Avrupa Birliği > Avrupa'nın federalizm tabusu

Avrupa'nın federalizm tabusu
Avrupa Birliği ülkelerinin birbirlerine daha fazla entegre olmalarının krizin sonunu getireceğine inanan Avrupalı liderler yine de "federalizm" seçeneğini gündeme getirmekten kaçınıyor.

Ancak eğer "daha fazla entegre olmak" federalizm anlamına geliyorsa, bunun adını koymak neden Avrupalılara bu denli zor geliyor? Bu tip bir politik ortaklık gerçekten utanç verici mi?

Ağustos ayı son birkaç yıldır olduğu gibi bu sene de Euro bölgesi liderleri için pek de keyifli geçmiyor.

Yunanistan hâlâ borçlarını ödeyebilmek için daha fazla paraya ihtiyacı olduğunu söylüyor, tahvil piyasaları ise kriz modunda.

Ancak geçen Ağustos'tan bu yana en azından teorik olarak krizin çözümünde bir adım atıldı. Birçok uzman artık daha sıkı entegre olmuş bir Avrupa'nın bu tip krizlerin sonunu getirebileceğini düşünüyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel son birkaç aydır yaptığı konuşmalarda bu fikrin altını çiziyor.

Geçen sene başında bulunduğu Hristiyan Demokrat Parti'nin bir konferansında konuşan Merkel ''Avrupa Birliği'nin yapısını daha da geliştirmeliyiz. Bu daha az Avrupa anlamına gelmez, daha çok Avrupa anlamına gelir'' dedi.

Avrupa Merkez Bankası Genel Kurulu'nda Almanya'yı temsil eden Joerg Asmussen daha da ileri gitti ve vergi, bütçe gibi kritik konularda ulusal egemenliklerin paylaşılması gerektiğini söyleyip, bunları kontrol edecek gerçek güce sahip bir Avrupa Parlamentosu'nun oluşturulmasını önerdi.

Merkel ve Asmussen'ın kastettiği ancak bilinmeyen bir nedenle net olarak söylemeye yanaşmadığı şey euroyu kurtaracak şeyin federal bir Avrupa olduğu.

İngiltere eski Başbakanı Margaret Thatcher yıllar önce euro sisteminin yürümesinin tek yolunun federal bir sistem olduğunu anlamıştı. 1990 yılının ekim ayında Parlamentoda birk onuşma yapan Thatcher ''Ekonomik ve parasal birlik federal Avrupa'nın oluşturulmasında ilk adım ve biz bunu şiddetle reddediyoruz'' demişti.

Ancak insanlar federal Avrupa fikri hakkında ne düşünürse düşünsün, aslında hem Avrupa'da hem de dünyada bir çok federalizm örneği var; bu örneklerin çoğunda sistem oldukça iyi işliyor.

Mesela Almanya federal bir cumhuriyet.

İngiltere-İskoçya örneği

John Locke federalizm terimini ilk kez 1690 yılında "Yönetim Üzerine İki İnceleme" adlı eserinde hükümetlerin kurabilecekleri ortaklık tiplerini açıklarken kullandı. Ünlü filozof iki devletin bir araya gelerek elde ettikleri yeni yönetim gücünü "federatif güç" olarak tanımladı.

On beş yıl sonra bu teori gerçek hayata yansıdı. İngiltere ve İskoçya, katolik Fransa'ya karşı protestan bir birlik kurma kararı aldı. 1706'de İskoç ve İngiliz yöneticiler Britanya adasını tek bir devlet olarak birleştirme kararı aldı. Bunda böyle İskoç ve İngiliz parlamentoları adayı ilgilendiren konularda ortak karar alacaktı.

İskoçya'da birçok kişi egemenlik haklarından vazgeçilmesine pek de sıcak bakmadı. Bu nedenle o dönemde iki ülkenin de monarkı olan Kraliçe Anne, İskoç parlamentosuna bir mektup yazdı ve ''Mükemmel bir birlik devamlı barışın koruyucusu olacaktır. Bu birlik dininizi, özgürlüğünüzü, mallarınızı koruyacak; aranızdaki problemleri, kıskançlıkları ortadan kaldıracaktır. Bu birlik gücünüzü, zenginliğinizi, ticaret hacminizi artıracaktır. Ve bu birlik sayesinde sevgi ile bütünleşecek olan bu ada düşmanları karşısında daha güçlü duracaktır'' dedi.

