Avrupa Birliği > Türkiye karşıtı hava değişti

Türkiye karşıtı hava değişti

“Artık Türkiye’ye veto süreci kalktı” diyen Türkiye-AB Karma Komisyonu Eşbaşkanı Flautre, bu konuda Avrupa’da bir hava değişimi olduğunu söyledi

 

Türkiye’nin, devlet olarak tanımadığı Güney Kıbrıs’ın katılım ortaklığı anlaşmaları öngörmesine rağmen havaalanları ve limanlarını kullanmasını kabul etmemesiyle birlikte Ankara ve AB arasında zaten çok az ilerleme sağlayan tam üyelik müzakereleri, yaklaşık 2.5 yıl önce durmuştu. Bu yıllar, Avrupa ülkelerinin ekonomik krizle halen boğuştuğu ve Türkiye’ye, tam üyelik dışında birliğin kenarında kalacağı “imtiyazlı ortaklık” gibi AB’nin ağır toplarının daha yüksek sesle dillendirdikleri önerilerinin Ankara’nın sert muhalefetine yol açtığı bir dönem oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha geçenlerde AB’ye yine yüklendi ve “59 yıldır bekletiyorsunuz” siteminde bulundu. Fransa’da Cumhurbaşkanı Hollande yönetiminin, Türkiye’de bölgeler arası sosyal, ekonomik dengesizliklerin ortadan kaldırılmasında önem taşıyan 22. faslın (müzakere başlığı) açılacağını bildirmesiyle, ilişkilerde canlanma işaretleri gelmeye başladı.

 

Türk- AB vekilleri buluştu

Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerde durgunluk döneminin yansıması olarak geçen yıl ikincisinin yapılmadığı Türkiye- AB Karma Parlamento Komisyonu da, birlik ile temasların canlanmakta olduğunun bir diğer işareti olarak geçtiğimiz hafta Ankara’da, Türk ve AB milletvekillerini buluşturdu. Bu toplantıda bir konuşma yapan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye ile AB arasında yeni bir görüşme başlığının açılacağına yönelik Fransa’dan gelen mesaja dair, “İlaç gibi geldi, ama zil takıp oynamıyoruz” sözleriyle, birlik ile müzakere başlıklarının kesintisiz müzakere edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu’nun AK Parti Milletvekili Afif Demirkıran ile birlikte eş başkanlığını yapan Fransız kökenli Avrupa Parlamentosu Milletvekili Helene Flautre ile söyleşimizde, hem Bağış’ın da temenni ettiği Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerinin kesintisiz devam edip etmeyeceği sorularına yanıt aradık hem de İmralı ve özgürlükler üzerine konuştuk.

 

2013’te Türkiye-AB ilişkileri canlanıyor mu?

2013, tüm verileriyle çok önemli unsurların buluştuğu önemli bir yıl. Fransa, 22. başlıkla müzakere sürecinde önemli bir adım attı. 2.5 seneden beri, biliyorsunuz, hiçbir başlık açılmadı müzakerelerde. Müzakereler pratikte tıkanmış bulunuyor. Bu aynı zamanda Fransa’nın, veto koyduğu beş başlığa karşı tavrını değiştirmiş olduğunu gösteriyor. Artık veto sürecinin kalktığını söyleyebiliriz. Pratikte süreç durmuştu. Ve Fransa’nın adımı, artık müzakerelerin tekrar ivme kazandığını gösteriyor. Bu zamanlama açısından da önemli. Müzakere sürecinin yeniden başlaması, yani bu açılım; hem Türkiye’de yeni bir sivil anayasasının yapılması süreciyle örtüşüyor hem de İmralı sürecinin başladığı bir zamana rast geliyor. Tesadüflerin sayısı bu üç olayla sınırlı değil. Bunun aynı zamanda İrlanda dönem başkanlığının çok güçlü bir şekilde Türkiye’nin müzakere sürecini desteklemekte kararlı olduğunu söylemesi de tesadüf değil. Çünkü zamanlama olarak bu kadar açık mesaj verilmemişti. Ben şu anda momentumu anlatmaya çalışıyorum size. Bir de tabii, şu anda devreye girmemiş olan fakat uzun zamandan beri izlediğimiz bir süreç var. Avrupa’da hem ekonomik bakımdan hem politik bakımdan, Türkiye’nin Avrupa açısından öneminin altını çizen belli bir inanç dönüşü var. Bütün bunları bir araya koyduğum zaman niçin iyimser olduğumu anlıyorsunuzdur.

 

Kıbrıs seçimleri blokajı kaldırır

Rum tarafının veto ettiği başlıkların akıbeti ne olacak?

Kıbrıs’ta (Rum kesiminde Cumhurbaşkanlığı seçimleri dün yapıldı) seçimler var. Sizin açılacak başlıklar konusunda sorduğunuz soru bu açıdan çok önemli. Çünkü şu anda Avrupa’da açılması zorunlu görülen fakat Kıbrıs tarafından tek taraflı veto edilmiş önemli başlıklar var. Mesela enerji başlığı (15), adalet başlığı (23), temel haklar (24) başlığı vs... Bu başlıkların açılması konusunda belli bir konsensüs oluşmuş durumda. Kıbrıs’taki seçim sonuçları, bu sürece çok büyük bir etken olacak. (Dün itibariyle Rum Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesine kesin gözüyle bakılan muhafazakar DİSİ’nin Lideri Nikos Anastasiadis’in başlıklar üzerindeki vetosunu kaldırması bekleniyor.)

 

Çok tutuklu asker olması soru işareti

Hükümetin ifade özgürlüğünü genişleten 4’ncü yargı paketi ile beklentiniz nedir?

Ben okumadım bu metni. Fakat biliyorum ki, mesela antiterör yasasının uzun zamandan beri değişmesini istediğimiz 6 ve 7. maddeleri, bu yeni pakette değişecek gibi görünüyor. Bu açıdan çok önemli bir süreç bu. Bizim mesela bu 4. paketten beklediğimiz, uzun zamandan beri sadece düşüncelerinden ötürü hapishanede bulunan birçok insan var. Biz 4. paketin bu insanların sorunlarına cevap olacak şekilde şekillenmesi gerektiğini söyledik ve Adalet Bakanlığı ile yaptığımız son görüşmede, ki Adalet Bakanı (Sadullah Ergin) hem sorunun bilincinde hem sorunu çözmek için kararlı görünüyor, bunun çözüleceği sinyalini verdi. Bu açıdan çok iyimserim.

Darbe davalarını parlamento olarak nasıl okuyorsunuz?

Tutuklanan asker sayısının çok geniş tutulmuş olması yüzünden AB ülkelerinde aslında bu tutuklamaların ve sürmekte olan davanın, o kadar ciddi olmadığı ve şüphe uyandırdığı konusunda görüşler var. Çünkü bu durum herkes gerçekten suçlu mu, yani bütün bu askerlerin hepsi suçlu mu, sorusunu akla getiriyor. Fakat öbür taraftan davaya göz atan AİHM’in, bu sürecin ciddi bir süreç olduğuna işaret etmesi, yani mahkeme sürecinin bu kişilerin suçlu olup olmadığını açıklayıcı bir şans olduğunu gösteriyor.

 

Öcalan süreci dikkatli götürmeli

Türkiye-AB ilişkilerinin canlanmasında İmralı “tesadüfüne” de değindiniz. Açar mısınız?

Yeni başlamış olan İmralı süreci, bundan önceki hiçbir diğer sürece benzemiyor. Çünkü bu süreçte tüm aktörlerin gerçekten çok ciddi olduğu bir izlenim veriliyor. Ve bütün aktörlerin, bu sürecin tarihi öneminin farklında oldukları gibi bu sürecin ne kadar hassas bir süreç ve tehlike altında olduğunun bilinci içinde oldukları izlenimi edindim. Paris’teki üç kadının öldürülmesi bunun için önemli bir işaret. Toplumun bu olaya (Kadınların öldürülmesi) gösterdiği sağduyulu reaksiyon bu sürecin toplumun tüm tabakalarında çok geniş destek bulduğu ve bunun sürece destek anlamında bir mesaj teşkil ettiğini izliyoruz.

