Basından > Mehmet Altan'la Gündeme Dair Bomba Röportaj!

Mehmet Altan'la Gündeme Dair Bomba Röportaj!
Prof. Dr. Mehmet Altan İdeal Haber'den Mustafa Gülen'e olay yaratacak açıklamalarda bulundu!

Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu olarak kayıtlara geçen 17/25 aralık yeniden gündeme geliyor. Bu kez sınırlarımız dışında. Geçtiğimiz günlerde 17/25 operasyonunun kilit isimlerinden İranlı işadamı Reza Zarrab tatilini geçirmek için gittiği Amerika'da gözaltına alındı. Pasaport kontrolüne takılan Zarrab 1 saatlik gözaltının ardından tutuklanarak Manhattan'da bir cezaevine gönderildi.

Türkiye bu haberi olayın üzerinden 3 gün geçtikten sonra öğrendi. Ve öğrenilir öğrenilmez malum olduğu üzere Türkiye çalkalanmaya başladı. İddialara göre ise Amerika'nın Zarrabı 2010 yılından beri izlediği ve operasyon planladığı. Ancak bundan Zarrab'ın haberdar olup olmadığı veya FBI ile Zarrab'ın anlaşıp anlaşmadığı bilinmiyor. Soruşturma derinleştikçe hep birlikte öğreneceğiz.

Ama öncesinde ve sonrasında yaşananları, iddiaları, Türkiye'ye uzanıp uzanmayacağı konusunu Gazeteci­Yazar Prof. Dr. Mehmet Altan ile idealhaber.net için konuştuk. 

İşte O Röportaj...

 

Merhaba hocam hoşgeldiniz, nasılsınız?

Merhaba, iyiyim teşekkür ederim. Vallahi böyle bir ülkede nasıl olunması gerekiliyorsa öyleyiz.Bir yandan sürekli değişen gündem, bir yandan hız kesmeden devam eden medya'ya baskı ve gazetecilerin susturulması. Bizler de elimizden geldiğince halka birşeyler anlatma derdindeyiz.Bu baskı böyle gitmez elbette bir yerlerde, bir şekilde son bulacak ancak 2016 yılından çok umutluyum ben. Herşey ortada göz var nizam var. Artık bir şeyler kaynamaya değil taşmaya başladı. Buda 2016 sonunun bizim için güzel günlere gebe olduğunu gösteriyor.

''17/25 susturulamaz'' sloganını hatırlatmak istiyorum size. Hukuksuzlukla kapatılan hiç bir konu sonsuza kadar unutturulmuş sayılamaz. Bu noktada Geçtiğimiz günlerde Zarrab Amerika'da göz altına alındı...

Reza Zarrab artık kendisine ihtiyaç kalmadığını ve kullanılıp yok edilmesi gereken bir madde olduğunun yeni farkına vardığını anlayıp FBI ile anlaşarak bir şeyler karşılığında Türkiye'yi terk etmiş olabilir. Ayrıca silinmeyen, unutulmayan 17/25 aralık operasyonunun unutulması, en azından biraz daha hafızalardan silinmesini isteyen isimlerin hedefe koymaya başladığı Zarrab, bunu farkedince anlaşma yapma ihtimali daha da güçleniyor.

 

Nedir bu birşeyler?

Mesela Amerika ile İran artık anlaştı bu arada Türkiye ile İran arasında gidip gelen bir ilişki türü var. İran'da Zencani idama mahkum edilirken ortağı Zarrab Türkiye'de sağ kalır mı? Kalmaz. İşte detay bu noktada ortaya çıkıyor. Zarrab Amerikayla anlaşıp özel bilgiler ışığında kendisini korumasını, en azından hayatını devam ettirecek şekilde korumasını talep etmiş olabilir. 75 yılla yargılanacak çünkü.

''ZARRAB DEVRİM MUHAFIZLARININ KURYELİĞİNİ YAPIYORDU. BU AÇIDAN SORUŞTURMA İLE BİR TAŞLA ÇOK KUŞ VURULACAK''

Savcı Bharara Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tweetter'dan takip etti. Ancak daha sonra takibi bıraktı.

Hayır takibi bırakmamış block'lamışlar.

Nasıl yani kim block'lamış?

RT_Erdogan hesabının kullanıcısı, savcı Bhara'nın kendisini tweetter'dan takip ettiğini öğrenince engellemiş. Akıl almaz bir şekilde acemice ve ürkekçe bir tavır bu. Amatörce.

[Gülüşmeler]

''DÜNYA KENDİ KRİTERLERİNİ YOK SAYAN BİR DEVLETİ SIRTINDA TAŞIMAZ. VE BU SIRTINDAN ATMA DÖNEMİ SAVCININ DÜĞMEYE BASMASIYLA BAŞLADI''

Peki o zaman şöyle sorayım soruşturma elbette ki derinleşecek, 17/25 aralık dünya'da biraz daha duyulacak. Peki bunun Türkiye'ye yansıması nasıl olacak?

Burada önemli olan ve kaçırılmaması gereken nokta şu; sonuçta siz NATO ülkesisiniz, Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa birliği ile müzakere eden bir ülkesiniz. Ve siz bu bloktan oluşan grubun bir ülkeye olan yaptırımını delmiş oluyorsunuz. Bir şekilde kara para aklamak, bundan nasiplenmek, bundan hırsızlık ve yolsuzluk çıkarmak, dünyanın bir şekilde, kabul edeceği bir iş değil. Aslında Türkiye'de de kabul edilebilir bir şey değil ama malum. Yani siz baskıyla, çakma mahkemelerle, zorbalıkla, devleti yok ederek ve devletin gücünü hırsızlık ve yolsuzlukta kullanarak bir yere kadar gittiğinizi sanırsınız. Ama bu mümkün değildir. Türkiye tekrar devlet olacaksa eğer, bu korkunç kabustan uyanacaksa, siyasal iktidarın, hukuka, devlete yaptığı darbenin rövanşını ve hesabını, demokratik ve hukuk devleti içerisinde yeniden soracaksa 17/25'i yargılamak mec-bu-si-ye-tin-de-dir! Ama Türkiye'nin refleksi, devlet olma güdüsü, geciktikçe anlaşılıyor ki bunu dünya üstlendi. Yani dünya sistemi kendi içinde barınan ama kendisine karşı çalışan kendi ilke ve kriterlerini yok sayan bir ülkeyi çok fazla sırtında taşımaz. Ve bu dönemin savcı ile birlikte düğmeye basılarak başladığını düşünüyorum.

Bazı isimler hakkında yakalama kararı çıkartılacak gibi görünüyor. Ki şimdiden 4 isim hakkında böyle bir kararın verildiği ancak isimlerin gizli tutulduğu söyleniyor. 17/25 Aralık iddianamesinde ismi geçen bazı önemli isimlere yakalama kararı çıkartıldı ve FBI'da bunun üzerine düştü. Böyle bir şey mümkün mü?

Mümkün. Dünyaya posta atmak, Eyyy Amerika falan diye bağırmak, kendini çok güçlü zannetmek, hem suçlu hem güçlü pozisyonuna düşmek, haddini bilmemek, insanı yanlış davranışlara ve yanlış sonuçlara götürüyor. Ve bu sonuçların faturası da ağır oluyor. Türkiye'den çıkamaz hale gelebilir bu operasyonda rol oynayan isimler. Bu yolsuzluk ve hırsızlık operasyonunu unutturacağını düşünen ve bunu paralel diye sulandırmak isteyen isimler çok ağır darbe yiyip, hukuk devletinde olması gereken normlarla yargılanarak cezasını alması lazım. Aksi taktirde kendi içinde işlemeyen bir hukuk varsa o zaman uluslararası hukuk ve başka şeyler devreye girer. Amerika'ya gidemezsiniz, Avrupa'ya gidemezsiniz, ülke sınırlarınızın dışına çıkmazsınız gibi. Öyle bir manivela ki istediğiniz gibi oynatılırsınız. VE O SÜREÇ BAŞLADI!.

Siz de az önce vurguladınız. Türkiye'de belki ''paralel'' safsatasıyla bir şeylerden kaçmış ve kurtulmuş olabilirler. Ya uluslararası hukuk?

Evet, ama hırsızı zaten devlet yakalar. Bunun hizmet'i cemaati olmaz. Bu yasama yürütme yargıdır. Yani siz bir hırsızlık, yolsuzluk iddiası ile karşılaştığınızda, aklanacağınız yer mahkemedir. Mahkemeden kaçarak, haklı olduğunu ifade etmenin hiç bir anlamı yok. Eğer kendine bu kadar çok güveniyorsan neden yüce divan'dan kaçtın? Niye sivil darbe yaptın? Niye bu işi ortaya çıkaran insanların özgürlüklerini elinden aldın. Bu konuları haber yapan gazetecileri işsiz güçsüz hale getirmeye çalıştın. Yaptığın darbeyi derinleştirmiş oldun. Madem kendinden bu kadar emindin gidip mahkemede yargılanacak ve aklanacaktın. Hemde sana darbe yaptığını iddia ettiğin insanların gerçekten sana darbe yaptığını kanıtlamış olacaktın. Devletin varlığını sağlayan temel kuvvetler ayrılığı unsurlarının üzerinden tartışılır bu. Devlet yasama, yürütme ve yargıdır. Siz bir şekilde mağdur edildiğinizi düşünüyorsanız, mahkemeye gidersiniz. Paralel diye bir devlet anlayışı yok. Yapılması gereken yargıya gidilmek. Mahkemeden kaçarak haklılık, günahsızlık iddia edilmez. Bunlar fiili durumlar ve ödleri patladığı için de mahkemelerden kaçıyorlar. Ama ne oldu işte dünya yakaladı. Demek ki darbe değilmiş!