Birleşme kararı 1707'de resmileştirildi ve pratik olarak federal sistem kurulmuş oldu. Yani iki devlet bazı konularda egemenliklerinden taviz verirken bazı konularda kaar alma yetkilerini korudular.

İskoçya ve İngiltere örneğine bakıldığında İskoçya'nın bir çok taviz verdiği görüşüyor. Mesela tahta geçecek aile net olarak kurala bağlandığı için Stuartlardan birinin taç giymesi imkansız hale geldi. Ancak İskoçlara İngiliz kolonilerinde ticaret yapma hakkı verildi. Ayrıca İskoçlar eğitim ve hukuk sistemlerini de değiştirmeden korudular.

Bu federal sistem bugüne kadar gayet başarılı bir biçimde işledi. Sistemin geleceğinin olup olmadığını ise 2014'te İskoçlar bağımsızlıklarını geri almak için referanduma gittiklerine göreceğiz.

ABD'den alınacak dersler

İskoçya ile İngiltere'nin birleşmesinden tam 80 yıl sonra yeni dünyada İngiltere'nin eski kolonileri benzer bir sorunla karşı karşıya kaldılar.

Bir zamanlar, bugün Amerika Birleşik Devletleri olarak bildiğimiz on üç koloni oldukça zor durumdaydı. MIT tarih profesörü Pauline Mainer ''O noktada koloniler iflas etmişti. George Washington bundan tabii ki rahatsızdı. O 'Birleşik Devletler saygın bir ulus değildir, çünkü saygın uluslar borçlarını öderler' demişti'' dedi.

O dönemde 13 koloninin yaşadığı problemler bugün 17 euro bölgesi devletinin yaşadığı sorunlardan çok da farklı değil. Koloniler egemenliklerinin ne kadarından vazgeçmeleri gerektiğini kestiremiyorlardı. 1781'de Bağımsızlık Savaşı sona erdiğinde koloniler konfederasyon yapısında bir birlik içinde ilerlemeye çalıştılar ancak 1787'de bu sistemin işlemediği açıkça görülünce yeni bir anayasa kurultayı toplandı.

Mainer'e göre bu yeni konvensiyon federalistler tarafından kontrol ediliyordu. Ve federalizm yanlılar konvensiyondaki güçleri sayesinde kolonilerin halklarının istediğinden çok daha merkezi bir anayasa yaratmayı başardı.

Yeni anayasanın onaylanmasının zorlu olacağı ortadaydı. Bu nedenle federalizm yanlıları Alexander Hamilton, James Madison ve John Jay, New Yorkluları federalizme ikna etmek için gazetelere köşe yazıları yazdılar.

Bugün euro bölgesi ile ilgili bir çok tartışmada dile getirildiği gibi, devletlerin finansal olarak kurtulmasının yolunun merkezi yönetime kontrolü devretmeleri olduğunu söylediler.

Bu köşe yazıları bugün "federalist makaleler" olarak bilinyor ve hâlâ Amerikan üniversitelerinde öğrencilere okutuluyor.

Ancak elbette o dönemde federalizm karşıtı köşe yazıları da yazıldı.

Tabii tarih kazananlar tarafından yazılır, o yüzden bu makaleler çoktan unutuldu.

O dönemde Amerika'da federalizm doğru seçenekti ve ülkeyi kurtardı.

Federalizm bugün de bazı sorunlara cevap olabilir.

Ancak federalizmin, Marksizm gibi, bir dogma olmadığını unutmamak gerekiyor. Federalizm sadece bir yönetim biçimi, geleceklerini garantiye almak isteyen devletler güçlerini birleştiriyor.

Avrupa liderlerinin bu krize son vermek için gerçek bir adım attıklarını ancak federalizm sözcüğünü kullanmaktan çekinmediklerinde görebileceksiniz.

Ancak o zaman federal bir Avrupa'nın artı ve eksileri açıkça tartışılabilecek ve Avrupalılar bilinçli bir seçim yapabilecek.

BBCTurkish.com, 27.08.2012

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız