Basından > Eğitim için yapılan harcamalarda zengin ve fakir kesim arasında 78 katlık bir uçurum var

Eğitimde eşitlik uçurumu
Yoksullukla sınav başarısı arasında doğrudan ilişki var. Milli Eğitim Bakanlığı'nın verilerine göre gelir durumu çok iyi olan çocukla, kötü olan arasında TEOG sınavlarındaki testlerde ortalama 22 puan fark bulunuyor. Eğitim için yapılan harcamalarda da zengin ve fakir kesim arasında 78 katlık bir uçurum var. Yoksulluk eğitimsizliği, eğitimsizlik yoksulluğu doğruyor.

Maddi durumu iyi bir öğrenci ile yoksul bir öğrencinin başarısı sadece kendi performanslarına bağlı değil. Yoksullukla sınav başarısı arasında doğrudan ilişki var. Ailenin gelir durumu düştükçe, çocuğun sınav başarısı da düşüyor. 

Milli Eğitim Bakanlığı verileri de bunu söylüyor. Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2014-2015 öğretim yılında yapılan TEOG sınavlarında öğrencilerin başarılarında ailenin gelir durumu, cinsiyet, okuldaki öğretim şekli gibi değişkenlerin ne kadar etkili olduğunu araştırdı. Çalışmaya göre öğrencilerin başarılarındaki en belirleyici etkenler, ailenin gelir ve eğitim durumu. 

Yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasında 22 puan fark var

Gelir durumu çok iyi olan çocukla, kötü olan arasında ortalama 22 puan fark var. 2014-2015 TEOG sınavlarında gelir durumu çok kötü olan öğrenciler Türkçe testinde 100 üzerinden 54,45 puan alırken gelir durumu çok iyi olan çocuklar 75,45 puan aldı. Matematik, Fen ve Teknoloji, İnkılâp Tarihi, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi ve İngilizce testlerinde de bu farkı görmek mümkün. 

 

 
 
 

Uluslararası verilerde bu farkı daha net görmek mümkün. Uluslarası Öğrenci Değerlendirme Programı olan PISA 2012 sonuçlarında ekonomik olarak en alttaki öğrenci ile en üstteki öğrenci arasındaki puan farkı 86. Bunun anlamı dezavantajlı öğrencilerin akranlarından iki okul yılı geride olduğu.

Yoksul eğitime ayda 4 TL ayırabiliyor

Ailelerin eğitim için ayırdıkları bütçeye baktığımızda yoksulluğun yarattığı eşitsizlik tablosu iyice ortaya çıkıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun Hanehalkı Tüketim Harcaması ve Eğitim İş Sendikası’nın verilerine göre, eğitim için yapılan harcamalarda da zengin ve fakir kesim arasında tam 78 katlık bir uçurum var. Türkiye’deki eğitim harcamalarının yüzde 52,3’ünü en zengin yüzde 10’luk kesim gerçekleştiriyor. En yoksul yüzde 10’luk kesimin yaptığı eğitim harcaması ise yüzde 0,7’de kalıyor. 

En yoksul yüzde 10’luk kesim, 2015'te aylık ortalama 1095 TL harcama yaptı ve bunun da en fazla 4 TL'sini eğitime ayırabildi. Bu da en fazla dört kurşun kalem demek. En yüksek gelire sahip yüzde 10’luk dilimdeki aileler ise aylık ortalama 7 bin 151 TL harcadı. Bunun 343 TL'sini eğitime ayırdı. 

 

 

 
 
 

Bu bir kısır döngü. Gelir dağılımındaki adaletsizliğe, eğitimdeki eşitsizlikler de eklenince yoksulluk eğitimsizliği, eğitimsizlik yoksulluğu doğuruyor. Türkiye’de bütçeden eğitime ayrılan pay arttı ama yeterli değil. Eşitsizlik önceki yıllara göre azaldı ancak döngü hâlâ kırılmadı.

Zengin ve fakir mahalledeki okul farkı

Eğitim Reformu Girişimi Direktörü Batuhan Aydagül, yoksulluk ve eğitimsizlik kısır döngüsünün kırılması, eğitimin yoksullukla mücadele etkili olması için daha çok eşitlikçi politikalar uygulanması gerektiğini vurguluyor. Aydagül, Türkiye’nin eşitlik adına maddi durumu yetersiz öğrencilere şartlı nakil transferi ödemesi gibi iyi politikalar uyguladığını da söylüyor. Ancak Aydagül’e göre eğitim politkalarında karar verilirken eşitlikçi perspektiften bakılmadığı sürece varolan eşitsizliker daha da güçleniyor:

"Eşitlikçi politikalara okul öncesi eğitimi örnek verebiliriz. Okul öncesi eğitimin çok daha ön planda tutulması ve ücretsiz olması lazım. Yaygınlaştırılırken özellikle dezavantajlı bölge ve nüfuslardan başlaması önemli. Eşitlikçi politikalara bir diğer örnek eğitim finansmanın bu çerçevede yapılması gerekliliği. Okullara doğrudan harcama bütçesi gönderilmesi ve bu bütçelerin okulların bölgesel, gelir düzeyi farklılıklarına göre belirlenmesi çok kritik. Aksi takdirde zengin mahalledeki okul velilerin desteğiyle iyi eğitim sunmak için kaynak bulabilirken, yoksul mahalledeki okul bu imkâna sahip olamıyor. Öğretmen atamasında benzer bir yaklaşım önemli. Daha genç ve deneyimsiz öğretmen doğuya gönderiliyor. Öğretmenin deneyimi ile okulu terk oranı arasında bağlantı var. 5 yıldan daha az deneyimi olan öğretmenin sınıfında daha fazla devamsızlık yapılıyor."

Aydagül, herkesin dezavantajına göre destek sağlaması gerektiğini belirtiyor; "Devlet herkese aynı boy tabure veriyor. Oysa herkesin boyuna göre tabure vermesi gerekiyor. Aksi takdirde boyu uzun olan daha da yükseliyor, boyu kısa olan yine yükselemiyor" diyor. 

aljazeera.com.tr, 23.09.2016

Konu ile ilgili sayfalar...
7/14/2017 - Yeni KHK ile 7 binden fazla ihraç: Emniyet'ten 2303, Adalet Bakanlığı'ndan 418, YÖK'ten 302, Diyanet'ten 551...
7/4/2017 - Utanç bilançosu: Yılın ilk altı ayında en az 906 işçi hayatını kaybetti...
6/23/2017 - Altan kardeşler ve Ilıcak'ın görüşleri nedeniyle 'darbecilik'le suçlandığı davada tahliye yok!...
6/23/2017 - Article 19 bilirkişi raporu: Altanlar'a yönelik suçlamalar asılsız, müebbet istemi orantısız...
6/21/2017 - Gülen yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında yargılanan gazeteci yazar Mehmet Altan: Darbeden haberdar değildim ...
Bütün başlıklar için tıklayınız