''MAHKEME KAPISINI GÖRÜNCE BİLE KAÇIYORLARDI. DEVLET YASAMA, YÜRÜTME VE YARGIDIR''

Cumhurbaşkanı sözcüsü başta olmak üzere bir çok milletvekili Zarrab'ın yakalanmasını Erdoğan ile neden ilişkilendirildiğini söyledi ve tepki gösterdi. Neden ilişkilendiriliyor hocam?

Neden ilişkilendirildiğini savcının bilahare yapacağı açıklamalarla ve soruşturmalarla hep birlikte öğreneceğiz. Mesela neden 4 bakan istifa etti de Başbakan istifa etmedi? Böyle bir skandal olduğu vakit hükümet istifa eder. Ya yolsuzluk ve hırsızlığa bulaşmayacaksın o zaman sorun yok, bulaşırsan da o zaman yargıdan kaçmayacaksın. Yani hem yargıdan kaçarım hemde yolsuzluğa bulaşırım, bu devletle bağdaşmayan bir duruş.

Şamil Tayyar, Zarrab'ın Allah belasını versin dedi?

Çünkü Zarrab herşeyi anlatmak üzerine anlaşma yaptığı kanaati çok yaygın ve ödleri kopuyor. Herşeyi anlatacak!.

Zarrab'ı tutuklatan savcıyı bile paralel ilan ettiler. Bu ruh hastalığının boyutu daha ne kadar artacak?

Her türlü suçu işleriz ve yargılanmayız ve devlet fonksiyonlarını icra edecekse de bunun için direniriz. Bu açık büfeden uzaklaşmamak için her türlü rezilliğe, yalana dolana, ahlaksızlığa da açığız. Mesajı olarak algılıyorum.

Amerikalı savcı Türkiye'de 17/25 aralık operasyonunu yapan emniyet görevlilerinin ifadesini almak istiyorum derse, bunu yapabilir mi?

Tabi tabi mümkün ya neden mümkün olmasın? Sen uluslararası sistemi dolandırmışsın, kara para aklamışsın, İran'a dünya sisteminin koyduğu yasağı delmişsin, burdan rüşvet almışsın, hırsızlık yapmışsın. Bu bağlamda uluslararası sistemde işlediğin bir suç bu. Ve bu yine uluslarası sistem tarafından neden soruşturulmasın? Neden araştırılmasın? Engelleyemezsiniz ki.

Amerika Zarrab üzerinden Türkiye'ye her istediğini yaptıracak. Reza üzerinden Türkiye esir alındı diyenler var?

Amerika'nın her istediğini yaptırması için Reza'yı tutuklamasına gerek yoktu bunu zaten yaptıracak gücü var. Bence burdaki olay taşınamaz olan yükü atacak sırtından.

Saatler geri alınacak mı hocam? [ Zafer Çağlayan gülüşmeler ]

Saatlerin geri alınmasından değil umudum çalınan zamanımızı geri alacağız asıl önemli olan o.

Hocam, peki bu konuyla ilgili son olarak operasyon nereye gidecek?

Bu operasyon özellikle Türkiye'deki hırsızlık ve yolsuzluğun zorbalıkla üstünü örtme dönemini bitirecektir. Müsterih olalım her şey en net ve doğru bir şekilde ortaya çıkacaktır. 17/25 aralığı Türkiye yargılayamadı ama Amerika hukuk normları çerçevesinde yargılayacak ve iyi bir ders verecektir.

Ekonomik problemler, geçim sıkıntısı, sağlık sorunları ve metropollerin verdiği yorgunluk. Bunlarla uğraştığımız yetmiyormuş gibi birde canlı bomba eylemleri ile karşı karşıyayız. Nerede ve ne zaman patlayacağı belli olmayan bombalar adeta bizi paranoyaya sevk etti. Bakkala, markete, toplu alanlara gidemez olduk. Geçtiğimiz haftada insanlar okullara, işlerine gidemez oldu. Toplu taşıma araçlarını kolay kolay, rahat bir şekilde kullanamıyoruz. Hep bir şüphe, hep bir korku. Azıcık çantası kabarık olan birisini gördüğümüzde bombacı mı acaba diye korkuyla takip ediyoruz. Peki neden böyle olduk? Bizi böyle davranmaya kim neden itti? Bu konuyu da Mehmet ALTAN hocamla konuştuk.

Hocam sürekli bir korku var insanlarda. Acaba ne zaman nerede bomba patlayacak diye. Bu korkunun müsebbibi kim?

7 Hazirandan sonra özellikle ülkeyi yöneten zihniyetin siyasal strateji olarak şiddeti benimsediğini, 7 haziranda kaybettiği seçimi insanları korkutarak yeniden ve demokratik olmayan yöntemlerle geri almaya yöneldiğini düşünüyorum. Şiddetten ve korkudan medet umuluyor. Ve bu korkunun 1 Kasımda sonuç verdiğini düşünenler, Başkanlık seçimleri için şimdiden kolları sıvadı.

Amerikan konsolosluğu uyarı yaptı Ankara patlaması, Alman konsolosluğu uyarı yaptı İstiklal patlaması oldu.

Bir dakika bunun altını çizelim. O konsolosluklara uyarılar bizden gidiyor

Nasıl yani?

Ne demek nasıl yani, basbayağı MİT konsoloslukları uyarıyor bizi uyarmıyor.

Neden?

Patlamadan ve olaylardan beslenenler var. Ankara garındaki patlamanın detaylarına bakmadılar. Suruç üstü kapatıldı. Aynı zamanda bu tür eylemlerin siyasal iktidarın oylarını artırdığı defalarca canlı yayınlarda söylendi. Sadece bu şiddet ortamıyla yeterli değil. Gazeteci dövdürüldü, gazeteler basıldı. Gazete basanlar bakan yardımcısı yapıldı. Ergenekonla kolkola girildi, mafyayla el sıkışmak bunlar örnekler. Türkiye'yi terörize ederek bundan siyasi istikrar lafıyla cepheleşmeden yarar sağlayıp, sünnerin ve milliyetçilerin oylarını alırım hesapları yapmak hastalıklı bir kafanın ürünüdür.

''GAYRİ MEŞRU HALE DÜŞÜNCE GAYRİ MEŞRU İŞLERLE UĞRAŞIRSINIZ''

Bombalama eylemlerini yapanlar hep evden kaçan çocuklar. Ama eylemleri gerçekleştirip bombaları patlattıktan sonra herşeyleri ortaya çıkıyor.

Yapmayın hocam ama eylem yapmadıkları için yakalayamıyorlar!

Doğru katılıyorum sana

Mahir Kaynak bu tür olaylar kimin işine yarıyorsa öncelikle oraya bakmak lazım demişti

Sence? Sence kimin işine yarıyor olabilir? 400'ü verelim mi?

Numan Kurutlmuş halkımız hamdolsun güzel bir sınav veriyor demişti.

Bu çok kötü bir açıklama. Yani Allah muhafaza orada ölenler akrabalarından biri olsa bu kadar soğukkanlı bir açıklama yapabilir miydi? Allah kimsenin başına vermesin böyle bir olayı.

Anketçiler yine iş başında. Önümüzde yeni bir seçim mi var?

Evet bir baskın seçim yapmayı hedefliyorlar. HDP baraj altı laksın, Mhp'nin oylarını çalalım ve Türk usulü bir faşizmi getirelim. Ama hep derim hayat siz planlar yaparken sizin yaşadıklarınızdır. Buraya padişahlar hakim olamadı. Bu sürecin böyle gitmesi olağan değildir.

Bu sürecin böyle gitmeyeceğini söyleyenlerdensiniz

2016 sonunu çok farklı görürüz diye düşünüyorum.

Kaynak: Mustafa Gül/İdeal Haber/Özel

Mail: mustafagulideal@gmail.com

 

ideallhaber.net, 25.03.2016

Konu ile ilgili sayfalar...
7/14/2017 - Yeni KHK ile 7 binden fazla ihraç: Emniyet'ten 2303, Adalet Bakanlığı'ndan 418, YÖK'ten 302, Diyanet'ten 551...
7/4/2017 - Utanç bilançosu: Yılın ilk altı ayında en az 906 işçi hayatını kaybetti...
6/23/2017 - Altan kardeşler ve Ilıcak'ın görüşleri nedeniyle 'darbecilik'le suçlandığı davada tahliye yok!...
6/23/2017 - Article 19 bilirkişi raporu: Altanlar'a yönelik suçlamalar asılsız, müebbet istemi orantısız...
6/21/2017 - Gülen yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında yargılanan gazeteci yazar Mehmet Altan: Darbeden haberdar değildim ...
Bütün başlıklar için tıklayınız