Avrupa Birliği > Bağımsız Türkiye Komisyonunun temasları sona erdi

Bağımsız Türkiye Komisyonunun temasları sona erdi

Bağımsız Türkiye Komisyonu Başkanı eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari, Avrupa Birliği (AB) müzakerelerinin ortak hedefinin tam üyelik olduğunu belirterek, ''Umarım üye devletler buna kulak verecektir'' dedi.

Türkiye'nin AB üyelik sürecine destek vermek amacıyla kurulan, kamuoyunda ''Akil Adamlar'' olarak da bilinen Bağımsız Türkiye Komisyonunun Başkanı Ahtisaari ve üyeler, İstanbul ve Ankara'da iki gün süren temaslarını ve son Türkiye raporlarını Conrad Oteli'nde düzenledikleri basın toplantısında değerlendirdi.

Ahtisaari, temasları çerçevesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüştüklerini belirterek, Türkiye'nin, üyelik müzakerelerinde çabalarının devam edeceği yönünde olumlu mesajlar aldıklarını söyledi.

''Avrupa'da Türkiye: Kısır Döngü'' başlıklı son Türkiye raporunu, 7 Eylülde Brüksel'de kamuoyuna açıkladıklarını ve komisyon üyelerinin, raporu bazı Avrupa ülkelerinin başkentlerine giderek anlattığını ifade eden Ahtisaari, amaçlarının akılcı ve rasyonel bir tartışma başlatmak olduğunu söyledi. Türkiye'den adaylık statüsü verildiği zaman belirli vaadler alındığını anımsatan Ahtisaari, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin devam etmesini, farklı fasıllarda ve müzakere başlıklarında engel getirilmemesini, alternatif bir durum yaratılmamasını istediklerini vurguladı. ''Müzakerelerin ortak hedefi tüm üyeliktir, umarım üye devletler buna kulak verecektir'' diyen Ahtisaari, hükümet temsilcileri ile yaptıkları görüşmelerde de Türkiye'nin açık şekilde süreci işletmeye devam edeceği izlenimini aldıklarını ifade etti.

Komisyon üyesi, Hollanda'nın eski Dışişleri Bakanı Hans van den Broek, Türkiye'nin AB üyeliği ihtimalini canlı tutmanın kendileri için önemli olduğuna işaret ederek, ''Türkiye'ye ayrıcalıklı ortaklık statüsü verilmesini doğru bulmuyoruz'' dedi.

Kıbrıs sorununun çözümü, Ermenistan ile ilişkilerin daha iyi ele alınması ve Kürt meselesinde reformlara devam edilmesinin önemine işaret eden Broek, Türkiye'nin bölgesel güç olarak yeni rolünün AB için çok önemli olduğunu söyledi.

Komisyon üyesi eski Avusturya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Albert Rohan da müzakerelerin ortak amacının tam üyelik olduğunu ifade ederek, ''Ayrıcalıklı ortaklık meselesi artık kapanmıştır. Sürecin sonu tam üyeliktir'' diye konuştu.

Türkiye'nin Avrupa için artı bir değer ve zenginlik olacağını vurgulayan Rohan, ''Türkiye ve Türk toplumu, gerçekten geçmişin taşıdığı sorunları çözmede kararlı. Kürt, Alevi, Ermeni meselesi gibi eski tabuların ortadan kalkması sevindirici. Türkiye artık her şeyi açıkça konuşabiliyor. Bu çok güzel'' görüşünü ifade etti.

-SORULARI YANITLADILAR-

Bağımsız Türkiye Komisyonu Başkanı Ahtisaari, bir gazetecinin, ''AB'nin yeni Başkanı'nın Türkiye'nin üyeliği aleyhinde olduğunu biliyoruz. Yeni Başkan Türkiye'nin üyelik sürecini nasıl etkileyecek?'' sorusu üzerine, başkanlığa seçilen Herman Van Rompuy'un 27 üye ülkeyi temsil ettiğine dikkati çekmekle yetindi.

Ahtisaari, bir başka soru üzerine, ilk kez tanıştıklarını ifade ettiği Deniz Baykal'ın anlattıklarının somut gerçeklere dayandığını ve Hükümetin resmi AB pozisyonu dışında bir şey söylemediğini belirtti.

Martti Ahtisaari, Türkiye'nin, AB üyeliğine karşı heyecan kaybının doğal karşılandığını ifade ederek, ''Gelecekte, halka 'Türkiye AB'ye girsin mi girmesin mi?' diye sorulsa sonuç olumlu olur. AB'ye halk desteğinin azalması, Hükümetin reformlara yaklaşımını etkiler mi? Hükümet pahalı ve zor reformlara girmek istemez bir de halk desteği yoksa. Ama ziyaretten memnun ayrılıyoruz. Son 3 yıla bakıldığında görüyoruz ki Hükümet reformları yeniden başlatma eğilimi gösteriyor. Kürt açılımı buna bir örnek'' diye konuştu.

Türkiye'de olanların dışarıdan farklı görülebildiğini ifade eden Ahtisaari, tartışılan ve medyada gündeme gelen konuların tamamının hukuki şekilde ele alınmasının önemine işaret etti. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının önemli olduğunu vurgulayan Ahtisaari, zaman zaman da vergi cezaları ve basın özgürlüğünün kısıtlanmasının gündeme geldiğini söyledi. Bir gazetecinin ''Başbakan Erdoğan ile görüşmenizde Doğan Grubuna kesilen vergi cezası gündeme geldi mi? Bu cezanın basın özgürlüğünü kısıtladığını düşünüyor musunuz?'' sorusunu da Ahtisaari şöyle yanıtladı:

''Başbakan ile görüşmemizde konuya değindik. Ama, diğer görüştüğümüz kişilerle konuyu daha uzun ele aldık. Bu konuların, dünyada basın özgürlüğünü kısıtlayıcı olarak görülmemesi önemli. Hükümet de gayet iyi biliyor. Bu tür olaylarda uygulanan bir mekanizma var. Bir hukuki süreç var. Benzeri cezalar olduğunu biliyorum. Bir müzakere süreci oluyor. Sonuna gelinmemiş bir süreç. Ümit ediyorum sorun ciddileşmeden mevcut mekanizmalar doğrultusunda çözülür. Bu sorunun çözümü önemli.''

Bir gazetecinin ''Yargıtayın telefonlarının dinlendiği iddiaları görüşmelerde gündeme geldi mi?'' sorusu üzerine Ahtisaari, ''Bu konuyu hiç konuşmadık. Bu tür tartışmalar farklı toplumlarda da gündeme gelir. Önemli olan hukuki normların tatbik edilmesi. Hukuki bir şey yapıldıysa yargı devreye girmeli'' dedi.

Komisyon üyesi Rohan da ''Türkiye'ye süreçte adil davranıldı mı?'' sorusu üzerine Türkiye'nin üyelik sürecini destekleyen birçok dostu bulunduğunu belirterek, ''Tek tek yapılan açıklamalara fazla aldırmayalım. Bunları AB'nin genel görüşü gibi algılamayalım. Olumsuz açıklamalar adil değil. Müzakere süreci, inişli-çıkışlı bir süreçtir. Önemli olan AB'nin resmi görüşü'' dedi.

Rohan, bir başka soru üzerine de TCK'nın 301. maddesinin tamamen kaldırılması görüşünde olduklarını söyledi. Türkiye'deki küçük Hristiyan cemaatlerle ilgili düzenleme yapılmasının önemine işaret eden Rohan, bu düzenlemelerin Türkiye'deki büyük çoğunluk için önem arz etmese de Avrupa'daki Hrıstiyanları mutlu edeceğini söyledi. Rohan, ''Örneğin, Heybeli Ada Ruhban Okulunun açılması sembolik bir değer olacak. Avrupa'daki Hristiyanlar bundan etkilenecektir'' diye konuştu.

-''ÇÖZÜM BULUNMAZSA HER İKİ TARAF DA ZARAR GÖRECEKTİR''-

Komisyon üyesi Broek ise Türkiye'nin bir anayasa değişikliğine ihtiyacı olduğunu düşündüklerini, bir ülkenin imajı açısından anayasanın çok önemli olduğuna işaret etti. Kıbrıs sorununun çözümünün, süreçte önemli olduğuna dikkati çeken Broek, Kıbrıs Rum tarafında 2010 yılının Mart ya da Nisan ayında seçim olacağını anımsatarak, ''Ümit ediyoruz ki Mehmet Ali Talat müzakereleri seçimden önce bitirebilir. Kıbrıs süreci, müzakere sürecini etkiliyor. Kıbrıs sorununda çözüm bulunmazsa bundan her iki taraf da zarar görecektir. Eğer çözüme ulaşılamazsa AB'de Kıbrıs Rum Kesimi, fasılların açılması konusunda gönülsüz davranacaktır. Bildiğiniz gibi tek bir ülke fasılların açılmasını bloke edebiliyor'' dedi.

Zaman, 20.11.09 

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız