Otoriterleşerek İlerleyince Ortadoğuya Varıyorsun
Kış uykusundaki Türkiye-AB ilişkilerinde son günlerde sevindirici gelişmeler yaşanıyor.
Önce Türkiye’nin üyelik sürecinde son bir yılda gösterdiği performansı değerlendiren İlerleme Raporu henüz açıklandı ve genel hatlarıyla olumlu bulundu.
Arkasından ilişkilerin yeniden startını verecek adım atıldı.
Hatırlarsanız, ‘Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu’ başlığı Haziran ayında açılacakken Gezi olayları başlamış, sonrasında Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve Almanya’nın itirazları nedeniyle başlığın açılması ertelenmişti.
Dolayısıyla geçtiğimiz ay yapılan seçimler öncesinde Birliğin lokomotifi Almanya’nın Başbakanı Angela Merkel de kesinlikle Türkiye ile müzakereleri askıya almaktan yana olduğunu açıklamıştı.
Şimdi Almanya, ‘Demokratikleşme Paketi’nin de etkisiyle keskin bir dönüşle kararından vazgeçti ve Türkiye’nin Avrupa Birliği ile üç yılı aşkın bir süredir duraklayan üyelik müzakerelerinin yeniden başlamasına yeşil ışık yaktı.
Almanya’nın onayını alan Avrupa Birliği ise Türkiye ile katılım müzakerelerinde üç yıl aradan sonra ‘Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu’ başlığının açılmasına karar verdi.
Böylece uzun zamandır arafta bekleyen, Gezi olaylarından sonra ise neredeyse bitme noktasına gelen Türkiye Avrupa Birliği ilişkisi yeniden harlanmış oldu.
AB ile ilişkilerin tekrar başlamasına sevinenler, AB’nin hala Türkiye’de reformlar için tek ve en güçlü çapa olduğunu bilenler elbette.
Sorumlusu, ister ‘zaten bizi içine almayacak olan’ Avrupa olsun, isterse de ‘rekabet, sosyal politikalar ve kamu ihaleleri fasıllarını AB engellemediği halde açmayan’ Türkiye olsun, bu ilişkinin, AB-Türkiye ilişkisinin, neredeyse birbirini unutacak kadar geriye gitmesi en çok Türkiye’yi vurdu.
Nereden mi biliyoruz?
AK Parti’nin iktidarındaki özellikle ilk üç yılda onlarca yıl gerçekleştirilemeyen reformların AB sayesinde hayata geçtiğini de gördük…
AB’den uzaklaşınca Ortadoğu’nun kan gölünde yalnızlaşan bir Türkiye’yi de gördük.
Üstelik Türkiye, AB’den uzaklaşırken kendini bölgenin lideri yapacak, bin yıldır savaşlarla çatışmalarla kanlı bıçaklı yaşayan ulusları barıştırıp kaynaştıracak ‘abi’ olacaktı.
Geldiğimiz noktayı herkes biliyor.
Kapısını çalacak komşu kalmadığı gibi, en son kaçırılan Lübnanlı hacılara karşılık 70 küsur gündür rehin tutulan Türk pilotları serbest bıraktıran, Şam, Beyrut ve Ankara üçgeninde rehine krizini sonlandırarak bölgede ‘arabulucu’ olan Katar oldu.
Pilotların kaçırılması, nasıl bir rehine pazarlığının aracı oldukları, Katar’ın bu işi çözmesi ve devamında pilotların THY uçağı ile değil de Katar uçağı ile Türkiye’ye getirilmesi; hiç gerilere gitmeden, başka konulara sapmadan her şeyin özeti.
Ortaya çıkan bu tabloya, Gezi sürecinde ABD ve Avrupa’ya rest çekilmesine rağmen, Türkiye’ye özellikle de ‘demokratikleşme paketi’nden dolayı bir anlamda bir şans daha veriliyor.
Bunu açıkça, ‘Avrupa Birliği insan hakları alanında ilerlemeleri teşvik edeceği umuduyla Türkiye ile duraklayan üyelik müzakerelerini yeniden başlatacak’ diye de ilan ediyor.
Peki, bugün durum ne?
Bayram günü, gecenin bir yarısı, topla tüfekle, ‘baskın basanındır’ diyerek, ağaç keserek yol açmaya giden bir belediye, durumu, ‘parası neyse veririz’, ‘ağacı neyse dikeriz’ diye açıklıyor; Başbakan ise ‘200 bin sökeriz, 3 milyon dikeriz’; ‘camiyi de yıkarız yolu da yaparız’ diyerek bildik tavrını sürdürüyor.
İyi de bizi AB ile yıllar sonra fasıl açmaya getiren neydi?
AB’nin, demokratikleşme paketi ile Türkiye’nin otoriterleştiği yolundaki kaygıların son bulacağı, demokratik reformların hayata geçirileceği beklentisiydi…
Ne toplumu geren, kutuplaştıran söylemler son bulmuş, ne demokrasi, hukuk, insan hak ve özgürlükleri kendini göstermiş, ne de en azından topluma ayar vermede bir gerileme olmuş…
Paket açılmış ama insanlar beklediği ‘saygı’yı dahi iktidardan görememiş…
Sonuçta, İlerleme Raporu iyi, fasıl açıldı güzel ama AB’nin şikâyet ettiği zihniyet hala devam ediyorsa AB ile nasıl olacak?
Olmayacak elbette…
Olacağı, AB’ye doğru değil de Ortadoğu’ya doğru ‘ilerleyince’ en son kaçırılan pilotlar bize gösterdi zaten…
Murat Çetin, gazete360
23.10.2013
| 