 

Öcalan’ın evde göz hapsine alınması şart mı?

Öcalan’ın, bu süreci oldukça dikkatli ve hassas bir şekilde götürmesi gerekir. Çünkü Kürt hareketine baktığımız zaman çok farklı bir geçmişi olan, farklı şekillenmiş, farklı bir kültür geleneği olan birçok hareket görüyoruz. (Kürt hareketi içinde) Bir toplumun kendine özgü bir tavrı var bu kesin. İkincisi, siyasi bir Kürt hareketi var, PKK var, Avrupa’da PKK var, bütün bu elemanların kendi içerisinde bulundukları özel şartlar var ve bu özel şartlardan gelen farklı tavır ve hedefler var. Tüm bunların yönetiminin, Öcalan tarafından hassas bir şekilde gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesi lazım sürecin başarıya ulaşmasına önemli katkı için. İşte bu yüzden Öcalan’a bu çalışmayı yapabilmesi için şartların verilmesi gerekir (Evde göz hapsini konuşmak istemedi). Mesela bu hareketin bütün fraksiyonlarıyla görüşebilip, konuşabilmesinin sağlanması gerekir. Önemli olan tutuklu olması değil, ona çalışma şartlarının verilmesi. Biliyorsunuz şu an hapiste bulunan fakat en iyi kitaplarını o hapishanede yazmış olan birçok insan var.


 

Fasıl 22, ekonomik ve sosyal farkları azaltacak

FRANSA’NIN, Türkiye ile AB arasında açılacağını söylediği 22. müzakere faslı, temel olarak bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik farklılıkların azaltılmasına yönelik bütün çalışmaları kapsıyor. Yapısal Araçların Koordinasyonu, AB’nin finansal aracı olan Yapısal Fonlara ilişkin genel hükümleri içeren çerçeve tüzük ve bu çerçeve tüzüğe bağlı olarak her bir yapısal fonu konu alan tüzüklerin uygulanması ve fonların kullanımına yönelik mekanizmanın oluşturulması çalışmalarını içeriyor. Üyelikle birlikte kullanılması mümkün olacak bu fonların uygulanabilmesine yönelik; alan organizasyonu, programlama, izleme ve değerlendirme, mali yönetim ve kontrol konularında düzenleyici tüzükler ile müktesebat tamamlanmaktadır. Bu fasılda doğrudan mevzuatın uyumlaştırılması beklenmiyor. Ancak söz konusu tüzüklerde yer verilen prensipler ve mekanizmalar doğrultusunda yapısal fonların etkin bir şekilde kullanılmasını temin edecek idari ve hukuki düzenlemelerin yapılması öngörülüyor.


 

Avrupa Birliği müzakeresinde son durum

NİSAN 2011 itibariyle Türkiye-AB tam üyelik müzakerelerinde toplam 35 başlık bulunuyor. Toplam 35 başlığın (34+ diğer konular) 8’i Karma Protokol’ün Kıbrıs’a genişletilmemesi nedeniyle, 5’i Fransa nedeniyle askıda (Fransa 22. faslı açacağını söyledi). Rumlar 6 başlığın (2-İş gücünün serbest dolaşımı- 15-Enerji, 23-Hukuki ve temel haklar, 24-Adalet, özgürlük ve güvenlik, 26-Eğitim ve kültür, 31-Dış güvenlik ve savunma) daha askıya alınması için baskıları sürdürüyor (Rum seçim sonuçları bu tutumu pozitife çevirebilir.) (Kaynak: EurActiv haber portalı.)

Taraf, 18.02.2013

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız