Neden İngilizce’yi öğretemiyoruz?
Bakan Avcı, ortaokul 5. sınıfların artık ‘hazırlık sınıfı’ olacağını açıkladı. MEB, İngilizce sorununu çözmek istiyorsa öncelikli olarak 16 bin İngilizce öğretmenliği kadrosunu doldurmalı
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 5. sınıfların artık “hazırlık sınıfı” olacağını ve bu sınıfta İngilizce (ya da başka bir yabancı dil) öğretileceğini belirtti. Buna göre, öğrencilerin haftada 22 saat yabancı dil, geri kalan zamanda ise diğer temel dersleri alacağı belirtiliyor. Bu durumda, hazırlık sınıflarında öğrenciler, 1 yılda toplam 814 saat İngilizce dersi alacaklar.
DERS ALINIYOR AMA...
Eurostat (Avrupa Birliği İstatistik Kurumu) verilerine göre, ülkemizdeki öğrencilerin tamamı İngilizce dersi alıyor, ancak ülkemizde İngilizce konuşabilenlerin oranı yüzde 8’lerde (TEPAV’ın 2014’de yaptığı araştırmada ortaokul öğrencilerinin yüzde 10’u, lise öğrencilerin ise sadece yüzde 6’sı ileri derecede İngilizce bildiklerini belirtmişlerdir). Diğer ülkelerle kıyasladığımızda ise İngilizce dersi alanlar ve İngilizce konuşabilenler arasındaki en büyük farkın bizde olduğunu Grafik 1’de net olarak görülüyor. İngilizce ders alanların oranında Avrupa’yla yarışıyoruz, ama konuşabilme oranında en sondayız. Peki neden? Üşenmedim, MEB Talim Terbiye Kurulu haftalık ders çizelgelerine bakarak hesapladım: 2002 yılında ilkokula başlayıp bu yıl Anadolu lisesinden mezun olan bir öğrenci tam olarak 1406 saat “zorunlu” İngilizce dersi almış oluyor. Kısaca şu andaki sistemde tüm öğrenciler mezun olana dek 1,5 yıl hazırlığa gitmiş kadar İngilizce dersi alıyorlar! O zaman ikinci sorumuz akla geliyor, almışlar ama neden konuşamıyorlar?
3.4 MİLYONA ÖĞRETMEN YOK
Yukarıdaki hesap teoride doğru ama pratikte durum çok farklı. OECD ülkeleri içerisinde en kalabalık sınıflara sahip olan Türkiye’nin, buna rağmen MEB verilerine göre hala 134 bin öğretmen açığı var. İngilizce öğretmenliği ise 16 bin 350 açıkla listenin ilk sırasında yer alıyor (bkz. Tablo 1). Bir başka ifadeyle, İngilizce dersi çizelgede var, ama yaklaşık her 4 öğrenciden 1’inin dersi ya boş geçiyor ya da farklı branşlardaki öğretmenler dersi dolduruyor. Peki bu sorunun çözümü nedir? Evet, bu kadroları doldurmak, hem de hemen. Peki biz neyi tartışıyoruz? Hazırlık sınıfını.
HAZIRLIK SINIFI ÇÖZÜM MÜ?
Teorik olarak normal müfredattaki derslerini branş öğretmenleri ve yeterli materyallerle alan bir birey liseden mezun olduğunda İngilizceyi rahatlıkla temel düzeyde öğrenmiş olacaktır, bu da hazırlık sınıfı ihtiyacını ortadan kaldıracaktır. Bunun da ötesinde, hazırlık sınıfı nedeniyle öğrenciler fen, matematik, sosyal bilimler derslerine 1 yıl ara vermek durumunda kalacaklar. Bu 1 yıllık ara zaten kötü olduğumuz bu alanlarda (bkz. PİSA sonuçları) durumu daha da olumsuza çevirebilir. Ayrıca, şu haliyle bile, öğretmenlerin “müfredat yetişmiyor” diye şikayet ettiklerini duyuyoruz. Hazırlıkta kaybedilen bir yılın telafisi için sonraki yıllarda ders programını daha da yoğunlaştıracağız, bu sorunu daha da kronikleştireceğiz.
ÇÖZÜM
Çözüm çok net aslında, sadece İngilizce değil tüm branşlarda bir an önce hiç öğretmen açığı kalmayacak şekilde atama yapılmalıdır. Dersi şimdi boş geçen her öğrenci geri dönüşü olmayan ve kaybedilen değerli bir kaynak demektir. 130 bin öğretmenin 1 yıllık maliyeti sadece 4,5 Milyar TL. Kanal İstanbul’a 30 Milyar TL kaynak bulabilen bir ülke, bu kaynağı da çok kolay bulabilir. Bu yatırım eminim ki yıllar sonra bize onlarca Kanal İstanbul’lar yapacak bilgi, beceri ve zenginlik getirecektir.
birgun.net, 01.09.2015
|
