Basından > PKK saldırılarında son birkaç günde 12 kişi yaşamını yitirdi, 300'e yakın kişi yaralandı

Güneydoğu’da şiddetin dili siyaseti yeniyor
PKK'nın bombalama eylemleri nedeniyle son birkaç günde 12 kişi yaşamını yitirirken, sivillerin de olduğu 300’e yakın kişi yaralandı. Uzmanlara göre, bölgede şiddetin dili bir kez daha siyasetin dilini yenmiş gözüküyor.

Türkiye’de son dönemde giderek artan PKK saldırıları, bölgede yeni bir şiddet dalgası yaşanmasına neden oluyor. Saldırılarını kırsaldan şehir merkezlerine kaydıran PKK’nın gerçekleştirdiği bombalı eylemler nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı her geçen gün artıyor. PKK’nın yeni dönem stratejisini DW Türkçe’ye değerlendiren uzmanlara göre, HDP’nin siyasetten uzaklaştırılması ile birlikte bölge yeniden silahların siyasetine teslim olmuş durumda. Uzmanlar, hükümetin HDP ile temas ve hapisteki PKK lideri Öcalan’ın durumuna ilişkin olumlu adım atmaması halinde PKK saldırılarının artarak devam edeceği görüşünde.

PKK’nın özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin ertesinde kent merkezlerindeki bombalı saldırılarını artırması, bölgedeki tansiyonu artırmış durumda. Geçen hafta Diyarbakır ve Mardin’degerçekleştirilen saldırıların ardından son iki günde de Van, Elazığ ve Bitlis bombalarla sarsıldı. Van’daki bir polis merkezine yapılan bombalı saldırıda 1'i polis 3 kişi hayatını kaybederken, dün Elazığ İl Emniyet Müdürlüğü binası önündeki bombalı saldırılarda ise ilk belirlemelere göre 3 polis yaşamını yitirdi, 146 kişi de yaralandı. Dün yine Bitlis’in Hizan ilçesinde zırhlı askeri araca düzenlenen saldırıda 5 asker ve bir korucu yaşamını yitirdi. Böylelikle son 24 saatte gerçekleşen saldırılarda 12 kişi hayatını kaybederken, yaralı sayısı ise 287’ye ulaştı.

Peki, örgütün son bir yılda hendek savaşları nedeniyle ağır insani kayıpların yaşandığı bölgede başlattığı yeni şiddet dalgası ne anlama geliyor?

PKK savaş stratejisini değiştirdi

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, bir süre önce yaptığı açıklamada, savaşı artık metropollere yaymaya başlayacaklarını açıklamıştı. “Türk devletinin şehirleri yakıp yıkması, savaşı çok kirli hale getirmesi karşısında bir tarz değişikliğine gidildi" diyerek şiddet eylemlerini kentlere yayacakları tehdidinde bulunan Bayık, PKK’nın yeni dönem stratejisini de böylelikle ortaya koymuştu. Merkezi Diyarbakır’da bulunan Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya’ya göre, son dönemde giderek artan bombalı eylemler şaşırtıcı değil. 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından çözüm sürecinin hızla sona ermesi ve ardından başlayan hendek savaşlarının bölgede ağır bir yıkıma neden olduğunu hatırlatan Kaya, “Bu dönemde hem devlet kentlerde uyguladığı güvenlik politikalarında değişikliğe gitti hem de PKK savaş biçimini değiştirdi” diyor.

“Türk-Kürt çatışması tehlikesi artıyor”

PKK’nın kent merkezlerine yönelerek asker ve polis ile birlikte sivillere de yönelen terör eylemlerinin derinleşme endişesi taşıdığını dile getiren Kaya, “Elazığ gibi Türk ve Kürt nüfusunun birlikte yaşadığı şehirlerde yapılan saldırılar, olası Türk-Kürt çatışmasına zemin hazırlıyor. Böylesi tehlikeli bir gidişat karşısında hükümetin çatışmayı bitirecek adımlar atması gerekiyor” değerlendirmesinde bulunuyor. Son dönemde HDP'nin sivil siyaset kanallarından uzak tutulması, bunun yanında birçok DBP yöneticisinin tutuklanması ve yerel yönetimlere kayyum atanması gibi uygulamaların siyaset dili yerine şiddet dilini öne çıkardığına işaret eden Kaya, şunları söylüyor: “HDP’nin dışlanması Kürtler açısından büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Hükümetin bir an önce bu tarz saldırıların önüne geçecek bir diyalog mekanizması kurması gerekiyor. Ayrıca Öcalan’ın durumuna ilişkin bilgilendirme de bölgedeki bir diğer beklenti. Aksi takdirde ne yazık ki bölgeye yönelik sert güvenlik politikaları ve PKK saldırıları artarak devam edecek.”

“PKK güvenlik zafiyetini kullanıyor”

PKK saldırılarının gündeme taşıdığı bir diğer konu ise, 15 Temmuz sonrasında ülke güvenliği açısından bir zafiyetin oluşup oluşmadığı. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Strateji Uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan, darbe girişimi sonrasında devlet güvenliği açısından önemli risklerin ortaya çıktığını kabul etmek gerektiğini söylüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yaşanan kalkışmanın emir-komuta zincirinde sarsıntıya neden olduğunu, darbe girişimi bastırıldıktan sonra hükümetin TSK yapısında yaptığı değişikliklerin de bazı sorunlara yol açma potansiyeli olduğunu ifade eden Özcan, “Asker, polis ve jandarma arasında bir güven bunalımı yaşandığını söyleyebiliriz. Güvenlik güçlerinin moral motivasyonunda bir azalma olduğu da söylenebilir. PKK da bu durumu lehine çevirmek için, bu durumdan faydalanmak için saldırıyor” diyor. Özcan, şiddet eylemlerinin kent merkezlerinde yoğunlaşmasını ise bölge halkına “polis ve jandarma’ya yaklaşmayın” mesajı olarak değerlendirmek gerekiyor.

dw.de, 18.08.2016

Konu ile ilgili sayfalar...
7/14/2017 - Yeni KHK ile 7 binden fazla ihraç: Emniyet'ten 2303, Adalet Bakanlığı'ndan 418, YÖK'ten 302, Diyanet'ten 551...
7/4/2017 - Utanç bilançosu: Yılın ilk altı ayında en az 906 işçi hayatını kaybetti...
6/23/2017 - Altan kardeşler ve Ilıcak'ın görüşleri nedeniyle 'darbecilik'le suçlandığı davada tahliye yok!...
6/23/2017 - Article 19 bilirkişi raporu: Altanlar'a yönelik suçlamalar asılsız, müebbet istemi orantısız...
6/21/2017 - Gülen yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında yargılanan gazeteci yazar Mehmet Altan: Darbeden haberdar değildim ...
Bütün başlıklar için tıklayınız