Avrupa Birliği > Erdoğan'ın soruşturma krizi gölgesinde AB ziyareti

Erdoğan'ın soruşturma krizi gölgesinde AB ziyareti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tam beş yıl sonra Avrupa Birliği yetkilileriyle görüşmelerde bulunmak üzere Brüksel'e gidiyor.

Ziyaretin, Türkiye'de yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrası AB yetkililerinin açıklamalarına hükümetin verdiği sert karşılıkla gerilen siyasi ortamın gölgesinde geçmesi bekleniyor. Ziyaret, Türkiye-AB ilişkileri ve Türkiye'nin katılım müzakere sürecini etkileyebilecek önemde görülüyor.

Erdoğan, Brüksel'de AB'nin yetkili isimleri AB Başkanı Herman von Rompuy, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose-Manuel Barroso ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile biraraya gelecek. Temaslarla ilgili ortak bir basın toplantısı da bekleniyor.

Erdoğan, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının hükümetini ve partisini hedef alan bir darbe girişimi olarak görüyor. Hükümet, soruşturmaya yanıt olarak çok sayıda üst düzey, polis, savcı ve bürokratı görevlerinden aldı; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu (HSYK) yeniden yapılandırmaya girişti.

Erdoğan'ın Brüksel temasları sırasında soruşturma ile ilgili yaptığı açıklamaların Avrupa Birliği yetkililerince nasıl değerlendirildiğini duyma fırsatı olacak.

Gezi sonrası en üst düzey temas

Brüksel ziyareti bir yandan da, Gezi Parkı olaylarının ardından AB kurumlarına düzenlenen en üst düzeyli ziyaret.

Aslında son birkaç haftadır AB yetkililerince yapılan açıklamalar, Erdoğan'ın Brüksel'de nasıl bir havayla karşılanacağını gösteriyor. Türk hükümetine dönük mesajlar Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi yetkilileri aracılığıyla ve farklı unsurlar ön plana çıkarılarak verilmiş görünüyor.

Genişlemeden sorumlu üye Stefan Füle'nin liderliğindeki Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerine bağlı bir aday ülke olduğu vurgusunu yaparak, HSYK ya da başka yargısal düzenlemelerin Türkiye'nin bu kriterlere bağlılığının sorgulanmasına yol açmaması gerektiğinin altını çizdi.

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının şeffaf, etkin ve ayrım gözetmeksizin yapılmasının da siyasi kriterlere bağlı bir aday ülkeden olağan beklentiler arasında olduğu da Komisyon tarafından Türkiye'ye iletildi. Başbakan Erdoğan'ın "AB'nin haddine değil. AB'de yerleşik bir HSYK uygulaması yok" demesine karşın, Avrupa Komisyonu, yasa taslağı üzerindeki görüşlerini Türk hükümetine ileteceğini de aktardı.

Ankara'daki Avrupalı diplomatlar arasındaki yaygın görüş, "Her ülkenin farklı yapıda bir kuruluşu olduğu doğru, ama hepsinin temel ilkesi hukukun üstünlüğü ile kuvvetler ayrılığını korumaktır. Belki hepsinin farklı yapısı var ama hiçbirinde Adalet Bakanı'na bu türlü olağanüstü yetkiler tanınmamıştır" şeklinde ifade ediliyor.

Türkiye'nin kurucu üyelerinden biri olduğu Avrupa Konseyi'nden de farklı ton ve şiddette açıklamaların gelmesi de dikkat çekti. Bu açıklamaların ortak noktası ise atılan adımın Türkiye'de zaten yaşanmakta olan yargısal sorunları daha da derinleştireceği ve yargı bağımsızlığını tehlikeye atacağı oldu.

Erdoğan'ın Brüksel'e gittiği son tarihten bu yana Avrupa Komisyonu da genişleme stratejisinde önemli değişikliklere gitti ve hukukun üstünlüğü ilkesi doğrultusunda şeffaflık, yargı bağımsızlığı gibi kavramlara daha fazla önem vermeye başladı. Zaten bu nedenle de Türkiye, bu konuların işlendiği 23 ve 24 numaralı başlıkların açılması için bastırıyor.

Konseyin insan haklarından sorumlu komiseri Nils Muiznieks, HSYK yasa teklifi konusunda "Türkiye'deki yargı bağımsızlığı önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır" ifadesini kullandı.

HSYK'nın 2010 senesinde yapılan referandumla reformdan geçirilmesinde önemli teknik destek sağlayan Venedik Komsiyonu'nu Başkanı Gianni Buquicchio da yazılı açıklamasında, "Uluslararası standartlara ve Türkiye Anayasasına uyumluluğu dikkatli bir şekilde incelenmeden ve teyit edilmeden bu alanda adımlar atılmamalı; uygulamaya ise kesinlikle geçilmemelidir" uyarısında bulundu.

Avrupa Parlamentosu'nda artan Türkiye ilgisi

Eleştirilerin 3. ayağında ise Avrupa Parlamentosu bulunuyor. Parlamentoda temsil edilen farklı siyasi grupların sözcüleri ise yaptıkları açıklamalarla, Komisyon ve Konsey'den gelen teknik içerikli mesajları daha açık hale getirmeyi tercih ettiler.

Liberal Grup Başkanı Andrew Duff, müzakerelerin kesilmesi gerektiğini ifade ederek, bu yöndeki en sert açıklamayı yapan ve mevcut durumun Avrupa'da hangi tartışmaları beraberinde getireceğini gösteren kişi oldu.

Avrupa Parlamentosu'nun gelecek ay tamamlanması beklenen raporunda da, Türkiye'deki son gelişmelerin ağırlıklı yer alacak olması da bu tartışmaların süreceğinin göstergesi olarak görülüyor.

Mayıs ayındaki seçimlere hazırlanan Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ilgisinin giderek artması da beklentiler arasında yer alıyor.

Erdoğan'ın Brüksel heyetinde yer alacak olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ziyaret öncesinde Pazar günü yaptığı açıklamada, HSYK konusu da dahil olmak üzere AB ile her türlü konuyu görüşmeye, AB standartlarına aykırı bir şey varsa bunu da dinlemeye hazır olduklarını söyledi.

"Yargı bağımsızlığı esastır, ama yürütmenin siyasal politikaları arasında bir çizgi vardır. Yürütme de kendi politikasını geliştirme yetkisine sahiptir," diye konuşan Davutoğlu, HSYK konusunda AB'nin dile getireceği unsurları sınırlı şekilde dikkate alacaklarının sinyalini verdi.

BBCTurkish.com, 20.01.2014

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız