Avrupa Birliği > AB teröre karşı olağanüstü önlemler alıyor

AB teröre karşı olağanüstü önlemler alıyor

ABD’de bir yolcu uçağına saldırı girişimi, AB ülkelerini harekete geçirdi. Alınacak yeni güvenlik önlemlerini tartışmak üzere İspanya'nın Toledo kentinde bir araya gelen AB içişleri bakanları, önemli kararlar aldılar.

Uçakla AB içerisinde seyahat edecek yolcular, kişisel bilgilerinin diğer ülkelerin güvenlik birimleriyle paylaşılmasını kabul etmek zorunda kalacak. “Çıplak tarayıcı” olarak adlandırılan güvenlik kontrollerinden geçecek yolcular, artık polis memurlarının da bulunacağı uçaklarla seyahat edecek. AB içişleri bakanları, tüm bu önerileri masaya yatırdı.  Avrupa Biriliği ülkelerinin içişleri bakanları, hava ulaşımında alınacak yeni güvenlik önlemlerini görüşmek üzere İspanya'nın Toledo kentinde buluştu. Bakanlar, Avrupa Birliği toplantısının ardından, Amerika Birleşik Devletleri İç Güvenlik Bakanı Janet Napolitano ile de bir araya geldi.
 

Çıplak tarayıcılar

Her iki toplantıda da gündeme gelen en tartışmalı konu, havaalanlarına yerleştirilmesi planlanan “çıplak tarayıcılar” oldu. ABD yönetimi, özellikle Amerika’ya uçuşların yapıldığı Avrupa havalimanlarına bu tarayıcıların yerleştirilmesini isterken, Avrupalılar “insan mahremiyetini” zedelediği düşüncesi ile kararsız.

ABD İç Güvenlik Bakanı Janet Napolitano, Toledo’daki toplantıda yaptığı açıklamada, dengeli bir çözüm bulunabileceğini kaydetti: “Ben bu tarayıcıları faydalı buluyorum. Biz, insan mahremiyeti ile güvenlik arasında bir denge bulunabileceğini düşünüyoruz. Teknolojik ilerlemeler sayesinde bu denge bulunuyor, bu da onların kullanıma girmesi lehine bir gelişme.”

Vücudun en ince ayrıntılarına kadar görüntülenebildiği tarayıcılar, uçağa patlayıcı madde sokulmasını neredeyse imkânsız kılıyor. Çıplak tarayıcılar konusunda tüm AB ülkelerinde geçerli ortak bir kural bulunmuyor. Bu da sınır kontrolünün yapılmadığı Schengen Bölgesi'nde bazı güvenlik risklerini beraberinde getiriyor.

Tüm Avrupa'da ortak güvenlik kuralları

Aralarında Almanya'nın da olduğu bazı AB hükümetleri, havayolu ulaşımında tüm Avrupa'yı kapsayan ortak güvenlik kuralları talep ediyor. Ancak bu kuralların Avrupa Parlamentosu'nun da onayını alması gerekiyor. Parlamento ise mahremiyet ve kişisel bilgilerin korunması konusunda son derece hassas.

Avrupa Parlamentosu Hrıstiyan Sosyal Birlik Partisi milletvekillerinden Markus Ferber şöyle konuşuyor: “Bu, tek tek bireylerin onuru ile toplumun güvenlik ihtiyacı arasında bir tercih meselesi. Bizce insan onuru daha değerli. Bir kişiyi bulmak için, milyonlarca masum insanın onurunu zedelemenin hiçbir anlamı yok.”

 

Kişisel veri güvenliği

Almanya Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere yeni geliştirilen vücut tarayıcıların kullanılmasına sıcak bakıyor. Alman Bakan’ın üzerinde durduğu bir diğer öneri ise, AB ülkeleri arasında ve ABD ile bilgi paylaşımının güçlendirilmesi: “Benim önerim, hem iyi bir işaret hem de güven veren bir önlem olacağından, uçuş güvenliğinin sağlanması için kendi aramızda bilgi alışverişinde bulunmamız ve buna paralel olarak da bir veri güvenliği anlaşması üzerinde müzakere etmemiz. İyi bir sonuca ulaşırsak, bu Amerikalıların da, Avrupa veri güvenliği kültürüne bir jesti olur."

İşbirliği konusunda engeller

ABD İç Güvenlik Bakanı Napolitano, De Maiziere'nin önerisine destek verdi.

Ancak kişisel veriler konusunda ülkeler arasında işbirliğinin önünde birçok engel bulunuyor. Avrupa Parlamentosu, veri güvenliği çerçevesinde, ABD ile yapılan anlaşmalara oldukça eleştirel yaklaşıyor.

AB içişleri bakanlarının Aralık ayında onay verdiği SWIFT anlaşması bunlardan biri. Anlaşmaya göre, Amerika Birleşik Devletleri terörle mücadele kapsamında, küresel çapta banka hizmetlerini koordine eden SWIFT kuruluşunun verilerini incelemeye devam edebilecek.

Avrupa Parlamentosu milletvekili Markus Ferber ise anlaşmayı eleştiriyor:

“Avrupa’dan yurtdışına yapılan her havaleyi Amerikalılara bildirmenin hiçbir anlamı yok. Bizim başka çıkarlarımız da var. Ekonomimizin korunması da bir kriter olmalı, sonuçta Amerikalıların ellerinde toplayacakları verilerle neler yapacağını bilmiyoruz.”

SWIFT-Anlaşması her ne kadar geçici olsa da, Aralık ayında imzalanması için verilen onay bir gün gecikseydi, yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması uyarınca Avrupa Parlamentosu’nun da onaylamada söz hakkı olacaktı. Ancak bundan sonraki ilk fırsatta Avrupa Parlamentosu bu anlaşmanın da iptali için çaba gösterecek.

dw-world.de, 22.01.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız