Yolumuz liberal Avrupa
Toronto Star’a konuşan Gül, “Suriye saldırmaya cesaret edemez ama delilik galip gelebilir” dedi. Gül, AB’nin önemine de vurgu yaptı: Türkiye liberal Avrupa yolunda ilerlemeli
Kanada’da yayımlanan Toronto Star gazetesinden Haroon Siddiqui’ye bir saatlik mülakat veren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye, İslamofobi ve Avrupa Birliği konularında önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Ortadoğu’nun kilit liderlerinden biri” olarak nitelendirdiği Gül için “dürüst ve açık sözlü” diyen Siddiqui, Çankaya Köşkü’nde konuştuğu Gül’e Suriye ile savaş çıkma olasılığını sordu. Gül ise şu yanıtı verdi: “Suriye’nin doğrudan Türkiye’yi hedef alması pek olası değil. Buna cesaret edemezler. Fakat delilik galip gelebilir. Tüm senaryoları hesapladık ve acil durum planlarımızı bir kenara koyduk. Türkiye’nin Suriye’ye girmek gibi bir niyeti yok ama eğer çıkarlarımız zedelenirse, gerekli tüm adımları atarız.”
Gül, müreffeh bir lider
Ortadoğu diktatörlüklere karşı, daha iyi ekonomik koşullar için çıkarılan isyanlarla karışmış durumdayken, Gül’ün müreffeh bir ılımlı Müslüman demokrasiyi yönettiğini söyleyen Siddiqui, Cumhurbaşkanı’na “Esed’in Suriyeli Kürtleri, Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtlere ve özellikle PKK’ya yardım etmeye teşvik edebilecek olması, Türkiye’ye zarar veriyor mu” diye sordu. Herhangi bir terör örgütünün bu durumu kullanarak kendisine sığınacak liman yaratması karşısında “Türkiye’nin tereddüt etmeyeceğini” söyleyen Gül, “Böyle bir güvenli bölge oluşumuna izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Türkiye’nin AB üyelik süreci
Siddiqui, 2003-2007 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olma girişimine öncülük ettiğini söylediği Gül’ün halen ülkenin liberal Avrupa standartları yolunda ilerlemesi gerektiğini savunduğunu vurguladı. Batı’daki İslamofobiyi “antisemitizme” benzeten Gül, şunları söyledi: “Doğu’nun cehalet ve yoksulluk gibi hastalıklarını iyileştirmek Batı’nın antisemitizm ve İslamofobi gibi hastalıklarından daha kolay. İslamofobi bugünün küresel dünyasında spesifik riskler taşıyor. Dünya barışına tehdit teşkil ettiği kadar sıradan insanların hayatları için de riskleri arttırıyor ve dünyadaki politik durumu karmaşıklaştırıyor. Dünya antisemitizmin nasıl üstesinden geldiyse İslam karşıtlığıyla ilgili de önlemler almalıyız.”
Hazreti Muhammed karşıtı filmle ilgili de konuşan Gül, “Filmin arkasındaki kişilere ve onların arka planına baktığımızda hangi gruplarla ilişkili olduğunu görebiliyoruz. Müslümanlara ve İslam’a karşı nefret dolular. Nefret söylemi ve şiddete teşvik asla ifade özgürlüğünün bir parçası olarak görülmemeli” dedi.
Taraf, 04.12.2012
|
