazla yer tutan raporda, adil yargılama ve düşünce özgürlüğü konusunda yaşanan sorunlara dikkat çekildi

Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından yıllık olarak yayınlanan İnsan Hakları Raporu, bu yıl Başkan Obama dönemine ilişkin son rapor olma özelliğini de taşıyor. Dünya ülkelerindeki insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi konuların değerlendirildiği belgede Türkiye'ye bu yıl 75 sayfa ayrılmış. Bu da Türkiye ile ilgili kısmın geçen yıldan iki sayfa daha uzun olduğu anlamına geliyor.

Mehmet Sümer'in Amerika’nın Sesi’nde yer alan haberine göre, raporda 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sırası ve sonrasında yaşananlardan bahsedilirken özellikle tutuklu gazeteci sayısının fazlalığına dikkat çekiliyor.



Rapor, Türkiye’nin çok partili parlamenter bir sistem ile yönetildiği, bir Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın bulunduğu anayasal bir sistem olduğu ifadeleri ile başlıyor.

DHA'da yer alan habere göre, raporda ilk olarak 15 Temmuz başarısız darbe girişimi ve bu girişim esnasındaki sivil kayıplardan bahsediliyor. Rapor 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 240’dan fazla kişinin hayatını kaybettiğini, 2 bin 100’den fazla kişinin de yaralandığını hatırlatıyor.

Raporda Türk hükümetinin darbe girişiminden Fethullah Gülen ve yandaşlarını sorumlu tuttuğundan bahsedilirken, Gülen için “din adamı” ifadesi kullanılıyor.

Raporun girişindeki özet kısmında başarısız darbe girişimi ile birlikte PKK saldırılarına ilişkin de rakamlar veriliyor. PKK ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda, 600’den fazla güvenlik gücü mensubunun ve en az 200 sivil vatandaşın hayatını kaybettiği belirtilirken bilinmeyen sayıda PKK’lının da öldürüldüğü ifade ediliyor. Söz konusu terör olayları nedeniyle yaklaşık 300 bin kişinin de evlerini terk etmek zorunda kaldıkları tahminine yer veriliyor.

İnsan Hakları Raporu’nda ayrıca PKK terörü ile birlikte IŞİD saldırıları neticesiyle de çok sayıda sivilin 2016 yılı boyunca hayatını kaybettiğine dikkat çekiliyor.

Raporda Türkiye’deki en temel insan hakları sorunları şu başlıklar şeklinde sıralanıyor.

Adil yargılama sürecine ulaşım sorunları,

Hükümetin ifade özgürlüğüne müdahalesi,

Sivillerin güvenliğinin sağlanamaması,

Cezaevlerindeki insan hakları ihlalleri,

İnsan hakları ihlali gerçekleştiren güvenlik güçleri ve yöneticiler hakkında soruşturma açılması ve cezalandırılmaları konusundaki eksiklikler

Adil yargılama süreçlerine erişim sorunları

Adil yargılama süreçlerine ulaşım sorunları kısmında, mahkemelerin darbeyi ya da terör örgütlerini desteklediği suçlaması ile onbinlerce kişinin hapse atılmasına karar verdiği, bu kişilerin büyük çoğunluğu hakkında suçlamalar ile ilgili yeterli delil ve kanıt olmadığı ifade ediliyor. OHAL kapsamında çıkarılan kararnameler ile şüphelilerin adli yardım almakta zorlandıkları belirtilirken bir aya kadar uzayan sebepsiz gözaltılar konusuna da dikkat çekiliyor. Bazı insan hakları örgütlerinin tespitlerine göre suçlulara ulaşılamaması durumunda, bu kişilerin yerine aile bireylerinin tutuldukları ya da seyahat haklarına sınırlamalar getirildiğine atıfta bulunuluyor. Raporun yine aynı bölümünde çok sayıda okul, kurum ve derneğin kapatıldığı, on binlerce kişinin de yasal başvuru ya da temyiz hakkı olmadan işlerinden atıldığı belirtiliyor.

İfade özgürlüğüne müdahale

Raporun ifade özgürlüğü ile ilgili bölümünde ise darbe girişimin ardından Türkiye’de hükümetin, ifade özgürlüğüne, medyaya ve internete kısıtlamalar getirdiği belirtiliyor. Ayrıca raporda, "Gülen Hareketi" olarak isimlendirilen grup ile ilişkili ya da PKK terör örgütü ile bağlantılı oldukları gerekçesi ile, 140’dan fazla gazetecinin hapse gönderildiğine dikkat çekiliyor. Bununla birlikte çok sayıda medya kuruluşuna baskın yapıldığı, çoğunun kapatıldığı, kitapların yasaklandığı, gazeteciler ve editörler hakkında teröre destek suçlamaları ile davalar açıldığı, internet sitelerinin engellendiği ve yayın yasakları getirildiği hatırlatılıyor. Hükümetin tartışmalı bölgelere yabancı basını ve gözlemcileri sokmadığı, buralardaki durum ile ilgili bağımsız raporlar hazırlanmasını önlediği belirtiliyor.

Sivillerin güvenliğinin sağlanamaması

Amerikan Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları 2016 Yılı Raporu’na göre hükümet, PKK ile mücadele noktasında sivillerin güvenliğini sağlamakta başarısız oldu. Yüzbinlerce kişi şiddet olayları nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı. 200’e yakın sivil hayatını kaybetti. Yine rapora göre çeşitli insan hakları örgütlerinin verdiği bilgiler, güvenlik güçlerinin Suriye sınırından Türkiye’ye kaçak yollardan girmeye çalışan çok sayıda kişiyi vurarak öldürdüğüne, darbe girişimi sonrası gözaltına alınan kişilere taciz ve işkence uygulandığına işaret ediyor.

Cezaevlerinde insan hakları ihlalleri

Raporda dikkat çekilen bir başka konu da hapishanelerin kalabalıklaşması. Darbe girişiminden sonra on binlerce kişinin tutuklanması nedeniyle, hapishanelerde aşırı kalabalığın ortaya çıktığına dikkat çekiliyor. Bu noktada hükümetin, 3 binden fazla yargı mensubunu görevden almasının yargının bağımsızlığını kısıtladığı, davaların ertelenmesine neden olduğu ve bir korku ortamı yarattığı ifade ediliyor. Öte yandan adı insan hakları ihlallerine karışan yönetici ve güvenlik güçleri hakkında soruşturma açılması ve cezalandırılmaları konusunda hükümetin attığı adımların sınırlı kaldığı hatırlatılıyor.

Raporda ayrıca, Türkiye’nin erken yaşta evliliğin önlenmesi, kadın ve çocuk haklarının korunması, aralarında Alevilerin, Hristiyanların ve LGBTİ bireylerin de bulunduğu azınlık haklarının gözetilmesi gibi konularda da yetersiz kaldığı, AKP hükümeti yanlısı basın kuruluşlarının azınlıkları hedef alan söylemlerde bulunduğu tespitleri yapılıyor.

Dışişleri Bakanlığı’ndan tepki

Dışişleri Bakanlığı söz konusu rapora tepki gösterdi. “15 Temmuz darbe girişimi hakkında FETÖ unsurlarının rolüne ve FETÖ lider kadrosunun ABD'de ikamet ettiğine hiç değinilmemesi manidar bulunmuştur.” Denilen Dışişleri Bakanlığı açıklamasında “PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelemizin 'iç çatışma' olarak nitelendirilmesi ise hiçbir şekilde kabul edilemez” denildi.

Raporun Türkiye ile ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği ifade edilen açıklamada, "İnsan hak ve özgürlüklerinin korunması, daha da ileriye götürülmesi ve en üst uluslararası standartlara erişilmesi ülkemizin temel hedefleri arasında yer almaktadır. Bugüne kadar gerçekleştirilmiş olan kapsamlı reformlar bunun teyididir.

Ülkemiz hakkında kabul edilemez iddialar

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 Türkiye raporu, her yıl ABD Kongresine sunulmak üzere 190’dan fazla ülke için hazırlanan mutat belgelerden birini oluşturmaktadır. 3 Mart 2017’de yayımlanan son raporun ülkemizle ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği görülmüştür. Devletimizin ve ulusumuzun varlığına yönelik emsali görülmemiş terör tehditleriyle karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, FETÖ/PDY, PKK, DHKP-C ve DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütleriyle haklı mücadelemizin gerçeklerle örtüşmeyen biçimde yansıtılması derin hayal kırıklığı yaratmıştır" denildi.

ABD’de ikamet ettiğine hiç değinilmemesi manidar bulunmuştur

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama, şöyle sürdürüldü:

"Bu bağlamda, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında FETÖ unsurlarının rolüne ve FETÖ lider kadrosunun ABD’de ikamet ettiğine hiç değinilmemesi manidar bulunmuştur.

PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelemizin ’iç çatışma’ olarak nitelendirilmesi ise hiçbir şekilde kabul edilemez. Raporun, vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına matuf olarak alınan tedbirlerin gerekliliğini; ayrıca, tüm bu koşullar altında büyük çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu toplam 3,2 milyon sığınmacıya yönelik eşi görülmemiş çabalarımızı da idrak etmekten geri kaldığı esefle karşılanmıştır.

Yapıcı işbirliği anlayışı içinde makamlarımızca sunulan bilgi ve görüşleri yok sayan bu raporun nesnellik konusunda hiçbir dayanağının olmadığı açıktır. Sadece raporun itibarını azaltmaya hizmet edecek bu tür bir yaklaşımın, şimdiye kadar raporların yazımında sergileyegeldiğimiz işbirliğinin devamı konusunda önemli sonuçları olacaktır. Başlı başına bir insan hakları ihlali olan terörizm ile mücadelemiz kararlılıkla sürdürülürken, temel hak ve özgürlüklerin daha da güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız kesintisiz devam edecektir."

t24.com.tr, 04.03.2017

Konu ile ilgili sayfalar...
7/14/2017 - Yeni KHK ile 7 binden fazla ihraç: Emniyet'ten 2303, Adalet Bakanlığı'ndan 418, YÖK'ten 302, Diyanet'ten 551...
7/4/2017 - Utanç bilançosu: Yılın ilk altı ayında en az 906 işçi hayatını kaybetti...
6/23/2017 - Altan kardeşler ve Ilıcak'ın görüşleri nedeniyle 'darbecilik'le suçlandığı davada tahliye yok!...
6/23/2017 - Article 19 bilirkişi raporu: Altanlar'a yönelik suçlamalar asılsız, müebbet istemi orantısız...
6/21/2017 - Gülen yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında yargılanan gazeteci yazar Mehmet Altan: Darbeden haberdar değildim ...
Bütün başlıklar için tıklayınız