Avrupa Birliği > Kapalı kutu açıldı: İşte AB'nin yeni başkanı

Kapalı kutu açıldı: İşte AB'nin yeni başkanı

Avrupa Birliği'nin liderleri sonunda karar verdi. Birliğin 27 ülkesinin ilk kalıcı başkanı Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy oldu.

BAŞKAN'IN CV'Sİ PARLAK

 

1947 yılında Etterbeek şehrinde doğan Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy, Flaman kökenli.

 

Belçika Merkez Bankası’nda geçirdiği üç yılın ardından 1975-1978 yılları arasında Leonard Clemence Tindemans hükümeti döneminde başbakanlık danışmanlığı, 1978-1980 yılları arasında da Gaston Geens hükümeti döneminde Maliye Bakanlığı danışmanlığı yaptı.

 

Siyasete 1973 yılında Katolik Christelijke Volkspartij (Hristiyan Halk Partisi) Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı olarak başlayan Van Rompuy 1978’de aynı partiye üye oldu ve o günden bu yana da üyeliğini sürdürdü.

 

1982 yılında partisinin Brüksel şehri Halle-Vilvoorde bölgesi başkanlığına seçilen Van Rompuy 1988’de senatör seçilene kadar bu görevini sürdürdü.

 

Aynı yılın Mayıs ve Eylül ayları arasında Maliye ve Küçük İşletmelerden Sorumlu Devlet Bakanlığı yapan siyasetçi, 1988 yılının Eylül ayında seçildiği parti başkanlığı görevini 19093 yılına kadar sürdürdü.

 

O yıl yaşanan kabine değişikliği ile Başbakan Yardımcılığı ve Bütçe Bakanlığı’na getirilen Van Rompuy, 1995 yılından bu yana da Belçika Temsilciler Meclisi’nde Flaman Hristiyan Demokrat Partisi’nin (CD&V) milletvekilliğini yapıyor.

 

Deneyimli siyasetçi 2004 yılının Ocak ayında Devlet Bakanlığı görevine getirilmiş, 2007’nin Temmuz ayı ve 2008’in Aralık ayı arasında Temsilciler Meclisi sözcülüğü yapmıştı. Bu tarihte başbakan seçilen Van Rompuy o günden beri de görevini sürdürüyor.
Van Rompuy merkez sağ görüşleriyle biliniyor. Başbakanlık koltuğunda yaklaşık bir yıldan az süredir oturuyor olsa da bankacılık krizinin ardından göreve gelmesinden sonra ülkedeki sorunlu koalisyonu başarıyla idare ediyor.

 

Aslına bakılırsa Van Rompuy'un başbakanlık görevine isteyerek geldiğini söylemek zor. Geçtiğimiz yıl Aralık ayında ülkede yaşanan skandalların ve mali kaosun hükümetin sonunu hazırlayıp, ülkeyi neredeyse böldüğü dönemde Kral İkinci Albert Van Rompuy'u bu göreve gelmeye ikna etmişti.

 

Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy gibi Avrupalı liderler Van Rompuy'un en büyük destekçileriydi. Avrupa'nın en büyük iki ülkesinin bu aday üzerinde hemfikir olmalarının nedenleri belli. Birincisi her ne kadar İngiltere, İspanya, Polonya, İtalya ve bir dizi Orta ve Doğu Avrupa ülkesi bu destekten hoşnut olmasa da hiç kimse Avrupa'nın minik ülkesi Belçika'nın kıtayı ele geçireceğinden endişe etmiyor.

 

TEVAZUYLA KAZANDI

Bunun yanı sıra Van Rompuy uzun bir süre boyunca aslında bu görevi istemiyormuş ancak eğer yapmak zorunda kalırsa sorumluluğu üstlenirmiş görüntüsü çizdi. Dolayısıyla İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in yıldız tozu bulaşmış siyasetinin yanında Van Rompuy'un alçak gönüllülüğü Avrupa'nın büyüklerinin desteğini topladı.

 

Geçtiğimiz günlerde Belçika’nın önde gelen gazetelerinden De Morgen’da usta siyaset adamı ile ilgili “Van Rompuy’un tavizlere açık duruşu onun diğer adaylar arasında daha popüler olmasını sağlıyor. Dahası Van Rompuy dikkat çekmeyen siyaset anlayışı ve dikkatli ve alçakgönüllü çalışma etiğiyle de saygı görüyor” yorumu yapıldı.

 

AB liderlerinin Van Rompuy'un isminin üzerinde anlaşmasının bir diğer sebebi de Belçikalı siyasetçinin Ortadoğu'ya barış getirmek gibi büyük ve iddialı hedeflerin peşinde koşmaması.

 

FEDERALİST AVRUPA

Van Rompuy'un seçildiği bu görev aslında siyasi olmaktan çok sembolik bir önem taşıyor.       

 

Birliğin görüşlerinin dünya arenasında dile getirilmesi ve uluslararası platformlarda AB adına tek bir sesle konuşulması görevini yerine getirecek olan başkanın yetkileri çok geniş değil. Ancak yine de seçilen kişi kim olursa olsun Avrupa'ya dair siyasi görüşlerinin

 

Van Rompuy, Avrupa Birliği için federal bir yapı öngörüyor. Geçtiğimiz hafta içinde yaptığı çağrılar da buna işaret ediyor. Hatırlanacağı gibi Van Rompuy, AB otoritesinin ve Avrupalılık kimliğinin daha güçlü ve görünür kılınmasını istemiş bunun için bir dizi fikir ortaya atmıştı.

 

Bu fikirler arasında AB için bir milli marş oluşturulması, ayrıca euro dışında otomobil plakaları, kimlik kartları, ülke bayrakları gibi yerel sembollerin yerine AB sembollerinin konulması da yer alıyor.

 

Elbette ki bu öneriler AB içinde milliyetçi kanattan, özellikle de İngilizlerden büyük tepki topladı. Daha önce Beethoven'ın Neşeye Şarkı isimli eseri 1985'te AB'nin milli marşı olarak seçilmiş ancak Avrupa anayasasına böyle bir madde eklenmemişti.

 

Hollanda ve Fransa'da 2005 yılında anayasa referandumlarından "hayır" sonucu çıkınca Van Rompuy, Belçika parlamentosunda yaptığı konuşmada bu sonuca rağmen "daha fazla Avrupa" için çalışmaya devam ettiklerini belirterek federalist duruşunun altını bir kez daha çizmişti.

 

AVRUPA'YA VERGİ

Van Rompuy'un federalist duruşunun bir başka simgesi de yine geçtiğimiz günlerde ortaya attığı Avrupa genelinde uygulanacak vergi politikaları fikri. Buna göre benzin ve uçak bileti gibi ürünler üzerine "yeşil vergiler" uygulanması ve elde edilen gelirin doğrudan Brüksel'in kasasına gitmesi öngörülüyor.


Open Europe isimli düşünce kuruluşundan Pieter van Clippe, Van Rompuy'un tipik bir federalist olduğunu ifade ediyor: "Kimsenin ayağına basmak ya da Blair ve Sarkozy gibi dünyaya hakim olmak niyetinde değil. Ancak Avrupa'nın günden güne daha fazla güç kazanması ve seçmenlerin söz hakkının azalması konusunda sonuna kadar güvenilecek biri."

 

TÜRKİYE'YE KÖTÜ HABER?

Ülkesinde kurtarıcı olarak görülen Van Rompuy'un Hristiyan Demokrat siyaset anlayışı Türkiye için kötü bir haber olabilir zira Belçikalı siyasetçi Hristiyanlığın Avrupa'nın temel değerlerinden biri olduğunu ve Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin bu değerlere aykırı olduğunu savunuyor.

 

Örneğin 2004 yılının Aralık ayında Belçika parlamentosunda yaptığı konuşmada Van Rompuy "Türkiye Avrupa'nın bir parçası değil, asla da olmayacak" diyerek bu konudaki net tavrını ortaya koymuştu.

 

O dönemde muhalefette olan Van Rampuy, "Türkiye'yi içine alacak bir genişleme dalgası bundan önceki genişlemeler gibi olmayacaktır. Bugün Avrupa'da etkili olan ve aynı zamanda Hristiyanlığın da temel değerleri olan evrensel ilkeler, büyül bir Müslüman ülke olan Türkiye'nin AB'ye girişi ile güç kaybedecektir" demişti.

 

Ancak Türkiye yanlısı İngiltere'nin bu açıklamalardan faydalanmak istemesi ihtimaline karşın bir Belçikalı yetkili EUObserver isimli haber sitesine muhalefette söylenen sözlerin iktidarda söylenenlerden farklı olduğunu belirtti. 

 

Muhafazakar Avrupa gazetesi Brussels Journal da Van Rompuy'un 2004'te söylediği sözlere karşın AB bürokrasisi içindeki Türkiye yanlısı hava dolayısıyla Ankara ile müzakerelere devam edeceğini belirtti.

 

ŞAİR BAŞKAN

Van Rompuy karavanıyla seyahatlere çıkmaktan hoşlanıyor. Sevenlerinin Rompuy-Pompuy ya da Rumpypumpy olarak tanıdığı Van Rompuy siyasetçiliğinin yanı sıra şairliğiyle de biliniyor. Haiku olarak bilinen Japon şiir türünde ilginç eserler veren Van Rompuy'un ismi adaylık kulislerinde konuşulmaya başladıktan sonra gazetelerde kendisinin ağzından Blair ve diğer adaylara yönelik esprili haikular yazılmıştı.

 

İşte merak edenler için bir Van Rompuy şiiri ve çevirisi

 

Een meeuw op één poot /starend staande in de zee. / De kou deert haar niet.

Tek ayak üstünde bir martı / durmuş denize bakıyor. / Soğuk can yakmıyor

Hürriyet, 19.11.09

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız